LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te rah kelimesini içeren 217 kelime bulundu...

adalet-i rahmet

  • Rahmet ve merhametin adaleti.

alem-i rahat / âlem-i rahat

  • Rahat âlemi.

aramide / ârâmide

  • Rahat olan, dinlenen, sükûn halinde ve rahatta bulunan. (Farsça)

arş-ı rahmet

  • Rahmet ve merhametin tecellî ettiği yer, makam.

asar-ı rahmet / âsâr-ı rahmet

  • Rahmet eserleri.

asayiş-berkemal / asâyiş-berkemâl

  • Rahat ve huzur te'min edilmiş.

asayiş-cu / asâyiş-cu

  • Rahat ve huzur arayan. Asâyiş isteyen. (Farsça)

asayiş-perverane / asâyiş-perverâne

  • Rahat, huzur ve asâyiş taraftarına yakışacak şekilde. (Farsça)

asude / âsude / âsûde / آسوده / اٰسُودَه

  • Rahat, huzurlu, sakin.
  • Rahat, huzurlu. (Farsça)
  • Rahat.

asude-nişin / asûde-nişin

  • Rahatça oturan. İstirahat eden. (Farsça)

ata-yı rahmet / atâ-yı rahmet

  • Rahmet ve merhametin ihsanı, vergisi.

ayet-i rahmet / âyet-i rahmet

  • Rahmet âyeti, delili.

ayn-ı nimet ve rahmet

  • Rahmetin ve nimetin ta kendisi.

ayn-ı rahmet

  • Rahmetin tâ kendisi.

bab-ür-rahme / bâb-ür-rahme

  • Rahmet kapısı. Medîne-i münevverede Peygamber efendimizin yaptırdığı mescidin batı duvarındaki iki kapıdan biri. Bâb-ül-Âtike ve Bâb-üs-Sûk diye de bilinir.

bi-huzur / bî-huzur

  • Rahatsız, huzursuz, tedirgin. (Farsça)

birahat / bîrahat

  • Rahatsız.

bismillahirrahman / bismillâhirrahmân

  • Rahmân olan Allah'ın adıyla.

bismillahirrahmanirrahim / bismillâhirrahmânirrahîm

  • Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla.

ca-yi rahat / câ-yi rahat

  • Rahat edilecek yer.

cazibe-i rahmet

  • Rahmet çekimi.

cazibe-i rahmet-i rahman / cazibe-i rahmet-i rahmân

  • Rahmeti her şeyi kuşatan Cenâb-ı Allah'ın merhametinin çekiciliği.

cemal-i rahmet / cemâl-i rahmet / جَمَالِ رَحْمَتْ

  • Rahmetin güzelliği.
  • Rahmetin güzelliği.

cemam

  • Rahat olmak. Dinlenip yorgunluğu gidermek. İstirahat etmek.

cennet-i rahmet

  • Rahmet cenneti.

çeşme-i rahmet

  • Rahmet çeşmesi.

cihet-i rahmet

  • Rahmet yönü.

cilve-i rahmet / جِلْوَۀِ رَحْمَتْ

  • Rahmetin cilvesi, görüntüsü.
  • Rahmetin görünmesi.

daire-i rahmet

  • Rahmet dairesi.

davet-i rahmaniye / davet-i rahmâniye

  • Rahmânî davet.

derece-i rahmet

  • Rahmet derecesi.

dergah-ı rahmet / dergâh-ı rahmet / دَرْكَاهِ رَحْمَتْ

  • Rahmete mürâcaat kapısı.

derya-i rahmet

  • Rahmet denizi.

dıa

  • Rahat.

divanhane-i rahman / divanhane-i rahmân

  • Rahmet ve şefkati sınırsız olan Allah'ın büyük salonu, yeryüzü.

dua-yı rahmet

  • Rahmet duâsı.

dua-yı rahmet ve saadet

  • Rahmet, mutluluk ve huzur duâsı.

düstur-u rahmet

  • Rahmet prensibi.

ebvab-ı rahmet / ebvâb-ı rahmet

  • Rahmet kapıları.

eczahane-i rahmaniye / eczâhane-i rahmâniye

  • Rahmân'ın eczanesi "Kur'ân müminler için rahmet ve şifadır".

ef'al-i rahmaniyet / ef'âl-i rahmâniyet

  • Rahmeti sonsuz, yarattıklarını esirgeyip koruyan, şefkat eden ve rızıklandıran Allah'ın fiilleri.

emr-i rahmani / emr-i rahmânî

  • Rahmet ve merhameti sonsuz olan Allah tarafından bildirilen emir.

enva-ı rahmet / envâ-ı rahmet

  • Rahmet çeşitleri.

enva-ı rahmet ve şefkat / envâ-ı rahmet ve şefkat

  • Rahmet ve şefkat çeşitleri.

erham

  • Rahimler.

eser-i rahmet

  • Rahmet eseri.

esrar-ı rahmet

  • Rahmetin içinde gizli olan sırlar.

fatır-ı rahim / fâtır-ı rahîm

  • Rahmeti herşeyi kuşatan ve benzersiz şeyleri üstün sanatıyla yaratan Allah.

fatır-ı rahman / fâtır-ı rahmân

  • Rahmet ve şefkati sınırsız olan ve herşeyi yoktan yaratan Allah.

ferahlanma

  • Rahatlama.

ferahlık

  • Rahatlık.

ferec / فرج

  • Rahatlama. (Arapça)

ferhat

  • Rahatlık. Sevinç. Meserret. Sürur.

ferman-ı rahman / ferman-ı rahmân

  • Rahmân olan Allah'ın buyruğu, Kur'ân-ı Kerim.

ferman-ı rahmani / ferman-ı rahmânî

  • Rahmân olan Allah'ın buyruğu.

feza

  • Rahim içinden çıkan su.

firaş-ı istirahat

  • Rahat döşeği.

garik-ı rahmet / garîk-ı rahmet

  • Rahmete gark olan, rahmetin içine girip onda fâni olan.

gına-i rahmet / gınâ-i rahmet

  • Rahmetin zenginliği, rahmet ve merhametin geniş tecellîleri.

hab-ı rahat / hâb-ı rahat

  • Rahat uykusu.

hadşe-aver

  • Rahatsızlık veren, insanı sıkıntıya koyan. (Farsça)

hakikat-i rahmet

  • Rahmet ve şefkat içinde gizli olan gerçek.

halık-ı rahim / hâlık-ı rahîm

  • Rahmeti herşeyi kuşatan, her bir varlığa ayrı ayrı şefkatini gösteren ve herşeyi yaratan Allah.

halık-ı rahman / hâlık-ı rahmân

  • Rahmeti her şeyi kaplayan, yaratıklarını esirgeyip koruyan, şefkat eden ve rızıklandıran yaratıcı, Allah.

halık-ı rahman ve rahim / hâlık-ı rahmân ve rahim

  • Rahmeti herşeyi kaplayan ve herbir varlıkta rahmet ve şefkati tecelli eden yaratıcı, Allah.

hannan / hannân

  • Rahmetlerin en lâtif cilvesini gösteren, Rahman ve Rahîm olan ve çok merhametli olan Allah (C.C.)
  • Rahmetin en hoş cilvelerini gösteren ve çok merhametli olan Allah.

hannan-ı mennan / hannân-ı mennân

  • Rahmetlerin en hoş cilvesini kullarına bağışlayan ve sonsuz minnete lâyık olduğunu gösterecek şekilde kullarını nimetlendiren Allah.

harf-i rahmani / harf-i rahmânî

  • Rahmet ve merhameti sonsuz olan Allah'tan gelen ve Ona ait harf.

haste-gi / haste-gî

  • Rahatsızlık, hastalık, maraz, illet. (Farsça)

hatem-i rahmet / hâtem-i rahmet

  • Rahmet mührü.

havarık-ı rahmet / havârık-ı rahmet

  • Rahmet harikaları.

hazine-i rahman / hazine-i rahmân

  • Rahmet ve merhameti bütün varlıkları kaplayan Allah'ın hazinesi.

hedaya-yı rahmet / hedâyâ-yı rahmet

  • Rahmet hediyeleri.

hediye-i rahmet

  • Rahmet hediyesi.

hicab-ı meşimi / hicab-ı meşimî

  • Rahim zarı. Ana rahminde cenini saran zar.

hulle-i rahmet

  • Rahmet elbisesi.

huzur ü hab

  • Rahat ve uyku.

huzur ü sükun

  • Rahatlık ve eminlik.

huzur-u rahman / huzur-u rahmân

  • Rahmân olan Allah'ın huzuru.

iflah / iflâh / افلاح

  • Rahata erme, kurtulma. (Arapça)
  • İflâh etmek: Ondurmak, dertten kurtarmak. (Arapça)
  • İflâh olmak: İyileşmek, kurtulmak. (Arapça)

ihata-i rahmet

  • Rahmetin kuşatıcılığı.

ihsanat-ı rahmet

  • Rahmetin, merhametin ihsanları.

ihzaz

  • Rahatlandırmak. Haz duymak. Nasipli olmak. Bahtlı.

ikramat-ı rahmaniye / ikrâmât-ı rahmâniye

  • Rahmeti sonsuz olan Allah tarafından gönderilen ikramlar.

ima-i rahmet / îmâ-i rahmet

  • Rahmete işaret etme, üstü kapalı olarak rahmeti gösterme.

imdad-ı rahmani / imdad-ı rahmânî

  • Rahmet ve merhameti sonsuz olan Allah'ın yardımı.

irtihaş

  • Rahatsız olma, huzuru kaçma. Sıkıntı ve ıztırâb içinde bulunma.

istihdam-ı rahmani / istihdam-ı rahmânî

  • Rahmet ve merhameti sonsuz olan Allah'ın çalıştırması, hizmet ettirmesi.

istirahat / istirâhat / اِسْتِرَاحَتِ

  • Rahatlama, dinlenme.
  • Rahat etme.

istirahat-i hayat

  • Rahat, huzurlu hayat.

istirahathane / istirahathâne

  • Rahat edilecek, dinlenilecek yer.

iz'aç / iz'âç

  • Rahatsız etme, can sıkma, baş ağrıtma.

iz'acat / iz'âcât

  • Rahatsız etmeler.

kanun-u rahmet

  • Rahmet kanunu.

kavanin-i rahmet / kavânîn-i rahmet

  • Rahmet kanunları.

kazan-ı rahmani / kazan-ı rahmânî

  • Rahmanî kazan.

kemal-i rahmet

  • Rahmet ve merhametin nihayet kemalde olması.

kiraz

  • Rahmin, kabul ettikten sonra yine dışarı döktüğü meni.

lafz-ı rahim / lâfz-ı rahîm

  • Rahîm kelimesi.

lafz-ı rahman / lâfz-ı rahmân

  • Rahman kelimesi.

lemeat-ı rahmet / lemeât-ı rahmet

  • Rahmet parıltıları.

letaif-i rahmet / letâif-i rahmet

  • Rahmetin güzellikleri.

lütf-u rahman / lütf-u rahmân

  • Rahmeti sonsuz, yarattıklarını esirgeyip koruyan, şefkat eden ve rızıklandıran Allah'ın iyilik ve bağışı.

ma-i rahmet / mâ-i rahmet / مَاءِ رَحْمَتْ

  • Rahmet suyu.
  • Rahmet suyu.

maden-i rahmet

  • Rahmet kaynağı.

manzume-i rahmet

  • Rahmet dizilişleri.

medar-ı rahat / medâr-ı rahat

  • Rahatlık sebebi.

medar-ı rahmet

  • Rahmet kaynağı.

mehbil / مهبل

  • Rahim yolu. (Arapça)

melaike-i rahmet / melâike-i rahmet

  • Rahmet melekleri.

merhaba

  • Rahat olun, hoş geldiniz.

merhum / merhûm / مَرْحُومْ

  • Rahmete kavuşmuş, vefat etmiş.
  • Rahmetli, ölmüş.
  • Rahmete eren (ölmüş kimse).
  • Rahmete eren.

merhume

  • Rahmete kavuşmuş, vefat etmiş bayan.

mertebe-i rahmet

  • Rahmet derecesi.

meylürrahat

  • Rahatlığa meyilli olma.

mu'cizat-ı rahmet / mu'cizât-ı rahmet

  • Rahmet mu'cizeleri.

mu'cizat-ı rahmet ve ihsan / mu'cizât-ı rahmet ve ihsan

  • Rahmet ve ihsan mu'cizeleri.

muacciz / مُعَجِّزْ

  • Rahatsız eden.
  • Rahatsız edici.

mühr-ü rahmet

  • Rahmet mührü.

mukabele-i rahmani / mukabele-i rahmânî

  • Rahmân olan Allah'ın Zâtına has ve yaraşır şekilde karşılık vermesi.

münacat-ı rahman

  • Rahman'a yalvarmak. Cenab-ı Hakk'a dua ve niyazda bulunmak.

münharif-ül mizac

  • Rahatsız, keyifsiz.

müreffehen

  • Rahat. Rahat ve bolluk içinde olarak.

mürtefak

  • Rahat olacak yer.

musallat

  • Rahatsız eden. Tasallut eden. Sataşan.

müsterih olma

  • Rahat, huzurlu olma.

müsterihane

  • Rahatlıkla, gönül rahatlığıyla.

mütereffihane / mütereffihâne

  • Rahat ve bolluk içinde yaşıyana yaraşır yolda. (Farsça)

müz'ic

  • Rahatsızlık, sıkıntı veren.

müz'iç

  • Rahatsız edici.

muztaribane

  • Rahatsız olarak, ıztırab ve sıkıntı çekerek. (Farsça)

na'ma

  • Rahatlık, nimet. Minnet, ihsan ve atiyye. İyi halde bulunmak.

nebean-ı rahmet / nebeân-ı rahmet

  • Rahmetin fışkırması, kaynaması.

netaic-i rahmet / netâic-i rahmet

  • Rahmetin neticeleri.

niyaz-ı istirhamkarane / niyaz-ı istirhamkârâne

  • Rahmet dilercesine dua.

nur-u rahim / nur-u rahîm

  • Rahim olan Allah'ın nuru.

nur-u rahmani / nur-u rahmânî

  • Rahmet ve şefkati bütün varlıkları kaplayan Allah'ın nuru.

nüzul-ü rahmet

  • Rahmetin inişi.

perde-i rahmet

  • Rahmet perdesi.

rafih

  • Rahat içinde ve refahla yaşıyan.

rahamet

  • Rahim hastalığı.

rahat-efza

  • Rahat arttıran. (Farsça)

rahat-ı hayat

  • Rahat yaşama.

rahat-nişin

  • Rahat eden, rahat oturan. (Farsça)

rahib / râhib / راهب

  • Rahip. (Arapça)

rahim / râhim

  • Rahmeti herşeyi kuşatan, sonsuz şefkat ve merhamet sahibi Allah.

rahim-i rahman / rahîm-i rahmân

  • Rahmân ve Rahîm olan Allah; herbir kuluna karşı sınırsız rahmet sahibi olan ve rahmetinin eserleri dünya ve âhireti dolduran Allah.

rahim-i zat-ı zülcelal / rahîm-i zât-ı zülcelâl

  • Rahmeti herşeyi kuşatan sonsuz haşmet ve yücelik sahibi olan Zât, Allah.

rahime

  • Rahmet eylesin.

rahm / رحم

  • Rahim, döl yatağı. (Arapça)

rahman-ı rezzak / rahmân-ı rezzâk

  • Rahmet ve merhameti bütün varlıkları kuşatan ve bütün varlıkların rızıklarını bol bir şekilde tekrar tekrar veren ve ihtiyaçlarını karşılayan Allah.

rahmani / rahmanî / rahmânî

  • Rahman'a ait ve müteallik. Allah'tan gelen, her hususta hayırlı olan.
  • Rahmeti sonsuz olan Allah'a ait.
  • Rahmanla ilgili.

rahmanirrahimin / rahmânirrahîmîn

  • Rahman ve Rahîm olan Allah.

rahmet-i rahman / rahmet-i rahmân

  • Rahmet eserleri bütün varlık âlemini kuşatan Allah'ın rahmeti.

rahmetfeşan

  • Rahmet saçan.

rahmetiyet

  • Rahmet olma özelliği.

rahmi

  • Rahmete mensub, rahmetle alâkalı, rahmete müteallik.

ravh

  • Rahatlık.
  • Rahatlık.

ravvah

  • Rahat ettirmek.

refih

  • Rahatlık ve huzur içinde geçinen. Refah ve rahat ile yaşıyan.

rehbaniyyet

  • Râhiblik. Papazlık.

resul-i rahman / resul-i rahmân

  • Rahmet ve şefkati bütün varlıkları kaplayan Allah'ın elçisi, Hz. Muhammed (a.s.m.).

revh

  • Rahat.

revh u reyhan

  • Rahat ve rızık, bolluk ve hoşluk.

ruhaniyan / rûhâniyân

  • Rahmet meleklerine verilen isim.

ruhban

  • Rahipler.

rüşeym

  • Rahimde yavrunun bütün azalarının teşekkül etmiş şekli. (Harekete başlayan rüşeyme, cenin denir)

safa / safâ / صَفَا

  • Rahat ve huzur.
  • Rahat, huzur.

safalı / safâlı

  • Rahat, huzurlu.

samansuz / sâmânsuz

  • Rahat ve huzuru bozan. (Farsça)

san'at-ı şuuriye-i rahmaniye / san'at-ı şuuriye-i rahmâniye

  • Rahmeti sınırsız olan Allah'ın sonsuz ilminin neticesi olarak ortaya çıkan san'atı.

savaik-i rahmet

  • Rahmet yağmur ve yıldırımları.

sehab-ı rahmet

  • Rahmet bulutu.

şehacir

  • Rahm.

şehr-i rahmani / şehr-i rahmânî

  • Rahmet ve merhameti sınırsız olan Allah'ın şehri; kâinat.

şehr-i rahmet ve mağfiret

  • Rahmet ve bağışlama ayı; Ramazan ayı.

sekine / sekîne

  • Rahatlık. Kalb huzûru.

selam / selâm

  • Rahatlık, emniyet, barış, iyilik.

selme

  • Rahne, gedik.

seluc

  • Rahat olmak. Mutmain olmak.

semerat-ı rahmet

  • Rahmet meyveleri.

sia-i hal / sia-i hâl

  • Rahatlık, genişlik, bolluk.

sıbga-i rahmani / sıbga-i rahmânî

  • Rahmânî boya, san'at.

sikke-i rahmet

  • Rahmet mührü.

sikke-i ulya-yı rahimiyet / sikke-i ulyâ-yı rahîmiyet

  • Rahmeti herşeyi kuşatan Allah'ı gösteren yüce damga.

sırr-ı rahmet

  • Rahmet sırrı.

sofra-i rahmet

  • Rahmet sofrası.

şuaat-ı rahmet / şuâât-ı rahmet

  • Rahmet ışınları.

ta'ciz / ta'cîz / تَعْج۪يزْ

  • Rahatsız etme, çâresiz bırakma.
  • Rahatsız etme, çâresiz bırakma.

tabakat-ı rahmet

  • Rahmet tabakaları.

tabla-i rahmet

  • Rahmet tablası, tezgâhı.

taciz / tâciz / تعجيز

  • Rahatsız etme, âciz hâle getirme.
  • Rahatsız etme. (Arapça)
  • Taciz etmek: Rahatsız etmek. (Arapça)

taciz eden / tâciz eden

  • Rahatsız eden.

taciz etme / tâciz etme

  • Rahatsız etme, sıkıntı verme.

taciz etmek / tâciz etmek

  • Rahatsız etmek.

takviye-i rahmet

  • Rahmet takviyesi, rahmetle kuvvetlendirme.

tasdi / tasdî

  • Rahatsız etme, baş ağrıtma.

tecelli-i rahmet / tecellî-i rahmet

  • Rahmet yansıması.

tecelliyat-ı rahmet / tecelliyât-ı rahmet

  • Rahmet yansımaları.

teferrüc

  • Rahatlama, gezme.

ten-asan

  • Rahatını düşünen adam. (Farsça)

tenperver / تن پرور

  • Rahatına düşkün, tembel.
  • Rahatına düşkün. Tembel. Vücudunu beslemek telâşesinde olan. (Farsça)
  • Rahatına düşkün. (Farsça)

tepide

  • Rahatsız, sıkıntıda. (Farsça)

tesbih-i rahmet

  • Rahmet tesbihi, zikri.

tevhid-i rahman / tevhid-i rahmân

  • Rahmet eserleri bütün varlık âlemini kuşatan Allah'ı bir olarak bilme ve ilân etme.

tezahür-ü rahmet

  • Rahmet belirmesi, görünmesi.

timsal-i rahmet

  • Rahmet örneği.

vasıta-i rahmet

  • Rahmet vasıtası.

vech-i rahmet

  • Rahmet yönü.

veçh-i rahmet

  • Rahmet yönü.

vech-i rahmet / وَجْهِ رَحْمَتْ

  • Rahmet yönü.

veçh-i rahmet ve inayet / veçh-i rahmet ve inâyet

  • Rahmet ve özel yardım yönü.

vesile-i rahmet

  • Rahmet aracı.

vüs'at-ı rahmet

  • Rahmetin genişliği, büyüklüğü.

vüs'at-i rahmet / vüs'ât-i rahmet / وُسْعَتِ رَحْمَتْ

  • Rahmetin genişliği, bolluğu.
  • Rahmetin genişliği.

yed-i rahmet

  • Rahmet eli, Rahmetle ihsan edilmesi.

zat-ı rahim / zât-ı rahîm

  • Rahmeti herşeyi kuşatan, sonsuz şefkat merhamet sahibi Zât; Allah.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın