REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te rabb ifadesini içeren 159 kelime bulundu...

misak / mîsâk

  • Söz verme, sözleşme, andlaşma.
  • Allahü teâlânın, Âdem aleyhisselâma ve bütün zürriyetine (ondan gelecek insanlara); "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" diye hitâb buyurması, onların da; "Evet, sen Rabbimizsin" diye cevab vermeleri.
  • Yemîn ile kuvvetlendirilen söz verme.

acube-i hilkat-i rabbaniye / acube-i hilkat-i rabbâniye

  • Herşeyin Rabbi olan Allah'ın yarattığı varlıklardaki şaşkınlık veren özellikler.

ahd ü misak / ahd ü mîsâk

  • Allahü teâlâ, Âdem aleyhisselâmı yaratınca, kıyâmete kadar bütün zürriyetini (neslini) zerreler hâlinde onun belinden çıkarıp, "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" diye buyurduğunda onların; "Evet, sen Rabbimizsin!" diye söz vermeleri.

ahmed-i faruki / ahmed-i fârukî

  • (Hi. 971-1034) (İmam-ı Rabbanî) Hz. Ömer (R.A.) ahfadından olduğundan Fârukî denilmiştir. Kendisi demiştir ki: "Hakaik-i imaniyeden bir mes'elenin inkişafını, binler ezvak ve mevâcid ve kerâmata tercih ederim." Hem demiş ki: "Bütün tarikatların nokta-i müntehası hakaik-i imâniyenin vuzuh ve inkişâfı

ahmediyye

  • Evliyânın gözbebeği İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârûkî Serhendî hazretlerinin tasavvuftaki yolu. Bu yola Müceddidiyye-i Ahmediyye de denir.
  • Hindistan'da Gulam Ahmed Kâdiyânî tarafından kurulan sapık bir yol.

amin

  • Yâ Rabbi! Öyle olsun, kabul eyle! (meâlinde olup, duânın sonunda söylenir). İncil'de iki yerde geçer. Tevrat'ta da geçer. İbranice ve Süryanicede de vardır. Hakikat, çok doğru, tamam mânâsındadır.

arş-ı marifet-i rabbaniye / arş-ı marifet-i rabbâniye

  • Rabbimizi tanıtan bilgi arşı, tahtı.

asar-ı rabbaniye / âsâr-ı rabbâniye

  • Rabbâni eserler.

ashab-ı kehf / ashâb-ı kehf

  • Kur'ân-ı Mu'ciz-ül Beyan'da bahsi geçen ve devirlerinin zâlim padişahından gizlenerek ve onun şerrine âlet olmaktan çekinerek, beraberce bir mağaraya saklanıp, Rabb-ı Rahimlerine (C.C.) sığınan, dindar ve makbul büyük zâtlar. İsimleri rivâvette şöyle sıralanır: Yemlihâ, Mekselinâ, Mislinâ, Mernüş, D

ayat-ı rabbaniye / âyât-ı rabbâniye

  • Rabbânî âyetler; Allah'ı gösteren ve tanıtan deliller.

ayet-i rabbaniye / âyet-i rabbâniye

  • Her şeyin rabbi olan Allah'ın âyeti, delili.

babil kulesi / bâbil kulesi

  • Tevrat'ın rivayetine göre Hz. Nuh'un (A.S.) oğulları tarafından gökyüzüne ulaşmak için yaptırılmış büyük bir kuledir. Rabbimiz bu kulede çalışmakta olanların dillerini değiştirmiş ve birbirlerini anlamaz hale getirmiştir. Bundan dolayı tamamlanamamış ve 72 dil burada meydana gelmiştir. (Buna "tebelb

bargah / bargâh

  • İzinle girilecek yer. Padişah divanhanesi. (Farsça)
  • Huzur-u Rabb-il Âlemin. Dua edilen yer. (Farsça)

bayram-ı rabbaniye / bayram-ı rabbâniye

  • Rabbânî bayram.

bezm-i elest

  • Cenab-ı Hak ruhları yarattığında "Ben Rabbiniz değil miyim? meâlinde soru sorduğunda, ruhlar, "Evet Rabbimizsin" diye cevap vermeleri ânına "Elest meclisi" veya "Bezm-i elest" tabir edilir.
  • Elest Meclisi; Allah'ın ruhları yarattığında, "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" anlamındaki sorusuna, ruhların, "Evet, Rabbimizsin" diye cevap verdikleri an.

bezm-i ezel-i elestü

  • Cenâb-ı Hak ezelde ruhları yarattığında, "Ben Rabbiniz değil miyim?" şeklindeki soruya bütün ruhların, "Evet Sen Rabbimizsin" diye söz vermeleri ânı; "Elest meclisi" veya "Bezm-i elest" şeklinde de ifade edilir.

bezmielest

  • Allahın, "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" diye sorduğu, ruhların da "Evet," diye cevap verdikleri hâdise.

birabbi

  • Rabbimle, Rabbime.

cazibe

  • Çekme kuvveti.
  • Mc: Letafet zamanı. Hüsn-ü cemal. (Hareket harareti, hararet kuvveti, kuvvet câzibeyi tevlid eder gibi bir âdet-i İlâhiyye, bir kanun-u Rabbanidir. Mek.)

cenab-ı rabbü'l-alemin hazretleri / cenab-ı rabbü'l-âlemîn hazretleri

  • Âlemlerin Rabbi olan sonsuz şeref ve büyüklük sahibi Allah.

çeşme-i rabbani / çeşme-i rabbânî

  • Her şeyin Rabbi olan Allah'ın çeşmesi.

cilve-i inayet-i rabbaniye / cilve-i inâyet-i rabbâniye

  • Rabbimizin yardım ettiğini gösteren yansımalar, belirtiler.

cilve-i kudret-i rabbaniye / cilve-i kudret-i rabbâniye

  • Rabbânî kudret ve iradenin yansıması.

dükkan-ı rabbani / dükkân-ı rabbânî

  • Herşeyin Rabbi olan Allah'ın bir dükkân gibi düzenleyerek bütün ihtiyaç maddelerimizi depoladığı yeryüzü.

elest

  • Rabbiniz değil miyim? (meâlinde olan âyet-i kerimenin kısaltılmış işaretidir.)

elest günü

  • Allahü teâlânın, Âdem aleyhisselâmı yaratınca, kıyâmete kadar gelecek olan zürriyetini (çocuklarını) zerreler hâlinde onun belinden çıkarıp onlara; "Ben sizin Rabbiniz değil miyim" diye hitâb buyurup, onların da; "Evet, sen Rabbimizsin" diye cevâb ve rdikleri gün, zaman.

elhamdü lillahi rabbi'l-alemin / elhamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn

  • Hamd ve şükür âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur.

envar-ı vücud / envâr-ı vücud

  • Varlık nurları; Rabbiyle olan bağdan ortaya çıkan varlık nurları, ışıkları.

esrar-ı rabbaniye / esrar-ı rabbâniye

  • Rabbânî sırlar.

ey sübhanımız

  • Ey bütün mükemmel sıfatların sahibi ve bütün eksikliklerden, bütün noksan sıfatlardan uzak, acz ve şerikten münezzeh olan Rabbimiz!.

fahrü'l-alemin ve habib-i rabbü'l-alemin / fahrü'l-âlemîn ve habib-i rabbü'l-âlemîn

  • Kâinatın övgüsüne sahip ve Alemlerin Rabbinin sevgilisi, Muhammed (a.s.m.).

faruki / farukî

  • Hz. Ömer (R.A.) soyuna veya adâletine mensub olan. Hz. Ömer'e mensub ve müteallik. İmam-ı Rabbanî'nin bir lakabı.

feya rabbi / feyâ rabbî

  • Ey bütün varlıkları terbiye eden Rabbim.

fihriste-i san'at-ı rabbaniye / fihriste-i san'at-ı rabbâniye

  • Herşeyin Rabbi olan Allah'ın sanatlı bir şekilde yarattığı varlıkların özeti ve listesi.

fıtrat-ı ilahiye / fıtrat-ı ilâhiye

  • San'at-ı Rabbaniye ve kudret-i İlâhiyenin dâima değişen bir defteri olan ve yanlış olarak "Tabiat" namı verilen Cenab-ı Hak'ın fıtrat kanunları ve mahlukatın yaradılışı.

habib-i rabbü'l-alem / habîb-i rabbü'l-âlem

  • Âlemlerin Rabbi olan Allah'ın sevgilisi, Hz. Muhammed.

habib-i rabbü'l-alemin / habîb-i rabbü'l-âlemîn

  • Âlemlerin Rabbi olan Allah'ın sevgilisi, Hz. Muhammed.

habibi rabbü'l-alem / habîbi rabbü'l-âlem

  • Âlemlerin Rabbi olan Allah'ın sevgilisi, Hz. Muhammed (a.s.m.).

hallakıyet-i rabbaniye / hallâkıyet-i rabbâniye

  • Herşeyin rabbi olan Allah'ın yaratıcılığı.

hatem-i rabbani / hâtem-i rabbânî

  • Herşeyin Rabbi olan Allah'ın mührü.

hatib-i rabbani / hatîb-i rabbânî / خَط۪يبِ رَبَّان۪ي

  • Rabbe âit hitab edici.

havatır-ı rabbaniye

  • Rabbanî telkinler. İlâhî ilhamlar.

havl ve kuvvet-i rabbani / havl ve kuvvet-i rabbânî

  • Herşeyin Rabbi olan Allah'ın sonsuz kudret ve kuvveti.

haza min fadli rabbi / hâzâ min fadli rabbî

  • "Bu Rabbimin bir ihsânıdır.".

hazaminfadlırabbi / hâzâminfadlırabbî

  • Bu Rabbimin fazlındandır.

hidemat-ı rabbaniye / hidemât-ı rabbâniye

  • Herşeyin Rabbi olan Allah'a yönelik hizmetler.

hikmet-i rabbani / hikmet-i rabbânî

  • Kâinatın Rabbi olan Allah tarafından herşeyin belirli gayelere yönelik olarak anlamlı, faydalı ve tam yerli yerinde yaratılması.

hikmet-i teşri

  • Kanun yapma hikmeti. Allah'ın emir ve yasaklarında gözetilen Rabbanî incelikler.

hikmet-i teşri'

  • (Hikmet-i teşriiye) Şeriata dayanan kanun yapma ilmi. Şer'î ve Rabbanî kanunların hikmeti.

hikmet-i teşriiye

  • Şeriata ait ve Rabbânî kanunların hikmeti.

huda

  • Rabb. Sâhib. Cenab-ı Hak. Hâlık. (Farsça)

hudavend

  • Allah, Hâlık, Rabb. (Farsça)
  • Sâhib, malik, efendi. (Farsça)
  • Hükümdar, hâkim. (Farsça)

huday

  • Allah, Rabb. (Farsça)

icadat-ı rabbaniye

  • Herşeyin Rabbi olan Allah'ın, yarattığı varlıklar.

ihbar-ı faruki / ihbar-ı fârukî

  • Hicri ikinci bin yılın müceddidi İmam-ı Rabbânî Ahmed el-Fârukî es-Sirhindî'nin (k.s.) bildirdiği, haber verdiği kişi.

ikra / oku / اقرأ

  • Arapça'da "oku" anlamına gelir. Alak suresinin ilk ayeti "ikra bismirabbikellezi alak" (oku, yaradan Rabbinin adıyla oku)

ilam-ı rabbani / ilâm-ı rabbanî

  • Herşeyin Rabbi olan Allah‘ın bildirmesi.

ilm-i nafi' / ilm-i nâfi'

  • İnsana aczini, kusurunu, Rabbinin büyüklüğünü bildiren, kalbde Allah korkusunu ve mahluklara karşı tevâzû, alçak gönüllülüğü artıran, kul haklarına ehemmiyet vermeyi temin eden sonsuz seâdeti (mutluluğu) ve Allahü teâlânın rızâsını kazanmaya vesîle olan ilim.

iman-ı hılki / îmân-ı hılkî

  • Allahü teâlâ bütün rûhları yarattığı zaman, onlara: "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" diye sorduğunda, bütün ruhların "Belâ" yâni evet diyerek Allahü teâlânın Rab olduğunu kabûl edip inanmaları.

insan

  • (Bu kelimenin aslı, lugat âlimlerince "ins" den geldiği söylenir. Kamusta da kûfiun'a göre "Nisyan" kelimesinden geldiği zikredilmektedir.)Akıl, şuur ve imân ile diğer canlılardan ayrı, Cenab-ı Hakk'ın en mükerrem yarattığı mahluku olup, Rabbanî ni'metleri unutkanlığı dolayısıyla insan denil

istifham-ı aninnefy

  • Nefyi olmayan sual sormak. Meselâ: Cenab-ı Hakk'ın ruhlara: Ben Rabbiniz değil miyim? diye sorması gibi. Buna istifham-ı takrirî de denir.

kalu bela / kalû belâ

  • Cenab-ı Hak ruhları yaratıp, onlara Rabbiniz değil miyim, meâlinde: "Elestü Bi-Rabbiküm" buyurduğunda, ruhlar: "Evet Rabbimizsin" meâlindeki Kalu Belâ diye cevap verdiklerini bildiren Kur'andaki bir tâbirdir.
  • Ruhların, yaratıldıktan sonra, Allah'ın "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" sorusuna verdikleri "Evet" cevabı.

kàlu bela / kàlû belâ

  • Ruhların yaratıldıktan sonra Allah'ın "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" sorusuna verdikleri "Evet, Rabbimizsin" cevabı.

kalubela / kalûbelâ / kâlûbelâ

  • Allahın "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" diye sorması ve ruhların "evet" demeleri olayı.
  • Allahü teâlâ, Âdem aleyhisselâmı yaratınca, kıyâmete kadar bütün zürriyetini zerreler hâlinde onun belinden çıkarıp; "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" diye buyurup, onların da; "Evet, sen Rabbimizsin" diye verdikleri cevâbı ifâde eden söz.

kaside-i rabbani / kaside-i rabbânî

  • Herşeyin Rabbi olan Allah'ı öven şiir.

kaveme

  • (Kavme) Namazda, rükudan kıyama kalkıp, bir kere "Sübhâne Rabbiyel Azim" diyecek kadar durmak.

kelam-ı rabbani / kelâm-ı rabbânî

  • Herşeyin Rabbi olan Allah'ın kelâmı.

keramet-i kevniye

  • Kudret-i Rabbaniyenin ihsanı ile letâfet kesbedip havada uçmak, uzun yolu kısa zamanda gitmek, bir mü'minin bir sıkıntısı hâlinde Cenab-ı Hakk'a dua edip ind-i İlâhîde makbul bir zâttan yardım istemekle, o zatın, izn-i İlâhi ile o muztar kimsenin imdadına yetişmesi, kale gibi muhkem bir yerde üzerin

keyfiyyet

  • Bir şeyin mâhiyeti, esâsı, içyüzü, nasıl olduğu. "Allah Arş üstündedir" buyurur Rabbimiz Lâkin keyfiyyetini, anlayamaz aklımız.

kudret-i rabbaniye / kudret-i rabbâniye

  • Herşeyin Rabbi olan Allah'ın sonsuz kudreti.

mahluk / mahlûk

  • Yaratılmış; yoktan vâr edilmiş. Rabbimiz cism değildir, zamânı, mekânı yok. Maddeye hulûl eylemez, böyle olmalı îmân. Mahlûka muhtaç değildir, ortağı benzeri yok, Her şeyi O'dur yaratan hem de varlıkta tutan.

makasıd-ı rabbaniye / makasıd-ı rabbâniye

  • Herşeyin Rabbi olan Allah'ın yüce maksatları, gayeleri.

makàsıd-ı rabbaniye / makàsıd-ı rabbâniye

  • Herşeyin Rabbi olan Allah'ın yüce maksatları, gayeleri.

makine-i rabbaniye / makine-i rabbâniye

  • Herşeyin Rabbi olan Allah'ın makinesi.

matbah-ı rabbani / matbah-ı rabbânî

  • Rabbanî mutfak.

mektubat / mektubât / mektûbât

  • İmam-ı Rabbânî'nin yazdığı bir eser.
  • Allah'ın birer mektup gibi yazdığı ve san'atla yarattığı eserler, varlıklar.
  • İmam-ı Rabbânî'nin yazdığı bir eser.

mektubat-ı rabbani / mektubat-ı rabbâni / mektûbât-ı rabbânî

  • Rabbânî mektuplar, İlâhî mesajlar.
  • Büyük âlim ve velî İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârûkî hazretlerinin îmân, îtikâd ve tasavvuf bilgilerini öğreten mektublarından meydana gelen pek kıymetli kitab.

mektubat-ı rabbaniye / mektubât-ı rabbâniye

  • Rabbimizin mânâ ve mesaj yüklü mektupları; yani san'at eserleri olan bütün mahlûklar.

men rabbuke / men rabbûke

  • Rabbin kim?.

men rabbüke

  • "Rabbin kimdir?".

merabi'

  • (Tekili: Mürabba) Mürabbalar, kareler.
  • (Merba) İlkbaharda oturulan evler.

mevla

  • Sahib. Rabb.
  • Efendi. Köleyi âzad eden.
  • Şanlı. Şerefli. Mâlik.
  • Mün'im-i Mutlak olan Cenab-ı Hak (C.C.).
  • Terbiye eden, mürebbi.
  • Yardımcı, muavenet eden.
  • Dost ve komşu.
  • Azâd olan.

mihail

  • Resul-i Ekremin (A.S.M.) geleceğini haber veren ve bir ismi de Mişâil olan eski zaman Peygamberlerinden bir Zâttır. Kitabının 4. bab'ında: "Ahir zamanda bir ümmet-i merhume kaim olup, orda hakka ibadet etmek üzere, mübarek dağı ihtiyar ederler. Ve her iklimden oraya birçok halk toplanıp Rabb-ı Vâhid

mihmandar-ı kerim

  • Dünya misafirhanesinde kullarına yardım ve in'am eden Rabbimiz, Allah (C.C.).
  • Müslümanlara dünya misafirhanesinde rehberlik eden, Hazret-i Peygamber (A.S.M.)

müceddid-i elf-i sani / müceddid-i elf-i sâni / müceddîd-i elf-i sânî

  • Hicrî ikinci bin yılının müceddidi, yenileyicisi olan İmam-ı Rabbânî (r.a.).
  • "İkinci bin senesinin müceddidi" demek olan bu tabir, İmam-ı Rabbani Ahmed-i Farukî Hazretlerinin nâmıdır.
  • Hicrî ikinci bin yılının yenileyicisi mânâsına İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin lakabı.

müceddidiyye

  • Evliyânın büyüklerinden müslümanların gözbebeği İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin tasavvuftaki yolu.

mucize-i rabbaniye / mûcize-i rabbâniye

  • Her şeyin rabbi olan Allah'ın mucizesi.

mühr-ü rabbani / mühr-ü rabbânî

  • Rabbe ait mühür.

murabbayat

  • (Tekili: Murabbâ) Kaynatılıp kıvamına getirildikten sonra dondurulmuş meyve suyu tatlıları.

mürebba

  • (Bak: Murabbâ)

mütekerrir

  • Tekerrür eden. Tekrar. Tekrar olan. Mükerrer olan.
  • Edb: Murabbâ, muhammes, müseddes bentli manzumelerin birinci bendi sonunda tekrar edilmiş olan mısra.

nakş-bendi / nakş-bendî

  • Kalbde zikir yoluyla, tefekkür ile İlâhî sevgiyi, uyanıklığı nakşa çalışan mânâsiyle, Şeyh Bahâüddin Nakş-bendî nâmındaki azîm bir velinin kurduğu ve en ziyade hafî zikre dayanan tarikata mensub olan. (Silsile-i Nakşî'nin kahramanı ve bir güneşi olan İmam-ı Rabbanî (R.A.) Mektubat'ında demiş ki: "Ha (Farsça)

nakş-ı san'at-ı rabbaniye / nakş-ı san'at-ı rabbâniye

  • Herşeyin Rabbi olan Allah'a ait san'atlı nakış.

nefs-i mardiye

  • Kusurlarını bilen, kendisinden râzı olunan nefis. Rabbinin indinde makbul olan nefis.

nefs-i mardiyye

  • Kusurlarını bilen, kendisinden râzı olunan nefs. Rabbinin indinde, makbûl olan nefs.

nefs-i radiye / nefs-i râdiye

  • Rabbinden râzı ve hoşnûd olan nefs.
  • Rabbinden râzı ve hoşnud olanın nefsi. (Farsça)

nüve-i emr-i rabbani / nüve-i emr-i rabbânî

  • Rabbânî emrin çekirdeği.

rabb-i nas / rabb-i nâs

  • İnsanların Rabbi.

rabb-i zülcelal / rabb-i zülcelâl

  • Sonsuz heybet ve yücelik sahibi olmakla beraber herşeyin Rabbi olan Allah.

rabb-i zülcelal-i ve'l-ikram / rabb-i zülcelâl-i ve'l-ikram

  • Sonsuz heybet ve yücelik sahibi olmakla birlikte çok ikramda bulunan ve herşeyin Rabbi olan Allah.

rabb-ül alemin / rabb-ül âlemîn

  • Bütün âlemlerin Rabbi. Her âlemi doğrudan doğruya Rububiyyeti ile tâlim, terbiye, tedbir ve idâre eden Cenab-ı Hak.

rabb-ül erbab

  • Bütün sâhiblerin, terbiyecilerin Rabbi, Allah. (C.C.)

rabb-ül'alemin / rabb-ül'âlemîn

  • Âlemlerin rabbi, sâhibi olan Allahü teâlâ.

rabbani / rabbanî / rabbânî / رَبَّان۪ي

  • Rabbimize ait.
  • (Rabbaniye) Rabbe âit. Cenab-ı Hakk'a dair ve müteallik. İlâhî.
  • Ârif-i Billâh olan, ilmi ile amel eden âlim.
  • Rabbe âit.

rabbaniyyun

  • (Rabbaniyyîn) Kendisini tamamen Cenab-ı Hakk'a vermiş olanlar. Putperestlikle alâkası olmayanlar.

rabbe's-semavati ve'l-aradin / rabbe's-semâvâti ve'l-aradîn

  • Göklerin ve yerlerin Rabbi olan Allah.

rabbena / rabbenâ

  • Ey bizim Rabbimiz! Ey Sâhib-i Hâlikımız! Ey bizi terbiye edip besleyen sâhibimiz! (meâlinde).
  • Ey bizim Rabbimiz.

rabbena lekel hamd / rabbenâ lekel hamd

  • "Ey Rabbimiz sana hamd olsun" mânâsına namazda rükûdan doğrulunca okunması sünnet olan söz.

rabbi / rabbî

  • Ey benim Rabbim.

rabbi yessir vela tüassir / rabbi yessir velâ tüassir

  • Ey Rabbim! Kolaylaştır, zorlaştırma, bana imdad eyle, yardım eyle (meâlinde).

rabbü'l-alemin / rabbü'l-âlemîn

  • Âlemlerin Rabbi, bütün âlemleri idare ve terbiye eden Allah.

rabbu'l-arz / rabbû'l-arz

  • Dünyanın Rabbi olan Allah.

rabbü'l-arz

  • Dünyanın Rabbi olan Allah.

rabbu'l-berri ve'l-bahr

  • Karaların ve denizlerin Rabbi olan Allah.

rabbu'l-enbiya ve's-sıddıkin / rabbu'l-enbiyâ ve's-sıddıkîn

  • Daima doğruluk üzere, Allah'a ve peygambere çok sâdık olanların ve peygamberlerin Rabbi.

rabbü's-semavati ve'l-arz / rabbü's-semâvâti ve'l-arz

  • Göklerin ve yerin Rabbi.

rabbü'ş-şi'ra / rabbü'ş-şi'râ

  • Şi'râ yıldızının, Sirius yıldızının Rabbi.

rabbuke / rabbûke

  • Senin Rabbin.

rabbüke

  • Senin Rabbin.

rabbülalemin / rabbülâlemîn

  • Âlemlerin Rabbi.

rahmet-i rabbani / rahmet-i rabbânî

  • Herşeyin Rabbi olan Allah'ın sonsuz rahmeti.

ribbiyyun

  • (Rabb. dan) Âlimler, fakihler.
  • Büyük topluluk.

sacid

  • Secde eden, Allah'ın (C.C.) huzurunda başını yere koyarak dua eden. Hâdis meâli: "Bir kulun Rabbine en yakın olduğu an: O'na secde ettiği zamandır."

san'at-ı rabbaniye / san'at-ı rabbâniye

  • Herşeyin Rabbi olan Allah'ın san'atı.

saray-ı kabe-i ulya / sarây-ı kâbe-i ulyâ

  • Bir saray hükmünde olan şu kâinatta her şeyin Rabbine yöneldiği yüce Kâbe.

selem

  • İleride teslim edilecek bir malın peşin para ile satılması. Yâni belli miktârda peşin para ile belli zaman sonra bilinen yerde bilinen bir malı satın almak için yapılan sözleşme. Peşin parayı verene sâhib-üs-selem veya rabb-üs-selem; veresiye mal ver me borcu altına giren satıcıya müslemün ileyh, bu

semavat ve arzın rabbi / semâvât ve arzın rabbi

  • Yer ve göklerin Rabbi.

sergi-i rabbaniye ve muhammediye / sergi-i rabbâniye ve muhammediye

  • Bütün âlemlerin Rabbi olan Allah'ın ve Peygamber Efendimizin tanıtıldığı sergi.

sermediyet

  • Daimlik, süreklilik. Sonsuzluk, ebedîlik.
  • Rabbanîlik ve uluhiyyet.

seyl-i şuunat / seyl-i şuunât

  • İcraat-ı Rabbaniyenin dâima görünmesi ve hakiki müessir olan Allah'ın (C.C.) iradesiyle devamlı olan, cereyan eden her çeşit hâdiseler. Hâdiseler akıntısı, seli.

sıbga-i rabbani / sıbga-i rabbâni

  • Rabbâni boya, san'at.

sıfat-ı ayniye

  • Sadece zâta mahsus olan sıfat. Zatî sıfat. Lafza-i Celalin sadece Cenab-ı Vâcib-ül Vücud olan Rabbimize mahsus olması gibi.

sıla

  • Fıkıh ve tasavvufu (kalb bilgilerini) meczeden, birleştiren mânâsına İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin lakabı.

sinema-i rabbaniye / sinema-i rabbâniye

  • Rabbâni sinema; Cenâb-ı Hakkın tedbir ve irâdesiyle, bütün faaliyetlerinin âdeta sinema perdeleri ve levhaları gibi gösterildiği âlem.

sofra-i rabbani / sofra-i rabbâni

  • Herşeyin Rabbi olan Allah'ın kulları için hazırladığı sofra.

sübhane rabbiyel a'la / sübhâne rabbiyel a'lâ

  • "Yüce olan Rabbimi tesbih ve tenzih ederim" mânâsına secdede söylenen tesbih.

sübhane rabbiyel-azim / sübhâne rabbiyel-azîm

  • "Büyük olan Rabbimi tesbih ve tenzih ederim" mânâsına rükû'da söylenen tesbih.

şuun ve ef'al-i rabbaniye / şuûn ve ef'âl-i rabbâniye

  • Herşeyin Rabbi olan Allah'ın işleri, icraat ve fiilleri.

şuunat-ı rabbaniye / şuûnât-ı rabbâniye

  • Bütün varlıkların Rabbi olan Allah'ın yüce sıfatlarının mahiyetlerinde bulunan ve onları tecellîye sevk eden Zât'a ait nitelikler.

şuunat-ı rububiyet / şuûnât-ı rububiyet

  • İdare ve terbiye edici Rabbimizin zâtına mahsus kutsal özellikler, temel nitelikler.

taahhüd-ü rabbani / taahhüd-ü rabbânî

  • Herşeyin Rabbi olan Allah'ın garantisi.

tekeffül-ü rabbani / tekeffül-ü rabbânî / تَكَفُّلُ رَبَّان۪ي

  • Rabbin üzerine alması, kefil olması.

terabbus

  • (Tarabbus) Durup bekleme.

terbi'

  • Gazelin her beytine ikişer mısra ilâve ederek onu âdeta murabba (dörtlük) şekline koyma.
  • Dörde bölme.
  • Dört köşe etme.

terbian

  • Dört köşeli olarak.
  • Murabba (kare) olarak.

terbiye-i rabbaniye / terbiye-i rabbâniye

  • Her şeyin rabbi olan Allah'ın terbiyesi.

tevfik-i rabbani / tevfik-i rabbânî

  • Her şeyin Rabbi olan Allah'ın yardımı, muvaffak kılması.

urvet-ül-vüska / urvet-ül-vüskâ

  • Tutunulacak en sağlam kulp.
  • İslâmiyet veya Kur'ân-ı kerîm.
  • Dinde güvenilir, kendisine uyulacak büyük âlim mânâsına, İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin üçüncü oğlu olan Muhammed Ma'sûm-i Fârûkî'nin lakabı.

vahy-i rabbani / vahy-i rabbânî

  • Her şeyin rabbi olan Allah'ın vahyetmesi.

vazife-i rabbaniye / vazife-i rabbâniye

  • Her şeyin Rabbi olan Allah'a karşı yapılan görev.

ve'l-hamdü lillahi rabbi'l-alemin / ve'l-hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn

  • Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur.

vücud-u ebter

  • Kesik, sona ermiş varlık; kendisiyle Rabbi arasındaki bağı kesen varlık.

vücud-u münevver

  • Nurlanmış varlık; kendisiyle Rabbi arasında bağ kuran varlık.

ya

  • "Hey, ey!" mânasında nida olarak kullanılır. Arapçada başına geldiği kelimenin i'rabını ötre okutur. "Yâ-Halimu, Yâ-Rahimu" da olduğu gibi. Yâ, terkibli kelimelerin başına gelirse; baştaki kelimeyi "üstün" meftuh okutur. "Yâ Rabbe-l Âlemîn" de olduğu gibi."Yâ" üç şekilde kullanılır:1- Müennes zamiri

ya rab / yâ rab

  • Ey Rabbim.

ya rabbe'l-alemin / yâ rabbe'l-âlemîn

  • Ey âlemlerin Rabbi olan, bütün âlemleri idare ve terbiye eden Allah'ım.

ya rabbena / yâ rabbenâ

  • Ey Rabbimiz.

ya rabbi / yâ rabbi

  • Ey Rabbim; ey her bir varlığa muhtaç olduğu şeyleri veren, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah'ım.

ya rabbi! / yâ rabbî!

  • Ey Rabbim!.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın