Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
mill
ifadesini içeren
295
kelime bulundu...
a'cam
Acemler; Arap milletinden olmayanlar.
a'la-yı illiyyin / a'lâ-yı illiyyîn
Cennette en yüksek derece. Cenâb-ı Hakkın indinde en iyilerin ve kâmillerin derecesi.
abide
Uzun müddet dillerde destan olup kalan beliye ve dâhiye.
Bir milletin târihinde büyük bir değeri hâiz olan vak'a.
Fesahat ve belâgatı dolayısıyle benzeri söylenemeyen şiir.
Tarihte yüksek ve hâkim bir mevkide olan vak'aları veya büyükleri yaşatmak için yapılan bina.
acem
Arap milletinden olmayan başka milletler.
adab-ı milliye / âdâb-ı milliye
Millete ait edep ve terbiyeler.
adat-ı milliye / âdât-ı milliye
Millî adetler.
afgan
Afganistan. Afgan krallığı, Afganistan milleti.
ahamire
Acem milletinden bir tâife.
akref
Anası Arabdan babası başka milletten olan kimse.
akvam / akvâm
(Tekili: Kavim) Kavimler. Milletler. Toplumlar.
Kavimler, milletler.
akvam-ı islamiye / akvam-ı islâmiye
Müslüman kavimler, milletler.
akvam-ı saire / akvâm-ı sâire
Diğer milletler.
akvam-ı şarkiye
Doğu milletleri, kavimleri.
akvam-ı şarkiye-i şimali / akvam-ı şarkiye-i şimalî
Kuzeydoğu kavimleri, milletleri, ulusları.
alem-i islam / âlem-i islâm
İslâm dünyası. İslâm milletleri.
amele
(Tekili: Âmil) Âmiller. Amel edenler.
Irgat, işçi.
an'anat-ı milliye-i islamiye / an'anât-ı milliye-i islâmiye
İslâmî ve millî gelenekler.
anarşi
yun. Başıboşluk. Din ve nizam tanımamak. Din ve nizam düşmanlığı. Birden başıboş kalmak. Başta hükümet olmamak. Hükümetinin otoritesi kalmamış olan bir milletin durumu.
anasır-ı islamiye / anâsır-ı islâmiye / عَنَاصِرِ اِسْلاَمِيَه
Müslüman unsurlar, milletler.
İslâm milletleri.
ankara maarif dairesi
Ankara Eğitim Dairesi; Millî Eğitim Bakanlığı.
arabistan
Arap milletinin yoğun olarak bulunduğu Ortadoğu bölgesi.
asabiyet-i kavmiye
Kavminin ve milletinin örf, âdet ve değerlerine körükörüne bağlılık, ırkçılık.
Vatanperverlik. Menfi milliyetçilik, Asabiyet-i câhiliye, asabiyet-i milliye, asabiyet-i nev'iyye gibi tabirler de aynı mânayı ifâde eder..
asabiyet-i nev'iye ve milliye
Kavim ve tür milliyetçiliği.
asabiyeten
Milliyet ve soy açısından.
asabiyyet
Sinirlilik. Fart-ı gayret. İmân ve İslâmiyeti, kendi akrabasını, vatanını, din veya milliyetini müdâfaa etmek gayreti. Hamiyyet.
asabiyyet-i cahiliyye
İslâmiyetten evvelki câhiliyyet asabiyyeti. Menfi milliyet. Irkçılık, yani, aşırı derecede kendi kavim ve kabilesini koruma ve iltizam gayreti.
asabiyyeten
Asabi olarak. Sâde kendi milliyetini, soyunu sevmekle.
asl-ı millet
Milletin aslı, kökü.
avamil / avâmil
Âmiller, sebepler.
Arap nahvine ait ve bu isimdeki kitap.
ba-i cerre / bâ-i cerre
Arabçada kendinden sonraki kelimeyi "esre" okutan bâ. (Bismillâhi'deki gibi).
bab-ı seraskeri / bâb-ı seraskerî
Serasker kapısı. Eski Milli Müdafaa Vekâleti. Milli Savunma Bakanlığı. Şimdiki İstanbul Üniversitesi'nin kapısı.
bakara suresi / bakara sûresi
Kur'an-ı Kerim'in 2. Sûresi olup Medine-i Münevvere'de nâzil olmuştur. (Bu sûre, Mûsâ Aleyhisselâm'ın risâleti ile o milletin seciyelerine girmiş olan bakarperestlik mefküresini kesip öldürdüğünü, bir bakarın zebhi ile anlatır ve şu cüz'i hadise ile beşerin dünyevî menfaatlarına en çok vesile olan ş
beraat satışı / berâât satışı
Zekât toplayan âmillerin (memurların), köylüden alacakları zekât ve uşrun cins ve miktârını gösteren ve berâât adı verilen senedlerin satışı.
besmele / بَسْمَلَه
Bismillahirrahmanirrahim'in kısaltılmış ismi. Müslüman her işine Bismillah ile başlar. Yani her işi Allah adına ve Allah için yapar. Atomlardan yıldızlara kadar her varlık da Allah adına ve Allah için hareket eder. İnsan da Bismillah diyemiyeceği, yani Allah'ın emri ve izni olmayan bir işi ve hareke
Bismillâhirrahmânirrahîm'in kısaltılmış ismi.
Bismillâhirrahmânirrahîm sözü.
Bismillahirrahmanirrahim.
Bismillahirrahmanirrahim cümlesinin adı.
besmele-i şerife
Bismillâhirrahmânirrahîm cümlesi.
beyn-el milel
Milletler arası. (International)
beynelmilel / بَيْنَ الْمِلَلْ
Milletler arası, uluslararası.
(Beyn-el milel) Milletler arası. Milletler arasında. International.
Milletlerarası.
Milletler arası.
beyza / beyzâ
Çok beyaz.
Demirden savaşçı başlığı.
Yumurta.
Millet-i beyzâ:
Beyaz millet, müslümanlar.
beyzat-ül islam
İslâm milleti.
İslâm'ın yayıldığı saha, İslâm ülkesi.
İslâm'ın hakiki merkezi.
cem'iyyet-i akvam / cem'iyyet-i akvâm / جمعيت اقوام
(Milletler Cemiyeti) Birinci Dünya Savaşından sonra kurulan ilk Birleşmiş Milletler Cemiyetinin bizdeki adıdır.
Birleşmiş Milletler.
cemiyat-ı akvamiye
Milletler topluluğu.
cemiyet-i milli / cemiyet-i millî
Millî cemiyet, topluluk (İttihad Terakki).
cemiyet-i milliye
Millî topluluk.
cesaret-i milliye
Millî cesaret.
cil
Cemaat, insan güruhu. Millet. Boy, aşiret, kuşak.
cinsiyet
Belli bir tür ve milletten olma.
coğrafya
Yeryüzünün şimdiki hâlini çeşitli cihetlerden inceleyen ilim. Bölümlerinden olan Fizikî Coğrafyada: Karalarla denizlerin durumları ve iklimleri;İktisadî Coğrafyada: Toprak mahsulleri, sanayi ve ticaret işleri;Siyasî Coğrafyada: Irk, dil, millet hususiyetleri ve devlet sınırları anlatılır.Bunlardan b
cumhuriyet
Devlet reisi, millet veya Millet Meclisleri tarafından seçilen hükümet şekli. Demokraside temsili hükûmet şekli. Halkın hür olarak seçtiği temsilciler (Millet vekilleri ve senatörler) aracılığı ile egemenliğini, (hâkimiyetini) kullanmasına dayanan hükûmet şekli. Cumhuriyetin birbirinden farklı üç ta
diplomat
yun. Memleket hakkında siyasi söz sâhibi. Dış meseleler hakkında milletlerarası işlerle uğraşan siyaset adamı.
Becerikli, söz söyliyebilen.
Memleket ve millet meseleleri hakkında siyasî söz sahibi.
eazım-ı millet / eâzım-ı millet
Millet büyükleri.
ebu firas el-hamedani / ebû firâs el-hamedânî
Meşhur Arap şâirlerindendir. 932 yılında Musul'da doğdu. Hamedan devleti hükümdarı Seyfü'd-Devle'nin himâyesinde yetişti. Arap milletinin asâleti ve Seyfü'd-Devle'yi öven çok sayıda kaside ve mersiye yazdı. 968 tarihinde öldü.
ecnebi
Yabancı. Garip. Alışmamış. Başka milletten olan.
efkar-ı amme-i millet / efkâr-ı âmme-i millet
Kamuoyu, milletin fikir ve düşünceleri.
efrad-ı millet / efrâd-ı millet / اَفْرَادِ مِلَّتْ
Milletin fertleri, vatandaşlar.
Milletin fertleri.
ehl-i gayret ve hamiyet
Din, aile, millet, vatan gibi değerleri koruma duygusu ve gayretinde olanlar.
ehl-i hall ü akit
Bir ülkeyi yönetme, bir devlet başkanını seçme veya azletme yetkisine sahip kişiler, millet vekilleri.
ehl-i hükümet
Hükümete mensup kimseler, milleti idare edenler.
ehl-i salib / ehl-i salîb
Haç sâhipleri. Târihte papalığın teşvikiyle müslümanlara karşı birleşerek seferler tertipleyen, milyonlarca insanın canına kıyan, devletlerin yıkılmasına sebeb olan hıristiyan milletler topluluğu, haçlılar, hıristiyanlar.
ekalliyet
(Akalliyet) Bir hükümetin tebaiyyeti altında yaşayan, yabancı din ve milliyete mensub olup, ekseriyeti teşkil etmeyen halk. Azlık. Azınlık.
el-kürdi / el-kürdî
Kürt milletinden olan.
elibba'
(Tekili: Lebib) Akıllılar, kâmiller, kemalât sahipleri, olgun kimseler.
emyal
(Tekili: Mil) Miller.
emyal-i bahriyye
Deniz milleri. 6080 kadem, yani 1852 metreden ibaret olan deniz mesafesi.
ermeni
Eskiden batı Asya'nın kuzey kısmında ve Avrupa'nın Asya'ya komşu olan bazı yerlerinde dağınık şekilde yaşayan bir milletti ki, İranlılar ve Romalılar tarafından birçok defa mağlub edilmeleri üzerine çeşitli yerlere dağılmışlardır. Ve bu dağılma sonucunda büyük şehirlere de yerleşerek san'at, kuyumcu
esaret
Esirlik. Kölelik. Kullara kendini teslim etmiş olmak. Başka milletten olanlara boyun eğmek.
eşaviz
Halk. Millet. Nâs.
esirre
Tahtlar, oturulacak yerler.
Milletin belli başlı ileri gelenleri.
etnografya
(Etnografi) yun. Kavmiyyat. Kavimlerin, milletlerin gelişmesini, terakkisini ve has vasıflarını inceleyen, onların kültürlerinden bahseden ilim kolu.
felek
Gök, gök katı, devir.
Tâli', baht.
Büyük ve dâirevi olan şey.
Her gök seyyaresinin gezdiği âlem.
Dünyâ, âlem,
Bir zilli âlet.
Yuvarlak kütük, kızak. (Felek her türlü esbab-ı cefasın toplasın gelsin Dönersem kahpeyim millet yolunda bir azimetten
fikr-i milliyet
Milliyetçilik düşüncesi.
fürs
Farslılar, Fars milleti.
Eski İran.
gaza / gazâ
Din vatan ve millet gibi mukaddes değerler uğruna yapılan cihat ve mücadele.
grev
İşçilerin isteklerini işverene kabul ettirmek için, işlerini hep birlikte bırakmaları.İslâmiyette işçi hakları çok ciddi korunmakla beraber, grev ve benzeri hareketlere başvurulması istenmez. Çünki grev, millî gelire zarar verdiği gibi, sosyal grupları doğurmakla boğuşmalarına ve dolayısıyla da mill
(Fransızca)
gurur-u milli / gurur-u millî
Millî gurur.
gurur-u milliye
Millî gurur.
hablü'l-metin-i milliyet / hablü'l-metîn-i milliyet
Kopmaz bir bağ ile insanları birbirine bağlayan milliyet, millî özellikler.
hace-i evvel / hâce-i evvel
Milletin ilmen ve fikren terakki etmesi için, çeşitli bilgileri, halkın rahatlıkla anlayabileceği bir lisan ile yayan kimse.
hadim / hâdim
(Hidmet. den) (Çoğulu: Huddâm) Hademe, hizmetçi, hizmet eden, işe yarayan.
İmân ve İslâmiye'te ve millete faydalı olmağa çalışan.
Erkekliği yok edilmiş olanlar. Bunlardan saraylarla büyük kişilerin konaklarında çalışanlara Hadim ağası denilirdi. Osmanlı İmparatorluğunda bunla
hadisat-ı ümem-i salife / hâdisât-ı ümem-i sâlife
Geçmişteki milletlerin başına gelen hâdiseler.
hain-i millet
Millete ihanet eden.
hakikat-i milliyet
Millî yapıları.
hakimiyet-i millet / hâkimiyet-i millet
Millî egemenlik.
hakimiyet-i milliye / hâkimiyet-i milliye
Millî egemenlik (İslâm dini, şeriatı ve inancının egemenliği).
hamiyet
Gayret.
Nâmustan gelen gayretle utanma veya kızma.
İstinkâf etmek.
