Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
kasd
ifadesini içeren
83
kelime bulundu...
adette bid'at / âdette bid'at
Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem ve dört halîfesi zamânında olmayıp, ibâdet etmek ve sevâb kazanmak niyyeti ve kasdı olmaksızın sonradan meydana çıkarılan şeyler.
agraz
(Tekili: Garaz) Garazlar. Fiil yapılırken gözetilen gayeler. Kasden ve bilerek yapılan kötülükler.
akıncı
Keşif, yağma ve tahrib kasdıyla ecnebi memleketlere akın yapan kişi. Akıncılık, Osman Bey zamanında başlamıştır.
alem-i ceberut / âlem-i ceberut
Âlem-i azamet ve kudret. (Bununla âlem-i esmâ ve sıfât kasdolunur. Muhakkıkların ekserisine göre bu, âlem-i evsattır. Yâni üstte olan Lâhut âlemi ile altta bulunan melekut âlemi arasındaki âlem. Amiriyyet-i umumiyyeyi muhit olan berzahtır. Ceberut, ibranice "kudret" mânasındadır).
an-kasdin
Kasd ve niyet üzere, mahsûsen.
Kasd ve niyet üzere, mahsusen.
aşv
Kasdetmek.
azime
(Çoğulu: Azâim) Büyük iş, fevkalâde ve çok mühim iş.
Tılsım, efsun, sihir.
Sebat. Verilmiş olan kararda kat'ilik.
Kasdetmek, yemin etmek.
azm
(Azim) Kasd, niyet. Sağlam ve kat'i karar. Sebât.
azm etmek
Kalbde devamlı kalan ve yapmaya kesin kararlı olunan düşünce, kasd, niyet, karar verme.
bedel
(Çoğulu: Bedelât) Elde ve ayakta olan zahmet ve ağrı.
Karşılık. Bir şeyin yerine verilen ve yerini tutan şey. İvaz.
Başkasının adına hacca giden.
Gr: Söz esnâsında bir şeyi sıfatı veya vasfı ile beraber söylersek ve fakat kasdımız o şeyin vasfı veya sıfatı değil de zâ
berg
Yaprak.
(Farsça)
Azık.
(Farsça)
Azm, kasd.
(Farsça)
Hazırlık. Mal, mülk.
(Farsça)
İntizam-ı hal.
(Farsça)
Serencam.
(Farsça)
bilkasd
Kasd ile, düşünerek. Bilerek.
bügye
İstenen ve kasdedilen şey.
cami-i kur'an
Kur'an-ı Kerim'i toplayan mânâsında olup, Halife Hz. Osman (R.A.) kasdedilir.
cerh-i amud / cerh-i amûd
Bir kimseyi her ne ile olursa olsun, haksız olarak kasden yaralamak.
cilve-i irade / cilve-i irâde
İrâde ve kasdı gösteren tezahür ve tecelli. Cenab-ı Hakkın kendi bizzat isteği ve iradesiyle yaptığını gösteren oluş ve intizam, mükemmeliyet.
delalet-i selase / delalet-i selâse
Üç çeşit delâlet. Bunlar da: Delâlet-i mutabıkıye, delâlet-i tazammuniye, delâlet-i iltizamiyedir.1- Delalet-i mutabıkıye: Bir kelâmın vaz'olunduğu, yani kasdedilen mânanın tamanına delâletidir. Meselâ: İnsan lâfzı, insanın tam mahiyeti olan, hayvan-ı natık, (yani, konuşan hayat sahibi varlık) mânas
derer
Kasdetmek.
ehva
(Tekili: Heva) Nefsin istek ve arzuları. Muhabbetler. Hahişler.
Kasdetmek.
Atmak.
emm
Kasdetmek.
evb
Dönülmesi lâzım gelen yere dönmek.
Kasd. İstikamet.
fidye
Herhangi bir farzından birini yerine getirmeye gücü olmayan bir kimsenin Cenâb-ı Hak'tan özür dilemek kasdı ile, verdiği para veya sadaka.
Esir veya kölelikten kurtulmak için verilen para.
Fık: Fakirin sabahlı akşamlı bir günlük yiyeceği.
gaye
Maksad, kasdedilen, netice, sonuç.
gaza
(Çoğulu: Gazevât) Din uğrunda kâfirlerle yapılan mücadele, muhârebe, düşmana kasdetmek. Cenketmek.
gazv
Kasdetmek.
Küffarla cenk edip savaşmak.
hacc
Kasdetmek. Muârazada delil ve bürhan ile galip olmak.
Bir yere çok tereddütle varıp gelme.
Şâyan-ı tâzim bir şeye teveccüh.
Bir şeyden feragat etmek.
