REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te künhü ifadesini içeren 11 kelime bulundu...

ehl-i hibre

  • Ehl-i vukuf. Bilirkişi. Meselenin künhüne vâkıf mütehassıs zât. (Farsça)

fıkıh

  • (Fıkh) Derin ve ince anlayış. Bir şeyi, hakkı ile, künhü ile bilmek. İnsanlar arasındaki ilişkilerle ilgili olarak dinî hükümleri ayrıntılı delilleriyle bilmek. Müslümanlar, müslüman olmaları itibariyle Allah'ın emirlerine tâbidirler, uyarlar. Fıkıh ilmi, hangi şartlarda Allah'ın hangi emrin

gavr-ı mes'ele

  • Mes'elenin esası, mevzuun künhü.

gevher

  • Akıl ve edeb. (Farsça)
  • Asıl ve neseb. (Farsça)
  • Elmas, cevher, mücevher. İnci. (Farsça)
  • Bir şeyin künhü ve esası. Hakikat. (Farsça)
  • Noktalı olan harf. (Farsça)

iktinah

  • (Künh. den) Bir işin esâsını, künhünü, kökünü ve gerçeğini anlama. İçyüzüne, derinliğine varma.

istiknah

  • (Künh. den) Bir şeyin hakikatını ve künhünü araştırma.

istiksa

  • Bir şeyi inceden inceye araştırma, künhüne varmaya çalışma.
  • Tıb: Bir dahili hastalığı iyi teşhis edebilmek için âlet kullanma.

kışri / kışrî

  • Kışra, kabuğa dair. Dış yüce ait ve müteallik. Yüzünden. Derinden ve esastan olmayan. Künhü ve esası olmayan.

mahiyet

  • Bir şeyin içyüzü, aslı, esası. Bir şeyin neden ibâret olduğu, künhü, esası, hakikatı.

müsteknih

  • (Künh. den) Künhünü, doğrusunu ve esâsını araştıran.

tahkik

  • Doğru olup olmadığını araştırmak veya doğruluğunu, yanlışlığını meydana çıkarmak. İncelemek. İçyüzünü araştırmak.
  • Bir şeyi eksiksiz ve ziyâdesiz yapmakta mübâlağa etmektir. Bir şeyin hakikatına ermek, künhüne vâkıf olmak, nihayetine erişmek demektir. Kur'an kıraat ıstılahında ise: He

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın