Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
küp
ifadesini içeren
125
kelime bulundu...
müceddid / müceddîd
Yenileyici, kuvvetlendirici. İslâm dînini kuvvetlendiren, bid'atleri yâni İslâm dînine sokulmak istenen reformları, hurâfeleri söküp atan ve sünnetleri ortaya çıkaran âlim.
ahrab
Kulağı kesik.
Kulaktaki küpe deliği.
aliz / âlîz
Alihten veya Aliziden fiilinden emirdir. İsm-i fâili Alizende Türkçedeki mânası: Zayıf, cılız.
(Farsça)
Farsçada: Hayvanın ürküp sıçraması, çifte atması, huysuzluk edip sıçramasına denir.
(Farsça)
atiye
Azgın.
Büküp büküp atan.
avize-i guş / avize-i gûş
Küpe.
benna-guş / benna-gûş
Kulağın aşağı sarkan yumuşak kısmı ki, küpe asılan yerdir.
(Farsça)
berniye
(Çoğulu: Berâni) Büyük küp.
Küçük horoz.
Bir hurma cinsi.
bünyamin
Yakup Aleyhisselâm'ın en küçük oğlu.
büstuka / büstûka
(Çoğulu: Besâtik) Küçük küp. Küpçük.
celab
Salkım küpe.
(Farsça)
cilf
Boş küp.
Kırılmış, ufanmış köpek esfeli. Arı kovanı.
Kuru ekmek parçası. Kuru ekmek kenarı.
Yüzülüp karnı çıkmış ve başı ile ayağı kesilmiş koyun.
Her nesnenin parçası.
Hoyrat, kaba. Ayak takımından.
cübb
Kuyu.
Küp. Kulpsuz desti.
Vaktiyle zindan gibi kullanılan çukur, susuz kuyu.
daire-i takva / daire-i takvâ
Takvâ dairesi; Allah'tan korkup emir ve yasaklarına titizlikle uyma dünyası.
debh
Belini büküp eğildiğinde, başını öne doğru fazlaca eğmek.
dehane
Küp, testi, fırın ve bunlara benzer şeylerin ağzı.
(Farsça)
dehşet
Korkup kaçılacak şey. Ürkmek, şaşmak. Korku ve telâş içinde olmak.
denn
(Çoğulu: Denân) Küp.
dinan
Küpler.
ehl-i takva / ehl-i takvâ
Takvâ sahipleri; Allah'tan korkup emir ve yasaklarına titizlikle uyan kimseler.
ehl-i takva ve salahat / ehl-i takvâ ve salâhat
Allah'tan korkup emir ve yasaklarına titizlikle uyan ve dindarlıkta çok ileri olan kimseler.
ehlitakva
Allahtan korkup günahtan sakınan kimseler.
ekvab
Küpler, kadehler. Sırçalar.
esis
Titremek.
Küp veya desti saksısı ki, içinde reyhan ekerler.
fazl-ı israil-i kudret / fazl-ı isrâil-i kudret
Lâkabı İsrâîl olan güçlü Yakup'un (a.s.) üstünlüğü, fazileti.
fesk
Yola gitmek.
Kan döküp adam öldürmek.
fetk
Şak etme. Ayırma. Yarma. Yarılma.
Tıb: Dikilmiş bir şeyi söküp ayırmak.
Kasık yarığı, kasık zarının yarılması ile barsakların torba içine dolmasından ibaret sakatlık. Fıtık hastalığı.
Şafak sökmesi. Fecir ağarması.
Parçalanıp birbirine düşmüş cemaat.
gevher-i pend
Nasihat küpesi.
guş-var
Küpe, kadınların kulaklarına taktıkları mücevher.
(Farsça)
guşvare / gûşvâre / گوشواره
Küpe.
(Farsça)
habiye
(Çoğulu: Havâbi) Küp.
Küçük havuz.
Kuyu.
hadde
Erimiş madeni döküp tel yapmağa mahsus delikli maden levha.
halede
Küpe.
halkabeguş
Kulağı küpeli, kulağı halkalı.
(Farsça)
Mc: Köle, esir.
(Farsça)
harras
Küp yapan.
hars
(Çoğulu: Hırâs) Küp.
hazır
Hazer eden. Korkup çekinen.
hett
Yırtmak.
İkiye büküp kırmak.
Dökmek.
hıbve
(Çoğulu: Hubâ) Gökyüzüne yayılmış büyük bulut.
Dizlerini büküp, mak'adı üzerine oturup, elleri dizleri altından bağlamak.
Bele takılan şey.
hid'
Koyunlar ürküp dağıldıklarında, onları durdurmak için söylenen bir kelimedir.
hiff
Yağmurunu döküp hafiflemiş bulut.
Biçilmediğinden tanesi dağılmış ekin.
Bir nevi balık.
hiras
Korku. Şaşırıp bozulmak, ürküp çekinmek.
(Farsça)
hum / خم
Küp.
(Farsça)
Şarap küpü. İçine şarap doldurulan küp.
(Farsça)
Küp.
(Farsça)
humbara
Küçük küp.
(Farsça)
Ask: Demir veya tunçtan dökülmüş, içi boş ve yuvarlak olarak yapılan ve içine patlayıcı maddeler doldurularak havan topu veya elle atılan harp aleti. Havan topu ile atılana havan humbarası, elle atılana da el humbarası denirdi.
(Farsça)
Para biriktirmek için kullanılan topr
(Farsça)
humçe
Küçük küp.
(Farsça)
humhane
Meyhane.
(Farsça)
Şarap küplerinin konulduğu yer.
(Farsça)
Tas: Âşığın kalbi.
(Farsça)
hunuz
Kokup fenâ olmak.
i'tikal
Sağmak için koyunun ayaklarını iki bacağı arasına alma.
Devenin dizini büküp bağlama.
Güreş yaparken rakibini sarmaya getirip yıkma.
inhicam
(Bina) çöküp yıkılma.
intiza' / intizâ' / انتزاع
Söküp alma.
(Arapça)
irtias
Küpe takma.
ısr
Ahd. Sözleşme. Yemin.
Kulakta küpe deliği.
Şiddetli ahkâm ve teklifler.
Altındakini yerinde tutan ağırlık, bağ.
istinfar
Ürküp dağılma.
istisal / istîsal
Kökünden söküp atmak, kökünü kazımak.
ittika
Korkup sakınma.
ka'b / كعب
Aşık kemiği.
(Arapça)
Tavla zarı.
(Arapça)
Küp.
(Arapça)
kali'
(Kal. dan) Kökten söküp atan. Kökünden çıkaran.
kebas
Misvak ağacının yemişi.
Bir şeyin kokup bozulması.
kerame
İzzet, şeref. Küp ağzına koydukları tabak.
kulleteyn
Eni boyu ve derinliği altmışar santimetre veya çapı 48, derinliği 96 santimetre olan bir küp veya silindir şeklindeki havuz veya 500 rıtl yâni 220 kg su.
küreyvat-ı hamra
Kırmızı kan kürecikleri. Kana kırmızı rengini veren, çekirdeksiz, yuvarlak, küçük hücrecikler olup kanın her mm.küpünde beş milyon kadar bulunurlar, beden hücrelerine erzak dağıtırlar ve bir kanun-u İlâhî ile hücrelere erzak yetiştirirler. (Tüccar ve erzak memurları gibi)
kurt
(Çoğulu: Kırta-Kırat) Küpe.
kurut
Küpeler. Kadınların kulaklarına taktıkları mücevherler.
küvb
(Çoğulu: Ekvâb) Kulpsuz bardak. Küp.
lando
Üstü önden ve arkadan açılıp kapanır, körüklü, geniş araba nevilerinden biridir. Halk arasında "Landon" şeklinde telâffuz edilen bu araba, fayton ve kupalara nazaran daha ağır ve gösterişli idi.
(Fransızca)
lübud
Kuşun göğsü üstüne çöküp yatması.
Yapışmak.
mehreb
Sığınılacak yer.
Ürküp kaçma.
mendub
Yapılması beğenilen iş. Şeriatın yasak etmediği veya emretmediği iş olmakla beraber yapılmasında sevab ve mendubiyet olan amel. Müstehab.
İyilikleri anlatılarak arkasından gözyaşı döküp ağlanan ölü.
menguş
Küpe.
(Farsça)
meşduh
Şaşkın, şaşırmış. Ürküp korkmuş.
metremik'ab / مترو مكعب
Metreküp.
(Arapça)
mihzab
Boyacıların elbise boyadıkları küp.
mik'ab / مكعب
Küp.
(Arapça)
miş'al
(Çoğulu: Meşâıl) Köylülerin deriden yaptıkları ayaklı küp.
mu'tekil
Sağmak için koyunun ayaklarını iki bacağı arasına çekip alan.
Devenin dizini büküp bağlıyan.
Güreşte rakibini sarmaya getirip yıkan.
müde'as
Kırda Arabların ekmek pişirdikleri tennur.
Sıcak kül döküp üstünde et pişirilen yer.
muhasara
Bir kişinin, diğer kimsenin elini tutup yürümesi veya ellerini birbirinin kuşağına sokup yürümeleri.
müka'ab
Geo: Mikâp, küp.
mürteid
(Ra'd. dan) Ürken, korkan. Korkup titreyen.
müşennef
Küpe takınmış, küpeli. Küpe takarak süslenmiş.
mütehaşşi
Korkan, irkilen. Hürmet ile korkup çekinen.
müteşennif
Küpe takınan.
muttaki
Allah'tan korkup emir ve yasaklarına titizlikle uyan kimseler.
müttaki / müttakî
Takva ehli, Allah'tan korkup emir ve yasaklarına titizlikle uyan.
mütteki / müttekî
Takvâ sâhibi. Allahü teâlâdan korkup, haramlardan, dinde yasak edilen şeylerden sakınan.
natafe
(Çoğulu: Nutuf) Küpe.
nefret
Tiksinmek, ürküp kaçmak.
