Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
mahiye
ifadesini içeren
90
kelime bulundu...
hakk-ul-yakin / hakk-ul-yakîn
Bir şeyin hakîkatine kavuşma, mâhiyetine erişme, bulma, tatma. Allahü teâlânın beğendiği ahlâk ile ahlâklanıp, kalb gözünün açılması ve mânevî perdelerin kaldırılması neticesinde elde edilen kesin ilim, bilgi.
Bir şeyin hakîkatine kavuşma, mâhiyetine erişme, bulma, tatma. Allahü teâlânın beğendiği ahlâk ile ahlâklanıp, kalb gözünün açılması ve mânevî perdelerin kaldırılması neticesinde elde edilen kesin ilim, bilgi.
a'yan-ı sabite / a'yân-ı sabite
Allah'ın ilminde varlıkların değişmez suretleri, öz mahiyetleri.
ahlak
(Hulk.C.) Huy, tabiat. İnsanın davranış tarzı, tutum ve tavrı, bir cemiyette makbul ve iyi sayılan davranış kuralları. Bu kural ve kaideleri inceliyen ilim. Ahlâkın kaynağı ve mahiyetini inceliyen felsefe.Filozoflar hangi hareketlerin iyi, hangilerinin kötü olduğu ve insanın neden ahlâk kaidelerine
antropoloji
yun. İnsan dediğimiz varlığı inceleyen ilim. İnsan biyolojik özellikleri açısından incelendiğinde biyolojik antropoloji, cemiyet halinde yaşıyan bir varlık olması açısından incelendiğinde sosyal antropoloji veya kültür antropolojisi, insanın mahiyeti, diğer varlıklardan farkı, hayatının mânası, düny
batın-ı umur / bâtın-ı umûr
İşlerin, hâdiselerin ve eşyanın içyüzü ve mahiyeti. Yani: Beş duygu ile bilinemiyen melekûtiyet ve kanuniyet cihetleri.
camiiyet-i mahiyet / câmiiyet-i mahiyet
Mahiyetin kapsamlılığı.
camiiyet-i tamme / câmiiyet-i tâmme
İnsanın İlâhî ilimlerin tecellîlerini mükemmel bir şekilde mahiyetinde toplanması.
cevher
Mâhiyet, asıl, öz. Varlıkta kalabilmesi için başka bir mahlûka muhtâc olmayan, kendi kendine varlıkta kalabilen.
cirit
Düşmana atılmak üzere yapılmış ucu demirli, sert tahtadan kısa mızrak. Sulh zamanlarında talim mahiyetinde yapılan karşılaşmalara cirit oyunu denirdi. Türklerin makbul bir sporu idi.
cümle-i mu'tarıza
Parantez içinde bulunan cümle, açıklayıcı mahiyetteki cümle. Ara cümlecik.
delalet-i selase / delalet-i selâse
Üç çeşit delâlet. Bunlar da: Delâlet-i mutabıkıye, delâlet-i tazammuniye, delâlet-i iltizamiyedir.1- Delalet-i mutabıkıye: Bir kelâmın vaz'olunduğu, yani kasdedilen mânanın tamanına delâletidir. Meselâ: İnsan lâfzı, insanın tam mahiyeti olan, hayvan-ı natık, (yani, konuşan hayat sahibi varlık) mânas
devlet
Sınırları belli olan bir memleketin sahibi olan insanların kurduğu siyasî, hukukî, idarî mahiyetteki merkezî teşkilât. Devlet, teşekkül tarzı, takip ettiği esas siyaset, temsil ettiği hâkimiyet ve iktidarın mahiyeti bakımından çeşitlere ayrılır:1- Kapitalist Devlet: İktisadî siyasete, şahsî mülkiyet
enaniyet-i beşeriye fihristesi
İnsanın benliğinin mahiyeti, yapısı, içeriği,.
esas
Temel. Kök. Rükün. şart. Hakikat ve mahiyetler.
fıtrat-ı hayat-ı hakiki
Hakiki hayatın mahiyeti.
gayb alemi / gayb âlemi
Görünmeyen, fakat varlığı kesin olan ve mahiyeti Allah tarafından bilinen başka dünyalar.
hakaik-i ahval / hakâik-i ahval
Maddî ve mânevî âlemlerdeki hâllerin gerçek mahiyetleri, içyüzleri.
hakaik-i eşya
Varlıkların hakikatleri, asıl mahiyetleri ve hüviyetleri.
hakaik-i hakikiye / hakâik-i hakikiye
Göreceli olmayan, asıl mahiyeti ve zatı itibariyle hakikat, gerçek olan şeyler.
hakikat / hakîkat
(Çoğulu: Hakaik) Bir şeyin aslı ve esâsı. Mahiyeti. Gerçek. Doğru. Sahih. Künh. Sâbit ve vâki.
Kadirbilirlik. Sadâkat, doğruluk. Kâinat ve tabiat ve uluhiyet hakkında bütün teşbih ve mecazlardan âri ve zâhir olan gerçek.
"Mecâz" karşılığı, esas olarak kullanılan kelime.
<
Bir lafzın (sözün) asıl mânâsı.
Gerçek.
Kötülüklerin kalbden tekellüfsüzce, zorlanmadan gitmesinin gerçekleşmesi, fenâ(Allahü teâlâdan başka her şeyi unutma) mertebesi.
Mâhiyet.
Bir şeyin aslı, mahiyeti.
Gerçek, doğru.
Sadakat kadirbilirlik. Sözlük anlamıyla söylenen söz.
hakikat-i ahmediye
Hz. Muhammed'in (a.s.m.) risalet yönünün gerçek mahiyeti.
hakikat-i alem / hakikat-i âlem
Âlemin gerçek mahiyeti, esası, içyüzü.
hakikat-ı insaniye
İnsanın hakikati, mahiyeti.
hakikat-i insaniye
İnsanın gerçek mahiyeti.
hakikat-i mevcudat
Varlıkların hakikati, gerçek mahiyeti, içyüzü.
hakikat-i mirac
Miracın aslı ve esası, gerçek mahiyeti.
hakikat-i namaz
Gerçek namaz; namazın gerçek mahiyeti, esası.
icmal-i mahiyet / icmâl-i mahiyet
Mânâ ve mâhiyetinin özeti, neticesi.
idrak / idrâk
Bir şeyin aslını, mâhiyetini, hakîkatini bilmek, anlamak.
ihzari / ihzarî
Hazırlık mahiyetinde olan. Hazırlayan.
izafiyyet
Alâka mahiyeti. Bağlılık.
kabiliyet-i mahiyet
Mahiyetindeki kabiliyet, yetenek.
kanun-u esasi / kanun-u esasî
Temel kanun. Temel ve esasa ait kanun. Bir bünyenin aslını ve mahiyetini teşkil eden kanun.
kayd-ı haysiyet
Mahiyet ve özellik, nitelik.
keyfiyyet
Bir şeyin mâhiyeti, esâsı, içyüzü, nasıl olduğu. "Allah Arş üstündedir" buyurur Rabbimiz Lâkin keyfiyyetini, anlayamaz aklımız.
mahiyat / mâhiyât
Mahiyetler. Esaslar. Hakikatlar. İç yüzleri.
Mahiyetler, nitelikler.
mahiyat-ı eşya / mâhiyât-ı eşya
Kâinattaki eşya ve varlıkların mâhiyetleri, temel özellikleri ve asıl yapıları.
mahiyat-ı mücerrede-yi ruhaniye / mahiyât-ı mücerrede-yi ruhaniye
Ruhânî soyut mâhiyetler, özellikler.
mahiyat-ı mümkinat / mâhiyât-ı mümkinât
Kâinattaki varlıkların mâhiyetleri; varlığıyla yokluğu eşit olan ve varlığı Cenâb-ı Hakkın var etmesine bağlı olan varlıkların temel özellikleri, asıl yapıları.
mahiyat-ı mümkine
Mümkin olan mâhiyetler; varlığı da yokluğu da eşit olan varlıkların temel özellikleri.
mahiyat-ı mümkünat / mahiyât-ı mümkünat
Yaratılmışların mahiyetleri, temel yapıları.
mahiyet-i ameliye
Tatbik ve uygulamanın mahiyeti, özelliği.
mahiyet-i asliye
Asıl, gerçek mahiyet, özellik.
mahiyet-i beşer
İnsanın mahiyeti, niteliği.
mahiyet-i beşeriyet
İnsanlık mahiyeti, özelliği.
mahiyet-i camia / mahiyet-i câmia / mâhiyet-i câmia
Çok vasıfları içinde toplayan mahiyet.
Kapsamlı mahiyet, içyapı, nitelik.
mahiyet-i eşya
Varlıkların mahiyeti, temel özelliği.
mahiyet-i hakikiye / mâhiyet-i hakikiye
Gerçek mahiyet, nitelik.
mahiyet-i hayat
Hayatın mahiyeti, esası, içyüzü.
mahiyet-i hayatın / mâhiyet-i hayatın
Hayatının mahiyeti, asıl yapısı, içyüzü.
mahiyet-i hayvaniye
Hayvanî mahiyet, özellik.
mahiyet-i ilmiye
İlmî mahiyet; ilmen var olan asıl, öz.
mahiyet-i kudsiye
Mukaddes mahiyet, özellik.
mahiyet-i kudsiye-i ahmediye
Hz. Muhammed'in (a.s.m.) mukaddes, kutsal mahiyeti, mânevî özü, gerçeği.
mahiyet-i maneviye-i insani / mahiyet-i mâneviye-i insanî
İnsanın mânevî mahiyeti, öz niteliği.
mahiyet-i mücerrede / mâhiyet-i mücerrede
Soyutlanmış mahiyet, soyut öz.
mahiyet-i mukaddese
Mukaddes mahiyet, özellik.
mahiyet-i nefsiye
Nefsin öz varlığı, mahiyeti, kendi kimliği.
mahiyet-i nübüvvet
Peygamberliğin mahiyeti, niteliği.
mahiyet-i şahsiye
Şahsî mahiyet ve asıl kişilik.
mahiyet-i sevap
Sevabın mahiyeti.
mahiyet-i vahide / mahiyet-i vâhide
Tek mahiyet, aynı özellik.
mahiyyat
Mahiyetler, özler.
mehmed akif
(1873-1936) Şiir ve manzumeyi sırf İslâmiyete hizmet için yazdı. İlk Türkiye Büyük Millet Meclisinde İstiklâl Marşı manzumesi kabul edilerek milletin mâneviyatına büyük faydalar sağladı. Çanakkale Şehidlerine hitaben yazdığı manzumesi de aynı mahiyettedir. Bu İslâm mücahidinin şiirleri Safahât isiml
mizan
Terazi, ölçü, tartı.
Akıl, idrak, muhakeme. Mikyas.
Fık: Mahşerde herkesin amellerini tartmağa mahsus bir adâlet ölçüsü olup, hakiki mâhiyeti ancak âhirette bilinecektir.
Mat: Yapılan hesabın doğruluğunu anlamak için yapılan diğer bir hesap. Sağlama.
mugayyebat-ı hamse / mugayyebât-ı hamse
Beş bilinmeyen. Bizce gaib olan beş şey:1- Kıyamet vakti, 2- Yağmurun ne zaman yağacağı, 3- Ana rahmindeki çocuğun mahiyeti ve ceninin isti'dadı ve mânevi simasının ne olduğu, 4- Yarın insan hayr ve şer olarak ne kazanacağını, 5- İnsanın nerede öleceğini Allah bildirmedikçe kimse bilemez. Bunlara me
nefs-i natıka / nefs-i nâtıka
Konuşan öz, insan; doğru ile yanlışı birbirinden ayıran insan mahiyetinde bulunan nur, aklî ve naklî meselelerin alâkalarını hissetmeye ve anlamaya kabiliyeti olan insan ruhu, insan.
nüve-i imtisal
Emre uymayı sağlayan eşyanın mahiyetindeki temel çekirdek, özellik.
resm-i geçit
Askerî bir kıt'anın yahut bir mektebin talebelerinin gösteri mahiyetinde geçişi. Geçit resmi.
şan
(Çoğulu: Şuun) Büyük sevap.
Şeref.
Irz, namus.
Nam, şöhret, şan, ün.
Mahiyet.
Gösteriş, çalım.
Tabiat, huy, âdet.
Hal, keyfiyet.
sırat köprüsü / sırât köprüsü
Cennet'e geçilmek üzere, Cehennem üzerine kurulmuş, mâhiyeti kesin bilinmeyen köprü. Buna, yalnız sırât da denir.
şule-i mahiyet
Mahiyete, özelliğe ait parıltı.
şuun
Cenâb-ı Hakkın yüce sıfatlarının mahiyetlerinde bulunan ve onları tecellîye sevk eden Zâtına ait kutsal özellikler.
şuun-u mukaddese / şuûn-u mukaddese
Cenâb-ı Hakkın yüce sıfatlarının mahiyetlerinde bulunan ve onları tecelliye sevk eden Zâtına ait mukaddes özellikler.
şuun-u münezzehe / şuûn-u münezzehe
Cenâb-ı Hakkın yüce sıfatlarının mahiyetlerinde bulunan ve onları tecellîye sevk eden Zâtına ait münezzeh özellikler.
şuun-u zatiye-i rabbaniye / şuûn-u zâtiye-i rabbâniye
Cenâb-ı Hakkın yüce sıfatlarının mahiyetlerinde bulunan ve onları tecelliye sevk eden Zâtına ait mukaddes özellikler.
şuunat / şuûnât
İşler, faaliyetler; Cenâb-ı Hakkın yüce sıfatlarının mahiyetlerinde bulunan ve onları tecellîye sevk eden Zâtına ait mukaddes özellikler.
İşler, faaliyetler
Cenâb-ı Hakkın yüce sıfatlarının mahiyetlerinde bulunan ve onları tecellîye sevk eden Zâtına ait mukaddes özellikler.
şuunat-ı kudsiye / şuûnât-ı kudsiye
Allah'ın yüce sıfatlarının mahiyetlerinde bulunan ve onları tecelliye sevk eden özellikleri.
şuunat-ı rabbaniye / şuûnât-ı rabbâniye
Bütün varlıkların Rabbi olan Allah'ın yüce sıfatlarının mahiyetlerinde bulunan ve onları tecellîye sevk eden Zât'a ait nitelikler.
şuunat-ı sübhaniye / şuûnât-ı sübhâniye
Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah'ın yüce sıfatlarının mahiyetlerinde bulunan ve onları tecelliye sevkeden Zâtına ait kutsal özellikler.
şuunat-ı zatiye / şuûnât-ı zâtiye
Cenâb-ı Hakkın yüce sıfatlarının mahiyetlerinde bulunan ve onları tecellîye sevk eden Zâtına ait kutsal özellikler.
takdir etme
Birşeyin değerini ve mahiyetini tam olarak bilme ve anlama.
tamam-ı mahiyet
Mahiyetinin tamamı, bütün özellikleri.
tasnifat
Konu ve meseleleri düzenleyici mâhiyette olan kitaplar.
te'dib-i hakiki / te'dib-i hakikî
Gerçek mahiyette edep ve terbiye verme.
temessül
Benzeşmek. Cisimlenmek.
Bir şeyin bir yerde suret ve mahiyetinin aksetmesi. Bir şekil ve surete girmek.
Bir kıssa veya atasözü söylemek.
ulviyet-i mahiyet
Mahiyetin yüceliği.
üslub-u hakimane / üslûb-u hakîmâne
Hikmetli olan ifade tarzı; muhâtaba herşeyin gaye ve faydasını anlatan ve herşeyin gerçek mahiyetini bildiren tarzı, üslûbu.
vasf-ı tahsini / vasf-ı tahsinî
Bir şeyin mahiyetini beyan etmekten ziyade lâfzını süslemek için kullanılan sıfatlar. Bunlar haşv-i melih kabilindendir.
vasfi / vasfî
Vasıfla, mahiyetiyle alâkalı. Beyan ve tarife dair.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
ram olmak
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
Fazl
bar
miftah-ı kelam
kemmiyet
sivak
Dirar
tahtît
tesvil
ayağ
musafat
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
mahiye
Çekici
akal
kemmiyet
hela
beyler
kuruttu
Pek kıymetli
Eflatun
Mukemme