REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te menli ifadesini içeren 161 kelime bulundu...

ahkam-ı rububiyet / ahkâm-ı rubûbiyet

  • Allah'ın bütün varlık âlemini kuşatan egemenliği, yaratıcılığı, idaresi ve terbiyesi ile ilgili hükümler.

amuzkari / amuzkârî

  • (Amuzgârî) Öğretmenlik, öğreticilik, muallimlik.

arş

  • Taht, yüce makam; Allah'ın büyüklük ve yüceliğinin ve herşeyi kuşatan sınırsız egemenliğinin tecelli ettiği yer.

arş ve kürs

  • Allah'ın büyüklük ve yüceliğinin ve herşeyi kuşatan sınırsız egemenliğinin tecelli ettiği iki yer.

arş-ı ala / arş-ı âlâ

  • Allah'ın büyüklük ve yüceliğinin ve herşeyi kuşatan sınırsız egemenliğinin tecelli ettiği yüce yer.

arş-ı azam / arş-ı âzam

  • Allah'ın sınırsız egemenliğinin ve büyüklüğünün tecelli ettiği makam.

arş-ı azamet

  • Allah'ın sınırsız egemenliğinin ve büyüklüğünün tecelli ettiği yer.

arş-ı azim / arş-ı azîm

  • Allah'ın büyüklük ve yüceliğinin ve herşeyi kuşatan sınırsız egemenliğinin tecelli ettiği yer.

arş-ı azim-i muhit / arş-ı azîm-i muhit

  • Cenab-ı Allah'ın her şeyi kuşatan sınırsız egemenliğinin tecelli ettiği yer.

arş-ı ilahi / arş-ı ilâhî

  • Cenâb-ı Hakkın büyüklük ve yüceliğinin tecelli ettiği yer (kâinatın egemenlik ve yönetim merkezi).

arş-ı rububiyet

  • Allah'ın büyüklüğünün, hüküm ve egemenliğinin tecelli ettiği yer.

asar-ı rububiyet / âsâr-ı rububiyet

  • Allah'ın idare ve terbiye ediciliğinin, mâlikiyet ve egemenliğinin eserleri.

azamet-i saltanat

  • Egemenliğin büyüklüğü.

burhan-ı rububiyet

  • Rablığın delili; Allah'ın varlıklar üzerindeki egemenliği, terbiye ve idare etmesinin delili.

cemal-i rububiyet / cemâl-i rububiyet

  • Allah'ın herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesinin, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurmasının güzelliği.

çemen / چمن

  • Çimenlik, çayırlık. (Farsça)
  • Yeşillik. (Farsça)

çemenistan

  • Bahçe, çimenlik. (Farsça)

çemenzar / çemenzâr / چمنزار

  • Çimenlik.
  • Çimenlik. (Farsça)

cenab-ı rabbü'l-izzet / cenâb-ı rabbü'l-izzet

  • Herbir varlığa ihtiyaçlarını veren ve onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran; her şeye gâlip gelen Allah.

cihangir

  • Dünyanın önemli bir bölümüne hükmeden, egemenliği altına alan.

cilve-i rabbaniye / cilve-i rabbâniye

  • Allah'ın herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesinin ve onları terbiye, idare ve egemenliği altında bulundurmasının izi, görüntüsü.

cilve-i rububiyet

  • Allah'ın bütün varlık âlemini kuşatan egemenliği, yaratıcılığı, idaresi ve terbiyesinin yansıması.

çim

  • Rutubetten hasıl olan yosun. (Farsça)
  • Kesilmiş çimenli yerler. (Farsça)

çimen / چمن

  • Çimenlik. (Farsça)

çimengah / çimengâh

  • Çimenli yer.

cumhuriyet

  • Devlet reisi, millet veya Millet Meclisleri tarafından seçilen hükümet şekli. Demokraside temsili hükûmet şekli. Halkın hür olarak seçtiği temsilciler (Millet vekilleri ve senatörler) aracılığı ile egemenliğini, (hâkimiyetini) kullanmasına dayanan hükûmet şekli. Cumhuriyetin birbirinden farklı üç ta

daire-i hakimiyet / daire-i hâkimiyet

  • Egemenlik, üstünlük, âmirlik dairesi.

daire-i saltanat

  • Saltanat dairesi, egemenlik alanı.

dellal-ı saltanat-ı ilahiye / dellâl-ı saltanat-ı ilâhiye

  • Cenâb-ı Hakkın saltanatının, sınırsız egemenliğinin ilâncısı.

dellal-ı saltanat-ı rububiyet / dellâl-ı saltanat-ı rububiyet

  • Allah'ın bütün varlık âlemini kuşatan egemenliği, yaratıcılığı, idaresi ve terbiye saltanatının ilancısı.

derece-i rububiyette

  • Allah'ın bütün varlık âlemini kuşatan egemenliği, yaratıcılığı, idaresi ve terbiyesi derecesinde.

dergah-ı rububiyet / dergâh-ı rububiyet

  • Yarattığı bütün varlıkları terbiye edip egemenliği altında bulunduran Allah'ın yüce katı.

devair-i rububiyet / devâir-i rububiyet

  • Rububiyet daireleri; Allah'ın herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurmasının alanları.

dünya saltanatı

  • Bütün dünya egemenliği.

ef'al-i rabbaniye / ef'âl-i rabbâniye

  • Herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri veren, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah'ın fiilleri.

emr-i rabbani / emr-i rabbânî

  • Bütün varlıkları yaratılış gayelerine göre terbiye edip idaresi ve egemenliği altında tutan Allah'ın emri.

esma-i rabbaniye / esmâ-i rabbâniye

  • Herşeyi terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah'ın isimleri.

ezel ve ebed sultanı

  • Başlangıç ve sonu olmaksızın, egemenliği, saltanatı ezelden ebede devam eden Sultan, Allah.

faaliyet-i rabbaniye / faaliyet-i rabbâniye

  • Herşeyi terbiye ve idare edip egemenliği altında bulunduran Allah'ın faaliyet ve icraatı.

fazl-ı rabbani / fazl-ı rabbâni

  • Her bir varlığa muhtaç olduğu şeyleri veren, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah'ın sunduğu manevî ihsan ve nimetler.

ferman-ı rabbani / fermân-ı rabbânî

  • Bütün varlıkları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında tutan Allah'ın emir ve buyruklarının yazılı olduğu Hizbü'l-Ekber.

fiil-i rabbaniye / fiil-i rabbâniye

  • Herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri veren, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah'ın fiil ve icraatı.

gına-yı rabbaniye / gınâ-yı rabbâniye

  • Herşeyi terbiye eden ve egemenliği altında bulunduran Allah'ın sonsuz zenginliği.

giya-zar

  • Çayır, çimenlik, otluk. (Farsça)

hadise-i rububiyet

  • Herşeyi terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah'ın gerçekleştirdiği hadise.

hakimiyet / hâkimiyet / حاكميت

  • Hakimlik, üstünlük, egemenlik.
  • Egemenlik. (Arapça)

hakimiyet-i amme / hâkimiyet-i âmme

  • Genel hâkimiyet, egemenlik.

hakimiyet-i esma / hâkimiyet-i esmâ

  • Allah'ın isimlerinin egemenliği, hâkim olması.

hakimiyet-i islamiye / hâkimiyet-i islâmiye

  • İslâmiyetin egemenlik ve hakimiyeti.

hakimiyet-i kudsiye / hâkimiyet-i kudsiye

  • Kusur ve eksiklikten yüce, mukaddes egemenlik, hâkimiyet.

hakimiyet-i millet / hâkimiyet-i millet

  • Millî egemenlik.

hakimiyet-i milliye / hâkimiyet-i milliye

  • Millî egemenlik (İslâm dini, şeriatı ve inancının egemenliği).

hakimiyet-i mutlaka / hâkimiyet-i mutlaka

  • Nitelik ve niceliğe bakmaksızın her zaman ve zeminde geçerliliği olan bir egemenlik.

hakimiyet-i nev'iye / hâkimiyet-i nev'iye

  • Bir sınıfın üstün olduğu egemenlik.

hakimiyet-i nuraniye

  • Nurlu hakimiyet, egemenlik.

hakimiyet-i rububiyet / hâkimiyet-i rububiyet

  • Rablığın egemenliği; Allah'ın herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurması.

hakimiyet-i uluhiyet / hâkimiyet-i ulûhiyet

  • Allah'ın sınırsız egemenliği.

hakimiyet-i umumiye

  • Genel hâkimiyet, hükümranlık, egemenlik.

hakimiyetlik / hâkimiyetlik

  • Egemenlik.

haşmet-i rububiyet

  • Herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri veren, onları terbiye eden Allah'ın idare ve egemenliğinin ihtişamı.

hikmet-i san'at-ı rabbaniye

  • Bütün varlıkları yaratılış gayelerine göre terbiye edip idaresi ve egemenliği altında tutan Allah'ın san'atındaki hikmet, gaye, fayda, sır.

hilafet saltanatı / hilâfet saltanatı

  • Hilafetin egemenliği.

himaye-i rabbaniye

  • Her bir varlığa muhtaç olduğu şeyleri veren, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah'ın koruma ve himâyesi.

hudud-u azamet-i rububiyet

  • Allah'ın varlıklar üzerindeki terbiye ve idare ediciliğinin ve egemenliğinin geniş sınırları.

hüküm

  • Yargı, egemenlik.

iaşe-i rabbaniye / iaşe-i rabbâniye

  • Herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri veren, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah'ın beslemesi, yedirip içirmesi.

icraat-ı rabbaniye / icraat-ı rabbâniye

  • Herşeyi terbiye ve idare edip egemenliği altında tutan Allah'ın icrâatları, fiilleri.

icraat-ı rububiyet

  • Allah'ın bütün varlıkları kuşatan idare ve terbiyesinin ve egemenliğinin sonucu olan faaliyetler.

ikram-ı rabbani / ikram-ı rabbânî

  • Herbir varlığa muhtaç olduğu şeyleri veren, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah'ın bağış ve ihsanı.

inayet ve lutf-u rabbani / inâyet ve lûtf-u rabbânî

  • Herbir varlığa muhtaç olduğu şeyleri veren, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah'ın yardım ve lûtfu.

irade-i rabbani / irade-i rabbânî

  • Bütün varlıkları terbiye eden, idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah'ın iradesi, dilemesi.

irade-i rabbaniye / irâde-i rabbâniye

  • Her şeyi yaratılış gayelerine göre terbiye ve idare edip, egemenliği altında tutan Allah'ın iradesi, dilemesi.

ırza

  • Çayırlık, çimenlik. Otu bol olan yer.

işarat-ı rabbaniye / işârât-ı rabbâniye

  • Herşeyi terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah'ın işaretleri.

istihdam-ı rabbani / istihdam-ı rabbânî

  • Bütün varlıkları terbiye eden ve idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah'ın çalıştırması, hizmet ettirmesi.

izhar-ı rububiyet

  • Rablığını gösterme; Allah'ın her bir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri verdiğini, onları terbiye ve idare ettiğini ve herşeyi egemenliği altında tuttuğunu göstermesi.

kanun-u mübin-i rabbani / kanun-u mübîn-i rabbânî

  • Besleyen, yetiştiren, verdiği nimetlerle varlıkları terbiye eden, idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah'ın apaçık kanunu.

kanun-u rububiyet

  • Allah'ın herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurması kanunu.

kavanin-i rububiyet / kavânîn-i rububiyet

  • Allah'ın herbir varlığa, yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurması ile ilgili kanunlar.

kelime-i rabbaniye / kelime-i rabbâniye

  • Herbir varlığa muhtaç olduğu şeyleri veren, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah'ın kelimesi, sözü.

kur'an-ı rabbani / kur'ân-ı rabbânî

  • Herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri veren, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah'ın Kur'ân'ı; kâinat kitabı.

lütf-u rabbani / lütf-u rabbânî

  • Herbir varlığa muhtaç olduğu şeyleri veren, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah'ın ihsanı, bağışı.

lütf-u rububiyet

  • Herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri veren, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah‘ın iyilik ve bağışı.

maani-i rububiyet / maânî-i rububiyet

  • Allah'ın bütün varlık âlemini kuşatan egemenliği, yaratıcılığı, idaresi ve terbiyesinin ifadeleri.

makàsıd-ı rububiyet

  • Allah'ın bütün varlık âlemini terbiye edip idaresi ve egemenliği altında tutmasındaki maksat ve gayeler.

mehasin-i rububiyet / mehâsin-i rububiyet / mehâsin-i rubûbiyet

  • Rablığın güzellikleri; Allah'ın herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesinin, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurmasının güzellikleri.
  • Cenâb-ı Hakkın herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesi ve onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurmasının güzellikleri.

meratib-i külliye-i rububiyet

  • Rububiyetin geniş, kapsamlı mertebeleri; Allah'ın herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesinin, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurmasının mertebeleri.

mergzar

  • Çayırlık, çimenli ve sulak yer. Mer'a. (Farsça)

mertebe-i rububiyet / mertebe-i rubûbiyet

  • Allah'ın bütün varlık âlemini kuşatan egemenliği, terbiye ediciliği, idare etme derecesi.

mu'cizat-ı rububiyet / mu'cizât-ı rububiyet

  • Rablık mu'cizeleri; Allah'ın herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesinin, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurmasının mu'cizeleri.

mülazımlık / mülâzımlık

  • Teğmenlik.

mütehakkime

  • Tahakküm eden, zorla egemenliği altına alan.

nazar-ı rabbaniye / nazar-ı rabbâniye

  • Her bir varlığı terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah'ın bakışı.

nur-u rabbani / nur-u rabbânî

  • Herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri veren, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah'ın nuru.

püşte-i bağ

  • Çimenlik, çayırlık.

rab

  • Herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri veren, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah.

rabb-i azim / rabb-i azîm

  • Herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri veren, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah.

rabb-i kerim / rabb-i kerîm

  • Sonsuz ikram ve ihsan sahibi, herşeyi idare ve terbiye edip egemenliği altında bulunduran Allah.

rabb-i rahim / rabb-i rahîm

  • Sonsuz şefkat ve merhamet sahibi olan ve herbir varlığı terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah.

rabb-i rahim ve kerim / rabb-i rahîm ve kerîm

  • Sonsuz cömertlik, şefkat ve merhamet sahibi olan ve herbir varlığı terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah.

rag

  • Çimenlik, çayırlık, bahçelik, bağlık. (Farsça)
  • Dağ eteği. (Farsça)

rahmet-i rabbaniye / rahmet-i rabbâniye

  • Herbir varlığa muhtaç olduğu şeyleri veren, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah'ın merhamet ve şefkati.

rahmet-i rububiyet / rahmet-i rubûbiyet

  • Herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri veren ve onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında tutan Allah'ın rahmeti.

ravz

  • Bahçeler. Ağaçlık ve çimenlik yerler.

ravza

  • Sulu yer, bahçe, bostan, çimenlik yer.

ravzat

  • (Tekili: Ravza) Bahçeler. Çimenlik ve ağaçlık yerler.

refref

  • Kuşu çok olan çimenlik, kır.
  • Mânevi bir binek.
  • Dalları salkım salkım olan ağaç.
  • Kenar saçağı.
  • Yeşil elbise.
  • İnce yumuşak kumaş.
  • Döşek.
  • Cennet.
  • İnce, yumuşak kumaş.
  • Kemer saçağı.
  • Döşek, döşeme.
  • Kuşu çok çimenlik.
  • Dalları salkım salkım ağaç.

revzat

  • (Çoğulu: Ravz-Ravzât-Riyaz-Rizât) Çayırlı, çimenli ve sulu yer.
  • Bostan.

