REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te mahve ifadesini içeren 46 kelime bulundu...

afv

  • Ayakla basılmadık yer.
  • Malın iyisi, helâli ve fazlası.
  • Terketmek.
  • Mahvetmek.

akkal / akkâl

  • Çok yiyen, obur.
  • Tıb: Etrafındaki etleri çürütüp mahveden (yara).

engüşt haiden

  • Yok farzetmek, bir an için olmadığını kabul etmek. (Farsça)
  • Mahvetmek. (Farsça)
  • Parmakla göstermek. (Farsça)

fersa

  • Mahveden, yoran, aşındıran manasına kelimelere bitişir. Meselâ: Tahammül-fersa : Tahammül bırakmayan. Tâkat-fersa : Tâkatsız düşüren, tâkat bırakmayan. (Farsça)

güdaz

  • Mahveden, yakan, eriten mânâlarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Takat-güdaz : Takati mahveden. (Farsça)

hadim / hâdim

  • Yıkan, mahveden.

hadim-ül lezzat / hâdim-ül lezzat

  • Lezzetleri mahveden, yıkan. (Ölüm)

havsala-suz

  • Takati kaldıran, tahammülü mahveden. (Farsça)

hazf

  • Aradan çıkarma, çıkarılma. Yok etme, silme, ortadan kaldırma, giderme, düşürme.
  • Selâm ve tahiyyatı uzatmayıp kısa kesmek.
  • Mahvetmek.
  • Vurmak.
  • Atmak.

hedm

  • Yıkmak, harab etmek. Parçalamak, mahvetmek.
  • Birisine vurup belini kırmak. (Râgibâ, düşmanın aldanma tevazularına.Seyl, divârın ayağın öperek hedmeyler.)(Râgıp Paşa)

ibza'

  • Bir kimseyi sıkıntı ve kedere boğma. Mahvetme.

ifna / ifnâ

  • Mahvetmek, yok etmek.

ifna'

  • Mahvetmek. Tüketmek. Kıymetini kaybetmek. Çok zarar etmek. Yok etmek.

ihanet

  • Helâk etmek. Öldürmek. Mahvetmek.

ihbat

  • Mahveylemek. Battal ve geçmez hale koymak.
  • Kuyunun suyu çoğalmak veya bitmek.
  • İşin karşılığını vermek.
  • Amelin sevabını giderip, hiçe indirmek.

imha

  • Bozmak, yok etmek, mahvetmek. Yıkmak. Zâil etmek.

insilab

  • (Selb. den) Kaldırılma, selb olunma, giderilme. Kalmama. Mahvedilme. Soyulma, soyulmuş olma.

ıtmal

  • Mahvetme, perişan etme.

ızaa

  • Bir şeyi zâyi etmek. Zâyi olmak. Kaybetmek. Mahvetmek, mahvedilmek.

izale

  • Zevale erdirmek. Gidermek. Ortadan kaldırmak. Mahvetmek.

izhak

  • Yok etme, mahvetme.
  • Öldürme.
  • Oku, nişandan ayırma.

kahr

  • Zorlama, mahvetme, ezme.
  • Zorlama. Cebir.
  • Ezme. Mahvetme.
  • Fazlaca üzüntü. Keder içine işleme.
  • Cenâb-ı Hakkın şiddetli ve azab verici vasıflarının tecellisi. (Kahr, lütfun zıddıdır.)
  • Mahvetme, helâk etme.
  • Çok kederlenme, çok üzüntü duyma.
  • Zorlama, zorla bir iş gördürme.
  • Üstün gelerek mahvetme, batırma, ezme.
  • Çok kederlenme, çok üzüntü duyma.

kamıh

  • Kam' eden, ezip kıran, mahveden, perişan eden. Kahreden, yok eden. Alçaltan, zelil eden.

lemk

  • Yazmak.
  • Bozmak, mahvetmek.
  • Vurmak.

mahi / mâhi

  • (Mahv. den) Yok eden, mahveden, perişan eden.
  • Mahveden, yakıp yıkan, yok edici.

makhur

  • (Kahır. dan) Kahredilmiş. Mahvedilmiş. Bozguna uğratılmış. Mağlub. Mahkum. Allah'ın (C.C.) gazabına uğramış. Yenilmiş. Hakaret görmüş.

melk

  • Dalkavukluk.
  • Yumuşaklık yapmak.
  • Mahvetmek.
  • Yıkamak.
  • Emmek.
  • Vurmak.

müdemmer

  • Mahvedilmiş, yok edilmiş.

müdemmir

  • Tedmir eden. Yok eden. Helak eden. Mahveden.

müfni

  • (Fena. dan) Yok eden, ifna eden, mahveden.

payimal eden / pâyimâl eden

  • Ayak altına alan, mahveden.

pençe-i kahr

  • Kahir pençesi. Mahveden el.

ramazan

  • Mübarek ayların en mühimmi ve mübarek üç ayların sonuncusu. Kur'an-ı Kerim'in nâzil olmağa başladığı oruç ayı. Arabî ve Kamerî olan takvime göre 9. ay. Oruç tutanın günahlarını yaktığı, mahveylediği için bu isim verildiği rivayet edilir.

şecb

  • Helak etmek, mahvetmek.
  • Kederlenmek, tasalı olmak.

semum

  • Zehirli şey.
  • Sam yeli.
  • Gündüz vakti sıcak çölde esen pek sıcak rüzgar olup, bitki ve hayvanları mahveder.

seyh

  • Helâk edici, mahveden.
  • Ayağın batması.

şuayb

  • Ashab-ı Eyke ile Medyen ahâlisine gönderilen bir peygamberdir. Çok hakikatlı ve güzel sözlerle bu iki kavmi Hakka davet ettiği halde kendisini dinlemediler. Cenab-ı Hak Eykeliler üzerine şiddetli sıcaklık ve Medyen ahalisine de şiddetli sayha ile azab verdi ve onları mahveyledi. Şuayb Aleyhisselâm k

takatgüdaz / tâkatgüdaz

  • Tâkati kaldıran, gücü kuvveti eriten, mahveden. (Farsça)

tals

  • (Çoğulu: Atlâs) Mahvetmek.

tasm

  • Âd taifesinden bir kabile.
  • Mahvetmek veya mahvolmak.

tebah-kar / tebah-kâr

  • (Çoğulu: Tebâhkârân) Mahveden, harab eden, bitiren. (Farsça)

tebahkar / tebâhkâr / تباهكار

  • Yok eden, mahveden, yıkan. (Farsça)

tebehkar

  • (Çoğulu: Tebehkâran) Mahveden, harab eden. Bitiren. (Farsça)

tedmir

  • Yok etmek. Mahvetmek. Tepelemek. Perişan etmek.

tetbir

  • Helâk etmek, mahvetmek.

tetyib

  • Helâk etmek, mahvetmek.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın