LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te kitap ifadesini içeren 278 kelime bulundu...

ahd-i atik

  • Tevrat, Zebur ve Mezamir'in bazıları, Yahudilerin eski ve mukaddes kitapları.

albüm

  • Lât. Fotoğraf resimlerini veya sair resim, şekil ve hatıraları içine alan defter veya kitap.

anasır-ı erbaa-i islamiye / anasır-ı erbaa-i islâmiye

  • İslâmî dört temel unsur (kitap, sünnet, icma, kıyas).

arabi risaleler / arabî risaleler

  • Arapça kitaplar.

arabiyyet

  • Arapça ile ilgili olan (İlim, fikir veya kitap). Arap edebiyatı.

aristo

  • (Doğum : M.Ö. 384) Yunan filozoflarından olup Eflatun'un talebesidir. Mantık, ahlâk, siyaset, iktisad, felsefe kitapları vardır. Ruhun bakiliğine inanırdı. Tecrübeden ziyâde akla fazla kıymet verdiğinden çok yanılmıştır.

asar-ı sabıka-i nuraniye / âsâr-ı sâbıka-i nuraniye

  • Geçmiş dönemlerde yazılan nurlu eserler, kitaplar.

avamil / avâmil

  • Âmiller, sebepler.
  • Arap nahvine ait ve bu isimdeki kitap.

beyazi / beyazî

  • Aklık, beyazlık.
  • Uzunluğuna açılan yazma kitap.
  • Sığır dili.

bibliyograf

  • yun. Kitaplar üzerinde geniş bilgisi olan kişi.

bibliyografya

  • yun. Kitaplar hakkında bilgi. Belirli mevzular üzerindeki neşriyatın tamamı.
  • Kitaplar hakkında bilgi.

bid'at-ı hasene

  • Resûlullah'ın ve dört halîfesinin zamanlarında bulunmayıp da, dinde sonradan meydana çıkan ve bir sünnetin unutulmasına sebeb olmayan minâre, medrese, mektep yapmak, İslâmî ve faydalı kitaplar yazmak gibi güzel şeyler.

bikütübihi / bikütübihî

  • Kitaplara.

buhari-işerif / buhârî-işerîf

  • İslâm dîninde Kur'ân-ı kerîmden sonra en kıymetli, en üstün kitap. Kütüb-i sitte adı verilen meşhur altı hadîs kitabının birincisi.

cami-ül huruf

  • Kitap te'lif eden, müellif, yazar.

cild / جلد

  • Deri, cilt. (Arapça)
  • Kitap. (Arapça)

delil-i nakli / delil-i naklî

  • Kur'an, Hadis-i Şerif veya diğer mukaddes kitaplardaki verilen haberler ile olan delil.

dibace

  • Bir kitapta yer alan önsöz bölümü.

divan / dîvân / د۪يوَانْ

  • Eskiden yaşamış şâirlerin şiirlerinin toplandığı kitap.
  • Büyük meclis. Büyük ve idâre işlerine bakan bilgili, nüfuzlu kimselerin toplandıkları yer.
  • Şairlerin şiirlerinin toplandığı kitap.
  • Şiirlerin toplandığı kitap.

edebiyat

  • Düşünce, duygu veya herhangi bir hakikatı veya herhangi bir fikri yazı veya sözle, manzum veya nesir halinde güzel şekilde ifâde san'atı. Bu san'atla uğraşan ilim kolu.
  • Edebiyata âit yazıları toplayan kitap.Edebiyatın sözlük anlamından biri de edebe, yani terbiyeye uygun söz söylemek

edille-i şer'iyye

  • Şer'î deliller; Kitap, sünnet, icma-ı ümmet ve kıyas-ı fukahadan ibaret dört delil.

ehl-i kitab

  • Allah'ın gönderdiği kitaplara inanan. (Farsça)
  • Müslüman, Hristiyan veya Yahudi olan. (Hakiki Hristiyanlık veya Yahudilikten çıkmamış bulunan.) (Farsça)

ehl-i kitap

  • Kitap ehli; Allah'ın gönderdiği kitaplara inanan Hıristiyan ve Yahudiler.
  • Allah'ın gönderdiği kitaplara inananlar. Terim olarak yahudiler ve hıristiyanlar.

ehl-i kütüb-ü sahiha

  • Doğru, güvenilir ve sağlam hadîs kitap yazarları.

ehlikitab

  • İlâhî kitaplardan birine inanan.

emsile

  • (Tekili: Misâl) Misaller. Örnekler.
  • Arapçada fiil tasrifini gösteren kitap.

erbab-ı siyer

  • Peygamberimizin (a.s.m.) hayatı, ahlâkı, sözleri ve yaşayışı hakkında kitap yazanlar, İslâm tarihçileri.

eser / اثر

  • Yapı, birinin meydana getirdiği şey.
  • Bir hususa dâir Peygamberimizden (A.S.M.) rivâyet bulunması. Sünen-i Resul.
  • Bir şeyin varlığına delâlet eden te'sir.
  • Meydana getirilen kitap. Kitap te'lifi.
  • Yapı, iz, kitap.
  • İz. (Arapça)
  • Eser, yapıt. (Arapça)
  • Kitap. (Arapça)

eser-i tefsir / eser-i tefsîr

  • Tefsîr eseri; Kur'ân-ı Kerimi mânâ bakımından açıklayan, yorumlayan kitap.

esfar

  • (Tekili: Sefer) Seferler, yolculuklar, yola gidişler.
  • Düşmana karşı gidişler, akınlar.
  • (Sifr) Büyük kitaplar, ciltler.

forma

  • Cüz. Kısım. Parça. (Fransızca)
  • Şekil. Biçim. Askeri nişan. Rütbe işareti. (Fransızca)
  • Bükülünce 8, 16, 32 sayfa olan kitap dizgisi. (Fransızca)

furkan-ı azam / furkan-ı âzam

  • Hakkı batıldan ayıran en büyük ve muazzam kitap, kâinat.

furkan-ı azim / furkan-ı azîm

  • Hakkı bâtıldan ayıran en büyük ve muazzam kitap olan Kur'ân-ı Kerim.

gıldırgıç

  • Mücellit ıstılahlarındandır. Kitapların kenarlarını kesmeğe mahsus, rende biçiminde bir âlettir.

guşe-bend

  • Köşebent. (Farsça)
  • Ciltli kitaplarda kapağın dört köşesine yapılan süsleme. (Farsça)

hasr-ı örfi / hasr-ı örfî

  • Örfen bir şeye ait kılma; örfe göre "el" takısı bazı cins isimleri özel isim derecesine yükseltir. Meselâ, "el-Kitap" sözüyle Kur'ân'ın kastedilmesi gibi.

havaic-i asliye

  • Fık: Mesken ile, eve lüzumlu eşyadan ve kışlık, yazlık elbise ile lüzumlu silâhtan, âletten, kitaptan ve binek (hayvan) ile hizmetçi ve bir aylık - sahih görülen diğer bir kavle göre; bir senelik - nafakaya mahsus erzaktan ibârettir.

havayic-i asliyye / havâyic-i asliyye

  • İhtiyaç eşyâları. Temel ihtiyâçlar. Bir kimsenin yiyecek giyecek ve ev gibi ihtiyaç duyduğu lüzumlu maddeler ve evde kullanılan eşyâ ve âletler, hizmetçiler, binecek vâsıtası, meslek kitapları (din kitapları) ve ödeyeceği borçları.

hazer ve ibaha / hazer ve ibâha

  • Yasaklar ve mübahlar. Fıkıh kitablarında dînen yasaklanan ve izin verilen şeyleri anlatan bölüm. Bâzı fıkıh kitaplarında bu bölüm kerâhiyye ve istihsân adıyla anılır.

hizb

  • Bazı duaların ve ayetlerin bir araya getirilmesiyle oluşan kitap.

hubanname

  • Edb: Güzel ve yakışıklı gençler hakkında yazılan kitap. (Güzel kadınlar hakkında yazılanlara ise "zenanname" denilir.)

huruf-u mevcudat

  • Büyük bir kitap olan kâinatın harfleri hükmündeki varlıklar.

hutbe-i şamiye / hutbe-i şâmiye

  • İçinde Üstadın Şam'da verdiği hutbe bulunan kitap.

ibrahim

  • Halilullah ve Halil-ür Rahman da denir. Peygamberlerden İshak ve İsmâil'in (A.S.) babasıdır. Yirmi sahifelik kitap kendisine nâzil olmuştur. Süryanice konuşurdu. Peygamberimizin de (A.S.V.) ceddi idi. Urfa'da doğduğu da rivayet edilir. Zamanın kralı Nemrud tarafından ateşe atılmak istendi, mu'cize o

ibtidaiyyat / ibtidâiyyât

  • Başlangıçta olanlara öğretilen bilgiler.
  • Bu derslere ait kitaplar.

icalet

  • El kitabı. Lüzum etttiği zaman müracaat olunup faydalanılan, cepte ve elde taşınabilir küçük kitap.
  • Acele ile ve derhal yapılan iş.

ilm-i hal / ilm-i hâl

  • Her müslümanın îmân, ibâdet ve ahlâk ile ilgili bilmesi gereken şeyler veya bu bilgileri anlatan kitap.
  • İbadet usullerini, din kaidelerini bildiren kitap.

ilmihal / ilmihâl

  • İman esaslarıyla, namaz, abdest gibi amel ile ilgili meseleleri halkın seviyesinde anlatan kitap.
  • "Hâl ilmi" mânâsında herkese gerekli olan dinî hükümleri bildirmek maksadıyla yazılan kitaplara verilen isim.

iltikat

  • Yere düşen şeyi almak.
  • Toplamak. Çeşitli kitaplardan bilgi toplamak.

imameyn

  • İki İmam.
  • Fık: Ekseriyetle Hanefî kitaplarında "İmameyn" dendiği zaman "İmam-ı Ebu Yusuf ile İmam-ı Muhammed" anlaşılır. Bazan da İmam-ı A'zam ile İmam-ı Şâfiî Hz.lerine söylenir.

iman-ı istidlali / îmân-ı istidlâlî

  • İslâm dîninin îmân ve ibâdet bilgilerini, emir ve yasakları bir âlimden veya kitaptan okuyup, öğrenerek, bilerek inanmak.

iman-ı taklidi / îmân-ı taklîdî

  • Bir hocadan veya kitaptan okuyup öğrenmeden ana, babasından ve etrâfından görüp işittiği gibi inanmak.

incil

  • Hz. İsa'ya indirilen mukades kitap.
  • Dört büyük ilâhî kitaptan biri.

incil-i yuhanna

  • Yuhanna İncili dört incilden birisi, Hz. İsa'nın (a.s.) havarilerinden Yuhanna tarafından yazılan İncil, Hz. İsa'ya indirilen kitap.

inzal-i kütüb / inzâl-i kütüb / اِنْزَالِ كُتُبْ

  • Kitapların indirilmesi.
  • Kitapları indirme.

isa aleyhisselam / îsâ aleyhisselâm

  • İsrâiloğullarına gönderilen peygamberlerden. Yeni bir din getiren peygamber olup, kendisine dört büyük kitaptan biri olan İncîl verildi. Annesinin adı Meryem'dir. Allahü teâlâ onu babasız yarattı.

ithaf

  • Yazılan kitapta birinin adını anma.

ıtlak / ıtlâk

  • Kayıtsız, sınırsız, mutlak olma; teklik, çokluk veya nitelik gibi şeylere bakılmaksızın kullanıldığı mânâya delâlet eden lâfız; kitap kelimesi gibi.

ıtlak etmek

  • Belli bir sınır getirmeden genelleme yapma; Allah'ın kitap gönderdiği bir peygambere ve dine inanan insanları, yani Hıristiyan ve Yahudileri de hükmün kapsamı altına almak.

kaime

  • Uzun bir kâğıda yazılan ferman.
  • Kitap yaprağı.
  • Kâğıt para.

kainat kitab-ı kebiri / kâinat kitab-ı kebîri

  • Büyük bir kitap gibi varlıklarla yazılmış kâinat.

kainat kitabı / kâinat kitabı

  • Bir kitap gibi yazılmış bütün âlem.

kanunname

  • Kanun kitabı, kanunların yazılı olduğu kitap.

katalog

  • Kitaplık halinde, yahut neşriyata tabi bulunan bir şeye ait etraflı geniş liste, eşya listesi. (Fransızca)

katib-i zülkemal / kâtib-i zülkemâl

  • Bütün varlıkları bir kitap yazar gibi, mükemmel ve kusursuz bir şekilde yaratan Allah.

kavaid

  • (Tekili: Kaide) Kaideler. Hareket porgaramları. Dil öğreten bir kitaptaki kaideler. Arab lisanındaki kaidelerin dercedildiği gramer kitabı.

kelimat-ı ilahiye / kelimât-ı ilâhiye

  • Cenab-ı Allah'a ait kelimeler; vahiyle indirilen kitaplar.

keraris

  • (Tekili: Kürrâse) El yazması kitapların sekiz sahifeden ibâret olan formaları.

kımatr

  • Eşya veya kitab saklanan yer. Kitaplık.

kıraathane

  • Müşterilerine gazete, mecmua ve kitap gibi şeyleri bulunduran geniş ve içi döşenmiş kahvehane.

kırmeta

  • Kitapla satırların veya yürürken adımların birbirine yakınlığı.

kitab / kitâb / كتاب

  • Kitap.
  • Kitap. (Arapça)

kitab-hane

  • Kitabevi, kütüphane. Kitap okunan veya satılan yer. (Farsça)

kitab-ı akide / kitab-ı akîde

  • İnanç esaslarını ele alıp açıklayan kitap.

kitab-ı ekber

  • En büyük kitap, kâinat.

kitab-ı ekmel

  • En mükemmel kitap, Kur'ân.

kitab-ı hakim / kitab-ı hakîm

  • Hikmetli kitap; Kur'ân-ı Hakîm.

kitab-ı hikmet

  • Hikmet kitabı; her şeyin belirli fayda ve gayelere yönelik olarak tam yerli yerinde olduğunu bildiren kitap.

kitab-ı hikmet-i samedaniye / kitab-ı hikmet-i samedâniye

  • Kendisi hiçbir şeye muhtaç olmayan ancak herşey Kendisine muhtaç olan Allah'ın hikmetlerle dolu kitabı, İlâhî amaç ve hikmetleri gösteren kitap.

kitab-ı hikmetnüma / kitab-ı hikmetnümâ

  • Hikmetli kitap.

kitab-ı ilzam ve iskat / kitab-ı ilzam ve iskât

  • Karşısındakini delillerle mağlup edip susturan kitap.

kitab-ı isbat-ı vahdaniyet

  • Allah'ın birliğini, ortağının ve benzerinin olmayışının ispat eden kitap.

kitab-ı kainat / kitab-ı kâinat

  • Kâinat kitabı; bir kitap gibi yazılmış olan bütün âlem.

kitab-ı kebir / kitab-ı kebîr / kitâb-ı kebîr / كِتَابِ كَبِيرْ

  • Büyük kitap, kâinat.
  • Büyük kitap.

kitab-ı kebirin hurufatı

  • Büyük bir kitap olan kâinatın harfleri hükmündeki varlıklar.

kitab-ı marifet

  • Allah'ı tanıtan kitap.

kitab-ı mu'ciznüma / kitab-ı mu'ciznümâ

  • Mu'cize gösteren kitap.

kitab-ı mu'cizü'l-beyan

  • Açıklaması ve ifadesi mu'cize olan kitap, Kur'ân.

kitab-ı mübarek

  • Mübarek kitap.

kitab-ı mübin / kitâb-ı mübîn

  • Açık, hak ile batılı ayıran kitap, Kur'ân-ı Kerim.
  • Herşeyi açıkça beyan eden kitap, Kur'ân-ı Kerim.

kitab-ı mukaddes

  • Mukaddes Kitap; Tevrat, Zebur ve İncil.

kitab-ı münir

  • Nurlu kitap, Kur'ân-ı Kerim.

kitab-ı münzel

  • İndirilen, indirilmiş kitap.

kitab-ı muteber

  • İnanılır, güvenilir kitap.

kitab-ı rabbani / kitab-ı rabbânî / kitâb-ı rabbânî / كِتَابِ رَبَّان۪ي

  • Allah'ın bu âlemde hakimiyetini ve Rablığını bir kitap gibi anlatan eseri, kâinat.
  • Terbiye edici Allaha â kitap.

kitab-ı rahmani / kitab-ı rahmânî

  • Allah'ın sonsuz rahmet ve merhamet sahibi olduğunu anlatan kitap.

kitab-ı samedani / kitab-ı samedânî

  • Herşey Kendisine muhtaç olduğu halde, Kendisi hiçbir şeye muhtaç olmayan Allah'ın bir yazı gibi yarattığı kitap.

kitab-ı semavi / kitab-ı semâvî

  • Semavî kitap.

kitab-ı semaviyye-i kur'aniye / kitab-ı semâviyye-i kur'âniye

  • Semâvî kitaplardan olan Kur'ân.

kitab-ı sübhani / kitab-ı sübhânî

  • Her türlü eksiklikten sonsuz derecede yüce olan Allah'a ait kutsal kitap.

kitab-ı zikir ve marifet

  • Zikir ve Allah'ı tanıtan kitap.

kitabi / kitabî / kitâbî

  • Kitaba dair ve müteallik. Kitaba tabi olan. Kitaba uygun. Kur'an, İncil, Tevrat kitablarından birine inanan. Semavî kitaplardan birine inanan.
  • Kitaba uygun, kitapla ilgili, ilâhî kitaplardan birine inanan.

kitabımübin / kitâbımübîn

  • Apaçık kitap, kaderin bir türü, Kurân.

kıyas-ı akim / kıyas-ı akîm

  • (Mantık) Neticesiz veya doğru netice vermeyen kıyas (meselâ, kitap matbaanın telifi, eseri demek).

küçük sözler

  • Sözler kitabı içerisinden alınmış olan bazı bölümlerden oluşan kitapçık.

kudüs

  • Filistin'de, Süleymân aleyhisselâm tarafından inşâ ettirilen Mescid-i Aksâ'nın bulunduğu şehir. Bu şehir târih kitaplarında İlyâ adıyla da zikredilir.

külliyat-ı ilmiye

  • İlmî kitap kolleksiyonu.

kürrase

  • (Çoğulu: Kerâris) Elyazma kitapların sekiz sahifeden meydana gelen forması.

kütüb / كتب / كُتُبْ

  • Kitaplar.
  • Kitaplar.
  • Kitaplar.
  • Kitaplar. (Arapça)
  • Kitaplar.

kütüb ve suhuf-u semaviye

  • Allah tarafından bazı peygamberlere gönderilen kitaplar ve sahifeler.

kütüb-i ehadis

  • İlâhî kitaplar: Tevrat, Zebur, İncil, Kur'ân-ı Kerim.

kütüb-i münzele

  • Allah tarafından indirilmiş olan kutsal kitaplar.

kütüb-i salife / kütüb-i sâlife

  • Geçmiş, eski kitaplar.

kütüb-ü arabiye

  • Arapça kitaplar.

kütüb-ü ehadis / kütüb-ü ehâdis

  • Hadis kitapları.

kütüb-ü ehadisiye / kütüb-ü ehâdisiye

  • Hadis kitapları.

kütüb-ü enbiya

  • Peygamberlere gelen kitaplar.

kütüb-ü hadisiye / kütüb-ü hadîsiye

  • Hadis kitapları.

kütüb-ü ilahiye / kütüb-ü ilâhiye

  • İlâhî kitaplar, Allah tarafından gönderilen semavî kitaplar; Tevrat, Zebur, İncil ve Kur'ân-ı Kerîm.

kütüb-ü ilmiye ve arabiye

  • İlmî ve Arapça kitaplar.

kütüb-ü imaniye ve islamiye / kütüb-ü imaniye ve islâmiye

  • İman hakikatlerini ve İslâmın temel özelliklerini anlatan kitaplar.

kütüb-ü islamiye / kütüb-ü islâmiye

  • İslâmiyetle ilgili kitaplar.

kütüb-ü kelamiye / kütüb-ü kelâmiye

  • İman hakikatlerini ispat eden ve açıklayan ilim dalına ait kitaplar.

kütüb-ü mezbure

  • Kaleme alınan, yazılan kitaplar.

kütüb-ü muhakkikin / kütüb-ü muhakkikîn

  • Gerçekleri araştıran, hakikatleri delilleriyle bilen âlimlerin kitapları, eserleri.

kütüb-ü mukaddese / كُتُبُ مُقَدَّسَه

  • Kutsal kitaplar—Tevrat, Zebur, İncil ve Kur'ân-ı Kerim.
  • Mukaddes kitaplar.

kütüb-ü mukaddese-i semaviye / kütüb-ü mukaddese-i semâviye / كُتُبُ مُقَدَّسَۀِ سَمَاوِيَه

  • Vahye dayanan kutsal kitaplar—Tevrat, Zebur, İncil ve Kur'ân-ı Kerîm.
  • Semâvî mukaddes kitaplar.

kütüb-ü münzele

  • Allah tarafından indirilen kitaplar.
  • Vahiy ile Cenâb-ı Hak tarafından indirilmiş, ihsan edilmiş mukaddes kitaplar.

kütüb-ü nahiv

  • Gramer kitapları; Arapça cümle yapısını ele alan eserler.

kütüb-ü sabıka / kütüb-ü sâbıka

  • Peygamberimizden önceki peygamberlere Allah tarafından gönderilmiş kutsal kitaplar.

kütüb-ü sabıka-i mukaddese

  • Geçmişteki (Kur'ân'dan önceki) mukaddes kitaplar.

kütüb-ü sahiha

  • Doğru, güvenilir hadis kitapları.

kütüb-ü salife / kütüb-ü sâlife

  • Kur'ân'dan önce gelen Tevrat, Zebur ve İncil gibi geçmiş semavi kitaplar.
  • Geçmişteki eski mukaddes kitaplar.

kütüb-ü salise / kütüb-ü sâlise

  • Üçüncü kitap, üçüncü makale (Muhâkemât'ın üçüncü makalesi).

kütüb-ü selase / kütüb-ü selâse

  • Üç kitap.

kütüb-ü semavi / kütüb-ü semâvi

  • Vahye dayanan kutsal kitaplar.

kütüb-ü semaviye / kütüb-ü semâviye

  • Allah'ın gönderdiği kutsal kitaplar; vahiy ile gelen Tevrat, Zebur, İncil ve Kur'ân-ı Kerim.

kütüb-ü semaviyye / kütüb-ü semâviyye

  • Mukaddes kitaplar. Tevrat, Zebur, İncil ve Kur'an.

kütüb-ü şeriat

  • Şeriat kitapları.

kütüb-ü siyer

  • Peygamberimizin (a.s.m.) hayatını konu alan kitaplar.

kütüb-ü siyer ve ehadis / kütüb-ü siyer ve ehâdis

  • Hadis ve Peygamber Efendimizin (a.s.m.) hayatını anlatan İslâm tarihi kitapları.

kütübhane

  • Kitapların bulunduğu salon veya bina.
  • Belli bir kaideye göre tasnif edilmiş kitaplardan meydana gelen bütün.
  • Kitap koymağa yarayan bölmeli dolap.

kütüp

  • Kitaplar.

kütüp ve suhuf-u enbiya

  • Allah tarafından Peygamberlere gönderilen kitaplar ve sayfalar.

lazım-ı eamm / lâzım-ı eamm

  • Birbirinden ayrılmayan iki şeyden ayrılmaya engel olana lâzım denir (matbaa ve kitap gibi; matbaa lâzımdır).

lugat / lûgat

  • (Tekili: A, uzun okunur) (Lügat) Lügatlar, kelimeler.
  • Lügat kitapları.
  • Lügat, sözlük, kelimelerin anlamlarını kısaca bildiren kitap.

lügat

  • Bir dilin kelimelerini belli bir sıralama içinde, mânâlarıyla beraber ihtiva eden kitap, sözlük.

ma vudia leh / mâ vudia leh

  • Tayin ve tahsis olunduğu şey (Meselâ 10 TL.'yi bir kitap almaya ayırmak gibi.).

ma'raz-ı kelam / ma'raz-ı kelâm

  • Sözün arz olunduğu yer; konu, alan (kitaplar vs.).

matbaa

  • Kitap basılan yer.

matbaa-i ilahiye / matbaa-i ilâhiye

  • İlâhî matbaa; Allah'ın eserlerini bir kitap gibi basan İlâhî matbaa.

matbu'

  • Tab' olunmuş. basılmış, kitap veya gazete haline gelmiş. Basılıp matbaadan çıkmış olan.

matbuat

  • Tab' edilmiş neşriyat. Basılmış şeyler. (Kitap ve gazeteler gibi)

matta

  • İncil kitaplarından birisinin adı. Tahrif edilmiş dört yüz muhtelif İncil içinden seçilen biri.

matviyyat / matviyyât

  • Dürülmüş ve bükülmüş olanlar. Kitap sahifeleri gibi toplanmış olanlar.

mecellat

  • (Tekili: Mecelle) Mecmualar, kitaplar, dergiler.

mecmua / mecmûa / مجموعه / مَجْمُوعَه

  • Toplanıp biriktirilmiş, tertip ve tanzim edilmiş şeylerin hepsi.
  • Seçilmiş yazılardan meydana getirilen kitap. Risâle.
  • Kolleksiyon.
  • Dergi. (Arapça)
  • Küçük risale veya farklı kitapların bir araya getirildiği eser. (Arapça)
  • Kitap.

mecmua-yı azime / mecmua-yı azîme

  • Büyük kitap.

mecmuacık

  • Kitapçık.

mekanik

  • Lât. Cisimlerin hareketleriyle alâkalı hâdiseleri inceleyen ilim. Mihanikiyetten bahseden kitap.
  • Makina. Makina aksamının hey'et-i mecmuası.
  • Kafa yormaksızın el veya makina ile yapılan.

mektubat / mektûbât

  • Din büyüklerinin yakınlarına ve sevdiklerine gönderdiği, nasihat mektublarından meydana gelen kitap.

melzum-u ehass

  • Birbirinden ayrılmayan iki şeyden ayrılmaya engel olunan şeye melzum denir (matbaa ve kitap gibi; kitap melzumdur).

mêmun / mêmûn

  • Felsefe kitaplarını tercüme ettirmesiyle meşhur bir halife.

menakıb / menâkıb

  • Menkıbeler. Velîlerin, Allahü teâlânın sevgili kullarının güzel iş, hareket, söz ve kerâmetlerini konu edinen hikâye ve hâtıralar, bu hususta yazılmış kitapları. Menkabenin çokluk şeklidir.

menkul

  • Nakledilen. Akli olmayıp mukaddes kitapla bildirilen.
  • Bir yerden başka yere taşınmış olan. Taşınabilen.
  • Anlatılan.

mesafih

  • Sahife haline getirilmiş şeyler, kitaplar.
  • Mushaflar, Kur'ânlar.

mesahif

  • Sahifeler. Kitap sahifeleri.
  • Kur'anlar. Mushaflar.

mıkleb

  • Eski kitap ciltlerinin sol kenarındaki kapak. Ekseriya okunan yer belli olsun için araya konurdu.
  • Saban demiri.

mikleb

  • Eskiden ciltlenen kitapların sol tarafındaki fazlalık parçanın adı.

mim

  • Kur'ân-ı Kerim alfabesindeki yirmidördüncü harf olup, ebced hesabında kırk sayısının karşılığıdır.
  • Tarih yazarken bazan Muharrem ayına bir işaret olabilir.
  • Bir kitap veya ibarenin sonuna veya altına temme (bitti) yerine ve "mâlum oldu, görüldü" makamında konulan bir harftir.<

minyatür

  • Eski el yazısı kitapları süslemek için sulu boya ile yapılan ince resimler hakkında kullanılır bir tâbirdir. İtalyanca "minyatura" kelimesinden alınmadır. Buna vaktiyle küçük nakış demek olan "hurde nakış" denilirdi.
  • İnce bir san'atla yapılmış küçük resimler.

mu'cizat mecmuası / mu'cizât mecmuası

  • Peygamber Efendimizin (a.s.m.) gösterdiği mu'cizelerin anlatıldığı kitap; On Dokuzuncu Mektup ve Kur'ân'ın mu'cize olduğunu ispat eden Yirmi Beşinci Söz.

mübevveb

  • Bab bab olmuş, bölümlere ayrılmış kitap.

mücelled

  • Ciltli kitap.

mücelledat / mücelledât

  • (Tekili: Mücelled) Ciltlenmiş kitaplar, ciltli kitaplar.

mücellid

  • Ciltçi, cilt yapan, kitap ciltleyen.

mücellidin / mücellidîn

  • (Tekili: Mücellid) Ciltçiler. Mücellidler. Kitap ciltleyenler.

müdevven

  • (Divan. dan) Tedvin olunmuş. Kitap hâline getirilmiş. Bir arada toplanıp tanzim edilmiş.

müellef

  • (Ülfet. den) Yazılmış toplanmış.
  • Te'lif edilmiş, kitap olarak meydana getirilmiş, birleştirilmiş.

müellefat

  • Yazılan kitaplar.

müellif

  • Telif eden, kitap yazan.
  • İmtizaç ettiren, kaynaştıran.
  • Kitap yazan.

müellifin / müellifîn

  • Kitap yazanlar; yazarlar.
  • (Tekili: Müellif) (Ülfet. den) Kitap yazanlar, eser sâhipleri. Te'lif edenler.

muhaddis

  • Hadîs âlimi. Çok sayıda hadîs toplayıp, senet ve metinleriyle ezberleyen, râvilerin cerh ve ta'dîl (güvenilir olup olmadıkları) noktasından durumlarını bilen, bu ilimde ihtisas kazanıp kitaplar yazmış olan âlim. Muhaddisin çoğulu muhaddisîn'dir.

mukaddes kitaplar

  • Dört büyük kitap Tevrat, Zebur, İncil ve Kur'ân-ı Kerim.

mukaddime

  • Evvel gelen. Öne geçen. Her şeyin evveli.
  • Bir kitapta asıl maksada başlamadan evvel kitapda olan bahisler hakkında ve kitabın muhteviyatına dâir yazılan makale, önsöz.
  • Alın. Nâsiye. Alındaki perçem.

mümessil

  • Vekâlet eden. Bir şahsı bir topluluğu veya şahs-ı mâneviyi temsil eden.
  • Benzeten.
  • Kitap bastıran.
  • Vekil.
  • Rol temsil eden. Aktör.

