Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
onunda
ifadesini içeren
62
kelime bulundu...
ahir-i kar / âhir-i kâr / آخر كار
Sonunda.
Sonuç.
ahirinde / âhirinde
Sonunda.
ahirkar / âhirkâr / آخركار
Sonunda, nihayet.
(Arapça - Farsça)
ahirülemr / âhirülemr / آخرالامر
Sonunda, işin sonunda.
(Arapça)
akıbetülemr / âkıbetülemr / عاقبت الامر
Sonunda.
(Arapça)
alaküllihal / alâküllihâl
Her durumda, eninde sonunda.
alaşım
Madenlerin eriyerek birleşmesi sonunda meydana gelen madde, halita.
amin / âmin
Yâ Rabbi! Öyle olsun, kabul eyle! (meâlinde olup, duânın sonunda söylenir). İncil'de iki yerde geçer. Tevrat'ta da geçer. İbranice ve Süryanicede de vardır. Hakikat, çok doğru, tamam mânâsındadır.
Kabûl et mânâsına, duâ sonunda söylenen söz.
aposteriori
Fels: Tecrübe sonunda meydana gelen bilgi ve düşünceyi anlatmak için kullanılan bir sıfat. Meselâ ateşin yakıcı olduğunu denedikten sonra anlarız. Bu bilgi, aposteriori bir bilgidir.
ayn harfi
Kur'ân-ı kerîmde Ömer-ül-Fârûk'un radıyallahü anh namaz kıldırırken, ayakta okumayı bitirip, rükû'a eğildiği yeri gösteren işâret. Ayn harfi hep âyet-i kerîmelerin sonunda bulunmaktadır.
azizan / azîzan
Azizler. Kelimenin sonundaki ân takısı Arabça'da ikilik, Farsça'da çokluk ifâde eder.
"İki azîz (velî)" mânâsına İslâm âlimlerinin ve evliyânın büyüklerinden Ali Râmitenî hazretlerine verilen lakab.
Büyükler, evliyâ. Birisiyle oturup kalbin toparlanmazsa Kalbindeki dünyâ düşüncesini s
bagar
Bir yakıcı hastalıktır ki devede vâki olur; suyu içip kanmaz ve sonunda ondan helâk olur.
barbaros
Hayreddin Paşa: (Mi: 1466-1546) Tarihin en büyük Denizcisi Hayreddin Paşa, kardeşleri ile İslâm âlemini birleştirmek, tek bir bayrak altında muhteşem imparatorluğumuzun himayesinde toplamak için çalıştı. Sonunda müstakil devleti ile, Osmanlı Devletine iltihak etti. Kaptan-ı Derya olarak Akdenizi bir
bere
Tıb: Ezilme veya kılcal damarların kopması sonunda kanın, dokular içinde birikmesi ve bundan dolayı meydana gelen morluk.
(Türkçe)
bi-l-ahire
Sonra, sonradan, sonunda.
bilahere / bilâhere / بالآخره
Sonradan.
(Arapça)
Sonunda, nihayet.
(Arapça)
bilanço
ing. Ticarî bir müessesenin muayyen bir devre sonunda alacak verecek durumunu göstermek üzere meydana getirdiği cetvel.
Mc: Herhangi bir işte belirli bir müddet sonundaki iyi ve kötü neticelerin karşılıklı durumu.
bono
İtl. Ticaret senedi. Muayyen bir va'denin sonunda belirli bir paranın belli bir kimseye ödeneceğini bildiren senet.
büteyra
Sonunda evlâdı kalmayan.
Vitir namazını bir rekat kılmak.
Şems, güneş.
Sabah.
cem-i müennes
Gr: Müfredinin şeklini bozmadan sonundaki müennes alâmeti olan (e "t") kaldırılıp yerine (ât) getirilir. Müslime(t) : Müslimât gibi.
cezm
(Cezim) Kat'î karar. Yemin. Kararlaştırmak.
Kesmek.
Niyet. Tahmin. Takdir.
İlzam.
İcâbe.
Gr: Arabçada kelime sonundaki harfi sâkin okumak. Kur'ân-ı Kerim okurken harfleri yerlerine vaz'edip mahrecinden çıkarırken tâne tâne, fesahat, beyan ve teenni ve
dalle / dâlle
Âdet hâlinin kaç gün olduğunu unutan veya kaç gün olduğunu bilip ayın başında mı, ortasında mı, sonunda mı olduğunu kestiremeyen kadın.
deles
Karanlık.
Yaz sonunda yapraklanır bir ot.
Bir şeyi gizlemek.
ders-i amm
Bir medreseyi bitirdikten sonra, tâbi tutulan imtihan sonunda medrese talebelerine ders vermek salâhiyetini kazanan.
Asistan.
Herkese ders vermeğe salâhiyetli âlim.
ebter
Kuyruğu kesik hayvan.
Sonunda oğlu ve kızı kalmayan insan.
Ölümünden sonra adı hatırlanıp anılacak hayrı ve ihsanı kalmayan kişi.
Eksik, tamamlanmamış.
ecel-i müsemma / ecel-i müsemmâ
Allah tarafından tayin edilmiş ömrün sonunda gelen ecel.
fatiha / fâtiha
Bir şeyin başlangıcı, ibtidası.
Mübaşeret. Başlamak.
Karar vermek.
Bir duânın sonunda veya duâya başlarken Fâtiha Suresini okumayı hatırlatan ifade.
Kur'an-ı Kerim'in birinci suresi.
gales
Gecenin sonunda olan karanlık.
gasem
Gecenin sonunda olan karanlık.
hübu'
(Çoğulu: Hebât) Doğum vaktinin sonunda doğmuş deve yavrusu.
Devenin boynunu uzatarak yürümesi.
hududname
Memleket sınırını belirleyen vesika. Harp veya diğer bir ihtilaf sonunda iki taraf murahhaslarınca yerinde tetkik edilerek tanzim olunan harita ve rapor.
(Farsça)
Memleket dahilindeki bir çiftlik veya arazinin sınırlarını göstermek üzere yapılmış olan vesika.
(Farsça)
huşeçin / hûşeçîn
Başak toplayan; harman sonunda tarlada kalan başakları toplayan.
i'rab / i'râb
Düzgün konuşmak ve hakikatı açıklamak.
Gr: Kelime ve fiillerin sonunda bulunan harf veya harekelerin değişmesi ve bu değişikliği ve sebeblerini öğreten ilim.
Düzgün konuşma ve hakikatı belirtme.
Arapça kelimelerin sonundaki harf veya harekenin değişmesi.
iç cebehane
Şimdiki askerî müzeye eskiden verilen addır. İç cebehâne tâbiri bilahare "Hazine-i esliha", Üçüncü Sultan Ahmed devrinde "Dâr-ül esliha", daha sonraları da "Harbiye ambarı" olarak değiştirilmiş, en sonunda "askerî müze" şeklini almıştır.
(Türkçe)
iddianame
Müddei umuminin (savcının), iddialarını topladığı ve soruşturma sonunda mahkemede okuduğu yazı. (Ceza işlerinde hazırlık tahkikatının neticesi, davasının açılması için kâfi olduğu anlaşılırsa savcı bu dâvayı, ya ilk tahkikatın açılması hakkında sorgu hakimine bir talepname veya doğrudan doğruya mahk
indettahkik
(İnd-et tahkik) Tahkik sonunda, araştırma neticesinde.
intikad
İyi bilineni kötülemek.
Seçip ayırdetmek.
Kalp parayı gerçeğinden ayırmak.
Tenkid.
Fenni veya edebi eserlerin tarafsız bir nazarla incelenmesi sonunda fikir ileri sürülmesi.
istizah
Belirsiz ve mübhem bir şey hakkında açık söylenmesini istemek. İzah istemek.
Gensoru. Bir mes'ele hakkında mebuslar tarafından başbakana veya bakanlardan birine açılan ve sonunda soruşturma yapılması istenilen sual.
kadınlarla muhavere
Yirmi Dördüncü Lem'a'nın sonunda yer alan bir bölüm.
kafiye
Şiirde dizelerin sonunda tekrarlanan ve aynı sesi veren hecelerin benzeşmesi.
küla
Kuş kanadının sonunda olan dört telek.
maksur
(Kasr. dan) Kasrolunmuş, kısaltılmış, kasılmış, alıkonulmuş.
Mahbus.
Kasrolunmuş nesne.
Gelinin üzerine tutulan duvak.
Gr: Bir kısım arapça kelimelerin sonunda yâ şeklinde yazılan, fakat elif gibi okunan harf. ( : Dâ'vâ) kelimesinde olduğu gibi. Buna, "Elif-i
mebde' ve mead / mebde' ve meâd
Başlangıç ve sonuç, dünyâ ve âhiret; mahlûkların (yaratılmışların) nereden ve nasıl vücûda geldiği, onları kimin yarattığı, yaratılış hikmetleri, sonunda ne olacakları ve ölümden sonraki hâlleri.
meş'ar-ül-haram / meş'ar-ül-harâm
Mekke-i mükerremede, Arafât ile Minâ arasında bulunan Müzdelife'nin sonunda Cebel-i kuzah yakınında bir yer. Meş'ar, şiâr (alâmet) yeri demektir. Meş'ar denmesi; ibâdet yeri olması; haram diye vasıflandırılması ise, hürmeti ve kıymeti sebebiyledir.
muhkem kaziye
Huk: Kat'i ve sağlam bozulmaz hüküm. Mahkemenin en sonunda vermiş olduğu kararlar. Temyiz mahkemesince tetkik ve tasdik edildikten sonra veyahut temyiz müddeti geçen bir mahkeme kararının, mevzuunu teşkil eden hâdise hakkında, kat'i bir karine ve delil ve kanunen değişmez bir hüküm olarak kabul edil
mürcia
Sonunda menfaati olan şey.
musale
Kuyudan ince akan damla.
Harman sonunda kalan kesmik.
Arpa ve buğday kapçığı. (Tane onun içinde olur.)
mütekerrir
Tekerrür eden. Tekrar. Tekrar olan. Mükerrer olan.
Edb: Murabbâ, muhammes, müseddes bentli manzumelerin birinci bendi sonunda tekrar edilmiş olan mısra.
nihayet-ül emr
İşin nihayetinde, işin sonunda. Netice.
nihayet-ün nihaye
En sonunda. Akıbet.
nihayetinde
Sonunda.
nüdga
Tırnak sonunda olan beyazlık.
redif
Arkadan gelen, birisinin ardından giden.
Birbiri ardınca zuhur etmek.
Terhis olup ihtiyata geçen asker.
Edb: Beytin sonunda kafiyeden sonra tekrarlanan kelime.
rü'yet-i hilal / rü'yet-i hilâl
Hilâl (yeni ayın) görülmesi. Kamerî ayların başında ve sonunda hilâlin görülerek ayın başının ve sonunun anlaşılması.
sebe'
(Sebâ) Hazret-i Süleyman Aleyhisselâm'ın mucizesi sonunda imana gelen ve onunla evlenen Belkıs'ın Yemen'de hükmü altında bulundurduğu mâmur şehrinin ismi.
Bir Arab kavminin adı.
Bir devlet ismi.
Bir şahıs adı.
seci'
Edb: Nesrin kafiyesidir. Seci'ler, ya cümlelerin sonunda yahut arasında bulunur. Sondaki seci'ler bir kelime vasıtasiyle birbirine bağlanır, onlara "Seci'-i mukayyed" denilir. Aradaki seci'ler ise yekdiğerlerine bağlı olmadıklarından onlara sec'i-i mutlak tâbir olunur. İçiçe olan seci'lere "Seci' en
sidre / سِدْرَه
Varlık aleminin sonundaki manevi ağaç.
tahiyye
Selâmlar, dualar. Hayır duâları.
Mülk, beka ve devamlılık.
Namazın iki ve dört rek'atı sonunda okunan Ettahiyyat duası.
Selâm verme ve hayır dua etme.
Mülk ve mâlikiyet.
Selâmlar, dualar, hayır duaları, mülk, beka ve devamlılık, namazın iki ve dört rekâtı sonunda okunan Ettahiyyat duası.
vasl
Âşığın sevdiğine kavuşması. Kavuşmak.
Birleştirmek, ulaştırmak.
Gr: Ulama, ekleme.
Edb: Sözü teşkil eden cümlelerin atıf ve rabt suretiyle birbirine bağlı olarak yazılması usulü ki, buna Sebk-i Mevsul da ta'bir edilir.
Bir kelimenin sonundaki harfi, bir sonrak
vasl-ı uryani / vasl-ı uryânî
Tasavvuf yolculuğunun sonunda Allahü teâlâya kavuşma hâli. Nihâyete erme.
vater
Sonundaki. Çok uzak.
(Farsça)
vuz'
Kadının temizliğinin sonunda hayızdan evvel hâmile olması.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
ram olmak
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
curuz
Tehiyyat
ahiren
CANİB
tebeddül
sürpriz
asera
ta'zim
Müstefad
ma'kes
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
onunda
asev
Daha kötü
Hicret
ve sen
iktiza
Ağlamak
Gonul
gayrı
Sulf