cudi-i islamiyet / cudi-i islâmiyet

• Her türlü helâket ve felâketlerden İslâmiyetle necat bulunacağını ifâde eden bir teşbihdir.Nasıl ki Nuh tufanında Nuhun (A.S.) gemisi Cudi Dağında karaya oturup kurtuldukları gibi.

derman

• İlâç, tiryak. (Farsça)
• Çare-i necat, kurtuluş sebebi. (Farsça)
• Tâkat, güç, kuvvet. (Farsça)

faiz

• (Fevz. den) Dilediğine eren. Başaran. Korktuğundan kurtulan. Üstün gelen. Necat bulan.
• Kapının üstündeki eşik.

felah / felâh

• Selâmet. Saadet. Kurtuluş. Hayır ve ni'metlerde refah, rahatta dâim olmak. Fevz ve zafer. Necat ve beka.
• Sahur yemeği.
• Şakketmek.

fevz

• Kurtuluş. Zafer. Necat. Muvaffakiyet. Selâmet.

ihlas suresi

• Kur'an-ı Kerim'de şirkin ve küfrün envâını reddedip, tevhidi ilân eden 112. Sure. Bu sureye: Esas, Tevhid, Tefrid, Tecrid, Necat, Velâyet, Marifet, Samed, Muavvize, Mazhar, Berâe, Nur, İman suresi de denilmektedir. Maâni, Müzekkire gibi isimleri de vardır.

inca'

• Kurtarma, necata erdirme, selâmete çıkarma.

kayyım

• İnsanları birbirine kardeşlikte ve sevgide bir araya toplayıp dünya ve âhirette necat ve iyilikler yolunda cem' edici olduğundan; bütün iyilikleri haseneleri toplayıcı ve muhtaçlara çok ihsan edici mânasında Peygamberimiz Resul-i Ekrem'e (A.S.M.) verilen bir isim.

mencat

• Kurtulma, necât bulma. Halâs olma.

mence

• (Mencâ) Kurtulacak yer. Necat bulacak yer.
• Necat bulma. Kurtulma.

müfadat

• (Fidâ. dan) Bir fidye-i necatı kabul etme veya ödeme.

münacat

• Allah'a yalvarmak. Duâ. Allah'tan necat için dua.
• Yalvarmak için yazılan duâ veya manzume.
• Sürurlaşmak, neşelenmek.

münci

• İncâ eden. Kurtaran, necat veren.Resul-i Ekremin (A.S.M.) insanların azabtan kurtulmasına ve dünyâ ve âhiret saadetlerine sebeb olmasından mübarek isimlerinden birisi de münci olmuştur.

müvaele

• Necat talep etmek. Kurtuluş için talepte bulunmak.

naci

• Kurtulan. Necat bulan.
• (Mi: 1849-1892) Muallim Naci diye meşhur olan bir İstanbul'lu şâir. Lügat-ı Naci'yi "Fetva" kelimesine kadar hazırlamıştır.

• Kurtulmuş, necat bulmuş. Cennetlik olan.

rehayi / rehayî

• Kurtulma, halâs, necat. (Farsça)

restgari / restgârî

• Kurtulma, necat. (Farsça)

sance

• (Çoğulu: Sanecât) Terazi.
• Taş.

sence

• (Çoğulu: Senecât) Terazi taşı.

siyaset

• Memleket idare etme san'atı. Devlet idare tarzı.
• Dünya ve âhirette necatlarına sebeb olacak bir yola, insanları irşad ile beşeriyetin salâhına çalışmak.
• Diplomatlık. Politika.
• Seyislik, at idare işleriyle uğraşma.

süleyman çelebi

• İlk mevlid yazan ve bunda en çok muvaffak olan ehl-i velâyet bir zât olup, hicri 780'de Bursa'da vefat etmiştir. "Vesilet-ün Necât", meşhur mevlid kitabının esas adıdır.

tenciye

• (Necât. dan) Kurtarma.

vasıta-i necat / vâsıta-i necat

• Necat vasıtası. Kurtuluşa sebep.