musa

  • Beni İsrâil peygamberlerinden Hz. Musa'nın (A.S.) ismi. Dört büyük kitaptan birisi olan Tevrat, vahiy yoluyla kendisine gelmiştir. Yahudilerin en büyük peygamberidir. Şeriatı, İsa'ya (A.S.) kadar devam etti. Yusuf'un (A.S.) soyundan Yuşa nâmındaki peygamberi yerine tâyin ederek vefat etmiştir. Mısır

musannefat

  • (Tekili: Musannef) Sıraya konulup tasnif edilmiş kitaplar.

musannif / مصنف / مُصَنِّفْ

  • Kitap tertip eden; sınıflandıran, yazar.
  • Yazar, kitap yazarı. (Arapça)
  • Sınıflandıran, kitap yazan.

musannifan

  • (Tekili: Musannif) Kitap yazan kadınlar. Kadın müellifler.

musannifin / musannifîn

  • (Tekili: Musannif) Musannifler, kitap yazanlar.

mushaf

  • Sahife. Sahife halinde yazılı kitap.
  • Kur'ân-ı Kerim'in bir ismi.
  • Kur'ân-ı kerîmin tamâmının yazılı olduğu kitap. Mıshaf da denir.
  • Sahife halinde yazılmış kitap.
  • Kur'ân.
  • Sahife, kitap, Kurân.

müslim

  • Ünlü hadîs kitaplarından biri, bu kitabı yazan âlimin namı.

mutaliin / mutaliîn

  • (Tekili: Mutâli') Mutalâa edenler. Kitap okuyanlar.

müteşerriz

  • Dibi sağlamlaştırılmış kitap.

mutlak

  • Kayıtsız, sınırsız; teklik, çokluk veya nitelik gibi şeylere bakılmaksızın kullanıldığı mânâya delâlet eden lâfız; kitap kelimesi gibi.

nakli / naklî

  • Nakle dayanan, kitap ve sünnete dayalı olan.
  • Taşıma ile ilgili.

name / nâme / نامه

  • Mektub. Risale. Kitap. (Farsça)
  • Mektup. (Farsça)
  • Kitap. (Farsça)

nebi

  • Haber getiren. Peygamber. Yeni bir kitap ve şeriatla gelmeyip kendinden evvelki Resülün getirdiği kitap ve şeriatı devam ettiren Peygamber.

neşriyat / neşriyât

  • Gazete, kitap, radyo ve sâir vasıtalarla neşrolunmuş, yayılmış şeyler.

nüsha-i kur'aniye / nüsha-i kur'âniye

  • Ciltlenmiş, kitap hâline getirilmiş Kur'ân nüshası.

rakk

  • Kitap, sahife.
  • Kâğıt yerine kullanılan ince deri parçası.
  • Tomar.
  • Yama.

resail

  • (Tekili: Risale) Risaleler, bir mevzuda yazılan mektuplar veya küçük kitaplar.
  • Dergiler, mecmualar.
  • Risaleler, küçük kitaplar, mektuplar.

resul / resûl

  • Elçi, haberci.
  • Kendisine kitap ve şeriat verilen peygamber.
  • Yeni bir kitapla gönderilen peygamber.

resül

  • Peygamber. Yeni bir kitap ve yeni bir şeriat ile bir ümmete veya bütün beşeriyete Allah tarafından Peygamber olarak gönderilmiş olan zât. Mürsel de denir. Yeni bir kitap ve şeriatla gelmeyip kendinden evvelki Resülün getirdiği kitap ve şeriatı devam ettirirse, ona Nebi denir.
  • Haberci

resul / resûl / رَسُولْ

  • Yeni bir kitap ve şerîat sâhibi Peygamber.

risale / risâle / رِسَالَه

  • Mektup.
  • Bir ilme dair yazılmış küçük kitap.
  • Haber göndermek.
  • Elçinin götürdüğü mektup, name.
  • Fık: Bir kimsenin sözünü veya emrini başka birisine tebliğ etmek.
  • Küçük kitap, mektup.
  • Kitapçık.

risale-i arabi / risale-i arabî

  • Arapça risale, kitap.

risale-i camia / risale-i câmia

  • Kapsamlı risale, kitapçık.

risalet

  • Birisini bir vazife ile bir yere göndermek.
  • Peygamberlik. Büyük kitapla gelen peygamberlik.
  • Elçilik.

risalet ve't-tenzil

  • Peygamberlik ve Cenâb-ı Allah'ın peygamberlere vahiy yoluyla kitaplar indirmesi.

roman

  • Hayalî veya hakiki, kitap halinde yazılmış büyük hikâye.
  • Eski Roma devletinin diline de Roman denirdi.

rüsül

  • (Tekili: Resül) Peygamberler, resüller. Bir kitapla gelen nebiler.

sa'di-i şirazi / sa'di-i şirazî

  • (Hicrî: 587-691) Şiraz'da doğdu. 30 yıl ilme, 30 yıl seyahate, 30 yıl da inzivada ibadetle çalıştı. En meşhur eserleri Bostan ve Gülistan adındaki ahlâkî ve imanî kitaplarıdır.

sahhaf / صحاف

  • (Sahf. dan) Eski kitap alıp satan kimse.
  • Kitapçı. (Arapça)

sahife

  • Sayfa, kitap sayfası.
  • Mc: Bir mâna ifade eden her hangi bir şeyin hâli.

sahife-i itibar-ı alem / sahife-i itibar-ı âlem

  • Bir kitap gibi kabul edilen kâinat sayfası.

sakk

  • (Çoğulu: Sukuk-Sıkâk-Esak) Kitap.
  • Kapı yapmak.
  • Vurmak, darbetmek.

sansür

  • Neşr olacak şeylerin (kitap, film veya mektubların) hükümetçe kontrol edilmesi işi. (Fransızca)

sefine

  • Gemi.
  • Çeşitli mevzulara dair kitap.
  • Göğün güney yarım küresinde bir burç adı.

semavi kitab / semâvî kitab

  • Hak dinlerin kitapları. Semâvî kitapların bize bildirileni yüz dörttür. Bunlardan on suhuf Şist (Şit) aleyhisselâma otuz suhuf İdris aleyhisselâma, on suhuf İbrâhim aleyhisselâma indirildi. Mushaflar; Tevrât Mûsâ aleyhisselâma, Zebur kitabı Dâvûd aleyhisselâma, İncîl kitabı Îsâ aleyhisselâma ve Kur'

semavi kitaplar / semavî kitaplar

  • Gökle ilgili kitaplar, Kur'ân-ı Kerim, Tevrat, İncil, Zebur.

semavi suhuflar / semavî suhuflar

  • Bazı peygamberlere gelen sahifeler halindeki küçük kitaplar.

sername

  • Mektup, kitap vs. nin başına yazılan yazı. Önsöz. (Farsça)

seyf ibn-i ziyezen / seyf ibn-i zîyezen

  • Yemen padişahlarındandır. Hz. Muhammed'in (A.S.M.) bi'setinden evvel onun evsafını evvelki mukaddes kitaplarda görmüş ve iman etmiş ve müştak olmuştu.

şeyhan

  • (şeyheyn) Esasen iki şeyh demek olup; bazı eserlerde, Buharî ve Müslim yerinde kullanılır. Her ikisinin Hadis Kitablarına birden Sahihan denir.
  • Hazret-i Ebubekir ile Hazret-i Ömer'in (R.A.) beraberce bâzı mühim kitaplarda geçen isimleri.
  • Bazı fıkıh kitablarında, İmam-ı A'zam

siccin / siccîn

  • Şeytanların, kafirlerin (Allahü teâlâya ve Resûlullah efendimize inanmayanların) ve günahkâr mü'minlerin amellerini toplayan bir kitap; insanların ve cinlerin kötülerine mahsûs amel defterleri.
  • Şakîlerin, kötülerin ve azâb olunan rûhların bulunduğu yer.
  • Yerin altında veya Ceh

sipare

  • (Si-pâre) Kur'an-ı Kerimin herbir cüz'ü. (Farsça)
  • Küçük kitap, mecmua. (Farsça)
  • Otuz cüz. (Farsça)

şiraze / şîrâze / شيرازه

  • Kitap ciltlerinin iki ucuna konulan ve yaprakları muntazam tutan, ibrişimden örülmüş ince şerit. (Farsça)
  • Pehlivan kispetinin paçası. (Farsça)
  • Mc: Düzen, nizam, esas. (Farsça)
  • Kitap sırtındaki kumaş şerit. (Farsça)
  • Düzen. (Farsça)

siyer

  • Gidişler, yollar, Peygamberimizi anlatan kitap.

siyer-i enbiya

  • Peygamberlerin (Aleyhimüsselâm) hayatlarından ve onların ahlâkından bahseden kitap.

siyer-i nebeviye

  • Hz. Peygamberin (a.s.m.) yüksek ahlâk ve vasıflarına dair yazılan kitap.

siyer-i nebi

  • Mevzuu Hazret-i Peygamber'in (A.S.M.) hayatı, ahlâkı ve yaşayışı olan, O'nun gaye ve cihanı irşad eden mesleğinden bahseden kitap.

siyer-i seniye

  • Hz. Muhammed'in (a.s.m.) hayatı, yüksek ahlâk ve vasıflarına dair yazılan kitap.

siyer-i seniyye

  • Hz. Peygamber'in (a.s.m.) yüksek ahlâk ve vasıflarına dair yazılan kitap.

suhuf

  • (Tekili: Sahife) Sahifeler.
  • Bâzı Peygamberlere gelen sahife halindeki kitap.
  • Dört büyük ilâhî kitab dışında gönderilen kitapçıklar, formalar. Peygamberlere (aleyhimüsselâm) Allahü teâlâ tarafından gelen yüz dört kitaptan ilk yüz tânesi.
  • Amel defteri. İnsanların dünyâda iken yaptıkları iyilik ve kötülüklerinin yazıldığı ve kıyâmet günü herkesin eline verilecek ola
  • Bâzı peygamberlere gelen sahife halindeki kitaplar.

suhuf-u enbiya

  • Peygamberlere gelen sahifeler; küçük kitaplar.

suhuf-u ibrahim

  • Hz. İbrahim'e indirilen sahifeler, küçük kitap.

suhuf-u semaviye / suhuf-u semâviye

  • Bazı peygamberlere gelen sahifeler halindeki küçük kitaplar.

suruf

  • (Tekili: Sarf) Dilbilgisi kitapları, gramerler.

sütun

  • Direk, amud, rükün. Silindir biçiminde destek. (Farsça)
  • Gazete veya kitap sahifelerinde yukarıdan aşağıya olan bölünmüş kısımlardan herbiri. Kolon. (Farsça)

tabakat-ı müfessirin / tabakât-ı müfessirîn

  • Kur'ân-ı kerîmdeki murâd-ı ilâhîyi, yâni kastedilen mânâyı açıklayan tefsîr ilmi ile meşgûl olan İslâm âlimlerinin dereceleri.
  • Tefsîr âlimlerini derecelerine göre sıralayıp, hayatlarını ve eserlerini anlatan kitaplar.

tabakat-ı muhaddisin / tabakât-ı muhaddisîn

  • Resûlullah efendimizin işleri, sözleri ve hâllerini öğreten hadîs ilmi ile uğraşan İslâm âlimlerinin dereceleri.
  • Hadîs âlimlerini derecelerine göre sıralayıp, hayatlarını ve eserlerini anlatan kitaplar.

tabi / tâbi / tâbî

  • Kitap vs. basan, baskı işlemini yapan.
  • Kitap basan.

tabi' / tâbi' / طابع

  • Kitap basan, tab'eden. Kitap bastıran. Matbaacı. Editör.
  • Kitap basan. (Arapça)

tahrir / تحریر

  • Yazma. (Arapça)
  • Yazılma. (Arapça)
  • Kitap yazma. (Arapça)
  • Serbest bırakma. (Arapça)
  • Tahrîr edilmek: Yazılmak. (Arapça)
  • Tahrîr etmek: Yazmak. (Arapça)
  • Tahrîr ettirilmek: Yazdırılmak. (Arapça)

talikat / tâlikât

  • Kitap okurken hatıra gelen mânâları not ederek yazılan eser.

talmud / talmûd

  • Yahûdîlerin Tevrât'tan sonra mukaddes kabûl ettikleri, sözlü emirlerin toplandığı Mişnâ ve Gamâra olmak üzere iki kısımdan meydana gelen kitap.

tasnif

  • Sınıf sınıf etme, sıralama.
  • Kitap yazma.
  • Sınıflama.
  • Sınıflara ayırmak. Sınıflandırmak.
  • Kitap yazmak. Kitap tertib etmek.

tasnifat

  • Konu ve meseleleri düzenleyici mâhiyette olan kitaplar.

te'lif / te'lîf

  • "Ülfet"den.
  • Uzlaştırma, barıştırma.
  • Kitap, eser yazma.

te'lifat / te'lifât

  • Yazılmış eserler, kitaplar.

tecvid

  • (Cevdet. den) Bir şeyi güzel yapma. Süsleme.
  • Kur'an-ı Kerim'i usulüne uygun olarak okuma ilmi ve buna dair yazılan kitap.

tedvin / tedvîn

  • Bir araya toplayarak tertipleme.
  • Edb: Aynı mevzuya ait bahisleri, çalışmaları bir araya getirip kitap hâline getirme.
  • Tedvîn edilmek: Kitap haline getirilmek.

tefasil

  • (Tekili: Tefsir) Tefsirler, Kur'an-ı Kerim'in mânasını anlatan kitaplar.

tefsir / tefsîr

  • Yorumlama; Kur'ân-ı Kerimi mânâ bakımından açıklayan, yorumlayan kitap.

tefsir-i kur'an / tefsir-i kur'ân

  • Kur'ân tefsiri; Kur'ân-ı Kerimi mânâ bakımından açıklayan, yorumlayan kitap.

telif-i müşevveş

  • Karışık ve anlaşılması zor olan bir kitap.

terbiyename

  • Terbiye edici belge; belli bir terbiye ve eğitim programını içeren talimat, kitap.

tesanif / tesânîf / تصانيف

  • (Tekili: Tasnif) Eserler, kitaplar.
  • Kitaplar. (Arapça)

teşrih

  • Bir kitap veya ibareyi anlaşılır şekilde açıklamak, tafsilât vermek. İnceden inceye didikleyip araştırmak.
  • Tıb: Bir cesedi kesip parçalara ayırarak incelemek.

tetkik-i kütüb-ü diniye heyeti

  • Dinî kitapları inceleme kurulu.

tevarih

  • (Tekili: Târih) Tarihler. Hâdiselerin zuhur zamanını kaydeden kitaplar.

tevrat

  • Hz Mûsâ'ya (a.s.) indirilen mukaddes kitap.
  • Musa aleyhisselâma inen ilâhî kitap.
  • Hz. Musa'ya indirilen İlâhî kitap.

tevşih

  • (Vişah. dan) (Çoğulu: Tevşihât) Süslü elbise giydirme. Süsleme veya süslendirme.
  • Kur'ân-ı Kerimi usul ve kaidelerine göre okuma.
  • Bir kimseye mücevher gerdanlık takmak.
  • Ist: Bir eseri, büyük bir adamın adıyla süsleme. Eski ilim adamları, bazı kimselerin adına kitap yaz

tıbaat

  • Kitap ve saire basma işi.
  • Kılıç yapma san'atı.

ulum-u nakliye

  • Hadis, tefsir, fıkıh gibi ve mukaddes kitaplardan nakil olunan ve rivâyet üzerine kurulmuş olan ilimler.

uruz

  • (Tekili: A'raz) Fık: Nakit para, hayvan ve yenecek şeylerden olmayıp, kitap, manifatura eşyası, kumaş gibi mallar.

üslub-u mücerret / üslûb-u mücerret

  • Sade, basit üslûp (Bu üslûpta tabiîlik, akıcılık, kısalık, mânâ ve maksada yetecek kadar izah nitelikleri vardır. Ders kitaplarında, günlük hayatta ve konuşmalarda genellikle bu üslûp kullanılır).

vahiy

  • Bir fikrin, bir hakikatın veya emrin Allah (C.C.) tarafından Peygambere bildirilmesi.
  • Lügatte vahiy: Kelâm, kitap, işaret, irsal, ilham, ifham, emir, teshir, bir şeyi harfiyyen i'lâm, bazı hususi maksadları tebliğ gibi mânalara gelir.
  • Şeriatta vahiy: Dilediği ahkâmı, esrar ve

varaka

  • Tek yaprak hâlindeki kâğıt.
  • Nebât yaprağı. Maden yaprağı. Kitap yaprağı.
  • Hasis kimse.
  • Peygamberimize (A.S.M.) ilk vahyin geldiği sırada Hz. Hatice vâlidemizin (R.A.) hâdiseyi kendisine bildirdiği ve o zamanın meşhur bir âlimi olan Varaka İbn-i Nevfel'in adı.

vav-ı haliye / vav-ı hâliye

  • Haller cümle olabilir. Eğer isim cümlesi olursa, başında bir "vav" bulunur. Ona Vav-ı hâliye denir. Bu vav, hâl'i zi-l-hâle bağlar. (Reeytuhu ve biyedihi kitâbün: Elinde bir kitap olduğu halde onu gördüm) cümlesindeki gibi.

vehb

  • (H.-110) Tabiînden olan bu şahıs İsrailî rivayetlerin en mühim kaynağı addolunur. Birçok İsrailiyatı havi kitapları okumuş ve tefsire de aktarmıştır.

yuhanna incili

  • Dört incilden birisi, Hz. İsa'nın (a.s.) havarilerinden Yuhanna tarafından yazılan İncil Hz. İsa'ya indirilen kitap.

zaruriyyat-ı diniyye

  • İman edilmesi zaruri olan dinin esasları, (Allah Teâlâya, Âhiret gününe, Meleklere, Peygamberlere, Kitaplara ve hayrın ve şerrin Allah'tan olduğuna inanmak.)

zat-ı risalet / zât-ı risalet

  • Kendisine kitap gönderilmiş olan Zât; Peygamberimiz Hz. Muhammed (a.s.m.).

zebr

  • Kitab. Cüz. Kitap yaprağı.
  • Yazı yazma.
  • Söz. Yazı.
  • Akıl, zekâ.
  • Kuvvetli, sağlam, şiddetli adam.
  • Men'eylemek.

zebur / zebûr

  • Kitap. Mektub.
  • Peygamber Hz. Dâvud'a (A.S.) vahiy ile gelen mukaddes kitabın adı.
  • Hz. Dâvud'a indirilen kitap.
  • Davud aleyhisselâma inen ilahi kitap.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın