REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te mukîm ifadesini içeren 24 kelime bulundu...

adn

  • Vatan tutmak ve mukim olmak.
  • Cennette bir makam adı.

amen

  • Bir yerde mukim olmak, ikamet etmek.

bücud

  • Bir yerde mukim olma, oturma. İkamet.

bülud

  • Mukim olmak, ikamet etmek, oturmak.
  • Köhne olmak, eskimek.
  • Meclise geç gelmek.

decn

  • Bol yağmur, rahmet.
  • Havanın bulutlu olması.
  • Bir yerde mukim olma. Bir yerde oturma.

hadar

  • Mukim olmak, ikâmet etmek, oturmak.

hazar

  • Sulh zamanı. Barış zamanı.
  • Bir kimsenin huzuru, yakını.
  • Mukim olmak. Yolcu olmamak.

hazar ve sefer

  • Barış ve muharebe zamanı.
  • Evde mukim olma ve yolculuk.

hazıra

  • şehirli, medeni.
  • Bir yerde mukim olmuş, bir yere yerleşmiş.

hisarlı

  • Hisarla çevrili yer.
  • Hisarda oturan, kalede mukim.
  • Ask: Sınırlarda bulunan şehir ve kalelerde topçuya ait hizmetlerde kullanılan bir sınıf asker. Bunlara İstanbul'dan gönderilen "topçuağası" kumanda ederdi. Hisarlılar, bölük ve ortalara ayrılmamıştı. Sayıları sınırlı ve sabit

idrab

  • (Darb. dan) Rüc'u etmek, vaz geçmek. Bir şeyi yapmaktan yüz çevirmek. Mukim olmak.
  • Bir kimse üzerine kırağı yağmak.
  • Sıcak yel eserek yerdeki suyu kurutmak.
  • Ekmeğin pişmesi. (Kamus'tan alınmıştır.)

ikame

  • Oturtmak. Mukim olmak. Yerleştirmek. İskân eylemek. Bulundurmak. Meydana koymak. Vücuda getirmek. Dâva açmak. Ayağa kaldırmak. Kıyam etmek.

irbab

  • Bir yerde mukim olma. Bir mevkide devamlı olarak kalma.

irsa'

  • Yerinden ayrılmama. Mukim olma.

kurban

  • Allahü teâlâya yakınlık. Mükîm (yolcu olmayan), âkıl (akıllı), bâliğ (ergen, evlenecek çağa gelmiş), hür ve dînen zengin sayılan, müslüman erkek ve kadın tarafından, Allah rızâsı için kurban niyetiyle kurban bayramının ilk üç gününde (Zilhicce ayının on, on bir ve on ikinci günlerinin her hangi biri

lebed

  • Yünden yapılan keçe.
  • Bir yerde mukim olmak.
  • Bir şeye yapışmak.

mukatane

  • Mukim olmak, oturmak, ikamet etmek.

mukim / mukîm

  • Doğduğu veya evlendiği veya hep kalmak niyyeti ile yerleştiği yerde oturan veya 104 km ve daha uzak bir yerde giriş çıkış günlerinden başka on beş gün veya daha fazla kalmaya niyet eden kimse. Mâlikî ve Şâfiî mezheblerinde dört gün kalmaya niyet eden ve kendi memleketine giren mukîm olur.

rümuk

  • Durmak.
  • İkamet etmek, oturmak, mukim olmak.

seferi / seferî

  • Seferde olma hali. Harbe ait, muharebe ile alâkalı.
  • Namazı kısaltmak veya oruç tutmak gibi sefere ait bir hâlde bulunmak. Fık: Ortalama 90 km. lik bir mesafeyi veya daha fazlasını giden seferi (müsafir) sayılır. Zıddı mukimdir.

seva

  • Mukim olmak, ikamet etmek, oturmak.
  • Zayıf olmak.

tednih

  • Zayıf görüş.
  • Oturmak, ikamet etmek, mukim olmak.

tinae

  • Mukimlik, ikamet etmeklik. Ayakta durmak.

tünu'

  • Mukim olmak, ikamet etmek, bir yerde oturmak.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın