ashab-ı kehf / ashâb-ı kehf

• Mağara arkadaşları. Bunlar, zamanlarındaki zalim hükümdarlarının şerrinden mağaraya sığınan ve orada yıllarca uyutulduktan sonra tekrar diriltilen, köpekleri ile birlikte, yedi sekiz kişiydiler.

ekpek-ül küpeka

• Köpeklerin en köpeği.
• Çok âdilik ve alçaklık.

eshab-ı kehf / eshâb-ı kehf

• Mağara arkadaşları; Îsâ aleyhisselâmdan sonra din düşmanları her tarafı kapladığı bir zamanda, dinlerini korumak için her şeylerini terk edip, hicret eden ve Efsûs (Tarsus)'daki mağarada bulunan yedi kişi ile Kıtmîr adındaki köpekleri. Kur'ân-ı kerîm de Kehf sûresinde kıssaları uzun bildirilmektedir

halta

• Köpeklere takılan boyun halkası. Tasma.

kelbi / kelbî

• Köpeğe ait, köpekle alâkalı. Köpek cinsinden olan ve köpeğe müteallik.

kilab / kilâb / كلاب

• Köpekler.

• (Tekili: Kelb) Köpekler.

• Köpekler. (Arapça)

kilab-ı ehliye / kilâb-ı ehliye

• Ehlî köpekler. Ev, çoban ve av köpekleri.

mükalebe / mükâlebe

• (Kelb. den) (Köpekler gibi) dalaşma.

müteşeddid

• (Şiddet. den) Katılaşmış, pekleşmiş, sertleşmiş olan.
• Şiddetlenen, hızlanan.

nakş

• Bir şeyi çeşitli renklerle boyamak.
• Resim.
• Tezyin etmek.
• Bedene batmış dikeni çıkarmak.
• Bir şeyin esasını araştırmak.
• Yaymak.
• Suda ıslanmış hurma.
• İpekle, sırma ile işleme.
• Mc: Hile.

sekban

• Köpek besleyicisi. (Farsça)
• Padişahın köpeklerini av yerine götüren seyman. (Farsça)
• Vaktiyle Yeniçeri Ordusunda bir asker sınıfının ismi. (Farsça)
• Köy düğününde silâhlı ve oyun yapan gençler kafilesi. (Türkçede seğmen denir.) (Farsça)

seluk

• Yemen vilâyetinde bir köydür ve "kilâb-ı selukiyye" denilen büyük köpekleriyle meşhurdur.

tekebküp

• Köpekleşme.

tıraz

• Elbiselere nakışla yapılan süs.
• Sırma ve ipekle işleme.
• Zinet, süs.
• Üslup, tarz, tutulan yol.
• Döviz.

vesvas

• Müvesvis. Vesveseye sürükleyen şeytan. Nefsin zihinde ilka eylediği dağdağa ve fitne. Avcının ve köpeklerin gizli sesi.