LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te mumkun olan ifadesini içeren 31 kelime bulundu...

daire-i imkan / daire-i imkân

  • Kâinat. İmkân âlemi. Mükevvenat. Mümkün olan, şartların müsait olduğu âlem. (Daire-i mümkinat da aynı mânada kullanılır.)

ekonomi

  • yun. İktisad. Tutum. Geliri gideri hesaplıyarak lüzumsuz masrafı bırakıp artırmağa çalışmak. Ölçülü ve idâreli harcamak. İnsanların sınırsız olan ihtiyaçlarıyla bunları sağlamaya yarayacak sınırlı imkân ve vasıtalar arasında mümkün olan azami uygunluğu temin için (sağlamak için) yapılan çalışma ve f

emr-i ademi / emr-i ademî

  • Olması mümkün olan birşeyin sebeblerinden bir veya birkaçını yapmamakla o şeyin olmamasına sebep olmak.

emval-ibatına / emvâl-ibâtına

  • Gizlenmesi mümkün olan altın, gümüş ve ticâret eşyâsı cinsinden olan zekât malları.

hacis / hâcis

  • Kalbe (gönle) gelen ve hemen gidermek mümkün olan kötü düşünceler.

hadsiyyat

  • Mümkün olan şeyler. Olması ihtimali olan nesneler. Mümkinat.

hevade

  • Yavaşlık.
  • Yumuşaklık.
  • Kavmin içinde salah ve muvâfakata sebep olması mümkün olan kimse.

ihtimalat

  • (Tekili: İhtimal) İhtimaller. Olması mümkün olan şeyler.

imkan-ı adi / imkân-ı âdî

  • Zâtında dâima mümkün olan. Her zaman olabilen. Olmasında bir mânia bulunmayan.

imkan-ı akli / imkân-ı aklî

  • Varlığı aklen mümkün olan, varlığı aklen imkan dahilinde görülme.

imkan-ı zati / imkân-ı zâtî

  • Vukuu mümkün olan iş. Bir şeyin, aslında mümkün olması.

imkanat / imkânat

  • Varlığı da yokluğu da mümkün olanlar. Ademle vücudu müsavi olanlar. Var olmasında başkasına muhtaç bulunan şeyler.

imkanat-ı istikbaliye / imkânat-ı istikbaliye

  • Geleceğe ait imkânlar, olması mümkün olan ihtimaller.

inhilal-pezir

  • İnhilali mümkün olan. Dağılabilen. Çözülebilen. Eriyebilen. (Farsça)

istifrag

  • (Ferag. dan) Kusma. Kay.
  • Mümkün olanı sarfetmek.

kabil

  • Kabul eden. Olabilir, istidatlı, mümkün olan, önde ve ileride olan.

kabil-i nesh

  • Kaldırılması, iptal edilmesi mümkün olan.

kabil-i telakkuh / kabil-i telâkkuh

  • Gebeliği mümkün olan, döllenebilen.

kaziye-i mümkine

  • Mümkün olan hüküm, kaziyye.
  • Mümkün olan hüküm; olabilirlik içeren önerme.

kaziye-i vaktiye-i münteşire

  • Hükmü herhangi bir zamanda ve herhangi bir fertte gerçekleşmiş bulunan veya gerçekleşmesi mümkün olan kaziye, önerme.

mahiyat-i mümkine / mâhiyât-i mümkine

  • Varlıkları mümkün olan şeylerin özleri.

makdur-üt teslim

  • Ele geçirilmesi mümkün olan.

mal-ı mütekavvim / mâl-ı mütekavvim

  • Kıymetli mal. İslâm'a göre yenilmesi, içilmesi, kullanılması ve faydalanılması mümkün olan mal.

mümkin-ül vücud

  • Varlığı mümkün olan.

mümkinat / mümkinât

  • Mümkün olanlar.
  • Mümkün olanlar, imkânda olanlar.

münteşire-i muvakkate

  • Hükmü herhangi bir fertte ve herhangi bir zamanda gerçekleşmiş bulunan veya gerçekleşmesi mümkün olan.

mütekavvim mal

  • Kıymetli, kullanılması mubâh ve mümkün olan mal.

naveran / naverân

  • (Tekili: Naver) Olabilir şeyler, mümkün olan şeyler.

ric'i / ric'î

  • Geri dönmeye ait ve mensub.
  • Üç talakla boşanmamış kadın. Tekrar kocasına dönmesi mümkün olan. Buna talak-ı ric'î denir.

sür'at-i mümkine

  • Mümkün olan çabukluk.

vücud-u mümkinat

  • Varlığı mümkün olanlar; varlığı imkân dairesinde olanlar, kâinatın varlığı.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın