Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
kusatma
ifadesini içeren
22
kelime bulundu...
abluka
İtl. Etrafını sarıp hâriçle alâkasını kesme. Bahren muhasara, denizden kuşatma.
Kuşatma, etrafını çevirme.
hasr
Bir şeyin içine alma. Yalnız bir şeye mahsus kılma.
Bir çember içine almak. Askerle etrafını kuşatmak.
Sıkıştırma. Kısaltma.
Okurken tutulup kalmak.
Vakfetmek.
Zaman ayırmak.
hisar
(Hasr. dan) Etrafını alma, kuşatma.
Kale. Etrafı istihkâmlı yer.
Kuşatma, etrafını alma.
Etrafı istihkamlı kale, bent.
ihata / ihâta / احاطه / اِحَاطَه
Etrafından çevirmek, kuşatmak, içine almak. Kuşatılmak, sarılmak.
Geniş bilgi ile anlamak, tam kavramak.
Kuşatma, etrafını çevirme.
Geniş tam bilgi ve ihtisas.
İçine alma, kapsama, kuşatma.
Kuşatma, çevirme.
Çevirme, kuşatma, kavrayış.
Kuşatma.
Kavrama.
(Arapça)
Kuşatma, sarma.
(Arapça)
İhâta edilmek:
Çevrelenmek, sarılmak, kuşatılmak.
(Arapça)
İhâta etmek:
(Arapça)
Kavramak.
(Arapça)
Kuşatmak, sarmak.
(Arapça)
Kuşatma.
ihata etme
Kuşatma.
ihata-i kudret
Allah'ın kudretinin herşeyi kuşatması.
ihata-i ummani / ihata-i ummânî
Deniz gibi geniş bir şekilde kuşatma.
ihatasız
Kuşatmayan, dar.
ihatat / ihâtât
İhatalar, kuşatmalar, kavrayışlar.
ihtifaf
Kuşatma, etrafını çevirme.
Yüzdeki kılları giderme, traş etme.
iktinaf
Bir şeyin etrafını kuşatmak.
Deve için ağıl edinmek.
istila etmek / istilâ etmek
Kuşatmak.
kanun-u ihata-i ilmi / kanun-u ihata-i ilmî
Allah'ın ilminin herşeyi kuşatmasının kanunu.
mancınık
Eskiden kale kuşatmalarında kalelere ağır taşlar fırlatmak için kullanılan savaş âleti.
Eskiden kale kuşatmalarında ağır taşlar fırlatmak için kullanılan, bir ucunda bir kepçe, öbür ucunda da bir karşı ağırlık bulunan kaldıraç biçiminde eski bir savaş âleti.
muhasara / muhâsara / محاصره / مُحَاصَرَه
Kuşatma.
Etraftan çevirmek. Kuşatmak. Düşmanı etraftan sarmak. Abluka etmek.
Kuşatma.
Sarma, kuşatma.
(Arapça)
Muhasara etmek:
Sarmak, kuşatmak.
(Arapça)
Kuşatma.
mukteza-yı ihata-i ilmi / mukteza-yı ihata-i ilmî
Allah'ın ilminin herşeyi kuşatmasının gereği.
şümul-ü rahmet
Cenâb-ı Hakkın rahmetinin herşeyi içine alması, kuşatması.
taklid
Takma, asma, kuşatma.
Benzetmeğe ve benzemeğe çalışmak. Benzerini yapmak. Birine benzemeğe çalışarak alay etmek. Sahte. Bir şeyin sahtesini yapmak.
taklid-i seyf
Kılıç kuşatma.
tevsi / tevsî
Genişletme, kuşatma, ihata etme, kavrama.
umumiyet-i rububiyet
Cenab-ı Hakkın idare ve terbiye ediciliğinin ve egemenliğinin her şeyi kuşatması.
zarfiyet
Bir şeyin bir başka şeyi kuşatması ve içine alması.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
Emzik
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
sir
ehven-i şerreyn
esiyye
sebak
effaf
seksiz
beraz
harabezar
fazl-ı kerem
Mehlek
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
kusatma
develer
EBREM
Unsiyet
debbe
Cif
Kisme
uhum
Yollar.
Allah sevgisi