Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
mahf
ifadesini içeren
76
kelime bulundu...
agşiye
(Tekili: Gışa) Perdeler, örtüler.
Zarflar, mahfazalar.
ayin-han / âyin-han
Mevlevihâne ve semâhânelerde sema edilirken, yüksek bir yerde bulunan ve mutribhâne adı verilen mahfilde âyin okuyan kimse.
(Farsça)
bazile
Tıb: Göğüs veya karnın içinde husule gelen gaz veya su şişlerinin mahfazasını delmeye mahsus ve boru içinde mahfuz bir mil.
bedestan
Değerli, kıymetli kumaşlar, silâhlar ve mücevherler vs. alış-verişine mahsus üstü örtülü ve mahfuz çarşı.
(Farsça)
belarek
İyi su verilmiş kılıç, çelik.
(Farsça)
Ok temreni, ok mahfazası.
(Farsça)
betkiş
Atılacak okların içine konulup omuza asılan mahfaza. Ok mahfazası, okluk.
(Farsça)
cefir
Ok koyulan kap, mahfaza.
divit
Yazı yazmak için kullanılan hokka ve kalemi bir arada ihtiva eden mahfaza.
dürr-i meknun
Mahfazalı parlak inci.
Mahfazalı parlak inci.
ehza'
Ok mahfazası içinde sona kalan ok.
eknan
(Tekili: Kinân) Mahfazalar, perdeler.
Evler, odalar, hücreler. Çadırlar.
elvah-ı mahfuza
(Bak: Hafiziyyet, Levh-i Mahfuz)
enbar
(Tekili: Nibr) Anbarlar, nibrler. İçinde çeşitli mallar saklanan kapalı mahfaza, oda.
esdaf-ı ayat / esdâf-ı âyât
Ayetlerin sadefleri; inci kabuğu gibi değerli olan mahfazaları.
ev'iye
(Tekili: Viâ) Mahfazalar, kaplar, gizlemeye veya saklamaya yarayan şeyler.
Damarlar.
fevdec
(Çoğulu: Fevâdic) Mahfe.
galiye-dan / galiye-dân
Güzel kokulu şeylerin muhafaza edildiği kap, mahfaza.
(Farsça)
gamd
Zarf, mahfaza. Kın.
gımd
(Çoğulu: Agmâd) Kılıf, kın, mahfaza.
Bakla, bezelye, fasulya ve benzerleri gibi şeylerin kabuğu.
gışa
Örtü, perde.
Zar. Deri. Kabuk.
Üst tabaka.
Zarf. Mahfaza.
güldan
Vazo, içine çiçek konan kap, gül mahfazası.
(Farsça)
gulüf
(Tekili: Gılâf) Kınlar, mahfazalar, kılıflar.
gümüş kozak
Tar: Eskiden hükümdarlara gönderilen nâme-i hümayunların konulduğu mahfaza. Nameler atlas keseye konur, sonra da kozaya geçirilirdi. Kozakların gümüşten yapılmış olanları olduğu gibi altundan, şimşirden de yapılanları vardı. Altundan olanlar imparatorlara, gümüşten olanlar da küçük devlet reislerine
hariz / harîz
Mahfuz, hıfzolunmuş, saklanılmış.
helali / helalî
Bürüncük ve pamuk karışımından yapılan bir cins yeli bez.
Yaldızlı bakırdan vaya tahtadan mahfazası olan eski sistem saat.
Helâl ile alâkalı olan.
hevadic
(Tekili: Hevdec) Kadınların binip oturmaları için devenin üzerine konulan küçük mahfeler.
hevdec
(Çoğulu: Hevâdic) Kadınların binmesi için devenin sırtına konulan ufak mahfel.
Kadınların binmesi için deve üzerine yapılan küçük mahfel.
hidc
(Çoğulu: Ahdac-Huduc) Yük.
Deveye konulan mahfel.
hıma
Kimsenin giremediği mahfuz otlak.
Sultan için korunup hıfz edilen çayır.
humul
Mahfe taşıyan deve.
(Tekili: Haml) Yükler.
hünkar mahfili / hünkâr mahfili
Eskiden camilerde padişahlar için yapılmış olan yerler. Bu mahfiller camilerin zemininden yüksek olarak yapılır ve caminin iç kısmını görmek için kafes konulurdu. Bunun haricinde kafesin birkaç yerinde 20-30 cm. en ve boyunda açılabilir küçük pencereler de bulunurdu.
hüsn-ü mahfi / hüsn-ü mahfî
(Hüsn-i mahfî) Gizli güzellik.
Kalbî ve ruhî güzellik.
iç ezan
Cuma günleri hatib minberde iken müezzin tarafından mahfilde okunan ezan. Diğer namazlarda yalnız minarede ezan okunurken, cuma günleri öğle vaktinde hem minarede, hem de caminin içinde müezzin mahfilinde ezan okunur. İkinci ezan caminin içinde okunduğu için buna "iç ezan" denilir.
(Türkçe)
inzal / inzâl
İndirmek.
Kur'ân-ı kerîmin, Ramazân-ı şerîf ayında Kadir gecesinde Levh-i mahfûzdan, dünyâ semâsındaki Beyt-ül-izze denilen makâma bir defâda, topluca indirilmesi.
kabuk
Bir şeyin dışındaki sert örtü, kışır.
Bazı hayvanların katı mahfazaları.
kader
Cenâb-ı Hakk'ın kâinatta olmuş ve olacak her şeyin evsafını ve havassını ve sâir geleceğini ve geçmişini ezelden bilip, levh-i mahfuzunda takdiri ve yazması. Takdir-i İlâhî.
Ezelî kısmet.
Tali'. Baht. Şans.
kalem
Levh-i mahfûz üzerine Allahü teâlânın ilm-i ezelîsi (başlangıcı olmayan ilim sıfatı) ile bilip taktîr ettiği şeyleri yazan, nasıl olduğu insanlar tarafından bilinemeyen kalem.
karen
(Çoğulu: Akrân) Ok mahfazası.
Kılıç.
Ok.
İki deveyi biribirine çattıkları ip. Başka deveye çatılmış deve.
Çatık kaşlı olmak.
"Yakınlık" mânâsına mastar.
Necid ahâlisinin mikâtı olan mevzi.
karr
Durma.
Karar verme.
Su dökmek.
Kulağına söylemek.
Mahfe.
kenin
Örtülü, gizli, mahfuz.
kıdn
Havan.
Kadının mahfe içinde kendisi için koyup sakladığı giyim eşyası.
kitab
Kitab.
Levh-i mahfuz.
Kur'ân.
koy
Küçük körfez. Karanın içine girmiş, rüzgârdan saklı deniz parçası. Deniz koyuna benzer, çevresi mahfuz yer. Köşe, bucak.
levh-i a'la / levh-i a'lâ
Levh-i Mahfûz; herşeyin bütün ayrıntılarıyla yazıldığı kader levhası, Allah'ın ilminin bir adı.
ley
Kab, zarf, mahfaza.
(Farsça)
Çamur.
(Farsça)
mahaffe
Mahfe. Deve veya katır üzerine konan ve içinde iki kişi oturabilecek yeri olan kapalı mahmil.
mahafil / mahâfil / محافل
(Tekili: Mahfil) Mahfiller.
Toplantı yerleri. Oturulup görüşülecek yerler.
Büyük câmilerde eskiden hükümdarlara veya müezzinlere ayrılmış ve etrafı parmaklıklarla çevrilmiş olan yerler.
Mahfiller.
(Arapça)
Toplantı yerleri.
(Arapça)
mahfil / محفل
Toplantı yeri.
(Arapça)
Cami mahfili.
(Arapça)
mahfuz
Saklanmış, korunmuş.
Ezberlenmiş.
Levhi mahfuz:
Allah tarafından takdir edilenlerin ezelde yazılı bulunduğu levha.
mahfuzat
(Tekili: Mahfuz) Mahfuz olunmuş, gizlenilmiş şeyler.
Hıfzedilip ezberlenmiş şeyler.
mahmil
Harameyne hacı kafilesi ile birlikte gönderilen hediyeler.
Deve üzerine konulan sepet. Mahfe. Sürre.
Bir ibareye hamledilen mâna ihtimâllerinden her birisi.
masun
Korunan, mahfuz, emin, muhafaza olunan.
Sâlim, sağlam.
me'mun
Emin. Mahfuz. Korkusuz. Emniyyet verilmiş. Sağlam. Tehlikeden azâde olan.
Abbasi halifelerinden Hârun Reşid'in kendisinden ve kardeşi Eminden sonra hükümdar olan oğlunun adı.
meknuz
Gömülü define, örtülü, gizli. Hıfzedilmiş, mahfuz.
mermuk
Mahfuz, hıfzolunmuş.
mihaffe
Mahfe. Katır veya develerin sırtına konulan ve iki kişinin oturabileceği büyüklükte olan sepet.
mihmel
(Çoğulu: Mehâmil) Kılıç bağı.
Büyük mahfe.
mişcer
(Çoğulu: Meşâcir) Çamaşır asacak yer.
Mahfe ağacı.
Ağaçlık.
mizeffe
Gelin mahfesi.
muhassın
Kale gibi mahfuz ve sağlam kalan ve kendini haramdan koruyan.
muhsın
Kale gibi mahfuz ve sağlam olan. Kendini haramdan saklayan.
nadi
Nidâ eden, haykıran, çağıran.
Halkın, meşveret gibi, birşey konuşmak üzere bir yere toplanmaları. Nitekim İslâmdan evvel Mekke'de Kureyş'in toplandığı meclis binasına "Darünnedve" denilirdi. Nâdi; orada ve o gibi yerlerde toplanan heyettir ki; bezm, meclis, mahfil, kongre tâbirleri g
nigindan / nigindân
Yüzük mahfazası, yüzük kutusu.
(Farsça)
pinhan
Gizli, saklı, hafi, mahfi, mestur, müstetir.
(Farsça)
raiyye
(Çoğulu: Raâyâ) Saklı, mahfuz.
recaze
Mahfeden küçüktür ve deve arkasına vurup üzerine binerler.
süyum
Emin, mahfuz.
taka / tâka
Kubbeli mahfe. Pencere.
Takat. Güç, kuvvet, iktidar.
tenzil / tenzîl
İndirmek, indirilmek; Allahü teâlâ tarafından indirilen kitab, Kur'ân-ı kerîm. İnzâl kelimesinde bir defada indirmek mânâsı bulunduğu halde, tenzîlde azar azar indirme mânâsı vardır. Kur'ân-ı kerîm Levh-i mahfûzdan Beyt-ül-izze (Kur'ân-ı kerîmin bir bütün hâlinde indirildiği ve dünyâ semâsında bulun
terkeş
Ok mahfazası, ok kuburu, sadak.
(Farsça)
tirdan
Ok mahfazası, sadak.
(Farsça)
ümm-ül kitab
Kitabın anası, esası. Levh-i Mahfuz ve ilm-i İlâhî. (Yâni: Kur'ân, İlm-i İlâhîde, Levh-i Mahfuz'da ezelî ve ebedî olarak mahfuz bulunduğundan Kur'anın aslı ve anası mânasında kullanılan bir tabirdir.)
Kur'an-ı Kerim'in müteşabih olmayan muhkem âyetlerine de kitabın anası, esası mânas
ümm-ül-kitab / ümm-ül-kitâb
Muhkem âyetler.
Levh-ül-Mahfûz.
Fâtiha sûresi.
ümmülkitab / ümmülkitâb / ام الكتاب
Fâtiha sûresi.
(Arapça)
Levhimahfuz.
(Arapça)
zaan
Deve üstüne mahfe bağladıkları ip.
zarf
Kap, kılıf. Mahfaza.
İçine mektup konulan kılıf kâğıt.
Gr: Bir fiilin veya bir sıfatın veya başka bir zarfın mânasına "yer, zaman, mâhiyyet" (Nicelik, nitelik) gibi cihetlerden başkalık katan vasıflarını belirten kelime.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
ram olmak
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
Edım
tur
Duâ
inkıyad
veçhile
İnşikâk
حطاب
terkib
Bedela
karar-ı kat'i
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
mahf
ma
Uluk
Duâ
ihtilac
Ahtel
Ram olmak
semah
Sinir
Ruhsuz