REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te kaşl ifadesini içeren 32 kelime bulundu...

adalat / adalât / عضلات

  • Kaslar. (Arapça)

adale / عضله

  • Kas. (Arapça)
  • Kaslar. (Arapça)

adret

  • Kaşları olmayan kimse.

akrat

  • Kaşları olmayan.

amelnüvis

  • Kasların çalışmasındaki değişiklikleri işaretleyen âlet. (Farsça)

belca'

  • Kaşları arası açık olan kadın. (Müz: Eblec)

eblec

  • Açık kaşlı.
  • Mc: Nurlu, parlak, vuzuhlu.

ebled

  • Ebleh, ahmak, bön. Söylenilen şeylere aklı hemen taalluk etmeyen kimse.
  • Açık kaşlı.
  • Şişman gövdeli kişi.

ebruvan / ebruvân

  • Kaşlar. (Farsça)

edmas

  • Kaşlarının üç kısmı ince ve dipleri kalın; başının kılları ise az olan kimse.

elmas

  • Küçük kaşlı olan.

etrad

  • Kaşları kılsız olan kimse.

ezebb

  • Saçları uzun ve kaşlarının kılları çok olan adam. (Farsça)

ezecc

  • Uzun ve ince kaşlı.

girişme

  • İşve, naz, cilve. Gözle kaşla işaret. (Farsça)

hancer

  • Ucu sivri, iki tarafı keskin büyük bıçak. Halk dilinde hançer şeklinde kullanılır. Divan edebiyatında şâirler, güzellerin kaşlarını hancere benzetirlerdi.

hilal-ebru / hilâl-ebru

  • Kaşı ay gibi olan. Hilâl kaşlı. Yeni ay gibi kaşı olan. (Farsça)

istirha-yi adelat / istirha-yi adelât

  • Adalelerin, kasların gevşemesi.

kafkas

  • Kafkaslar'da yaşayan toplumlar.

kalemkari / kalemkârî / قلمكاری

  • Resimcilik, ince nakkaşlık. (Farsça)
  • İnce nakkaşın elinden çıkmış. (Farsça)
  • Nakkaşlık. (Arapça - Farsça)
  • Kalem işi. (Arapça - Farsça)

kamtarir

  • Çatık kaşlı.

karen

  • (Çoğulu: Akrân) Ok mahfazası.
  • Kılıç.
  • Ok.
  • İki deveyi biribirine çattıkları ip. Başka deveye çatılmış deve.
  • Çatık kaşlı olmak.
  • "Yakınlık" mânâsına mastar.
  • Necid ahâlisinin mikâtı olan mevzi.

keman-ebru

  • Kaşları yay gibi olan. Keman kaşlı.

kıtab

  • Karıştırmak.
  • Yüzünü pörtürmek.
  • Kaşlarını bir yere toplayan.

lemze

  • Göz veya kaşla işaret etmek.

ma's

  • Tıb: Adalelerin tutulması, kasların büzülmesi. Kramp.

makariz

  • (Tekili: Mikrâz) Makaslar, kesecek âletler.

makrun

  • (Karn. dan) Ulaşmış. Kavuşmuş. Yakın.
  • Müsaadeye mazhar.
  • Çatık kaşlı olmak.

mekaris / mekarîs

  • (Tekili: Mıkrâs) Makaslar, kesecek aletler.

takattub

  • Kaşların çatılması.
  • Buruşma.

tenehhus

  • Kadınların kaşlarını ve yüzlerindeki kılları yolmaları.

veter

  • Yayın çilesi. İp ve kiriş.
  • Bir kavsın iki ucu arasına çekilen doğru çizgi.
  • Kasları hareket ettiren kalın sinir.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın