REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te oru kelimesini içeren 45 kelime bulundu...

ankebut / ankebût / عنكبوت

  • Örümcek.
  • Örümcek.
  • Örümcek; Kur'ân'da 29. Sûre.
  • Örümcek.
  • Örümcek. (Arapça)

ankebutiye

  • Örümcekler.

ankut / ankût

  • Örümcek. Evcil, al kumru.

beytü'l-ankebut

  • Örümcek evi, örümcek yuvası.

dam-ı ankebut / dâm-ı ankebut

  • Örümcek ağı. Örümcek tuzağı. (Farsça)

ehyun

  • Örümcek, ankebut.

fatur

  • Oruç bozacak şey.

fıtr

  • Oruç açmak, iftar etmek.

hadernak

  • Örümcek.

hilal-i savm / hilâl-i savm

  • Oruç hilâli. Ramazanın geldiği kendisi görünmekle bilinen hilâl.

iftar

  • Oruç açmak. Oruç açılırken yenen yemek. (Zıddı: İmsak)

imsak / imsâk / امساک

  • Orucun başlangıç saati. (Arapça)

imsak vakti / imsâk vakti

  • Oruca başlama zamânı. Ufkun bir yerinde beyazlığın başladığı vakit. Bundan (6-10) dakika sonra beyazlık ufk üzerinde ip gibi yayılınca sabah namazının vakti başlar.

imsakiyye / imsâkiyye / امساكيه

  • Oruca başlama ve oruç açma saatlerini gösteren çizelge. (Arapça)

kaba kuşluk

  • Oruç müddetinin yarısı, öğleden bir saat evvelki zaman.

karamil

  • Örülüp ucu sarkıtılan saç bağı.

kaza orucu / kazâ orucu

  • Oruç tutmamayı mubâh kılan (dînde bildirilen) bir özür sebebiyle vaktinde tutulamayan veya tutarken bir özür sebebiyle yâhut kast (bilerek) olmadan bozulup, Ramazân bayramının birinci, Kurban bayramının birinci, ikinci ve üçüncü günleri dışındaki zam anlarda gününe gün tutması gereken Ramazân-ı şerî

kerev

  • Örümcek, ankebut. (Farsça)

kuşluk vakti

  • Orucun başlaması (imsak) ile güneşin batması arasındaki zamânın ilk dörtte biri geçince başlayan ve güneşin zeval (tepe) noktasına ulaşmasından, bir müddet öncesine kadar devâm eden vakit, duhâ vakti.

lahis / lahîs

  • Örülmüş. Dizilmiş.

lüab-ı ankebut

  • Örümcek ağı.

madrus

  • Örülerek yapılmış. Örülmüş şey.

mazrus

  • Örülmüş, örülerek yapılmış. Diş takımı.

megesgir

  • Örümcek ağı. (Farsça)

mevk

  • Örümcek, ankebut.

müftirat

  • Orucu bozan şeyler.

nakz-ı sıyam

  • Orucu bozmak.

oruç kazası / oruç kazâsı

  • Oruç tutmamayı mubah kılan (dinde bildirilen) bir özür sebebiyle vaktinde tutulamayan veya kasd (bilerek) olmadan orucunu bozan bir kimsenin, Ramazân bayramının birinci, Kurban bayramının ilk üç günü hâricindeki zamanlarda gününe gün oruç tutması.

ramazan

  • Oruç ayı.

ruze / rûze / روزه

  • Oruç. (Farsça)
  • Oruç. (Farsça)

ruzedar / ruzedâr

  • Oruçlu. (Farsça)

ruzegüşa

  • Oruç bozan, oruç açan, iftar eden. (Farsça)

ruzehar

  • Oruç yiyen. Oruçsuz. (Farsça)

sahur / sahûr

  • Oruçta gece yemeği.

saim / sâim / صائم

  • Oruçlu.
  • Oruçlu.
  • Oruçlu. (Arapça)

savm / صوم

  • Oruç.
  • Oruç. Fecrin (tan yerinin) ağarmasının evvelki vaktinden (imsaktan) akşam namazı vakti girinceye kadar, yemeği, içmeği ve cimâ'ı terk etmek.
  • Oruç. İkinci fecirden başlıyarak güneşin batmasına kadar yemekten, içmekten ve cinsi mukarenetten nefsi men'etmek suretiyle yapılan ibâdet.
  • Oruç.
  • Oruç.
  • Oruç. (Arapça)

şehr-i savm

  • Oruç ayı olan mübarek Ramazan.

şehr-i sıyam

  • Oruç ayı, Ramazan.

sıyam / sıyâm

  • Oruçlar.
  • Oruç.
  • Oruç tutmak. Fecrin ağarmasından (imsaktan) güneş batıncaya kadar, yemeyi, içmeyi ve cimâ'ı terk etmek.

siyam

  • Oruç.

sıyam / sıyâm / صيام

  • Oruç. (Arapça)

taftir

  • Orucunu açmak.

tar-ı ankebut / târ-ı ankebut

  • Örümcek ağı.

tente

  • Örümcek ağı. (Farsça)

teravih / terâvih

  • Oruç namazı.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın