Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
memuru
ifadesini içeren
39
kelime bulundu...
acente
(Acenta) ing. Bir vapur şirketinin her iskeledeki memuru.
Bir şirket veya idarenin diğer memleketteki vekili.
Memur veya vekilin memuriyeti ve idarehanesi.
amil / âmil / عامل
Yapan, işleyen.
(Arapça)
Faktör, etken.
(Arapça)
Vergi memuru.
(Arapça)
Vali.
(Arapça)
aşir
Onuncu.
Eskiden öşür toplayan vergi memuru.
bac-gir / bâc-gir
Vergi toplayan kimse. Vergi toplama memuru.
(Farsça)
bacgir / bâcgîr / باجگير
Vergi memuru.
(Farsça)
candar
Diri, canlı, zihayat, ziruh.
(Farsça)
Silâhlı kimse.
(Farsça)
Muhafız, koruyucu, emniyet memuru.
(Farsça)
Yol yiyeceği, azık.
(Farsça)
hazine-i amire / hazine-i âmire
Tar: Para işlerini yönetmek üzere kurulmuş olan müesseselerden birinin adı. Osmanlı Devleti'nin kuruluş devrelerinde para işleri "Beytülmal" denilen ve "Defterdar" adı verilen bir memurun idaresinde iken, sonraları teşkil olunan yeni idarelere göre çeşitli adlar verilmiştir. Hazine-i âmire, devlet k
i'lamat-ı şer'iye mümeyyizi
Şeyh-ül İslâm kapısındaki fetvahanenin üç kaleminden biri olan "İlâmat Odası"nın başındaki memurun ünvanı idi. Kadılar tarafından verilen ilâmları tetkik vazifesiyle mükellef olduğu için, bu memuriyete, ulemadan tanınmış olanlar tâyin edilirdi.
ibkaen ta'yin
İşinden ayrılan bir memuru tekrar eski işine getirme.
icra memuru
Mahkeme kararını tatbik ile borçludan borcunu alıp alacaklıya vermekle vazifeli olan adliye memuru.
ihtisab
Hesab sorma, mes'uliyet.
İhtisab dâiresinin aldığı vergi.
Emr-i bilma'ruf nehy-i an-ilmünker vazifesi,
Ceza.
Eskiden belediye işlerine bakan memurun işi ve dâiresi.
inha
Bir hususu resmen bildirme, tebliğ.
Bir memurun daha üst makamdaki bir memura bir maddeyi hâvi olmak üzere yazdığı kağıt.
Ulaştırma, yetiştirme.
ispir
Arabacı. Arabacının yanında bulunan at uşağı.
Zabıta memuru.
Beyaz doğan kuşu.
kassam
Huk: Vârisler arasında miras malını taksim eden ve küçüklerin hakkını koruyan şeriat memuru.
Taksim eden.
konsolos
İtl. Yabancı ülkelerde yurttaşlarının haklarını korumak ve bağlı bulunduğu hükümete siyasî ve ticarî bilgileri vermekle vazifeli hariciye memuru.
maiyyet
Beraberlik, arkadaşlık, bir büyük memurun emrinde bulunma.
mal müdürü
Kazâ mâliye memuru.
mansıbdar / منصبدار
Makam sahibi devlet memuru.
(Arapça - Farsça)
memur / مأمور
Görevli.
(Arapça)
Devlet memuru.
(Arapça)
memur-u ilahi / memur-u ilâhî
Allah'ın memuru.
memur-u rabbani / memur-u rabbanî
Allah'ın memuru.
merci'-i resmi / merci'-i resmî
Bir idare veya memurun bağlı bulunduğu üst makam.
mir-ahur
Sarayda at işlerine bakan memurun ünvanıdır.
(Farsça)
muaşşir
(Aşr. dan) Ondalıkçı. Öşürcü. Aşar memuru.
muavin
Yardımcı. Yardım eden. Vekil.
Mekteblerde ve resmi dairelerde müdürden sonra gelen idare memuru.
mubassır
Gözetici, bekleyici, bakıcı.
Eskiden gümrüklerde muhafaza memuru ve mektebte talebenin inzibatına bakan memur.
muceb
İcâb etmiş, lâzım gelmiş. Bir söz veya emrin icâb ettiği şey, netice.
Büyük bir memurun, kendisine sunulan evrakı tasdik için ettiği işaret.
müddei-yi umumi / müddei-yi umumî
Milletin umum haklarını korumak üzere muhakemede hazır bulunan vazifeli, hukuk tahsilini bitirmiş hükümet memuru. Adliye bakanlığına bağlı, icra kuvvetini birlik halinde temsil eylemek üzere teşekkül eden, adlî idare makamında bulunan şahıs. Savcı.
müdir / müdîr
(Müdür) İdâre eden. Çeviren bakan.
İdareden anlayan.
İdare memuru. Bir dairede memurların başı.
Nâhiye merkezinin idare memuru.
münhall
Boş, meşguliyetsiz, işsiz.
Çözülmüş, çözülen.
Memuru bulunmayan.
Kim: Erimiş.
muvasat
Yardım, dostluk, muavenet, iyilik.
Ölen bir memurun ailesine maaş bağlama.
şahine
Öşür memuru.
şahne
İnzibat memuru, emniyet memuru.
seccan
(Sicn. den) Gardiyan, zindancı, hapishane memuru.
şehbender
Ticaret nezaretinin teşekkülünden evvel ticaret işlerine bakmak ve tüccarlar arasındaki ihtilâfları halletmekle vazifelendirilen memurun ünvanı idi.
şıhne
Emniyet memuru. İnzibat memuru.
subaşı
Şimdiki zabıta ve daha ziyade belediye memurlarının gördükleri işleri gören ve kasabaların idaresi başında bulunan memurun ünvanı idi.
tahsildar / تحصيلدار
Vergi memuru.
(Arapça - Farsça)
veznedar / veznedâr
Vezne memuru. Bir teşkilâta âit parayı alıp veren memur.
(Farsça)
Vezne memuru.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
Emzik
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
Feta
Mütecaviz
hilafet-i kübra
anin
terzik
müşğ
ifka
büzu'
va hasreta
İcma
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
memuru
Kardeş
sahici
Gord
yönelmiş
Sonsuzluk
seckinler
sevindir
ufk
Konuşma