Mukaddesatı ve milletin haklarını, mâmus ve haysiyeti korumak hususlarında gösterilen gayret ve ihtimam hasleti. İman ve İslâmiyeti ve Hz. Peygamber'in (A.S.M.) Sünnet-i Seniyyesini ve din ve mücahede
Din ve millet gibi önemli değerleri koruma ve bunlara hizmet etme duygusu.
hamiyet-füruş
Kendini beğenerek vatanı ve milleti koruma noktasında çok gayretli olduğunu iddia eden.
hamiyet-i aliye / hamiyet-i âliye
Din, millet gibi mukaddes değerleri en üst düzeyde koruma duygusu ve gayreti; millî onur ve haysiyet.
hamiyet-i diniye-i milli / hamiyet-i diniye-i millî
Dinî ve millî esasların harekete geçirdiği hamiyet ve gayret duygusu.
hamiyet-i milliye
Millî fedakârlık.
hamiyet-i milliye ve vataniye
Millet ve vatan için gösterilen fedakârlık, gayret.
hamiyetperver / حَمِيَتْپَرْوَرْ
Din, millet gibi üstün değerleri koruma gayretinde olan.
Vatan ve milleti için gayret gösteren.
hamiyyet
Dîni, milleti himâye etmekte, korumakta, şerefini savunmakta tenbellik etmeyip, bütün kuvveti ile gayret etmektir.
harbiye nazırı
Askerlik işleriyle alâkalı dairenin başında bulunan memura verilen ünvandır. Kuva-yı Milliyenin Anadolu'da kurduğu hükümette "Milli Müdafaa Vekili" adını taşıyan bu ünvan, Osmanlı Hükümetine 1908 Temmuz inkılâbı arifesinde kurulan Said Paşa kabinesiyle girmiştir. Ondan evvel "Serasker" adını taşıyor
harbiye nezareti
Osmanlı Devletinde Harb Bakanlığı, bugünkü Millî Savunma Bakanlığına verilen ad.
harekat-ı milliye / harekât-ı milliye
Millî mücedele hareketleri.
hars-ı ırki / hars-ı ırkî
Milli maarif, ırkî hars.
hasb
(Haseb) Birisinin sülâlesi cihetinden iftihar yolu ile saydığı iyilik. Mal, din, millet. Kerem, fiil ve amelde yüksek şeref, iyi iş, sâlih amel. Şeref, asalet, şan, kadr ve haysiyet.
Dolayı, cihetiyle, gereğince.
haysiyet-i milliye
Millî haysiyet, şeref.
hazine-i millet
Millet hazinesi.
Maliye idaresi.
hidemat-ı amme / hidemat-ı âmme
Umuma ait vazifeler. Kamu görevleri. Millete fayda veren hizmetler.
hiss-i milli ve dini / hiss-i millî ve dinî
Dinî ve millî his.
hizb-üş şeytan
Şeytana ve nefislerine tâbi olanların grubu. Allah'ın kanun ve nizamına tâbi olmadan kafalarına güvenerek ve nefsanî arzularına uyarak gitmek isteyenler. Milleti, memleketi ve mukaddesatı yıkmağa çalışan ve ahlâksızlığa alıştıranların ve dinsizlerin topluluğu ve cereyanı.
hizmet-i milliye
Millî hizmet.
hizmet-i milliye ve vataniye
Millete ve vatana hizmet.
hizmet-i vataniye ve milliye
Millet ve vatan için yapılan hizmet.
hukuk-u milel
Beynelmilel hukuk. Milletlerarası hukuk.
hükumet-i milliye / hükûmet-i milliye
Millî hükümet, idare.
ianat-ı milliye / iânât-ı milliye
Millî yardımlar.
ianat-ı milliye-i islamiye / ianât-ı milliye-i islâmiye
Millî ve İslâmî yardımlar.
icma-ı millet
Milletin görüş birliğine varması.
idare-i millet
Milleti idare etme, yönetme.
iftihar madalyası
Padişaha sadakat gösterenlere, tarım ve san'atın ilerlemesine çalışanlara, yangın ve sâri hastalık anında devlet ve millete büyük hizmetleri dokunanlara verilmek üzere II. Abdülhamid'in irade-i seniyesiyle altın ve gümüşten olmak üzere çıkarılan madalya. (1886 ve 1887) Madalyanın ön yüzünde yukarı k
ihsanperver
İhsan edici. İyiliği çok sever. (İhsan ihsandır, eğer nev'e olsa veya muhtaca ve fakire olsa. Sehavet o vakit tam sehavettir, eğer millet için olsa, yahut milleti tazammun eden bir ferde olsa güzeldir. Şayet muhtaç olmayan şahsa olsa, şahsı tembel eder. Çingeneliğe alıştırır. Elhasıl, millet bâkidir
(Farsça)
ihtilaf-ı din
Biri müslim, diğeri gayr-ı müslim olmak gibi ayrı dinde bulunmak. Din ayrılığı miras almağa mânidir. Binaenaleyh gayr-i müslim, müslimin; müslim de gayr-i müslimin mirasına nâil olamaz. Fakat müslim olmayan milletler arasında din ayrılığı miras almağa mani değildir.
ihya-yı millet / ihyâ-yı millet
Milletin diriltilmesi, canlandırılması.
imtilal
Bir millete karışma.
intibah-ı milli / intibah-ı millî
Millî uyanış.
intikam-ı milliyet
Milletçe duyulan hırs ve öfke.
ırk
Ayrı soyda olan, ayrı dilde konuşan değişik kültüre sâhip, şeklî özellikleri bulunan insan topluluğu, millet.
islav
Rus, Ukran, Beyaz Rus, Çek, Slovak, Leh, Sloven, Sırp, Hırvat ve Bulgar gibi milletlere, lisanlarındaki yakınlık dolayısıyla verilen ortak isim.
(Fransızca)
ittihad-ı islam / ittihad-ı islâm
İslâm birliği. İttihad-ı İslâmın varlığı ve devamı için: 1-İslâm milliyetini esas alıp, menfi unsuriyet fikrini bırakmak. 2-İslâm dünyasındaki dini cemaatler, gayede ve dinî esaslarda ittifak edip teferruat meseleleri medar-ı niza etmemek. 3-İslâm devletleri arasında meşveret-i şer'iyeyi yapmak.Bunl
ittihad-ı millet / ittihâd-ı millet
Milletin birliği; aynı topraklar üzerinde yaşayan ve aralarında din, dil, duygu, ortak tarih, ülkü, gelenek ve görenek birliği olan insan topluluğunun birlik ve beraberliği.
ittihad-ı milli / ittihad-ı millî
Millî birlik.
izzet-i milliye
Millî izzet ve şeref.
kahraman-ı milli / kahraman-ı millî
Millî kahraman.
kalb-i millet
Milletin kalbi.
kalb-i umumi-i müşterek-i millet / kalb-i umumî-i müşterek-i millet
Milletin genel olarak kalbi.
kamara
Vapurlarda mevki sayılan odalar ve salonlar.
Gemide kaptan gibi erkâna mahsus odalar.
Buğday ve arpa gibi mahsul demetlerinden harman yerinde yapılan küme.
Avrupa devletlerinde millet meclisi.
kamet-i merdane-i istidad-ı milliye / kâmet-i merdane-i istidad-ı milliye
Millî yeteneğin mert görünüşlü endamı, boyu.
kamilin / kâmilîn
Kâmiller.
kavm
(Kavim) Bir peygambere tâbi ve bağlı insan topluluğu. Aralarında dil, âdet, örf, kültür birliği olan cemâat, topluluk. Millet. Bir işe başlamak.
Pazar kurmak.
Müşteri ile anlaşmak.
Kavim, millet, halk.
kavm-i arab
Arab kavmi, milleti.
kavm-i arap
Arap kavmi, milleti.
kavmi / kavmî
Kavme ait; olumsuz mânâda milliyetçilikle ilgili.
kavmiyet
Kavimcilik. Milliyetçilik. Bir kavmin hususiyetleri.
kavmiyetçilik
Irkçılık, olumsuz milliyetçilik.
kelime-i menhute
Aslı iki kelime olan bir tâbirin bir kelime ile söylenişi: "El Hamdüllilâh" yerine "Hamdele" söylenmesi gibi. "Bismillâh" yerine "Besmele" denmesi gibi.
kemal
Kâmillik, olgunluk. Olgunlaşma. Erginlik. Bütün güzel sıfatlarla muttasıf olmak. Fazilet.
Değer, baha.
Fazlalık.
Sıdk ile yapılan güzel iş.
kırgız
Türk Milletlerinden büyük bedevi bir kavim olup Asyanın kuzeybatısında ve Türkistanla Sibirya arasında, başka bir deyimle Türkistanın kuzey taraflarında ve Doğu Türkistanın kuzeyinde olarak Rusya ile Çin hududunda bulunuyorlar. Batı tarafındakilere Kırgız ve Kazak; Çin hududundakilere ise Kara Kırgı
köle
Bütün tarihî devirlerde başka milletlerden, yabancılardan zorla kaçırılıp hürriyetten mahrum hale getirilerek hizmette kullanılan erkek.
(Türkçe)
kozmopolit
Her yabancı şeye karşı alâka gösteren, milliyet duygularından mahrum kimse.
(Fransızca)
Çeşitli milletlerden insanları içine alan.
(Fransızca)
kudsi milliyet / kudsî milliyet
Kutsal İslâm milliyeti.
kültür
Bir milletin maddî ve mânevî varlıkları, yaşayış ve davranış şekli, kazanılan genel bilgi.
kümmel
(Tekili: Kâmil) Kâmiller. Olgunlar. İlmen, dinen ve mânen kâmil olan büyük zatlar. Büyük mâneviyat ve fazilet sahibi insanlar.
kümmelin / kümmelîn
(Tekili: Kâmil ve kümmel) Kâmiller.
Kâmiller; büyük mâneviyat ve fazilet sahibi olgun kimseler.
kut'ül amare / kut-ül amare / كوتول امار
Kut'ül Amare ne demektir?
Yeni kurulan Osmanlı 6. Ordusu'nun Komutanlığı'na atanarak 5 Aralık'ta Bağdat'a varan Mareşal Colmar Freiherr von der Goltz Paşa'nın emriyle Irak ve Havalisi Komutanı Miralay (Albay) 'Sakallı' Nurettin Bey'in birlikleri 27 Aralık'ta Kut'u kuşattı. İngilizler Kut'u kurtarmak için General Aylmer komutasındaki kolorduyla hücuma geçti ancak, 6 Ocak 1916 tarihli Şeyh Saad Muharebesi'nde 4.000 askerini kaybederek geri çekildi. Bu muharebede 9. Kolordu Komutanı Miralay 'Sakallı' Nurettin Bey görevinden alındı ve yerine Enver Paşa'nın kendisinden bir yaş küçük olan amcası Mirliva Halil Paşa (Kut) getirildi.
İngiliz Ordusu, 13 Ocak 1916 tarihli Vadi Muharebesi'nde 1.600, 21 Ocak Hannah Muharebesi'nde 2.700 askeri kaybederek geri püskürtüldü. İngilizler mart başında tekrar taarruza geçti. 8 Mart 1916'da Sabis mevkiinde Miralay Ali İhsan Bey komutasındaki 13. Kolordu'ya hücum ettilerse de 3.500 asker kaybederek geri çekildiler. Bu yenilgiden dolayı General Aylmer azledilerek yerine General Gorringe getirildi.
Kut'ül Amare zaferinin önemi
Kût (kef ile) veya 1939’dan evvelki ismiyle Kûtülamâre, Irak’ta Dicle kenarında 375 bin nüfuslu bir şehir. Herkes onu, I. Cihan Harbinde İngilizlerle Türkler arasında cereyan eden muharebelerden tanır. Irak cephesindeki bu muharebeler, Çanakkale ile beraber Cihan Harbi’nde Türk tarafının yüz akı sayılır. Her ikisinde de güçlü düşmana karşı emsalsiz bir muvaffakiyet elde edilmiştir.
28 Nisan 1916’da General Townshend (1861-1924) kumandasındaki 13 bin kişilik İngiliz ve Hind askerlerinden müteşekkil tümenin bakiyesi, 143 günlük bir muhasaradan sonra Türklere teslim oldu. 7 ay evvel parlak bir şekilde başlayan Irak seferi, Basra’nın fethiyle ümit vermişti. Gereken destek verilmeden, tecrübeli asker Townshend’den Bağdad’a hücum etmesi istendi.
Bağdad Fatihi olmayı umarken, 888 km. yürüdükten sonra 25 Kasım 1915’de Bağdad’a 2 gün mesafede Selmanpak’da miralay Nureddin Bey kumandasındaki Türk ordusuna yenilip müstahkem kalesi bulunan Kût’a geri çekildi. 2-3 hafta sonra takviye geleceğini umuyordu. Büyük bir hata yaparak, şehirdeki 6000 Arabı dışarı çıkarmadı. Hem bunları beslemek zorunda kaldı; hem de bunlar Türklere casusluk yaptı.
Kût'a tramvayla asker sevkiyatı
İş uzayınca, 6. ordu kumandanı Mareşal Goltz, Nureddin Bey’in yerine Enver Paşa’nın 2 yaş küçük amcası Halil Paşa’yı tayin etti. Kût’u kurtarmak için Aligarbi’de tahkimat yapan General Aylmer üzerine yürüdü. Aylmer önce nisbî üstünlük kazandıysa da, taarruzu 9 Mart’ta Kût’un 10 km yakınında Ali İhsan Bey tarafından püskürtüldü.
Zamanla Kût’ta kıtlık baş gösterdi. Hergün vasati 8 İngiliz ve 28 Hindli ölüyordu. Hindliler, at eti yemeği reddediyordu. Hindistan’daki din adamlarından bunun için cevaz alındı. İngilizler şehri kurtarmak için büyük bir taarruza daha geçtiler. 22 Nisan’da bu da püskürtüldü. Kurtarma ümidi kırıldı. Goltz Paşa tifüsten öldü, Halil Paşa yerine geçti. Townshend, serbestçe Hindistan’a gitmesine izin verilmesi mukabilinde 1 milyon sterlin teklif etti. Reddedilince, cephaneliği yok ederek 281 subay ve 13 bin askerle teslim oldu. Kendisine hürmetkâr davranıldı. Adı ‘Lüks Esir’e çıktı. İstanbul’a gönderildi. Sonradan kendisine sahip çıkmayan memleketine küskün olarak ömrünü tamamladı.
Böylece Kûtülamâre’de 3 muharebe olmuştur. İngilizlerin kaybı, esirlerle beraber 40 bin; Türklerinki 24 bindir. Amerikan istiklâl harbinde bile 7000 esir veren İngiltere, bu hezimete çok içerledi. Az zaman sonra Bağdad’ı, ardından da Musul’u ele geçirip, kayıpları telafi ettiler. Kût zaferi, bunu bir sene geciktirmekten öte işe yaramadı.
Bu harbin kahramanlarından biri Halil Paşa, Enver Paşa’nın amcası olduğu için; diğer ikisi Nureddin ve Ali İhsan Paşalar ise cumhuriyet devrinde iktidar ile ters düştüğü için yakın tarih hafızasından ustaca silindi. 12 Eylül darbesinden sonra Ankara’da yaptırılan devlet mezarlığına da gömülmeyen yalnız bunlardır.
Binlerce insanın kaybedildiği savaş iyi bir şey değil. Bir savaşın yıldönümünün kutlanması ne kadar doğru, bu bir yana, Türk-İslâm tarihinde dönüm noktası olan çığır açmış nice hâdise ve zafer varken, önce Çanakkale, ardından da bir Kûtülamâre efsanesi inşa edilmesi dikkate değer. Kahramanları, yeni rejime muhalif olduğu için, Kûtülamâre yıllarca pek hatırlanmadı. Gerçi her ikisi de sonu ağır mağlubiyetle biten bir maçın, başındaki iki güzel gol gibidir; skora tesiri yoktur. Hüküm neticeye göre verilir sözü meşhurdur. Buna şaşılmaz, biz bir lokal harbden onlarca bayram, yüzlerce kurtuluş günü çıkarmış bir milletiz.
Neden böyle? Çünki bu ikisi, İttihatçıların yegâne zaferidir. Modernizmin tasavvur inşası böyle oluyor. Dini, hatta mezhebi kendi inşa edip, insanlara doğrusu budur dediği gibi; tarihi de kendisi tayin eder. Zihinlerde inşa edilen Yeni Osmanlı da, 1908 sonrasına aittir. İttihatçıların felâket yıllarını, gençlere ‘Osmanlı’ olarak sunar. Bu devrin okumuş yazmış takımı, itikadına bakılmadan, münevver, din âlimi olarak lanse eder. Böylece öncesi kolayca unutulur, unutturulur.
Müşir İbrahim Edhem Paşa’nın oğlu Sakallı Nureddin Paşa (1873-1932), sert bir askerdi. Irak’ta paşa oldu. Temmuz 1920’de Ankara’ya katıldı. Fakat karakterini bilen M. Kemal Paşa, kendisine aktif vazife vermek istemedi. Merkez kumandanı iken Samsun’daki Rumları iç mıntıkalara sürgün ettiği esnada çocuk, ihtiyar, kadın demeden katliâma uğramasına göz yumdu. Bu, milletlerarası mesele oldu. Yunanlılar, bu sebeple Samsun’u bombaladı. Nureddin Paşa azledildi; M. Kemal sayesinde muhakemeden kurtuldu. Sonradan Kürtlerin de iç kısımlara göçürülmesini müdafaa edecektir. Batı cephesinde, kendisinden kıdemsiz İsmet Bey’in maiyetinde vazife kabul etti. İzmir’e girdi. Bazı kaynaklarda İzmir’i ateşe verdiği yazar. I. ordu kumandanı olarak bulunduğu İzmit’te, Sultan Vahîdeddin’in maarif ve dahiliye vekili gazeteci Ali Kemal Bey’i, sivil giydirdiği askerlere linç ettirdi; padişaha da aynısını yapacağını söyledi. Ayağına ip takılarak yerlerde sürüklenen cesed, Lozan’a giden İsmet Paşa’nın göreceği şekilde yol kenarına kurulan bir darağacına asılarak teşhir edildi. Mustafa Kemal Paşa, İstanbul’da bir fedainin vursa kahraman olacağı bir insanı, vuruşma veya mahkeme kararı olmaksızın öldürmeyi cinayet olarak vasıflandırıp kınadı. M. Kemal’e gazi ve müşirlik unvanı verilmesine içerleyen Nureddin Paşa iyice muhalefet kanadına geçti. 1924’de Bursa’dan müstakil milletvekili seçildi. Asker olduğu gerekçesiyle seçim iptal edildi. İstifa edip, tekrar seçildi. Anayasa ve insan haklarına aykırılık cihetinden şapka kanununa muhalefet etti. Bu sebeple antikemalist kesimler tarafından kahraman olarak alkışlanır. Nutuk’ta da kendisine sayfalarca ağır ithamlarda bulunulur, ‘zaferin şerefine en az iştirake hakkı olanlardan biri’ diye anılır.
Halil Kut (1882-1957), Enver Paşa’yı İttihatçıların arasına sokan adamdır. Sultan Hamid’i tevkife memur idi. Askerî tecrübesi çete takibinden ibaretken Libya’da bulundu. Yeğeni harbiye nazırı olunca, İran içine harekâta memur edildi. Irak’taki muvaffakiyeti üzerine paşa oldu. Bakü’yü işgal etti. İttihatçı olduğu için tutuklanacakken, kaçıp Ankara hareketine katıldı. Rusya ile Ankara arasında aracılık yaptı. Sonra kendisinden şüphelenilince, Almanya’ya kaçtı. Zaferden sonra memlekete dönüp köşesine çekildi. Politikaya karışmadı.
Ali İhsan Sâbis (1882-1957), Sultan Hamid’i tahttan indiren Hareket Ordusu zâbitlerindendi. Çanakkale, Kafkasya’da bulundu. Irak’ta paşalığa terfi etti. İttihatçı olduğu için Malta’ya sürüldü. Kaçıp Ankara hareketine katıldı. I. batı cephesi kumandanı oldu. Cephe kumandanı İsmet Bey ile anlaşmadı; azledilip tekaüde sevkolundu. M. Kemal’e muhalif oldu. Nazileri öven yazılar yazdı. 1947’de devlet adamlarına yazdığı imzasız mektuplar sebebiyle 15 seneye mahkûm oldu. 1954’te DP’den milletvekili seçildi. Hatıraları, Nutuk’un antitezi gibidir.
kuva-yı milliye / kuvâ-yı milliye
Milli kuvvetler. Bir milletin sahib olduğu kuvvetleri.
İstiklâl harbinde Anadoluda kurulan hükümet ve bu hükümetin askeri kuvvetleri.
kuvve-i teşriiye
Kanun vaz'etme kuvveti. şeriata uyan düsturlar yapma kuvveti.
Büyük Millet Meclisi.
lisan-ı milli / lisan-ı millî
Millî dil (ulusal dil).
lugat
Kelime. Söz.
Her milletin dili.
Lügat kitabı, sözlük.
maarif / maârif / معارف
Maarif nezareti:
Millî eğitim bakanlığı.
Bilimler.
(Arapça)
Kültür.
(Arapça)
Millî Eğitim Bakanlığı.
(Arapça)
maarif dairesi
Eğitim dairesi, Millî Eğitim Bakanlığı.
maarif nazır vekili
Millî Eğitim Bakan Yardımcısı.
maarif nazırı
Milli Eğitim Bakanı.
maarif vekaleti / maarif vekâleti
Millî Eğitim Bakanlığı.
maarif vekili
Milli Eğitim Bakanı.
maarif yangını
Millî Eğitim Bakanlığında çıkan yangın.
maarif-i umumiye nezareti
Maarif vekâleti. Milli Eğitim Bakanlığı.
maçin
Çin'e tâbi, Doğu Türkistan tarafındaki çöllerde ve Târim nehrinin güneybatısındaki dağlarda oturan Türk milletinden bir kavimdir ve simaca Moğol ile Aryâ cinslerinden mürekkeb oldukları anlaşılıyor. İçlerinde sarı saçlı ve mavi gözlü adamlar dahi bulunuyorsa da lisan bakımından Doğu Türkistan'ın aha
mahamil
Deve üzerine konan oturulacak sepetler. Mahmiller.
Kılınç bağ askıları.
İhtimâller.
maslahat-ı millet nazarında
Milletin faydası açısından.
me'cuc / me'cûc
Çok eski zamanlarda, bir duvar arkasında bırakılmış, kıyâmete yakın, yeryüzüne yayılacak olan Nûh aleyhisselâmın oğlu Yâfes'in soyundan gelecek olan kötü bir millet. Yüzleri yassı, gözleri küçük, kulakları çok büyük, boyları kısadır.
meb'us / meb'ûs / مَبْعُوثْ
Milletvekili.
Gönderilmiş,
Peygamber olarak gönderilmiş kimse.
Öldükten sonra diriltilmiş kimse.
Halk tarafından seçilerek parlementoda yer alan kimse, millet vekili.
Gönderilen. Ba's edilen.
Halk arasından seçilerek Millet Meclisine âzâ edilen.
Allah tarafından gönderilmiş olan.
Öldükten sonra diriltilen.
Milletvekili.
meb'usan / meb'usân
Mebuslar, milletvekilleri.
Meb'uslar. Milletvekilleri.
(Farsça)
meb'usiyet
Mebusluk. Milletvekilliği vazifesi.
meb'uslar heyeti
Millet Meclisi.
meb'usluk
Milletvekilliği.
mebus / mebûs / مبعوث
Milletvekili.
Gönderilen, milletvekili.
Gönderilmiş.
(Arapça)
Milletvekili.
(Arapça)
Ölümden sonra dirilen.
(Arapça)
mebusan / mebusân / mebûsân
Milletvekilleri.
Mebuslar, milletvekilleri.
meclis
Oturulacak, toplanılacak yer.
Görüşülecek bir mes'ele için bir araya gelmiş insan topluluğu.
Devlet işlerini görüşmek üzere Millet Vekillerinin toplandıkları büyük bina.
meclis-i meb'usan
Millet Meclisi.
meclis-i mebusan / meclis-i mebusân
Halk tarafından seçilen meb'usların meclisi. Millet Meclisi.
Millet Meclisi.
mecmu-u millet
Milletin tamamı.
mefahir-i hakikiye-i milliye / mefâhir-i hakikiye-i milliye
Gerçek övünülecek millî değerler, şerefler.
mefahir-i milliye / mefâhir-i milliye
Millî iftihar araçları, övünç vesileleri.
mehamil
Mahmiller.
İhtimaller.
mehmed akif
(1873-1936) Şiir ve manzumeyi sırf İslâmiyete hizmet için yazdı. İlk Türkiye Büyük Millet Meclisinde İstiklâl Marşı manzumesi kabul edilerek milletin mâneviyatına büyük faydalar sağladı. Çanakkale Şehidlerine hitaben yazdığı manzumesi de aynı mahiyettedir. Bu İslâm mücahidinin şiirleri Safahât isiml
mekahil
(Tekili: Mikhal, mikhel ve mükhüle) Göze sürme çekecek âletler, miller.
menfaat-i cinsiye
Kendi şahsî çıkarı ve millî menfaati.
menfaat-i kavmiye
Milletin çıkarı.
menfaat-i millet
Kişinin mensup olduğu milletin menfaati, yarar ve çıkarı.
menfi milliyet / menfî milliyet
Zararlı bir hale gelen milliyetçilik, ırkçılık.
menfi milliyetçilik / menfî milliyetçilik
Zararlı bir hale gelen milliyetçilik, ırkçılık.
menut
Asılı, muallâk.
Bağlı. Mütevakkıf. Merbut. Vâbeste.
Bir milletten olmayıp sonradan o millete dahil olmuş olan.
meşruti / meşrutî
Bir şahıs veya millet meclisi ile idare edilen devlet sistemi.
meşrutiyet / meşrûtiyet
Devletin bir hükümdarın başkanlığı altındaki millet meclisi tarafından idare edildiği yönetim biçimi.
meşrutiyyet
Bir hükümdarın başkanlığı altında millet meclisi ile idare edilen devlet sistemi.
mevcudiyet-i millet
Milletin varlığı.
meydan-ı hamiyet
Din, vatan, millet gibi değerleri savunma alanı, sahası.
milel / ملل / مِلَلْ
(Tekili: Millet) Milletler. Bir millet sayılan topluluklar.
Bir din veya mezhebde olan topluluklar.
Milletler, uluslar.
Bir dinde veya mezhebde olan topluluklar.
Milletler.
Milletler.
(Arapça)
Dinler.
(Arapça)
Milletler.
milel-i insaniye
İnsan milletleri.
milel-i mazlume
Mazlum milletler.
milel-i mütemeddine
Medenileşmiş milletler.
Medenileşmiş milletler.
milel-i saire / milel-i sâire
Diğer milletler.
Başka, diğer milletler.
millet-i günahkar / millet-i günahkâr
Günahkâr millet.
millet-i hakime / millet-i hâkime
Hâkim millet, egemen millet.
Hâkim millet.
millet-i ibrahim
İbrahim milleti, tevhid inancını benimseyenler.
millet-i ibrahimiye
İbrahim milleti, tevhid inancını benimseyenler.
millet-i insaniye
İnsanlık milleti, bütün insanoğlu.
millet-i islam / millet-i islâm
İslâm milleti; Müslümanlar.
millet-i islamiye / millet-i islâmiye
İslâm milleti.
millet-i kudsiye
Kutsal millet olan İslâmiyet.
millet-i küfriye
Küfür milleti, kâfirler.
millet-i mazlume
Zulme uğramış millet.
millet-i merhume
Müslümanlar, İslâm Milleti. (Allah'a ve onları ebedi saadete sevkeden emirlerine itaat ettiklerinden, kendileri rahmete mazhar olmuşlardır.)
millet-i osmaniye
Osmanlı milleti.
millet-i yehud
Yahudi milleti.
milletdaş
Aynı milletten olan.
milletperver
Milletini seven.
Milletini seven.
milletperverlik
Milletini sevme.
millettaş
Aynı milletten olan.
milli / millî
(Milliye) Din ve millete âit, milletle alâkalı, millete mensub.
Milletle ilgili.
milli müdafaa vekaleti / millî müdafaa vekâleti
Millî Savunma Bakanlığı.
milliyet
(Bak. MİLLİYETÇİLİK)
Ümmet. Aralarında din, dil ve tarih birliği olan topluluktaki hâl. Millet olma. Aralarında maddi mânevi birlik ve beraberlik râbıtaları bulunan topluluktaki vasıf.
Aynı milletten olma hâli.
milliyet-i hakikiye
Gerçek, hakiki milliyet.
milliyet-i hakikiye-i islamiye / milliyet-i hakikiye-i islâmiye
Gerçek İslâmî milliyet.
milliyet-i kudsiye
Kutsal İslâm milliyetçiliği.
milliyet-i menfiye
Zararlı milliyetçilik, ırkçılık.
milliyet-i mukaddese
Mukaddes islâmiyet milliyeti.
milliyeten
Milliyet itibariyle, millî olarak.
milliyetle istihza
Millilik ülküsüyle, idealiyle alay etme.
milliyetperver / مایت پرور / مِلِّيَتْپَرْوَرْ
Kendi milletine düşkün olma.
Milliyetini seven.
(Farsça)
Milliyetçi, milletini seven.
Milliyetçi, nasyonalist.
(Arapça - Farsça)
Milliyetini seven.
milliyetperverlik
Milliyetçilik, nasyonalizm.
(Arapça - Farsça - Türkçe)
Kendi milletine düşkün olma.
moğol
Turâni milletlerinin en büyüklerinden bir kabile olup Türkler ve Mançurlarla cinsi yakınlıkları vardır. Asyanın ortalarında bugün Çin Devletine tâbi olan ve Moğolistan ismiyle bilinen geniş bir çölde ve Sibirya ve Türkistan'ın da bazı taraflarında bulunurlar.Cengiz Hanla beraber Asyanın batı tarafla
mübareze-i hamiyet
Din, millet, vatan gibi değerleri korumak için gayretle verilen mücadele.
mücadele-i milliye
Milli mücadele.
Kurtuluş Savaşı. İstiklal Harbi. (1919 - 1922)
mücahede-i milliye
Millî mücadele.
müdafaa-i milliye
Millî savunma.
Milli müdafaa, milli savunma.
müddei-yi umumi / müddei-yi umumî
Milletin umum haklarını korumak üzere muhakemede hazır bulunan vazifeli, hukuk tahsilini bitirmiş hükümet memuru. Adliye bakanlığına bağlı, icra kuvvetini birlik halinde temsil eylemek üzere teşekkül eden, adlî idare makamında bulunan şahıs. Savcı.
muhabbet-i milli / muhabbet-i millî
Millî sevgi.
muhabbet-i milliye
Millî muhabbet; İslâm dinine, şeriatına ve inancına ait sevgi.
muhammed-i arabi / muhammed-i arabî
Arap milletinden olan peygamberimiz Hz. Muhammed.
mukaddesatçılık
Din, vatan, millet gibi mânevî değerlere sahip çıkmak.
müsbet milliyet
Olumlu, pozitif milliyet; başkasına düşmanlık beslemeyen milliyetçilik.
müsteşrik
Oryantalist; Avrupalı olduğu halde, Doğu milletlerinin tarih, dil, din ve edebiyatıyla ilgili araştırma yapan kimse.
mutaassıb
Bir şeyi müdafaada ifrat ve inat gösteren. Körü körüne inad ve israr eden. Aşırı derecede kendi tarafını tutan.
Din, millet ve vatanı hakkında çok sevgi, bağlılık ve gayret gösteren.
müteassıb
(Asab. dan) Taassub eden, taraftarlık eden.
Son derecede dinine ve milletine taraftarlık besleyen.
mütemellil
(Millet. den) Aynı milletten olan.
müyülat-ı aliye-i milliye / müyülât-ı âliye-i milliye
Millî yüce meyiller, eğilimler.
namus-u islamiye-i milliye / namus-u islâmiye-i milliye
İslâmî, millî namus ve onlara ait şeref, haysiyet.
namus-u millet-i islamiye / nâmus-u millet-i islâmiye
İslâm milletinin nâmusu (Millet kelimesi burada "din, şeriat, inanç" anlamına geliyor.).
namus-u milli / namus-u millî
Millî namus.
namus-u milliye
Millî namus, şeref.
nazar-ı millet
Milletin bakışı, düşüncesi.
nıhle
(Çoğulu: Nihal) Millet.
Yol.
Diyânet.
Bahşiş, atâ.
Dâva.
nihle
Cenab-ı Hakk'ın ihsanı. Atıyye.
Millet.
Yol. Tarik.
Diyânet. Mezheb.
parlamento
İng. Millet meclisi. Milletvekillerinden meydana gelen meclis ve senatonun tamamı.
pars
Dine bağlı kimse.
(Farsça)
Nâmuslu, iffetli, temiz ve doğru insan.
(Farsça)
Fars milleti, İran kavmi.
(Farsça)
rabıta-i milliye
Milliyet bağı.
rehber-i millet
Milletin rehberi, öncüsü.
rum
Rum milletinden olan.
rüsum / rüsûm
Resmler, âdetler. Bir cemâatin veya bir milletin müşterek düşüncesinden doğan âdetler, alışılagelen, yapılagelen şeyler.
saadet-i millet
Milletin mutluluğu.
şecaat-i milliye-i islamiye / şecaat-i milliye-i islâmiye
İslâm milletine ait kahramanlık, yiğitlik, cesaret.
seciye-i milliye
Millî karakter ve ahlâk.
sehavet-i milliye / sehâvet-i milliye
Millî cömertlik.
şehid / şehîd
Allah yolunda harb ederken, Allahü teâlânın ism-i şerîfini yüceltmeye (İslâmı yaymaya) çalışırken veya düşman saldırdığında vatan, din ve milletini, ırz ve nâmûsunu müdâfâ ederken ölen müslüman.
Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Bütün mahlûkâtın (yaratılmışları
selamet-i millet / selâmet-i millet
Milletin selâmeti, esenliği, güven içinde oluşu.
selamet-i millet fedaileri / selâmet-i millet fedâileri
Milletin kurtuluşu ve esenliği için fedakârlıkta bulunan ve kendini feda eden kişiler.
şemlal-şemlil / şemlâl-şemlil
(Bak: ŞEMİLLE)
sene-i şemsiye
22 Mart'tan ertesi senenin 21 Martına kadar süren İranlıların milli takvimine göre olan nesne.
serasker
Ordu kumandanı. Komutan.
(Farsça)
Harbiye nâzırı, milli savunma bakanı.
(Farsça)
şeref-i millet-i islamiye / şeref-i millet-i islâmiye
İslâm milletinin şerefi, onuru.
şeref-i milliye
Millete ait şeref.
silah-ı milli / silah-ı millî
Milli silâh.
sinimmar
Ay, kamer.
Gece uyumayan erkek.
Harami.
Tar: Rum milletinden bir üstâdın adıdır. Numan bin Münzir için Hira'da bir köşk yapmıştı. Bunun bir eşini daha kimseye yapmasın diye Numan bin Münzir o köşkün üstünden attırıp öldürdü. (Ahter-i Kebir'den)
şüheda / şühedâ
Şehîdler, vatan, din ve milletine hizmette ölenler.
şura-yı ümmet / şûrâ-yı ümmet
Milletin şûrâsı, Müslüman kanaat önderlerinin görüşü.
şuub / şuûb
Halklar, milletler.
taassub-u kavmi / taassub-u kavmî
Aşırı milliyetçilik, ırkçılık.
taassubat-ı kavmiye / taassubât-ı kavmiye
Kendi kavminin ve milletinin kurallarına sıkıca bağlılık.
tabiat-ı arap
Arap milletinin kendine özel yapısı, mizacı, karakteri.
takvim / takvîm
Zamânı; sene, ay, hafta, gün ve saat gibi sâbit bölümlere ayıran, dînî-millî gün ve bayramları gösteren cetveller.
tatar
(Tetar) (Arapçada: Teter) Bu isim, asıl itibariyle Moğol milletlerinden bir kavmin adıdır. Bu kavmin efrâdı, Cengiz Han askerlerinin pişdarları hükmünde olduğundan eski zamanlarda Moğollar mânasında kullanılmıştır.Arap ve Fars tarihlerinde de yukardaki mânada kullanılmıştır. Sonra bu isim bü
tavaif
(Tekili: Taife) Gruplar. Milletler, kavimler. Bölükler.
tebelbül-ü akvam / tebelbül-ü akvâm
Kavimlerin, ayrı ayrı milletlerin farklı dilleri konuşması.
temellül
(Millet. den) Bir milletin ferdi olma, milletlenme.
Bir dine bağlı olma.
(Melel ve Melâl. den) Hastalığın etkisiyle yatakta rahat yatamayıp, kımıldanıp durma.
tenasüh / tenâsüh
Ölen kimsenin rûhunun başka bir bedene geçtiğine dâir, bâtıl, asılsız bir inanış. Bilhassa, Hindûlar ve geçmiş milletler arasında yaygın idi.
terbiye-i milliye
Milli eğitim.
teşaub-u akvam / teşâub-u akvam
İnsanlığın çeşitli milletlere ayrılması, etnik çeşitlilik.
teşrii masuniyyet / teşriî masuniyyet
(Masuniyyet-i teşriiye) Milletvekillerinin Meclis'te izhar ettikleri fikir ve verdikleri reylerden, mes'uliyete tâbi olmamaları.
türk
Türkler, Asya'nın en büyük ve en meşhur milleti olup, Turan milletlerindendir. Türkler en evvel Sibirya ile Çin arasında olan Altın Dağı taraflarında yaşamışlar ve oradan defalarca güney ve batıya doğru yayılarak Çin'de ve Türkistan memleketlerinde fetihler yapmışlardır.Türkler eskiden beri iki şube
ucm
Araptan gayrisi. Arap milletinden olmayanlar.
(Tekili: Acmâ) Dilinde tutukluk olanlar.
uhuvvet-i milliye
Millet kardeşliği.
ümem
(Tekili: Ümmet) Ümmetler. Milletler.
Milletler.
Ümmetler, milletler.
ümem-i salife / ümem-i sâlife
Geçmişteki milletler.
ümmet
Cemaat, kavim, taife.
Bir hâkim milletin ashabından olan hey'et-i içtimaiye.
Bir peygambere inanıp onun yolundan giden insanların hepsi. Bir peygamberin Hakka davet ettiği cemaat.
Bir dille konuşan millet.
Arkasına düşülecek bir cemaat veya tarikat.
ümmet-i azime / ümmet-i azîme
Büyük millet, topluluk.
unsurculuk
Milliyetçilik, ırkçılık.
Irkçılık; olumsuz ve zararlı biçimde kullanılan ırkçılık, milliyetçilik.
unsuri hayat / unsurî hayat
Irka, soya ait hayat; ırkçılık ve menfi milliyetçiliğin egemen olduğu hayat tarzı.
unsuriyet
Irkçılık. Bir kavmi veya kendi soyunu daha şerefli sayarak diğer insanları hakir görmek. Menfî milliyetçilik.
unsuriyetperver / unsûriyetperver / عُنْصُرِيَتْپَرْوَرْ
Milliyetçi, ırkçı.
Milliyetini aşırı seven, ırkçı.
unsuriyetperverlik
Irkçılık, milliyetçilik.
vazife-i milliye ve vataniye
Millî ve vatanî görev.
zaaf-ı milliyet
Milliyetin zayıflığı, güçsüzlüğü.
zahir hamiyetperverlik / zâhir hamiyetperverlik
Sözde hamiyetperverlik; sadece sözde kalan vatan ve milleti koruma sevigisi.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
ram olmak
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
hidayet
semavat
Levsiyyat
Şiyer
hüceyrat-ı bedeniye
bariz
Şuaat
CErm
kut'ül amare
fâide
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
mill
Şiyer
bezan
ileri gelen
Fedailer
Adâl
bulunmamak
atede
Kız çocuğu
kiz kardes