Birisinin yakını ve akrabası.
Tiksinmek, ürküp kaçmak.
Ürküp kaçma.
İğrenç bulup tiksinme.
nefur
Ürken, ürküp kaçan.
Herkese iyiliği dokunan kimse.
nüfur
Ürküp kaçma, dağılma, firar etme.
İntikal etme.
Hacıların Mina'dan Mekke'ye doğru gitmeleri.
ra'sa'
Kulakları küpe gibi uzunca sarkık olan yahut ucunu kesmekten ilişik kalıp sallanıp duran kulakları asılı olan dişi koyun.
ra'se
(Çoğulu: Riâs) Kulağa takılan küpe.
rakud
(Çoğulu: Revâkıd) Derinliği fazla olan küp.
rehbeten
Korkup çekinerek, çekingenlikle.
rubuz
Koyun, sığır, at, katır ve köpeğin ayaklarını büküp yatması. (Yattıkları yere "merbaz" derler)
sahire
İçine kızmış taş koyup kaynatılan ve üstüne yağ döküp içilen süt.
şenf
(Çoğulu: Şünuf) Salkım küpe.
sermele
Yemeği sakalına döküp ellerini bulaştıra bulaştıra yemek.
tahaşşün
Kin tutmak.
Kokup yemek.
tahasür
Birbirinin beline elini sokup yürümek.
Eli böğürüne koymak.
tahli'
(Hal'. dan) Söküp çıkarmak. Koparmak.
Tahttan indirmek.
tahliz
Bir kimsenin kulağına küpe ve koluna bilezik takmak.
takli'
(Kal'. den) Yarmak.
Mübalâğa ile koparmak. Kökünden söküp koparmak.
takrit
Kulağına küpe takmak.
Davarın başına yular takmak.
takva / takvâ
Allah'tan korkup emir ve yasaklarına titizlikle uyma.
takva-yı kamile / takvâ-yı kâmile
Allah'tan korkup emir ve yasaklarına titizlikle uyma.
takvacı / takvâcı
Allah'tan korkup emir ve yasaklarına titizlikle uyan.
takvacılar / takvâcılar
Allah'tan korkup emir ve yasaklarına titizlikle uyanlar.
tantif
Kulağına küpe geçirmek.
teebbüd
Ürküp çekinme.
Evlenmeme, bekâr kalma.
tefessüh
Alçaklaşmak. Bozulmak.
Çürümek. Kokup dağılmak.
Tâkattan düşmek.
tehaşi
(Haşy. dan) Korkup çekinme, sakınma.
tehevvür / تهور
Küplere binme, köpürme.
(Arapça)
Tehevvür etmek:
Küplere binmek, köpürmek.
(Arapça)
tenattuf
Küpe takma.
tensil
(Kuş ve diğer hayvan) tüylerini yeleklerini, yününü ve kılını döküp kavlamak.
teşennüf
Küpe takınma.
Süslenme.
tesmir
(Semer. den) İktisad ederek malın çoğalması.
Ağaçların çiçeklerini döküp yemiş bağlaması.
teşnif
Küpe takma. Küpe takınma.
Süslenme. Küpe ile süsleme.
tevhişat / tevhişât
(Tekili: Tevhiş) Ürküp kaçmasına sebep olmalar, ürkütmeler.
teyhür
Yar gibi çöküp yığılmış kumluk.
vegne
Geniş küp.
vezn-i mahsus
Özgül ağırlık. Bir cismin bir santimetre küp hacmindeki parçasının ağırlığı.
Edb: Nazmın veya kelimenin belli kalıplarından her biri. Nazmın ahenk ölçüsü.
yahte
Benzer, misil, eş, nazir.
(Farsça)
Oda.
(Farsça)
Küçük küp.
(Farsça)
yakub
Yakup (a.s.).
zemel
Bir yanı üzerine çöküp öbür yanını yukarıya kaldırarak koşmak.
Devenin ayağına ârız olan aksaklık.
Su tulumunun sarkması.
zenh
Yemeğin kokup bozulması.
zenme
Keçinin kulağı ucunda küpe gibi sarkan kıllar.
Devenin kulağından kesip ilişik koydukları parça.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
ram olmak
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
lugat
evliya
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
esfel-i safilin
zat-ı alim
şuaat-ı marifetü'n-nebi
musattah
sultan
feyyaz-ı mutlak
tekaüd
Güftar
ala-ma-farazallah
infal
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
küp
Aklen muhal
söz vermek
Nefh
sosyal çevre
İntikal
Hoşgeldin
şiddetli özlem
üçlü
yazı