Fık: İslâmın şartlarından ve hâli vakti müsait olan her müslümana farz olan, Mekke-i Mükerreme'deki Kâbe-i Şer
hadim-ül haremeyn-iş şerifeyn / hâdim-ül haremeyn-iş şerifeyn
Hilâfeti haiz olmaları hasebiyle Osmanlı Padişahlarına verilen ünvandır. Haremeyn; Mekke ile Medine'ye denilir. İslâm âleminin bu iki şehre hürmet-i mahsusaları sebebiyle ve daha fazla tâzim kasdiyle şerif sıfatını da ilâve ederek "Haremeyn-iş şerifeyn" denilmiştir. Haremeyn'in Hâdimi mânasına gelen
hedef-i garaz
Kasdolunan hedef, maksat.
i'tizal
(İtizal) Bir şeyi işlemeğe tamamen kasd ve teveccüh eylemek.
Nefsine müracaatla cürüm ve hatasını itiraf etmek.
i'tizam
Azim ve kasdeylemek. Gitmek üzere olmak. Fütursuz ve kasd üzere olmak.
icma'
Toplanma. Dağınık şeyleri toplamak.
Hazırlamak.
Azm ve kasdeylemek.
Topluluk. Fikir birliği. Bir mes'eleden âlimlerin ittihad etmesi.
Fık: Sahabe-i Güzin Hazretlerinin (R.A.) ittifakları üzere akaid hükmüne geçmiş umur-u diniyenin tamamı.
iham / îhâm / ایهام
İki anlama gelen kelimenin uzak anlamını kasdetme.
(Arapça)
intizam-ı kasdi / intizam-ı kasdî
Özellikle ve kasden yapılmış bir düzen.
istirahat alemi / istirahat âlemi
Dinlenme âlemi; berzâh âlemi kasdedilmiştir.
kasd-ı ilahi / kasd-ı ilâhî
Allah'ın kasdı, isteği, hedefi.
kasd-ı tezyin / kasd-ı tezyîn / قَصْدِ تَزْييِنْ
Süsleme kasdı, amacı.
Süsleme kasdı.
kasıd
Kasd eden, niyet eden, isteyen.
kasid
(Çoğulu: Kasidân) (Kasd. dan) Tasarlıyan, kasdeden.
Haberci, postacı.
katl-i amd
Huk: Kasden ve bile bile öldürme.
lafz-ı müşterek
Huk: Birçok müsemması bulunan lafızdır ki, hangi mânâ kasdolunduğu taayyün etmediği surette mânasız addolunur, onunla amel olunmaz.
ma'nat
Dilemek, iradet.
Kasdolunmuş nesne.
maariz / maarîz
(Tekili: Mi'raz) Kapalı mânâlar.
Edb: Birden fazla mânası olan bir kelimenin, en uzak mânasını kasdetmeler.
mahcuc
Kasdolunmuş olan.
Çok gidilip gelinen.
Delil ve bürhanla isbat edilmiş olan.
Mekke-i Mükerreme'nin bir adı.
Kendi yerine hacca gidilmiş olan.
maksad
(Çoğulu: Makasıd) (Kasd. den) Kasdolunan ve istenilen şey. Merâm, gâye.
Niyet, kasd.
maksud / maksûd / مَقْصُودْ
Kasdedilmiş. Kasdedilen.
İstenilen şey. İstek. Arzu. Gâye.
Kasdedilen.
menvi / menvî
Kasdedilen.
Niyet. Maksad. Meram.
mu'temir
Kasdedici, kasdeden.
Ziyaret eden.
Umre yapan.
müfessir
Kur'ân-ı kerîmi tefsîr eden; Allahü teâlânın kelâmında, murâd edilen, kasdedilen mânâyı anlayan âlim.
mukterih
Bir şeye kasd eden, araştıran.
Yeniden meydana çıkaran.
Düşünmeden, aklına geldiği gibi söyleyen, iktirah eden.
murad-ı nebi / murad-ı nebî
Hz. Peygamberin arzusu, kasdettiği şey.
müretteb
Tertib edilmiş, dizilmiş, yerli yerine konulmuş, sıralanmış.
Kasden uydurulmuş.
Tayin edilmiş. Bir şey, bir yer için ayrılmış.
Sonradan kurulmuş.
müteammid
Kasteden, kasden yapan. Tasarlıyarak yapan.
müteammidane / müteammidâne
(Amd. den) Tasarlıyarak, bilerek, kasden.
(Farsça)
mütehallil
Araya sokulan, araya giren.
Bozulan.
Bir kelimeden nice mânâlar kasdedip söyleyen kimse.
mütesammim
Kasdedici, kasdeden.
Sağlamlaştıran, muhkem eden.
müteyemmim
Teyemmüm eden.
Kasdedici.
nahv
(Nahiv) Yol, cihet. Etraf, yön.
Misâl.
Miktar.
Kasd ve azmeylemek.
Gr: Kelimelerin birbirine rabt, izafet ve amel eylemeleriyle ilgili olan kaideleri içine alan ilim. Nahiv ilmi ile Arapça kelimelerin yeri ve usulü bilinir, yani cümle tahlili yapılır.
nehva
Bir şey kasdetmek. Bir şey söylemeği istemek.
Bir şey yapmağa evvelden hazırlanmak.
niyet
Kasd. Kalbin bir şeye yönelmesi.
Fık: Yapılan bir vazife ile Cenab-ı Hakk'a taatta bulunmayı ve O'na mânen yaklaşmayı kasdetmektir.
niyyet
Kasd etme, kalbin bir şeye yönelmesi. İbâdetleri, emre itâat ve Allahü teâlânın rızâsına kavuşmak için yaptığını kalbinden geçirmek.
nur-i kasd
Kasd ve irâdenin nuru. Kasd ve iradeden gelen parlaklık. Bir istek ve kasıtla yapıldığına âit alâmet ışığı.
oruç kazası / oruç kazâsı
Oruç tutmamayı mubah kılan (dinde bildirilen) bir özür sebebiyle vaktinde tutulamayan veya kasd (bilerek) olmadan orucunu bozan bir kimsenin, Ramazân bayramının birinci, Kurban bayramının ilk üç günü hâricindeki zamanlarda gününe gün oruç tutması.
saci'
Seci'li ve kafiyeli söz söyleyen, konuşan.
Kasdedici, kasdeden.
sada'
Kasd ve teveccüh eyleme.
Bir şeyi âşikâre söylemek.
Mevkiine tevcih ve isabet ettirmek.
Kat'etmek.
İzhar ve beyan etmek.
Yarık ve çatlak. Bir şeyi ikiye yarmak.
sadd
Yüz çevirmek, men eylemek, bir şeyden birini vazgeçirmek.
Fikir, niyet, kasd.
Yakınlık, civar.
Konuşulan husus.
samd
Kasdetmek.
Yüksek yer.
Galiz, yoğun.
sarih / sarîh
Belli, açık, meydanda olan. Kendisinden kasd edilen mânânın açıkça anlaşıldığı lafız (söz).
şe'n
İş, yeni olan hal.
Şan.
Tavır.
Hâdise.
Vâkıa.
Kasdetmek.
Emr ü hal.
Tıb: Baştan göze gelen kan damarı. Baştan kaşa, kaştdan göze kan getiren iki damar ismi.
Fls: Bir şeyin hususiyetinin fiilî tezâhürü, neticesi ve eseri.
sedad
İstikamet ve kasd.
Haklı ve doğru şey.
Akıl.
sevm
Satılık bir şeye kıymet takdir etme, paha biçme.
Su-i kasd. Zulüm ve minnete giriftar etmek. Derde sokmak.
Dağlamak.
Başına buyruk olup istediği yere gitmek.
Kuş havada dolaşmak.
Satışa arzetmek.
Satın almak istemek.
Fâide yetiştirmek.<
siva
Başka, gayrı, diğer. Kasd.
su-i kasd / sû-i kasd
Bir kimsenin aleyhinde tertib alma.
Adam öldürmeğe tertib alma.
Kötü kasd.
Kötü kasd, cinayet işlemek, adam öldürmeyi tasarlamak.
ta'riz / ta'rîz
Üstü kapalı ve dokunaklı söz; kapalı îtirâz etmek; bir tarafı gösterip diğer tarafı kasd etmek.
tahdid
Hudutlandırmak. Sınırlamak. Sınırı belli etmek.
Tarif etmek.
Bir şeyi kasdetmek.
Keskin etmek. Bilemek.
te'mim
Kasdetmek.
tebei / tebeî
Kasdî olmayan.
Tâbi olarak.
Başkasının vücuduyla kaim olan.
Müstakil olmayıp başkasına tâbi olarak.
teemmüm
Kasdetmek.
(Ümm. den) Ana edinme. Birini anne kabul etme.
tegafül
Bilmez görünmek, anlamazlıktan gelmek. Kasden kendisini gafil göstermek.
tevbe-i nasuh
Sâdık tevbe. Nasuh tevbesi. Rücu' ettiği günaha bir daha dönmemek veya tevbe eylediği günahı bir daha yapmamak için kasd ve niyet etmek ve bunda tam kararlı olmak.
tevriye
Örtüp gizlemek.
Sözünü veya bir haberi izah etmeyip gizlemek.
Edb: Birkaç mânası olan bir kelimenin en uzak mânasını kasdetmek.
teyemmüm
Kasd.
Fık: Su bulunmadığı veya su bulunup da kullanılması mümkün olmadığı takdirde temiz olan toprak cinsinden bir şey ile, abdestsizliği veya gusülsüzlüğü -hadesi- gidermek maksadiyle yapılan bir ameliyedir.
vatan-ı asli / vatan-ı aslî
Bir insanın doğup büyüdüğü veya içinde barınmak kasdedip, başka yere gitmek istemediği yerdir. Yalnız en az 15 gün kalmak istediği yer de kendisi için vatan-ı ikamettir.
Cennet.
zehl
Dalgınlıkla unutma, geciktirme. İş çokluğundan sonraya bırakma.
Kasden unutma.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
Emzik
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
payidar
ufki
muhavele
sumt
musmır
Kasam
daire-i şümul
tesyid
Sevad
latince
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
kasd
Fazileti
Sorulan soru
prenses
Sevgiden
şuku
Cesid
Ahlaksız
azmay
Erdi