Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
mecmua
ifadesini içeren
30
kelime bulundu...
bahr
(Çoğulu: Bihâr - Ebhâr - Ebhur - Buhur) Deniz.
Âlim. Çok bilen.
Büyük göl veya nehir.
Yarmak, yırtmak.
Çok yürüyen at.
İyi kimse.
Deve hastalığı.
Aruzda aslî bir vezinle ondan tevellüd eden vezinler mecmuası.
basın
Uydurma bir kelime olup "matbuat" yerine kullanılır. Gazete, mecmua gibi belli zamanlarda çıkan matbuatın hepsi.
din
Ceza, ivaz.
İman ve amel mevzuu olarak insanlara Cenab-ı Hak tarafından teklif olunan Hak ve hakikat kanunlarının hey'et-i mecmuasıdır. Din, kâinatın, dünyanın hayatın ve insanın yaratılış gayeleri ve var oluş şekillerini açıklıyarak, onları mânasızlıktan ve abesiyetten kurtarır. İns
divançe
Kafiye itibariyle harf sırası tertibiyle yapılan küçük şiir mecmuası.
(Farsça)
fecr-i ati / fecr-i âtî
Gelecekteki fecr. 1908 meşrutiyet inkılâbından sonra Servet-i Fünun mecmuası etrafından toplanan bir kısım gençlerin kurmak istedikleri ekolün (cemiyetin) adıdır.
iktirani kıyas / iktiranî kıyas
Man: Neticenin aynı veya nakizı, mukaddemelerinin birisinde bilfiil zikredilmeyen kıyastır. Meselâ: "Her cisim muhdestir". Ve nakizı olan: "Bazı cisimler muhdes değildir" kaziyeleri, ne birinci ve ne de ikinci mukaddemede hey'et-i mecmuası ile zikredilmiş olmadığından iktirânidir.
iman-ı icmali / iman-ı icmalî
İcmalî iman, yani; taraf-ı Nebevîden tebliğ buyurulan şeylerin hey'et-i mecmualarına inanmak, yâni; "Her ne tebliğ buyruldu ise; cümlesi haktır" diye tasdik etmektir.
kıraathane
Müşterilerine gazete, mecmua ve kitap gibi şeyleri bulunduran geniş ve içi döşenmiş kahvehane.
magazin
Çeşitli mevzulardan bahseden resimli mecmua.
mecami'
(Tekili: Mecmua) Mecmualar. Dergiler.
mecami-i ahlak-ı mütezahime / mecâmi-i ahlâk-ı mütezahime
Hepsi de birbiriyle üstünlük yarışında olan ahlâkî vasıf mecmuaları, toplulukları.
mecellat
(Tekili: Mecelle) Mecmualar, kitaplar, dergiler.
mecelle
Mecmua. Fikir topluluğu. Risale. Kitab. Hikmetli sahife.
Fıkıh kitabının muâmelât kısmının toplu bir parcası.
İslâm Hukukuna dâir bir mecmua.
Tanzîmât'ın îlânından sonra, Ahmed Cevded Paşa'nın başkanlığında bir komisyon tarafından hazırlanan; İslâm hukûkunun muâmelâta (alışveriş, şirketler, hibe v.b.) âit hükümlerinin Hanefî mezhebine göre maddeler hâlinde tertibinden meydana gelen kânunlar veya bu kânunları içerisine alan mecmûa.
mecmua-i eş'ar
Şiirler mecmuası, kitabı.
mecmua-i işarat / mecmua-i işârât
İşaretler mecmuası, kitabı.
mecmuat-ül ahzab
Şeyh Ahmed Ziyaeddin-i Gümüşhanevî'nin üç ciltlik bir duâ mecmuası.
mekanik
Lât. Cisimlerin hareketleriyle alâkalı hâdiseleri inceleyen ilim. Mihanikiyetten bahseden kitap.
Makina. Makina aksamının hey'et-i mecmuası.
Kafa yormaksızın el veya makina ile yapılan.
mevkute
Zamanı muayyen, belirli olarak çıkan matbuât. Gazete, mecmua gibi şeyler.
müheyya
(Hey'e. den) Hazırlanmış olan. Hey'et-i mecmuası tertib ve tesviye olunmuş olan.
remli / remlî
(Şihâbüddin Remlî) (Mi: 1371-1440) Filistin'in Reml kasabasında doğmuş, Şeyhülislâm'dır. Mecmuat-ul Ahzab'da namı Kutb-ül Ârifîn diye geçer. Kimya-yı Saadet namında salâvatları ile meşhurdur. Fıkh ve tevhide, tasavvufa dair manzumeleri vardır. " İmam-ı Remlî" diye anılır.
resail
(Tekili: Risale) Risaleler, bir mevzuda yazılan mektuplar veya küçük kitaplar.
Dergiler, mecmualar.
sefine / sefîne / سفينه
Gemi.
(Arapça)
Şiir mecmuası.
(Arapça)
seraser
Baştan başa, bütün, hep mecmuan, külliyen.
(Farsça)
şeriat-ı fıtriye
Allah'ın yaratılışa koyduğu, bütün varlıkların bağlı olduğu anayasa, kanunlar mecmuası.
şeriat-ı ilahiye / şeriat-ı ilâhiye
Allah'ın koymuş olduğu anayasa, kanunlar mecmuası.
şeriat-ı kübra-yı ilahiye / şeriat-ı kübrâ-yı ilâhiye
Allah'ın kâinata koyduğu ve bütün varlıkların tabi olduğu büyük anayasa, kanunlar mecmuası.
servet-i fünun
Fenlerin (ilimlerin) zenginliği mânasına gelen bu tabirde, 1891-1900 tarihleri arasında çıkmış olan bir mecmua ve bu mecmua etrafında toplanmış olan kimselerin 1895'den 1901'e kadar meydana getirmiş oldukları Edebiyat-ı Cedide denilen edebî çığıra verilen addır.
sipare
(Si-pâre) Kur'an-ı Kerimin herbir cüz'ü.
(Farsça)
Küçük kitap, mecmua.
(Farsça)
Otuz cüz.
(Farsça)
tarik / tarîk
Yol. Tarz, usûl.
Vâsıta. Meslek.
Bir maksada nâil olmak için icrâsı lâzım olan husus veya bu hususların hey'et-i mecmuası.
traj
Basılan gazete veya mecmuanın baskı sayısı.
(Fransızca)
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
ram olmak
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
sadiş
Meyazib
eglak
alelekser
İktisadi
vakiyye
Meâl
kuvve-i alime
ra'na
hünuk
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
mecmua
hareket-i devriye
avsan
sepetler
Batma
Y
Ruhi hadiseler
nahb
Akıl
metreden