Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
nail
ifadesini içeren
37
kelime bulundu...
bekam
İsteğine, meramına kavuşan, nail olan. Arzu ettiğine erişen. Mesut, bahtiyar.
(Farsça)
feyz-yab
Bollaşan, feyiz bulan. Feyze nâil olan.
(Farsça)
gunm
Bir şeye meşakkatsiz nâil olmak veya düşmandan doyumluk almak mânalarına gelir ve alınan doyumluğa da isim olarak ıtlak olunur ki ganimet de, her iki mânada böyledir. Şeriatta ise ganimet, küffardan anveten, yani harben alınan maldır. Binaenaleyh, velevse harbin neticesi olsun bir sulh ve ahd ile al
hasir / hasîr
Feri gitmiş, donuklaşmış göz.
Hasret çeken. Meramına nail olamayan.
Yorulmuş.
Açılmış.
Zayıf.
ihraz / ihrâz
Nail olmak. Erişmek.
Kazanmak. Kesbetmek.
Birisini güzel bir surette korumak.
Nail olmak, kazanmak, almak.
ihtilaf-ı din
Biri müslim, diğeri gayr-ı müslim olmak gibi ayrı dinde bulunmak. Din ayrılığı miras almağa mânidir. Binaenaleyh gayr-i müslim, müslimin; müslim de gayr-i müslimin mirasına nâil olamaz. Fakat müslim olmayan milletler arasında din ayrılığı miras almağa mani değildir.
ilhami / ilhamî
İlham ile elde edilen ve nâil olunan. İlham ile alâkalı.
Erkek adı.
imtinan
Minnet. Kendine minnet etmek. Birisine yaptığı ihsan ve iyiliği başına kakmak.
Memnun olmak.
Birisinin çok iftiharla sevdiği ve mâlik olduğu şeye nâil olmak.
Çok sevilen ve beğenilen bir şeye nail olmak.
inale
Kavuşturma, vâsıl etme, nâil etme, ulaştırma.
Yemin, kasem, and.
İhsanda bulunma, bağışta bulunma.
istidrak / istidrâk
Nâil olmak, ulaşmak, varmak.
Anlamak.
Gr: Bir kelimeyi, evvelki sözden neş'et eden bir tevehhümü kaldırmak için kullanmak.
Yetişme, nail olma.
kamran / kâmran
Arzusuna nâil olan, bahtiyar, mes'ud.
(Farsça)
karin / karîn / قَر۪ينْ
Yakın. Hısım. Akraba.
Arkadaş. Yaşı aynı olan arkadaş. Refik. Komşu.
Bir şeyi elde eden, nâil olan.
Pâdişahın daimi surette yakınında bulunan. Mâbeynci.
Yakın.
Bir şeye sahip olan, bir şeye nail olan.
Hısım, komşu, arkadaş gibi yakın.
Yakın, nâil olan.
kutb-ul aktab
Kutubların başı. Hilafet-i mâneviye-i Muhammediye (A.S.M.). Velâyet-i mâneviye makamlarının en yükseği, nübüvvet-i Muhammediyeye (A.S.M.) veraset makamı olup, bu makama ancak Cenâb-ı Hakkın bir atiyyesi olarak nâil olunur. Bu makamda bulunan zât, Hakikat-ı Muhammediyenin (A.S.M.) mazharı ve Esmâ-i İ
mazahir
(Tekili: Mazhar) Mazharlar. Eşyanın görüldüğü, çıktığı yerler.
Nâil olmalar.
Şereflenmeler.
mazhar / مظهر / مَظْهَرْ
Sahib olma, nâil olma. Şereflenme.
Bir şeyin göründüğü, izhar olunduğu yer. Çıktığı yer.
Ortaya çıkış yeri.
(Arapça)
Şereflenme, nail olma.
(Arapça)
Mazhar olmak:
Karşılaşmak, nail olmak.
(Arapça)
Nail olan.
mazhar buyurulma
Erişilme, nail olunma.
mazhar buyurulmak
Nail olunmak, erişilmek.
mazhar olmak
Erişmek, nail olmak.
mazhar-ı mübahat / mazhar-ı mübâhât / مَظْهَرِ مُبَاهَاتْ
Övgüye nâil olan.
mazhar-ı rahmet-i alem / mazhar-ı rahmet-i âlem / مَظْهَرِ رَحْمَتِ عَالَمْ
Aleme rahmet olan zata nail olan.
mazhar-ı şefaat
Şefaate nail olan, erişen.
mazhariyet / مَظْهَرِيَتْ
Nail olma, ayna olma.
Mazhar ve nâil olma. Elde etme. Muvaffakiyet.
Nâil olma.
mazhariyet-i azime / mazhariyet-i azîme
Büyük mazhariyet, nailiyet.
memnun
(Minnet. den) Hoşnud. Razı. Minnet altında bulunan. İyiliğe nâil kılınmış. Çok muteber olan şey. Çok beğenilen. Ölçülü ve hesaplı olan.
Kesilmiş.
menal
Yetiştirme, nâil olma, kavuşma.
Ele geçirilen şey. Nâil ve sahib olunan şey.
mevaris / mevarîs
Miraslar. Verasetle nâil olunan mülk ve mallar.
mevzun
Vezinli. Ölçülü. Tartılı. Düzgün.
Yakışıklı.
Her bir vasfı ölçülü ve i'tidal üzere bulunup, sırf iyi ve güzel şeylere nâil olan.
müna'am
Nimete nâil olmuş kimse, nimetlenmiş olan.
müşavere
Bir iş hususunda iki veya daha fazla kimseler arasındaki konuşma ve danışma. İstişare etme. (Bir kavim müşaverede bulundu mu rüşd ü salâha nâil olur. Hadis meâli)
müste'min
Eman dileyen. Emane, emniyete erişen, nâil olan. (Gerek müslim, gerek zimmî veya harbî olsun.) İstiman eden. Emin edilmiş.
Canının bağışlanması şartiyle teslim olan.
Tar: Osmanlı ülkesinde oturmalarına müsaade olunan yabancı devlet tebaası. Osmanlı devleti ile sulh halinde bu
muvaffak eyleme
Başarılı kılma, nâil olma.
müzekkir
Andıran, hatıra getiren, yâd ettiren, zikrettiren, hatırda tutturan.
Zikreden, ibâdet eden.
Resul-i Ekrem (A.S.M.) mü'minleri ve bütün beşeriyeti tehlikeli şeylerden halâs edip iki cihan saadetine nâil olma yolunu tâlim ettiğinden, Kur'an-ı Kerim'de müzekkir diye isimlendiril
nail / nâil / نائل
Muradına eren, nâil olan, ele geçiren. Erişmiş.
Erişen, kavuşan, murada eren.
(Arapça)
Nail olmak:
Muradına ermek, kavuşmak, erişmek.
(Arapça)
naile
(Bak: NAİL)
sina
Musâ Peygamberin (A.S.) Allah (C.C.) kelâmına nâil olduğu, Süveyş ile Akabe Körfezi arasındaki bir yer ve bir dağ ismi. Cebel-i Musa veya Tur-u Sinâ da denir.
İbn-i Sinâ'nın ceddinin ismi.
tahdis-i nimet
Cenab-ı Hakk'a karşı şükrünü edâ etmek ve teşekkür etmek maksadiyle nâil olduğu nimeti anlatmak, onunla sevincini ve şükrünü bildirmek.
tarik / tarîk
Yol. Tarz, usûl.
Vâsıta. Meslek.
Bir maksada nâil olmak için icrâsı lâzım olan husus veya bu hususların hey'et-i mecmuası.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
ram olmak
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
emma-ba'dü
emma ba'd
resul-i Kibriya
Muhbit
ihtizar
mukavvim
bila-fasıla
Ebrem
kahgil
masadak
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
nail
Harbiyeli
itibari
vesile
şehri hal
parıltı
tasla
sah-i
Akici
saban