riyaz

  • (Tekili: Ravza) Bahçeler. Ağaçlık, çimenlik yerler. Yeşil bahçeler.

rububiyet / rubûbiyet

  • Rablık; Allah'ın herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurması.
  • Allah'ın bütün varlık âlemini kuşatan egemenliği, yaratıcılığı, idaresi ve terbiyesi.

rububiyet-i amme / rububiyet-i âmme

  • Allah'ın bütün varlık âlemini kuşatan egemenliği, idaresi ve terbiyesi.

rububiyet-i ilah / rububiyet-i ilâh

  • İlâhî Rablık; Allah'ın herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurması.

rububiyet-i ilahiye / rubûbiyet-i ilâhiye

  • Allah'ın herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurması.

rububiyet-i mutlaka

  • Allah'ın herşeyi kuşatan, kayıtsız ve sınırsız egemenliği, yaratıcılığı, terbiyesi.

rububiyet-i mutlaka-i ilahiye / rububiyet-i mutlaka-i ilâhiye

  • Allah'ın herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onları terbiye ve idare etmesi ve egemenliği altında bulundurması.

rububiyet-i sani

  • Herşeyi mükemmel ve san'atlı bir şekilde yaratan Allah'ın bütün mahlûkatı besleyip terbiye etmesi, idaresi ve egemenliği altında bulundurması.

rububiyet-i sermediye

  • Allah'ın bütün varlıklar üzerindeki kesintisiz mâlikiyet ve egemenliği ve her varlığı yaratılış amacına hikmetle ulaştıran kesintisiz terbiyesi.

rububiyet-i sübhaniye / rububiyet-i sübhâniye

  • Her türlü kusur ve noksandan yüce olan Allah'ın bütün varlık âlemini terbiye edip idaresi ve egemenliği altında tutması.

rububiyetinin saltanatı

  • Allah'ın kâinatı tedbir, terbiye ve idaresindeki egemenlik ve otoritesi.

saltanat / saltanât

  • Egemenlik, hükümranlık.

saltanat-ı amme-i sübhaniye / saltanat-ı âmme-i sübhâniye

  • Her türlü kusurdan yüce olan Allah'ın herşeyi kuşatan egemenliği.

saltanat-ı azime / saltanat-ı azîme

  • Büyük saltanat, egemenlik.

saltanat-ı daime

  • Devamlı, kesintisiz bir egemenlik, hâkimiyet.

saltanat-ı ebediye

  • Sonsuz hakimiyet; Allah'ın sonsuz egemenliği, hâkimiyeti.

saltanat-ı hilafet / saltanat-ı hilâfet

  • Halifelik saltanatı, egemenliği.

saltanat-ı ilahiye / saltanat-ı ilâhiye

  • Allah'ın saltanatı, egemenliği.

saltanat-ı insaniyet

  • İnsanlık saltanatı; otorite ve egemenliği.

saltanat-ı kudsiye

  • Kutsal saltanat, egemenlik.

saltanat-ı külliye

  • Herşeyi kuşatan ve herşeye hükmeden egemenlik.

saltanat-ı maddiye ve maneviye / saltanat-ı maddiye ve mâneviye

  • Maddî ve mânevî yönlerden kurulan egemenlik, hakimiyet.

saltanat-ı manevi / saltanat-ı mânevî

  • Mânevî saltanat, egemenlik.

saltanat-ı rububiyet / saltanat-ı rubûbiyet

  • Allah'ın varlıkları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurması; rablık sanatı.

saltanat-ı uzma / saltanat-ı uzmâ

  • En büyük saltanat, egemenlik.

saltanat-ı zatiye / saltanat-ı zâtiye

  • Bizzat Kendisinin hükmettiği saltanat, egemenlik.

sebze / سبزه

  • Çimenlik. (Farsça)
  • Sebze. (Farsça)

sebzezar

  • Çayırlık, çimenlik, yeşillik. (Farsça)
  • Bostan, sebze tarlası. (Farsça)

şefkat-i rububiyet / şefkat-i rubûbiyet

  • Herşeyi terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah'ın şefkati.

sermediyet-i hakimiyet / sermediyet-i hâkimiyet

  • Egemenliğin devamlılığı.

sıfat-ı rububiyet / sıfât-ı rububiyet

  • Rububiyete dair sıfatlar; her bir varlığa yaratılış gayelerine ulaşması için muhtaç olduğu şeylerin verilmesi, onların terbiye edilip idare edilmesi ve egemenlik altında bulundurulmasına dair İlâhî sıfatlar, özellikler.

sırr-ı rububiyet

  • Allah'ın bütün varlık âlemini kuşatan egemenliğinin, yaratıcılığının, idaresinin ve terbiyesinin sırrı.

sultan-ı mutlak

  • Herşeye hükmeden, sınırsız egemenlik sahibi sultan.

sultan-ı sermedi / sultan-ı sermedî

  • Egemenliğinin sonu olmayan Allah.

tacir-i yemeni / tâcir-i yemenî

  • Yemenli tüccar.

tahakküm-ü zahiri / tahakküm-ü zâhirî

  • Zahirî olan egemenlik; akıl ve gönlü dışlayarak insanlara hükmetme.

taht-ı saltanat

  • Egemenlik tahtı.

tasarruf-u rabbani / tasarruf-u rabbanî

  • Her bir varlığı terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah'ın bütün kâinattaki varlıkları dilediği gibi kullanması ve idare etmesi.

tecelliyat-ı rububiyet

  • Allah'ın bütün varlık âlemini kuşatan egemenliği, yaratıcılığı, idaresi ve terbiye edişinin tecellileri, yansımaları.

tedbir ve rububiyet / tedbir ve rubûbiyet

  • Varlıkları idare etme, çekip çevirme, terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurma.

tekvini emr-i rabbani / tekvînî emr-i rabbânî

  • Bütün varlıkları yaratılış gayelerine göre terbiye edip idaresi ve egemenliği altında tutan Allah'ın birşeye "Ol" deyince onu hemen olduruveren emri.

teshir-i rabbani / teshir-i rabbânî

  • Herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri veren, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah'ın herşeye boyun eğdirmesi.

teveccüh-ü emr-i rabbaniye / teveccüh-ü emr-i rabbânîye

  • Herşeyi terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah'ın emrinin varlıklara yönelmesi.

teyemmün

  • Uğur sayma. Bir şeyle teberrük eylemek. Bir şeyi mesut ve uğurlu saymak.
  • Ölüyü kabirde sağ yanına yatırmak.
  • "Ben Yemenliyim" demek.

tezahür-ü rububiyet / tezahür-ü rubûbiyet

  • Allah'ın bütün varlık âlemini kuşatan egemenliği, idare ve terbiyesinin görünmesi.
  • Allah'ın bütün varlık âlemini kuşatan egemenliği, idare ve terbiyesinin görünmesi.

tezahürat-ı rububiyet / tezahürât-ı rububiyet

  • Allah'ın bütün varlık âlemini kuşatan egemenliği, yaratıcılığı, idaresi ve terbiyesinin gözle görülür olması.

üksum

  • Çimenlik yer. Çayırı bol ve güzel olan bahçe.

umumiyet-i rububiyet

  • Cenab-ı Hakkın idare ve terbiye ediciliğinin ve egemenliğinin her şeyi kuşatması.

vahdaniyet-i rabbaniye / vahdâniyet-i rabbâniye

  • Herşeyi terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah'ın birliği.

vazife-i rububiyet

  • Rablık işi; her bir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri verme ve onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurma işi.

ya rabbi / yâ rabbi

  • Ey Rabbim; ey her bir varlığa muhtaç olduğu şeyleri veren, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah'ım.

yelemlem

  • Deri.
  • Bir yerin adı. (Yemenliler ihramı orada giyerler.)

yemeni zülkarneyn / yemenî zülkarneyn

  • Yemenli Zülkarneyn.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın