Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
kurb
ifadesini içeren
121
kelime bulundu...
abi / abî
Kurban payı.
adahi
(Tekili: Udhiye) Kurbanlar.
adak
Nezr, Allahü teâlânın rızâsının elde edilmesi veya bir isteğin yerine gelmesi veya bir belâ ve musîbetin giderilmesi maksadıyla Allahü teâlâ için oruç tutmak, kurban kesmek gibi başlıbaşına ibâdet olan veyâ benzeyen bir şeyi kendisine vâcib kabûl etm e.
adha / adhâ / اضحى
Kurbanlar. Kuşluk vakti kesilen kurbanlar. Kuşluk vakti.
Kurbanlar.
(Arapça)
agser
Boz ve esmer renkli, çok tüylü abâ, kilim.
Kurbağa yosunu.
Karabatak kuşu.
Aşağılık ve âdi (adam).
akika / akîka
Yeni doğan çocuk için Allah'a şükür maksadıyla kesilen kurban.
Yeni doğan bir çocuğun başındaki ana tüyü. Yahut böyle bir çocuk için Cenab-ı Hakk'a şükür niyetiyle kesilen kurbanın adı. Bu kurbana "Nesike" de denir.
Yeni doğan çocuk için şükür niyetiyle kesilen kurban.
arefe
Kurban bayramından bir evvelki gün.
Kurban bayramından bir önceki gün.
arefe günü
Zilhicce ayının dokuzuncu günü, kurban bayramından bir önceki gün.
armaz
Kurbağa yosunu.
bakara
Sığır, inek.
Kur'ân-ı Kerim'in ikinci sûresi: Bu sûrede yahudilere bir inek kurban etmeleri emredilip bu konuda geniş bilgi verildiğinden, sûre bu adı almıştır.
bast fi makam-il-kalb / bast fî makam-il-kalb
Nefis makamında ricâ mesabesindedir. Lütuf ve rahmeti, kurb ve ünsü kabule işarettir.
bayram
İslâm dîninin bildirdiği ve müslümanların neşelenip sevindikleri Fıtr (Ramazan) ve Kurban bayramı.
Cumâ günü.
Allahü teâlânın emirlerine uyup, yasaklarından sakınarak, günâh işlemeden, haram lokma yemeden geçirilen günler.
Müslümanın rûhunu teslim (vefât) edeceği zama
bayram namazı
Fıtr (Ramazan) ve Kurban bayramının birinci günü güneş doğduktan yaklaşık 45 dakika sonra erkeklerin cemâat hâlinde kılmaları vâcib olan iki rek'atlik namaz.
bedene
(Çoğulu: Büdün) Kurbanlık deve.
berk
Şimşek çakması. Parlama.
Yıldırım.
Zinetlenme, süslenme.
Tas: Tecelli-i İlâhiye ile kurbiyyete mazhariyyet.
Ahmak olmak.
büdün
(Tekili: Bedene) Kurbanlık develer.
bürke
Martı.
Kurbağa.
Havuz.
Küçük göl.
çağz / چغز
Kurbağa.
(Farsça)
Korku, havf.
(Farsça)
Kapandığı halde hâlâ içinde cerahat bulunan yara.
(Farsça)
Ah ü fizar. İnilti.
(Farsça)
Kurbağa.
(Farsça)
ceza'
(Çoğulu: Cezeân-Cizâ') Altı veya dokuz aylık koyun. (Kurban olması caizdir).
İki yaşına girmiş koyun.
Arslan, esed.
Hayvana yulaf vermeyip hapsetmek.
da'bel
Kurbağa yumurtası.
Güçlü, kuvvetli deve.
dafadi
Kurbağa.
dahaya
(Tekili: Dahiyye) Kurbanlık hayvanlar.
dahiyye
Kurbanlık hayvan.
defadı'
(Tekili: Dıfda) Kurbağalar.
dı'il / dı'îl
Ölüme yakın olan hasta deve.
Kurbağa yumurtası.
dıfda'
(Çoğulu: Defâdı') Kurbağa.
dıfdı'
(Çoğulu: Dafâdi) Kurbağa.
duhye
Kuşluk vakti kesilen kurban.
ehl-i zevk
Zevklenenler, lezzet alanlar.
Tas: Cenab-ı Hakk'a yakınlıkla, kurbiyetle veya uyanık kalble iman ve Kur'an hakikatlarından zevk alanlar.
ensab
(Tekili: Nasb) Dikili taşlar. Müşriklerin, yanında kurban kestikleri putlar.
eyyam-ı nahr / eyyâm-ı nahr
Kurban kesme günleri. Kurban bayramında, kurbanın kesildiği birinci, ikinci ve üçüncü günler.
Kurban Bayramı'nın ilk üç günü.
eyyam-ı teşrik / eyyâm-ı teşrik / eyyâm-ı teşrîk
Kurban bayramının birinci gününden sonraki diğer üç güne verilen isimdir. Zilhiccenin 11, 12 ve 13 üncü günleridir. Birinci gününe "yevm-i nahr" (kurban günü) denir.
Kurban Bayramı'nın ilk gününden sonraki üç gün.
Kurban bayramının 2, 3 ve 4. günleri.
eyyamü't-teşrik / eyyâmü't-teşrik
Kurban Bayramı'nın ilk gününden sonraki üç gün.
eyyamün ma'dudat
Kurban bayramının son üç günü.
Sayılan günler.
Ramazan-ı Mübârekin sayılı günleri.
feda / fedâ / فدا
Gözden çıkarma, uğruna verme.
Kurban.
Yoluna can koyma.
(Arapça)
Kurban.
(Arapça)
Uğruna verme.
(Arapça)
Fedâ edilmek:
(Arapça)
Uğruna harcanmak.
(Arapça)
Kurban edilmek.
(Arapça)
Fedâ etmek:
(Arapça)
Uğruna harcamak.
(Arapça)
Kurban etmek.
(Arapça)
feda'
Kurban.
Uğruna verme, gözden çıkarma.
Bir yere toplanmış arpa, buğday veya hurma.
Hurma ve üzüm kurutulan yer.
feda-yı can / fedâ-yı cân
Canını verme, canını fedâ etme, kendini kurban etme.
felekzede / فلك زده
Kader kurbanı, felek vurgunu.
(Arapça - Farsça)
fera'
Devenin ilk doğurduğu yavru. (Cahiliyet zamanında kefere putlarına kurban ederlerdi ve "anasının sütü bereketlenir; çoğalır" derlerdi.)
galfak
Geniş, vâsi.
Yumuşak.
Su içinde yetişen yassı yapraklı bir ot.
Kurbağa yosunu.
guk / gûk / غوک
Kurbağa.
(Farsça)
Kurbağa.
(Farsça)
guspend-güşan / guspend-güşân
Kurban bayramı.
(Farsça)
hazret
(Huzur. dan) Ön. Kurb. Pişgâh.
Hürmet maksadı ile büyüklere verilen ünvan; "Hazret-i Kur'an, Hazret-i Peygamber, Hazret-i Üstad, Paşa Hazretleri" gibi.
hecace
(Çoğulu: Hecâcât) Kurbağa.
hediy
Beytullah için getirilen kurbanlar.
hedy
Cenab-ı Hakk'ın rızası için veya ihramda iken yapılması yasak olan herhangi bir fiili işlemekten dolayı kusurunu affettirmek ricasiyle, keffaret olarak Harem-i Şerif'e götürülen veya kendisi veya parası gönderilen kurban.
Harem-i şerife götürülen kurban.
hetma'
Dişsiz olup kurban edilemeyen hayvan.
hulam
Kurban olmayan küçük oğlak.
ibrak
Av hayvanlarını ürkütüp korkutmak.
Koyun kurban etmek.
Şimşek çakmak.
id-i adha / îd-i adhâ / عيد اضحى
Kurban Bayramı.
Kurban bayramı.
id-i ekber / îd-i ekber
Arefesi Cuma gününe raslayan Kurban Bayramı.
iktirab
(Kurb. dan) Yanaşma, yaklaşma, takarrüb.
irşad
Doğru yolu göstermek. Akli ve kalbi, mukni ve te'sirli eserler veya sözlerle gafletten uyandırıp hidâyet yolunu göstermek. Cadde-i kürba-yı Kur'aniye yolunda selâmetle devam ettirmek. Allah'a ibadet ve itaata kavuşturmak. Veli bir zâtın, bir kimsenin hidâyete ermesine vesile olması.
ıshar
(Sıhriyyet. den) Akrabalık, yakınlık, kurbiyet, sıhriyet. Damat olma. Damat edinme.
Ulaşmak.
Erimek.
ismail
Peygamberlerdendir. İbrahim'in (A.S.) oğludur. Küçükken İbrahim'e (A.S.), oğlunu Allah için kurban etmesi emredildi. Halilullah olan İbrahim, İsmail'i (A.S.) kurban etmek isterken Cenab-ı Hak koç gönderdi. Mu'cize zâhir oldu. Bıçak İsmail'i kesmedi, yerine koç kurban edildi. Resul-i Ekrem'in (A.S.M.
ıyd
Bayram. Müslümanların sevinç ve neş'e günleri olan Ramazan ve Kurban bayramları.
ıyd-ı edha / ıyd-ı edhâ
Kurban bayramı. Kamerî seneye göre Zilhicce ayının onuncu, on birinci, on ikinci ve on üçüncü günleri.
karabin
(Tekili: Kurban) Kurbanlar. Allah için kesilen koyun, sığır ve deve gibi hayvanlar.
kaza orucu / kazâ orucu
Oruç tutmamayı mubâh kılan (dînde bildirilen) bir özür sebebiyle vaktinde tutulamayan veya tutarken bir özür sebebiyle yâhut kast (bilerek) olmadan bozulup, Ramazân bayramının birinci, Kurban bayramının birinci, ikinci ve üçüncü günleri dışındaki zam anlarda gününe gün tutması gereken Ramazân-ı şerî
keseb
Yakınlık, kurbiyet.
kurab
(Tekili: Kurbet) Yakınlar, akrabalar.
kurban
Allahü teâlâya yakınlık. Mükîm (yolcu olmayan), âkıl (akıllı), bâliğ (ergen, evlenecek çağa gelmiş), hür ve dînen zengin sayılan, müslüman erkek ve kadın tarafından, Allah rızâsı için kurban niyetiyle kurban bayramının ilk üç gününde (Zilhicce ayının on, on bir ve on ikinci günlerinin her hangi biri
kurban geceleri
Kurban bayramının birinci, ikinci ve üçüncü günlerinin geceleri.
kurre
Parlaklık. Tâzelik. Gözün parlak ve nurlu olması.
Ağlamaktan sonraki serinlik.
Dilşâd olmak.
Bir atımlık şey.
Kurbağa.
küştar
Kesilmiş veya kurban edilmiş koyun.
(Farsça)
Et.
(Farsça)
ma-i müsta'mel / mâ-i müsta'mel
Kullanılmış su. Abdest ve guslde (boy abdestinde) yâhut kurbet olarak kullanılan su. Temiz fakat temizleyici değildir.
mak'ade
Kurbağa.
menasik-ül hac
Hacı olmak için Mekke-i Mükerreme'ye gidenlerin Kâbe'yi ziyaret etme, Arafat'ta vakfeye durma, kurban kesme, ihram giyme, muayyen bir yerden bir yere kadar yürüme gibi yapılan ibadet rükünleri.
mensek
(Çoğulu: Menâsik) İbâdet yeri. İbâdetgâh.
İbâdet yapma usulü.
Kurban kesecek yer.
mensik
(Çoğulu: Menâsik) İbadet edecek yer.
Kurban kesilecek yer.
Kesilmiş kurban.
mezbuh
Kesilen. Zebhedilen. Boğazlanmış.
Kurban edilmiş.
mina / minâ
Mekke-i mükerremenin doğusundaki dağların eteğinden Arafât'a giden yol üzerinde bulunan yer. Hac ibâdeti esnâsında kurban kesmek ve cemre (şeytan) taşlamak için buraya gidilir. İbrâhim aleyhisselâm, kurban etmek için, oğlu İsmâil'i buraya götürmüştü.
mübarek geceler / mübârek geceler
İslâm dîninin kıymet verdiği geceler. Kadir, Arefe, Fıtr ve Kurban bayramı ile Mevlid, Berât, Mi'râc, Regâib, Muharrem, Aşûre geceleri.
mukarebet
(Kurb. dan) Akrabalık, yakınlık.
mukarreb
(Kurb. dan) Yakınlaşmış. Yakınlaştırılmış. Yakın.
Büyük zât veya padişah gibi kimselere hizmette yaklaşmış olan.
muknia
Kurbağa yavrusunun, yumurtadan çıktığı ilk hâli.
müna
(Minâ) Arzular.
Birinin yerine kaim-i makam olmak, birinin yerine geçmek.
Suya giden yol.
Mekke-i Mükerreme'de hacıların kurban bayramında kurban kestikleri ve şeytan taşladıkları mukaddes yer.
mürg-ab
Su kuşu.
(Farsça)
Kurbağa.
(Farsça)
Ördek.
(Farsça)
mürgab / mürgâb / مرغاب
Ördek.
(Farsça)
Kurbağa.
(Farsça)
müsta'mel su
Abdestte veya gusülde veya kurbet için (yemekten önce ve sonra, sünnet olduğu için el yıkamak gibi) kullanılan su.
müstakrib
(Kurb. dan) Yaklaştırıcı, yaklaştıran.
mütekarib
(Kurb. dan) Yaklaşan, tekarüb eden. Birbirine yakın olan, gittikçe birbirine yaklaşan.
mütekarrib
(Çoğulu: Mütekarribîn) (Kurb. dan) Yaklaşan, yaklaşmağa çalışan, yakın olan, takarrüb eden.
nahr
Kurbanlık deveyi göğsü üstünden (evdâcını yâni iki büyük damarını) kesmek.
nakaka
Kurbağaların çağrışıp ötmeleri.
Tavuğun yumurtladığında ötüp gıdaklaması.
nakik
Kurbağa, akrep ve tavuk sesleri.
naknaka
(Çoğulu: Nekanık) Kurbağanın ötmesi. Tavuğun gıdaklaması.
Ses.
nefs-i mutmainne
İyiliği kötülükten ayırt ettirerek insanlık vazifesini tanıttıran ve vicdanına rahatlık veren hâl. İnsanı Allah'a yaklaştıran hâl. Günaha meyleden kötü sıfatlardan temizlenmiş ve güzel ahlâk ile muttasıf olarak kurb-u İlâhiye itmi'nan ve istikrar kazanmış olan insan iradesi. Nefsin, Allah'ın emirler
nesaik / nesâik
(Tekili: Nesike) Kesilen kurbanlar.
Kesilen kurbanlar. Nesîke kelimesinin çoğuludur.
nesike
Hak yoluna kesilen kurban.
Altın veya gümüş külçesi.
Kurban.
nezr kurbanı
Allah rızâsı için, bir koyun veya şu koyunu kurban etmek adağım olsun diyen zengin veya fakir kimsenin Kurban bayramında kesmesi gereken kurban.
nıkk
Kurbağa sesi.
nühur
(Tekili: Nahr) Kurbanlar.
oruç kazası / oruç kazâsı
Oruç tutmamayı mubah kılan (dinde bildirilen) bir özür sebebiyle vaktinde tutulamayan veya kasd (bilerek) olmadan orucunu bozan bir kimsenin, Ramazân bayramının birinci, Kurban bayramının ilk üç günü hâricindeki zamanlarda gününe gün oruç tutması.
remy-i cimar / remy-i cimâr
Hac ibâdeti esnâsında Kurban bayramının birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü günlerinde Minâ'da bulunan ve Cemre adı verilen taş yığınlarına nohut büyüklüğündeki taşları atmak. Buna şeytan taşlama da denilmektedir.
şair
(Çoğulu: Şairât) Arpa.
Kurban devesi.
şeayir
(Tekili: Şâire) Hac için hazırlanan nişanlı kurbanlar. Şâireler. Safâ. Merve, Mina ve Arafat gibi, menâsik-i haccın edâ edilecek yerleri ve dinin alâmetleri. Menâsik ve âyin rüsumu.
şef'
Çift.
Kurban bayramı günü.
Namazların her iki rek'atı demektir. Dört rek'atlı bir namazın evvelki iki rek'atında Şef'-i evvel, diğer iki rek'atına da Şef'-i Sâni denilir. Üç rek'atlı namazın üçüncü rek'atı da Şef'i sâni'dendir.
sika'
(Çoğulu: Eskiye-Eskıyât-Esâk-Esâki) Su kurbağası.
tadhiye
Kurban kesmek.
taglis
Fık: Kurban bayramının ilk gününde Müzdelife'de bulunanlar için o günün Sabah Namazını fecri müteakib daha ortalık karanlık iken kılmak. (Bu çok efdaldir)
Bir işi üzerine almak.
Sabah karanlığında sefer etmek.
tavaf-ı ziyaret / tavâf-ı ziyâret
Hacıların Arafât'tan indikten sonra, Kurban bayramı günlerinde yapılan tavâf. Buna ifâda tavâfı da denir.
tekbir / tekbîr
Allahü teâlâyı yüceltmek, noksan sıfatlardan, şirkten (ortağı bulunmaktan), yarattıklarına benzemekten tenzîh etmek, uzak tutmak.
"Allahü teâlâ büyüktür. Kullarının ibâdetlerine muhtâç değildir. İbâdetlerin O'na faydası yoktur" mânâsına "Allahü ekber" sözü.
Ramazan ve Kurban
teşrik günleri
Kurban bayramının ikinci, üçüncü ve dördüncü günleri. Bayramın birinci gününe yevm-i nahr (nahr günü), ikinci ve üçüncü günleri de kurban günü olduğundan hepsine birden "eyyâm-ı nahr" denir. Ondan evvelki güne Arefe günü denir. Ramazân-ı şerîf bayram ında arefe yoktur. Arefe, kurban bayramına mahsus
teşrik tekbiri / teşrik tekbîri
Arefe günü yâni Kurban bayramından önceki gün, sabah namazından, bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar yirmi üç vakit her farz namazdan sonra getirilen tekbîr; "Allahü ekber, Allahü ekber, lâ ilâhe illallahü vallahü ekber. Allahü ekber ve lill ahil-hamd" sözleri.
teşrik tekbirleri
Zilhiccenin dokuzuncu günü, yani Kurban Bayramının arefe günü, sabah namazından başlayarak, bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar olan, her farz namazın selâmından sonraki alınan tekbirler.
udhiye
Cenab-ı Hakk'ın rızası için kurban niyetiyle kesilen hayvan.
ulcum
(Çoğulu: Alâcim) Erkek kurbağa.
Dağ keçisinin erkeği.
Deve kuşu.
Sağlam ve dayanıklı deve.
Çok su.
Gece karanlığı.
umre
Ziyâret etmek. Hac zamânı olan beş günü yâni Arefe ve Kurban bayramının dört günü dışında, istenildiği zaman ihrâma girip Kâbe-i muazzamayı tavâf etmek ve Safâ ile Merve arasında sa'y etmek (yürümek), saçı kazımak veya kesmekten ibâret olan ibâdet. Umreye Hacc-ı asgar (küçük hac) da denir.
Hac zamânı olan beş günden yâni Arefe ve Kurban bayramının dört gününden başka, senenin her günü ihrâma girip Kâbe'yi tavâf etmek, Safâ ile Merve arasında sa'y yapmak ve saç kazımak veya kesmek.
vakvaka
Kurbağa, tavuk, kuş sesi veya köpek havlaması.
vasiyle / vasîyle
Cahiliye döneminde bir koyun dişi doğurursa yavru sahibinin, erkek doğurursa ilâhlarının olurdu. Koyun dişi ve erkek yavru doğurduğu takdirde dişi yüzünden erkek yavru da kurban edilmezdi. Buna vasîyle denirdi.
vesile
(Vâsile) Bahane, sebeb.
Fırsat.
Elverişli durum.
Vasıta. Yol.
Pâye, rütbe.
Baba.
Kurbiyet.
Kendisi ile başkasına yaklaşılan şey.
Cennet'te bir menzil adı. (El-Vesiletü menziletün fi-l Cenneti hadis-i şerifi bunu te'yid ediyor.)<
vitr
Tek olan şey. Çift olmayan. Tenha.
Yatsı namazından sonra kılınan üç rekât namaz.
Kurban bayramından bir önceki gün.
yevm-i nahr
Kurban kesme günü. Zilhicce ayının onuncu yâni kurban bayramının birinci günü. On birinci ve on ikinci günleri de kurban kesme günü olduğundan hepsine birden eyyâm-ı nahr denildi.
zabih / zâbih
(Zebh. den) Boğazlayan, kesen. Kurban kesen.
zebayıh / zebâyıh
Kesilecek kurbanlık hayvanlar. Kurban edilmiş, kurban olarak kesilmiş hayvanlar.
zebayih
(Tekili: Zebiha) Kurbanlık hayvanlar.
zebh
Kesme, boğazlama. Kurban kesme. (Boğazlanmış veya boğazlanacak hayvana da "zebiha" denir.)
Boğazlama, kesme, kurban kesme.
zebiheyn
İki kurban.
zekeriyya
Benî İsrail peygamberlerinden ve Hz. Süleyman Aleyhisselâm'ın neslindendir. Beytül-Makdis'de Tevrat yazan ve kurban kesen reis idi. Zevcesi, Hz. Meryem'in teyzesi idi. Benî İsrail'in büyüklerinden olan İmran namındaki zatın karısı Hanne, Zekeriyya (A.S.) ın karısının kardeşidir. Hz. Meryem İmran kız
zevaid tekbirleri / zevâid tekbirleri
İkişer rek'at olan Ramazân ve Kurban bayramı namazlarının her rek'atinde alınan üçer tekbir.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
Emzik
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
ceside
ظهر
Giti
ehadis
müştehiyat-ı nefsaniye
perverde
ervah-ı habis
nevafil
merki
şahin
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
kurb
BENDİ
kami
Kanuni
Aynı
Islem
Pide
Hanım
sanem
teba