REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te metanet ifadesini içeren 19 kelime bulundu...

asalet

  • Temiz soyluluk. Soy sop temizliği. Köklülük.
  • Rüsuh.
  • Metanet. Necabet. Zâdegânlık.
  • Kendi işi için bizzat ve kendisi nâmına hareket.
  • Edb: Yazıda veya sözde bayağı tâbirlerin bulunmaması.

beraat / berâat

  • Haşmet, metanet. İlim ve şecaatta, güzel vasıflarda emsâlinden üstünlük. Hüsn ve cemâlde tam olmak,emsâlinden üstün olmak.

celadet

  • Yiğitlik. Bahadırlık. Kuvvet ve şiddetlilik. Muhkemlik. Salâbet, metânet.

habs-i dümu' / habs-i dümû'

  • Metanet gösterip gözyaşlarını zaptetme.

hamul

  • (Haml. den) Sabırlı, metanetli, tahammüllü, dayanıklı kimse.

hüsn-ü metanet

  • Metanetin ve sağlamlığın güzelliği.

istihkam / istihkâm

  • Sağlamlık. Metin olmak. Kuvvetli ve dayanıklı olmak.
  • Askerlikte: Düşmana karşı, hücumlarını savmak için hazırlanmış bulunan siper, askeri yapılar. İstihkâm işi ile uğraşan asker sınıfı.
  • Kuvvet ve metanet vermek.

jegand

  • Sağlamlık, metanet. (Farsça)
  • Vahşi ve yırtıcı hayvanların korkunç sesi. (Farsça)

metanet

  • Sağlamlık. Kavilik. Sözünden ve kararından dönmemeklik. İnsanın, fikrinde sabır, azminde kavi ve akidesinde rüsuh sahibi olması. (Mukabili zaaf'dır) (Hak, iman ve İslâmiyet uğrunda metanet göstermek, çok kıymetli bir seciyyedir.)

metin / metîn

  • Sağlam. Metanet sahibi. Kendine güvenilir olan.
  • Metanetli, dayanıklı.

metinane / metinâne

  • Metanetle, sağlamlıkla. (Farsça)

müteeyyid

  • Kuvvetlenen.
  • Te'yid ve takviye olunmuş.
  • İstihkâm ve metanet.

rüşd

  • Doğru yol bulup bağlanmak. Hak yolunda salabet, metanet ve kemal-i isabetle dosdoğru gitmek.
  • Hayra isabet etmek.
  • Büluğa ermek.
  • İstikamette olmak. Dinine ve malına zarar gelecek şeyi bilmek, doğru düşünmek.
  • Kişinin akıl ve idraki kavi ve tedbiri metin olmak.

salabet

  • Metanet, katılık, sulbiyet.
  • Peklik, dayanma. Sağlamlık.
  • Mukaddesatı korumak hususunda cesaret, metanet ve sebat gibi sıfatlarla muttasıf olmak. (Bunun zıddı: Lâübalilik)

tarsin

  • Sağlamlaştırmak. Bir şeyi tahkik etmek.
  • Bilmek.
  • Metanet ve cesaret vermek.

te'yid

  • (Çoğulu: Te'yidât) Kuvvetlendirme. Sağlamlaştırma. Metânet verme.
  • Doğrulama, doğru çıkarma. Destekleme.

teeyyüd

  • Kuvvetlenme. Kuvvet ve metânet bulma. Te'yid olunma.

ubeyde bin cerrah

  • Aşere-i Mübeşşere'den olup, asıl ismi Amir bin Abdullah'tır. Her din muharebesinde bulunup çok büyük şecaat ve metanet göstermiştir. Adaleti ile de meşhurdu. Şam'ın fethinde kendisi kumandandı. Hicri 18 senesinde 58 yaşında iken taundan vefat etmiştir.

ulü'l-azmane / ulü'l-azmâne

  • Büyük sabır ve metanet sahibi olan büyük insanlara yakışır şekilde.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın