Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
kıymetli
ifadesini içeren
160
kelime bulundu...
a'la / a'lâ / اَعْلٰي
En yüksek, en kıymetli.
ab-ı hayat / âb-ı hayât
Hayat suyu. Saf ve berrak su. İnce ve derin mânâlı söz. Tasavvufta mürşid-i kâmil denilen evliyâ zâtların, insanların mânen canlı, kalblerinin uyanık olmalarına vesîle olan mübârek sözleri, mânevî nazarları (bakışları) ve kıymetli kalblerinden fışkır an teveccüh. Bir şeyin kıymetini kuvvetli bir şek
akik
Meşhur ve kıymetli, ekseriya kırmızı renkte olan ve yüzük gibi şeylere takılan taş.
Hicaz vilâyetinde bir vâdi.
Yolunu yaran gür su.
aktab / aktâb
Kutublar. Tasavvufta yüksek derecelere ulaşmış mübârek, kıymetli zâtlar Kutb'un çokluk şeklidir.
antika
Kıymetli sanat eseri.
yun. Kıymetli san'at eseri. Eski zamandan kalma eser.
Eskiden kalma kıymetli eser.
arşiv
Eski ve tarihçe kıymetli olan resmi kayıt ve kâğıtların saklandığı yer.
(Fransızca)
Bir mevzu hakkında toplanmış muhtelif vesikaların hepsi.
(Fransızca)
Kıymetli belgelerin saklandığı yer.
arz
Bir büyüğe bir şeyi hürmetle vermek. Bir işi büyüğüne hürmetle anlatmak. İzâh etmek. Takdim etmek. Bir kimseye bir şeyi izhar etmek.
Kıymetli bir şeyi diğer bir şeyle değiştirmek.
Bir şeyin birden, âniden meydana gelmesi.
Altın ve paradan gayrı mal, metâ. Bir şeyin uz
as
Sansar cinsinden siyah kuyruklu, beyaz tüylü kakum denilen bir hayvan, çok kıymetli olan postu için avlanır.
asar-ı celile ve cemile / âsâr-ı celile ve cemile
Güzel ve kıymetli eserler.
asar-ı giran-baha / âsâr-ı giran-bahâ
Çok kıymetli, değeri yüksek olan eserler.
aziz / azîz
Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Her zaman izzet ve şeref sâhibi. Gâlib, benzeri olmayan, büyük ve küçük her şeyin O'na şiddetle ihtiyâcı olan.
Kıymetli, şerefli, üstün.
baha-dar
Pahalı değerli, kıymetli.
(Farsça)
bahadar / bahâdar / بهادار
Kıymetli.
(Farsça)
batıl satış / bâtıl satış
Sahîh olmayan, yâni dînen bulunması lâzım gelen şartların hepsi veya bir kısmı bulunmayan satış, alış-veriş. Satılacak malın mütekavvim olması (kullanılmasına dînen izin verilmesi, kıymetli ve kullanılabilir olması) bu şartlardandır. Buna göre; domuz, içki ve denizdeki balık mütekavvim değildir.
bedestan
Değerli, kıymetli kumaşlar, silâhlar ve mücevherler vs. alış-verişine mahsus üstü örtülü ve mahfuz çarşı.
(Farsça)
berceste
Sağlam ve lâtif.
(Farsça)
Seçme.
(Farsça)
Edb: Zahmetsizce hatıra geliveren ve fakat çok kıymetli olan söz.
(Farsça)
billur
Şeffaf, parlak taş, elmas gibi kıymetli. Cam gibi parlayan.
biş-baha
Pahalı, fiatı yüksek, değerli, kıymetli.
(Farsça)
bistam
Kıymetli bir cins taş olan mercan.
(Farsça)
bü'bü'
Her nesnenin aslı.
İzzet, kerem.
Zeyrek akıllı, zarif kişi.
Hâkim, seyyid.
Gözbebeği.
Mc: Çok kıymetli ve değerli olan şey.
buhari-işerif / buhârî-işerîf
İslâm dîninde Kur'ân-ı kerîmden sonra en kıymetli, en üstün kitap. Kütüb-i sitte adı verilen meşhur altı hadîs kitabının birincisi.
cevahir / cevâhir
(Tekili: Cevher) Cevherler. Çok kıymet verilen ve az bulunan şeyler, çok kıymetli mâden veya taşlar.
Mc: Çok kıymetli söz veya faydalı yazılar.
Cevherler, kıymetli taşlar.
cevahir-i aliye / cevâhir-i âliye
Yüksek ve kıymetli cevherler.
cevahir-i gàliye / cevâhir-i gàliye
Kıymetli cevherler.
cevher
Bir şeyin özü, esası.
Kıymetli taş.
Çelik üzerindeki nakış.
Edb: Noktalı harf.
Yalnız noktalı harflerin ebcedîsi hesab edilerek yazılan manzum tarih.
Harflerin noktası.
Fls: Varlığı kendinden olan, var olmak için kendi dışında başka birşeye muh
Öz, kıymetli taş, atom.
cevher-i cihanbaha / cevher-i cihanbahâ
Dünyalar kadar kıymetli cevher.
cevher-i şeriat
Cevher gibi kıymetli olan şeriat, İslâmiyet.
cez'
Damarlı akik. Göz boncuğu adı verilen, kara alaca ve kıymetli bir süs taşıdır.
cihan-baha / cihan-bahâ
Dünya kadar kıymetli.
cihan-değer
Cihan kıymetinde. Çok kıymetli.
(Farsça)
cimse
Rengi gökrek kızıllığa yakın kıymetli bir taş.
cum'a
Müslümanlara mahsûs mübârek, kıymetli bir gün.
cümame
(Çoğulu: Cümâm) Yuvarlak inci. Kıymetli taş. Gümüşlü boncuk. Büyük inci tanesi. Gümüşten yapılıp dizilen inci gibi toplar.
define / defîne
Para veya altın gibi eskiden saklanmış şeylerin bulunduğu yer.
Kıymetli eşya. Kıymeti ve değeri yüksek olan şeyler veya kimse.
Yere gömülmüş kıymetli eşya.
dehnec
Zümrüt gibi bir kıymetli taş.
dibac
(Çoğulu: Debâbic) Atlas dedikleri kıymetli ipek bez.
dürer-bar / dürer-bâr
İnciler yağdıran.
Mc: Çok kıymetli ve güzel sözler söyleyen.
düstur-u gàliye
Kıymetli prensip, kanun.
egarr
Çok parlak ve kıymetli. Beyaz şey.
İşi güzel ve hatırlı olan kimse, aziz ve şerefli. (Müennesi daha çok müsta'meldir: Şeriat-ı Garrâ gibi.)
ehemm
Çok mühim olma, daha mühim. Çok kıymetli, çok lüzumlu.
elhamdülillah
"Hamd, şükür Allahü teâlâya mahsûstur, bütün nîmetler O'ndandır" mânâsına mübârek, kıymetli bir söz. Buna hamdele de denir.
elmas
Çok kıymetli, beyaz, şeffaf mâden. Cevher. Kıymetli taş. (En saf karbondur.)
eser-i alü'l-ali / eser-i âlü'l-âlî
Çok yüksek ve kıymetli eser.
eser-i kıymettar ve manidar / eser-i kıymettar ve mânidar
Oldukça kıymetli ve anlamlı olan eser.
estağfirullah
Allahü teâlâdan hatâ ve kusurlarımı bağışlamasını dilerim, mânâsına; mübârek, kıymetli bir söz.
fağfur
Yarı şeffaf Çin porseleni. Çok kıymetli porselenden yapılan yemek kabı. Çin yapısı.
Eskiden Çin İmparatoruna verilen isim.
faikiyyet
Üstünlük. Kıymetlilik.
feyruzec
Piruze dedikleri kıymetli taş.
firuze
Nişabur'da çıkan açık mavi renkli ve kıymetli bir taş.
gali / galî
Pahalı. Kıymetli. Ağır.
Haddini tecâvüz eden, haddini aşan.
Kıymetli.
galiye
Galeyan eden.
Değerinden çok pahalı.
Misk ve amberden yapılmış meşhur koku.
Hoş kokulu kıymetli madde.
gàliye
Kıymetli, pahalı.
girami / girâmî / گرامى
Değerli, kıymetli, saygın, sayın.
(Farsça)
giran-maye
Kıymetli ve değerli olan şey.
(Farsça)
giranbeha / giranbehâ / گران بها
Değerli, kıymetli.
(Farsça)
girankadr / گران قدر
Kıymetli.
(Farsça - Arapça)
girankıymet / گران قيمت
Kıymetli, değerli, pahalı.
(Farsça - Arapça)
harika / hârika
İmkânların üstünde olan şey, hayret uyandıran, hayranlık vren. Büyük ve görülmedik eser. Görülmedik derecede kıymetli.
has ve halis kardeşler / has ve hâlis kardeşler
Kıymetli ve ileri gelen; samimî mühim talebeler.
hass / hâss
(Çoğulu: Havass) Hususi. Hâlis. Kıymetli ve ileri gelen mühim yakınların topluluğu.
Bir şeyde bulunup başkasında bulunmayan. Umumi olmayıp mahsus olan.
Tam ayar olan, yabancı maddelerle karışık olmayan ve içinde bozuk bulunmayan. Tek, münferid.
Saf.
Tar: Osman
hazine / hazîne
Define.
Kıymetli şeyleri saklayacak sağlam yer.
Altın, para ve mücevher gibi kıymetli şeylerin saklandığı yer.
hazine-i hümayun
Hazine-i Hümayun'da bulunan savaş eşyasından bir kısmının manevî değeri büyüktü. Diğer kısmının ise maddî değeri fazla idi. (Savaşlarda ele geçirilen kıymetli ganimet, padişahlardan kalmış olan değerli eşyalar gibi.)
hegemonya
yun. Kuvvetle ve kıymetli vasıflarla olan üstünlük.
Bir devletin başka bir devlet üzerindeki siyasi üstünlüğü ve baskısı.
hil'at
Yüksek makamdaki zatların beğendiği kimseye ve takdir edilen zevata giydirdiği kıymetli, süslü elbise. Kaftan.
hil'at-i fahire / hil'at-i fâhire
Çok kıymetli ve değerli olan kaftan.
hizane
(Hizânet) Hazine, kıymetli mücevheratın saklandığı yer.
Hazinedarlık.
Mc: Kalb, gönül, hatır.
hulel-i fahire / hulel-i fâhire
Kıymetli, şaşaalı, parlak elbiseler.
ifraz hazinesi
Tar: Kullanılmayan kıymetli eşyanın saklandığı yer. Bu gibi kıymetli şeylerden ikinci dereceden olanların muhafaza olunduğu yere de "Bodrum Hazinesi" denilirdi.
ıkd
İnci. Gerdanlık. Mücevher, boyuna takılan dizilmiş kıymetli şey.
İnci dizecek iplik.
Hurma salkımı.
kaddesallahü teala esrarehümül'aziz / kaddesallâhü teâlâ esrârehümül'azîz
Daha çok tasavvuf büyüklerinin, evliyâ zâtların isimleri anılınca ve yazılınca söylenen veya yazılan Allahü teâlâ onların kıymetli sırlarını temiz, mübârek eylesin mânâsına duâ ve saygı ifâdesi. Bir kişi için Kaddesallahü sırrehü; iki kişi için Kadde sallahü sırrehümâ denir.
karm
(Çoğulu: Kurum) Değerli insan. Kıymetli insan.
katarat-ı semine
Kıymetli damlalar.
katre-i gevher
Cevher damlası. İnci tanesi.
Pek kıymetli şey.
kenz
Define, hazine. Yer altında saklı kalmış kıymetli eşya, para veya altın gibi şeyler.
kerem
Nefaset, izzet, şeref. Al-i-cenâbâne ihsan, inâyet.
Kıymetli şeyleri kemal-i rıza-i nefisle verme.
Mecd ve şeref.
kerime
Kız evlâd.
Kendine ikram edilmiş kimse. Şerefli.
Güzide, seçkin, kıymetli şey.
Vücudun kıymettar yerlerinden her biri.
kılade
Gerdanlık. Boyna takılan kıymetli şey.
Akarsu.
kıymet-dar / kıymet-dâr
Değerli, kıymetli, pahalı.
(Farsça)
kıymetdar / kıymetdâr / ق۪يمَتْدَارْ
Kıymetli, değerli.
Kıymetli, değerli.
Kıymetli.
kıymettar / kıymettâr
Kıymetli, değerli.
kıymettarlık
Kıymetlilik, değerlilik.
kündekar / kündekâr
Sedefçi. Kıymetli ağaçları işleyen. Marangoz.
(Farsça)
künuz-u mütenevvi / künûz-u mütenevvi
Çeşit çeşit kıymetli hazineler.
kurum
(Tekili: Karm) Değerli insanlar. Kıymetli ve değeri büyük kişiler.
la'l
Kırmızı. Al renk.
Dudak. Kırmızı ve kıymetli bir süs taşı.
leyle-i kadr
Ramazân-ı mübârekin ve senenin en kudsi ve kıymetli gecesi. Kur'ân âyetlerinin ilk defa vahiy ile gelmeye başladığı gece.
liyakat
İktidar. Ehliyet. Hüner. Lâyık olmak. Fazilet. Kıymetlilik.
lü'lü'
İnci.
Parlak. Ziyalı. Kıymetli.
madalya
İtl. Büyük işlerde muvaffak olanlara veya büyük fedakârlık ve kahramanlık gösterenlere hediye ve hatıra olarak verilen ve çok defa yuvarlak biçimde, göğüse takılacak şekilde olan kıymetli madeni parça.
madde-i ulya / madde-i ulyâ
Kıymetli cevher maddesi, yüksek madde. Çok kıymetli şey.
magas
(Çoğulu: Emgâs) Kıymetli iyi deve.
mahbube
(Hubb. dan) Sevilmiş veya sevilen kadın. Muhabbet edilen kadın veya kız.
Vaktiyle çok kıymetli ve pahalı olan lâle cinsinden bir çiçek.
mahzen ve medfen-i mücevherat / mahzen ve medfen-i mücevherât
Kıymetli taşların ve hazinelerin bulunduğu define ve mahzen.
mahzeniyet
Hazine değerinde oluş, kıymetlilik, stok değeri.
mal
Fık: Bir kimsenin tasarrufunda bulunan kıymetli, lüzumlu şey. (Varlık, servet, para, ticaret eşyası gibi.)
Varlık, para, kıymetli eşya.
mal-ı mütekavvim / mâl-ı mütekavvim
Kıymetli mal. İslâm'a göre yenilmesi, içilmesi, kullanılması ve faydalanılması mümkün olan mal.
mehamm
(Tekili: Mühim) Mühim şeyler. Kıymetli işler. Umur-u azime.
Düşündürücü şeyler.
mektubat-ı rabbani / mektûbât-ı rabbânî
Büyük âlim ve velî İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârûkî hazretlerinin îmân, îtikâd ve tasavvuf bilgilerini öğreten mektublarından meydana gelen pek kıymetli kitab.
mesanid / mesânîd
Meşhûr ve çok kıymetli hadîs kitablarından; İmâm-ı Ahmed bin Hanbel'in "Müsned'i", Ebû Ya'lâ'nın "Müsned'i", Abdullah Dârimî'nin "Müsned'i" ve Ahmed Bezzâr'ın "Müsned'i"nin hepsine birden verilen isim.
mesel-ul a'la / mesel-ul a'lâ
En kıymetli, en güzel misal. En güzel ta'rif ve söz.
meta'
Fayda. Menfaat.
Kıymetli eşya. Tüccar malı.
metanet
Sağlamlık. Kavilik. Sözünden ve kararından dönmemeklik. İnsanın, fikrinde sabır, azminde kavi ve akidesinde rüsuh sahibi olması. (Mukabili zaaf'dır) (Hak, iman ve İslâmiyet uğrunda metanet göstermek, çok kıymetli bir seciyyedir.)
mezaya-yı galiye / mezâyâ-yı galiye
Çok kıymetli, yüksek meziyetler.
Çok kıymetli, yüksek meziyetler.
mihrap
Câmide cemaatle namaz kılarken imamın bulunduğu yer; bir mekânın en şerefli ve en kıymetli yeri.
miyanser
Yarısı kıymetli taşlarla süslü bir cins taç.
(Farsça)
mücevher
Kıymetli taş.
Cevher ile süslenmiş. Elmaslı. Çok kıymetli.
Mc: Kıymetli fikir veya söz.
Edb: Yalnız noktalı olan harfleri, ebced hesabına göre sayıldığı zaman, tarih çıkan beyt veya mısra.
mücevherat / mücevherât
Kıymetli taşlar.
(Tekili: Mücevher) Kıymetli taşlar. Mücevherler. Süs ve zinet için kullanılan kıymetli şeyler.
Mücevherler, kıymetli taşlar.
mücevherat dükkanı / mücevherat dükkânı
İçerisinde kıymetli taşların, sanat eserlerinin satıldığı dükkân.
mücteba / müctebâ
Seçilmiş. Kıymetli, ihtiyar olunmuş.
Seçilmiş, kıymetli.
mühimm
Düşündürücü.
Değeri çok fazla. Kıymetli.
Lâzım ve muktezi olan.
muhterem
Hürmet görmüş. İhtiram olunmuş. Kıymetli ve şerefli kimse.
mukarrebun
Büyük meleklerden bir zümre.
Takva ve ubudiyyet ile evliya derecesine gelmiş, Cenab-ı Hakk'ın indinde çok kıymetli ve mübarek büyük zâtlar.
Yakınlaşmış olanlar.
mün'am
Çok kıymetli ve nazlı olarak büyütülmüş.
murassa'
Süslü. Kıymetli taşlarla süslenmiş. Sırmalı.
Birbirine yanaştırılmış. Oturtulmuş.
Edb: İki mısra veya iki fıkrası birbiri ile aynı vezin ve kafiyede olan söz veya beyit.
Bir nevi yazı.
murassaat
(Tekili: Murassa') Murassâlar. Cevher ve inciler gibi şeylerle. Süslenmiş olanlar. Takdir edilip yerleştirilmiş süslü ve kıymetli şeyler.
müşerref
Şereflenmiş, şerefli. Herkesce kıymetli.
mütekavvim mal
Kıymetli, kullanılması mubâh ve mümkün olan mal.
nabi
Haber veren, haberci.
Urfa'lı kıymetli bir şâirin ismi. (Mi: 1626- 1712)
nakd-i can / nakd-i cân
En kıymetli olan şey.
nakdine
Hazır ve peşin para.
Kıymetli ve değerli mal.
namus
Irz, iffet, edeb, hayâ.
Şeriat.
Melâike.
İrade-i İlâhiyenin tecellisi.
Nizam.
Emniyet ve istikamet gibi faziletlerin muhassalası olan pek kıymetli haslet.
Bir kimsenin mahrem, gizli esrarı olup işleri ve hallerinin iç yüzüne vakıf ve muttali ki
nazm-ı celil
Pek büyük kıymetli nazm edilmiş güzel söz.
Kur'an-ı Kerim'in bir vasfı.
Celil olan Cenab-ı Hakk'ın nazmı.
nebi-yi efham
En büyük, en kıymetli olan Hz. Peygamber (A.S.M.)
nefaset
Beğenilir olmak, kıymetlilik, değerlilik, çok güzellik, pek iyilik. Nefis ve mergub olmak.
niam-ı esasiye
Esas nimetler, en lüzumlu maddeler. İman, din gibi en kıymetli İlâhi ihsanlar.
propaganda
Bir fikri veya malı herkese bildirmek veya kabulü için yapılan ilân. Çok kıymetli olduğu veya olmadığı hâlde bir şeyin kıymetini arttırmak maksadiyle yapılan konuşma veya ilânat.
(Fransızca)
racih
Üstün olan. Kıymetli, faziletli ve itibarı fazla olan.
Fık: Beyyinatta, bürhan ve delilin tercihinde delili üstün, beyyinesi evlâ ve makbul olan taraf.
raic / râic
Kıymetli olan ve halk arasında tutulan.
resul-i ekrem / resûl-i ekrem
Peygamberlerin en üstünü, en kıymetlisi olan Muhammed aleyhisselâm.
risale-i kıymetdari / risale-i kıymetdarî
Çok kıymetli risale; Yirmi Sekizinci Söz.
risale-i şerif
Şerefli ve kıymetli risale.
sa'deddin-i taftazani / sa'deddin-i taftazanî
(Hicr: 722-792) Horasan taraflarında Teftazan'da doğdu. İslâmiyete kıymetli eserleriyle hizmet eden büyük âlimlerdendir. Asıl ismi Ömer oğlu Mes'ud'dur.
sadef
Deniz böceklerinin kıymetli kabuğu ve onlardan yapılan şeyler.
Sert, parlak ve şeffafa yakın madde. İnci kabuğu.
sahabe / sahâbe
Peygamber efendimizi sallallahü aleyhi ve sellem sağlığında bir an gören, eğer âmâ ise (gözü görmüyorsa), bir an konuşan, îmân etmiş büyük-küçük mü'minlerin birkaç tânesine veya daha fazlasına verilen isim. Sâhib kelimesinin çokluk şeklidir. Hürmet ve saygı için, "Resûlullah'ın kıymetli ve mübârek a
secaya-yı gàliye / secâyâ-yı gàliye
Çok kıymetli ve yüksek huylar.
secaya-yı samiye / secaya-yı sâmiye / secâyâ-yı sâmiye
Yüksek ve kıymetli seciyeler.
Yüksek ve kıymetli karakterler, vasıflar.
sekkaki / sekkakî
(Hi: 555-626) Harzem'li olup edebiyat ve kelâm ilminde çok kıymetli ve mühim bir İslâm âlimidir. "Miftâh-ül Ulûm" isminde sarf ve nahivden ve aruz kafiyesinden bahseden eseri vardır. Sadeddin-i Taftazanî bu kitabı şerhetmiştir.
semin
(Semine) Çok değerli, pahalı, kıymetli.
seniyye
(Seniye) Yüksek. Çok mühim ve kıymetli, âli olan.
şeriyy
İyi, kıymetli at.
server-i kainat / server-i kâinât
Kâinâtın efendisi, en kıymetlisi Muhammed aleyhisselâm.
şeytan
İblis. (Cenab-ı Hakk'ın emrine isyan ettiğinden rahmetinden kovulmuş, şerleri ve muzır şeyleri temsil eder ve ateşten yaratılmıştır. Bütün melekler Cenab-ı Hakk'ın emriyle Hazret-i Âdem'e secde ettiği halde Şeytan: "O, topraktan yaratılmıştır, ben ateşten yaratıldım. Ben ondan daha kıymetli ve yükse
seyyid-ül-istiğfar / seyyid-ül-istiğfâr
Duâ ve istiğfârların başı. İstiğfâr duâlarının büyüğü. Allahü teâlâdan günâhın bağışlanmasını istemek için yapılacak duâların en üstünü, en kıymetlisi.
şikar
Mc: Değerli, kıymetli.
sübhanellah / sübhânellah
Allahü teâlâyı noksanlık ve kusur olan şeylerden tenzîh ederim, uzak tutarım mânâsına, mübârek, kıymetli bir söz.
sünnet-i seniyye
Hz. Peygamber'in (A.S.M.) sözlerine, emirlerine ve harekâtına dâir en yüksek ve kıymetli hâller, tavırlar, hareket düsturları.
tac
Hükümdarların başlarına giydikleri mücevherli ve kıymetli taşlarla süslü başlık.
Müslümanların, Peygamberimizin sünnetine uygun olarak veya onu temsilen başlarına sardıkları örtü; sarık, imame.
Gelinlerin başlarına koydukları cevahirli süslü başlık.
Kuşların başındaki
terk-i dünya / terk-i dünyâ
Dünyâyı terk etmek.
Mübah (dinde izin verilen) şeylerin hepsini terk edip, yalnız, yaşamak için ve dînini korumak için zarûrî, lâzım olan mübahları kullanmak, yâni mübahların zarûret miktârından fazlasını terk etmek. Böyle terk-i dünyâ çok kıymetli ve faydalı ise de çok güçtür.
Haram
tevafukat-ı gaybiye
Göze görünmeyen ve bizim için gaybi olan tevafuklar. Kur'an veya kıymetli dinî eserlerde, bir kısım kudsi kelimelerin, yazılışlarında İlâhî bir takdir ile, altalta ve yanyana dizilişleri.
tevdiat / tevdiât
Emânetler. Emânet bırakmalar. Emniyetli bir yere kıymetli bir şeyi teslim etmek.
ümmehat
(Tekili: Ümm) Analar.
Esaslar, asıllar.
İslâmî ana eserler. Me'haz olabilecek kıymetli ilmî eserler.
vakf
Mükellef (akıllı, müslüman ve ergenlik çağına erişmiş)kimsenin kendi mülkü olan mütekavvim (belli, kıymetli ve dayanıklı) malının menfaatini (faydasını) hiçbir şarta bağlamadan, müslüman veya zımmî (gayr-i müslim vatandaş), bütün veya belli fakirle re bırakması. Vakfın çoğulu evkâftır. Vakfe
vakıf / vâkıf
Mülkü olan belli ve kıymetli malının menfaatini bir şarta bağlamadan müslüman veya zımmî (gayr-i müslim vatandaş) bütün veya belli fakîrlere Allah rızâsı için terkeden kimse.
Bir işten haberi olan.
Arafât'ta vakfeye duran.
vecize
Edb: İbaresi kısa, mânası geniş olan çok kıymetli söz, özlü söz. Kısa, veciz söz.
verık
Çok eskiden kullanılan gümüş para. Kıymetli para.
vücud-u kıymetdar
Değerli vücut, kıymetli varlık.
yakut / yâkut
Çeşitli renkleri olan kıymetli bir süs taşı.
Çeşitli renkleri olan kıymetli bir süs taşı.
zarar
Lüzumlu ve kıymetli bir şeyin eksilmesi veya kaybolması. Ziyan. Kayıp.
zat-ı ali-kadr / zât-ı âli-kadr
Kıymetli, yüce şahsiyet, kişi.
zeberced
Zümrüd cinsinden ve onun kadar kıymetli olmayan, sarımtırak yeşil, cam parlaklığında kıymetli taş.
Kıymetli bir taş.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
ram olmak
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
Meyadi
yek
tarikussalat
lanet
Âmentü billah
تيركش
ikindi
Berzah
sehabe
müsterham
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
kıymetli
döküm
vatan
Hırsız
eclil
farklı olan
Risale
hışım
koca
Omurga