REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te nidâ ifadesini içeren 24 kelime bulundu...

a

  • Nida edatı olup, kelimenin sonuna gelir "ey" mânası verir. Aynı veya farklı iki kelime arasına gelirse, sözün mânasını kuvvetlendirir. "rengârenk, lebaleb" gibi.

ey

  • (Arabçada) "Bak, dinle, dikkat et, yahut, demektir ki" mânalarına gelir. Bir ibareyi tefsir için kulanılır. Türkçede: Yakın nidâ içindir.

eya

  • Acaba mânasına nidâdır. "Hey, ey" gibi çağırma, nidâ, seslenme edatı olarak da kullanılır. (Farsça)

ezan

  • Namaza dâvet ve vahdaniyet-i İlâhiyyeyi ve hakaik-ı İslâmiyyeyi âleme, kâinata ilân etmek için minare ve emsali mahallerde edilen nidâ. Kamet getirmek.
  • Bildirmek.
  • Namaza davet için edilen nida.

gavs

  • Çağırma. Nida. Medet istemek.
  • Yardım edici. Medet verici.
  • Kurtuluş.

gıyas / gıyâs

  • Yardım nidâsı.

harf-i ab-dar / harf-i âb-dâr

  • Güzel ve mânidar söz.

hatb

  • (Çoğulu: Hatub) Mühim iş.
  • İstemek.
  • Konuşmak.
  • Nidâ.

hevatif

  • (Tekili: Hâtif) Hâtifler. Gayıptan işitilen sesler.
  • Nidâ eden melekler.

hitap

  • Konuşma, nida, sesleniş.

insat

  • (İnsiyat) Susup dinleme, susma.
  • Gizlenerek gitme.
  • İnfial vezninde, nidâ eden kimseye icabet etme.
  • Beli bükülenin beli doğrulması.
  • Meşhur olma.

manidar / mânidar

  • (Bak: MA'NİDAR)

müfid / müfîd

  • İfâde eden, meramı güzel anlatan.
  • Mânalı, mânidâr.
  • Faydalı, faydayı mucib olan.
  • Mütâlâsından istifade olunan.

münada

  • (Nidâ. dan) Seslenilmiş, çağırılmış, nidâ edilmiş.

münadi / münâdi

  • Nidâ eden, seslenen, çağıran. Müezzin.
  • Nida eden, müezzin, tellal.
  • Nida eden, seslenen, çağıran.

mütenadi

  • (Nida. dan) Birbirini çağıran. Birbirine nida eden.

nadi

  • Nidâ eden, haykıran, çağıran.
  • Halkın, meşveret gibi, birşey konuşmak üzere bir yere toplanmaları. Nitekim İslâmdan evvel Mekke'de Kureyş'in toplandığı meclis binasına "Darünnedve" denilirdi. Nâdi; orada ve o gibi yerlerde toplanan heyettir ki; bezm, meclis, mahfil, kongre tâbirleri g

nida

  • Nida etmek: Seslenmek.
  • Nidâ eylemek: Seslenmek, duyurmak.

nida-yı hak / nidâ-yı hak

  • Hakkın nidası, hakkın seslenişi.

sutur-u hadisat / sutur-u hâdisat

  • Hâdiselerin satırları. Mânidar hâdiseler.

tenad

  • Birbirine nidâ etmek, birbirine bağırışmak.

tenadi

  • Birbirine nida etmek, çağırmak.
  • Bir araya toplanma.

vahdet nağmesi

  • Ahenkli bir nidayla her şeyin Allah'ın birliğini anlatması.

ya

  • "Hey, ey!" mânasında nida olarak kullanılır. Arapçada başına geldiği kelimenin i'rabını ötre okutur. "Yâ-Halimu, Yâ-Rahimu" da olduğu gibi. Yâ, terkibli kelimelerin başına gelirse; baştaki kelimeyi "üstün" meftuh okutur. "Yâ Rabbe-l Âlemîn" de olduğu gibi."Yâ" üç şekilde kullanılır:1- Müennes zamiri

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın