REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te medeniyet ifadesini içeren 90 kelime bulundu...

a'rab

  • Vatanı çöl olan ve medeniyetten uzak yaşayan Arap.

abidat-ı islamiye / abidat-ı islâmiye

  • İslâm medeniyeti anıtları.

alem-i medeniyet / âlem-i medeniyet

  • Medeniyet âlemi, dünyası.

arzu-yu medeniyet

  • Medeniyeti aruzu etme.

asar-ı medeniyet / âsâr-ı medeniyet

  • Medeniyetin meydana getirdiği eserler.

avrupa fünunu ve medeniyeti

  • Avrupa fenleri ve medeniyeti.

avrupa medeniyet-i habise kısmı

  • Avrupa medeniyetinin çirkin, pis kısmı.

avrupa medeniyet-i sefihanesi

  • Helâl olmayan zevk ve eğlencelere aşırı düşkün olan Avrupanın medeniyeti.

barbarlık

  • Medeniyetsizlik, vahşilik.

bedeviyet

  • Bedevilik, medeniyetten uzaklık.

cengiz

  • (Temuçin) Moğol Devleti'nin hükümdarlığını yapmıştır. İslâmî medeniyetleri ve kıymetleri tahribeden zâlim ve müstebid bir hükümdar olarak tarihe geçen bir kimsedir. Milâdi 1229'da ölmüştür. Asrının deccalıdır.

cennet-i terakki ve medeniyet

  • Medeniyet ve yükselme cenneti.

deniyet-i hazıra / deniyet-i hâzıra / دَنِيَتِ حَاضِرَه

  • Şimdiki ahlâksız ve rezil medeniyet.
  • Şimdiki medeniyetin alçak, rezil kısmı.

devlet-i medeniyet

  • Medeniyet devleti; medeniyet nimeti.

devr-i umran / devr-i umrân

  • Medeniyet devri.

düstur-u medeniyet

  • Medeniyetin düsturu, prensibi.

düstur-u medeniyet ve muavenet

  • Yardımlaşmanın ve medeniyetin prensibi.

enkaz-ı medeniyetleri

  • Medeniyetlerinin enkazı, medeniyetlerinden arta kalan miras.

evc-i medeniyet

  • Medeniyetin zirvesi.

fevaid-i medeniyet

  • Medeniyetin faydaları, yararları.

fünun-u cedide-i medeniye

  • Medeniyetin yeni fenleri, bilimleri.

garp medeniyet-i sefihanesi

  • Batının sefih haldeki medeniyeti, haram zevk ve eğlencelere düşkün medeniyeti.

garplılaşma

  • Batılılaşma, Avrupa medeniyetini taklid etme.

gayret-i vahşiyane / gayret-i vahşiyâne

  • Vahşî, medeniyetten uzak gurur ve haysiyet.

hadaret

  • Bir şeyin yanında bulunmak.
  • Huzur. Yakında olmak.
  • Hazır etmek. Hazır olmak.
  • Medeniyet.

havarık-ı medeniyet / havârık-ı medeniyet

  • Medeniyet harikaları.

inkılab-ı acib-i medeni ve dünyevi / inkılâb-ı acîb-i medenî ve dünyevî

  • Medeniyet sahasında ve dünya hayatıyla ilgili acayip köklü değişim.

kamer-i medeniyet

  • Medeniyet ayı.

kanun-u medeniyet

  • Medeniyet kanunları.

kemalat-ı medeniyet / kemâlât-ı medeniyet

  • Medeniyetin mükemmellikleri, üstünlükleri.

kesb-i medeniyet

  • Medeniyet kazanma.

kuvvet-i medeniyet

  • Medeniyet gücü.

lazime-i medeniyet / lâzime-i medeniyet

  • Medeniyetin gerekleri.

lehviyat-ı medeniye

  • Medeniyetin haram eğlenceleri, oyunları.

levazım-ı medeniye / levâzım-ı medeniye

  • Medeniyetin gerekleri.

medeniyet-i am / medeniyet-i âm

  • Genel medeniyet.

medeniyet-i amm / medeniyet-i âmm

  • Herkesi içine alan bir medeniyet.

medeniyet-i avrupa

  • Avrupa medeniyeti.

medeniyet-i beşeriye

  • İnsanlığın medeniyeti.

medeniyet-i dünya

  • Dünya medeniyeti.

medeniyet-i faside

  • Bozuk olan; insanları ve toplumları ifsad eden Batı medeniyeti.

medeniyet-i fuzla

  • En faziletli, üstün ve erdemli medeniyet.

medeniyet-i garbiye-i hazıra / medeniyet-i garbiye-i hâzıra

  • Şimdiki Batı medeniyeti.

medeniyet-i habise / medeniyet-i habîse

  • Pis, çirkin medeniyet.

medeniyet-i hakikiye

  • Gerçek ve doğruların hakim olduğu medeniyet.

medeniyet-i hazıra / medeniyet-i hâzıra

  • Günümüz medeniyeti.

medeniyet-i hazıra-i garbiye / medeniyet-i hâzıra-i garbiye

  • Şimdiki Batı medeniyeti.

medeniyet-i insaniye

  • İnsanlık medeniyeti, uygarlığı.

medeniyet-i islamiye / medeniyet-i islâmiye

  • İslâm medeniyeti, Müslümanların kurdukları medeniyet.

medeniyet-i kadime / medeniyet-i kadîme

  • Eski medeniyet.

medeniyet-i kur'an / medeniyet-i kur'ân

  • Kur'ân medeniyeti.

medeniyet-i mahza

  • Tam bir medeniyet; bütün yönleriyle medenîlik özelliğini kazanma.

medeniyet-i meş'ume

  • Kötü, uğursuz medeniyet.

medeniyet-i muhammediye

  • Cenâb-ı Hakkın vahyi ile Hz. Muhammed'in (a.s.m.) getirmiş olduğu İslâm medeniyeti.

medeniyet-i sefihe / medeniyet-i sefîhe / مَدَنِيَتِ سَفِيهَه

  • İnsanları zevk ve eğlenceye yönelten medeniyet; Batı medeniyeti.
  • Beyinsizce haramlara dalan medeniyet.

medeniyet-i zalime-i hazıra / medeniyet-i zâlime-i hâzıra

  • Şimdiki zâlim medeniyet.

medeniyetperest

  • Medeniyete aşırı düşkün olan.

medeniyetperver

  • Medeniyeti seven.
  • Medeniyeti seven; toplu yaşamanın gerektirdiği şartları dikkate alarak hareket eden.

medine-i medeniyet

  • Medeniyet şehri.

medine-i medeniyet-i münevvere

  • Nurlu medeniyet şehri olan Medine.

medrese

  • İslâm medeniyetinde üniversite seviyesindeki eğitim ve öğretim müesseseleri.

mehasin-i medeniye-i kesire

  • Çok sayıdaki medeniyet güzellikleri.

mehasin-i medeniyet / mehâsin-i medeniyet

  • Medeniyetin güzellikleri, iyilikleri.

mesavi-i medeniyet / mesâvî-i medeniyet

  • Medeniyetin kötülükleri.

meydan-ı medeniyet

  • Medeniyet meydanı; uygarlık alanı.

mim'siz medeniyet

  • Deniyet, ahlâksızlık, alçaklık; Arapça'da medeniyet kelimesinden "mim" harfi atılınca geriye alçaklık anlamında "deniyet" kelimesi kalır.

mimsiz medeniyet

  • "Deniyet" alçak medeniyet.

muharrib-i medeniyet

  • Medeniyeti yok eden, yıkan.

nezāfet-i medeniye / نَظَافَتِ مَدَنِيَه

  • Medeniyete âid temizlik.

nim-bedevi / nim-bedevî

  • Yarı bedevî, yerleşik fakat medeniyetten uzak yaşama tarzı.

nim-medeniyet

  • Yarı medeniyet.

nokta-i medeniyet

  • Medeniyet noktası, meselesi.

saadet-saray-ı medeniyet / saâdet-saray-ı medeniyet

  • Mutlu eden medeniyet sarayı.
  • Hakikî ve İslâmî bir medeniyet vasıtasıyla olan bir hayat saâdeti.

şaşaa-i medeni / şâşaa-i medenî

  • Medeniyetin şâşaası, gösterişi.

şecaat-i akliye-i medeniyet meydanı

  • Medeniyetin aklî kahramanlık meydanı; akıl kahramanlarının meydan okuduğu medeniyet meydanı.

sefahet-i medeniyet

  • Batı medeniyetinin teşvik ettiği yasak zevk ve eğlenceye düşkünlük.

semerat-ı medeniyet

  • Medeniyetin semereleri, sonuçları.

seyyiat-ı medeniyet

  • Medeniyetin kötülükleri.

şiar-ı medeniyet

  • Medeniyet alâmeti, sembolü.

siyaset-i medeni / siyaset-i medenî

  • Günümüz medeniyetinin siyaseti.

tahrib-i medeniyet / tahrîb-i medeniyet / تَخْرِيبِ مَدَنِيَتْ

  • Medeniyetin tahribi, yıkımı.
  • Medeniyetin sebeb olduğu yıkım.

tarz-ı medeniyet

  • Medeniyet şekli.

tasallut-u medeniyet

  • Medeniyetin musallat olması, hâkimiyeti.

telkin

  • (Çoğulu: Telkinât) Zihinde yer ettirmek. Fikir aşılamak. Zihinde yer etmiş düşünce.
  • Yeni müslüman olana İslâm esaslarını anlatmak.
  • Ölü gömüldükten sonra imam tarafından söylenen söz. (Telkini fenden almış,Medeniyetten taklid,Hürriyet tenkid vermiş,Gururdan dalâlet çıkmış.) (L

terakki

  • İlerleme. Yukarı çıkma, yükselme.
  • Artma, çoğalma.
  • Bilgi ve medeniyetçe yükseliş. (Terakkimizin şartı: 1- Mesailerin tanzimi 2- Emniyet 3- Teavün düsturunun teshilidir.) (H.Şâmiye)

terbiye-i medeniye

  • Medeniyetin verdiği eğitim.

usul-ü medeniyet

  • Medeniyetin usulü, yöntemi.

usul-u medeniyet / usûl-u medeniyet / اُصُولُ مَدَنِيَتْ

  • Medeniyetin yaşayış tarzı.

vesvese-i medeniyet

  • Medeniyetin vesvesi, kuruntusu.

zaman-ı medeniyet

  • Medeniyet zamanı.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın