Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
izhar
ifadesini içeren
43
kelime bulundu...
arz
Bir büyüğe bir şeyi hürmetle vermek. Bir işi büyüğüne hürmetle anlatmak. İzâh etmek. Takdim etmek. Bir kimseye bir şeyi izhar etmek.
Kıymetli bir şeyi diğer bir şeyle değiştirmek.
Bir şeyin birden, âniden meydana gelmesi.
Altın ve paradan gayrı mal, metâ. Bir şeyin uz
arz-ı hüner
Hüner gösterme, marifet izhar etme.
biat
Bağlılığını, itimadını bildirmek. Birisinin hakemliğini veya hükümdarlığını kabul etmek. El tutarak bağlılığını alenen izhar etmek. Bağlılığını tazelemek.
Rey vermek.
bürhan-ı natık / bürhan-ı nâtık
Konuşan bürhan. Mecaz olarak Peygamberimiz Hz. Muhammed (A.S.M) kastedilir ki; bütün hakikatları isbat ve izhar etmiştir.
el-hak
Hakkın ta kendisi. Tam doğrusu. Tam gerçekten.
Hakkı, hakkı ile izhar ve beyan eden.
Varlığı hiç değişmeyen, ibadete lâyık ve her hakkın sahibi, Allah (C.C.) Âdil-i Mutlak ve Vacib-i lizâtihi.
faruk
Hak ile bâtılı birbirinden ayıran. Haklıyı haksızı ayırmakta çok mâhir olan. (Hak ile bâtılı birbirinden tam ayırarak İslâmiyeti kabul ettiği ve islâm nurunu izhar ettiği ve imân ve küfrün arasını fark ve faslettiği için Hz. Peygamber (A.S.M.) tarafından Hz. Ömer'e (R.A.) bu isim verilmiştir.)
feyz
(Çoğulu: Füyuz) Bolluk, bereket.
İlim, irfan. Mübareklik.
Şan, şöhret.
İhsan, fazıl, kerem. Yüksek rütbe almak.
Suyun çoğalıp çay gibi taşması. Çok akar su.
Bir haberi fâş etmek.
İçindeki düşüncesini izhar etmek.
füyuz
(Tekili: Feyz) Feyizler. İnâyetler. Keremler.
Suyun çoğalıp taşması.
İnsanın içindeki gizli şeyleri saklamayıp izhar etmesi.
Bir haberin fâş ve şayi' olması.
hafy
Gizlemek.
Setretmek, örtmek.
İzhar etmek, görünmek.
Parlamak, yıldıramak.
hakka / hâkka
Kıyamet günü.
Âfet. Devamlı musibet. (Herkesin ve her kavmin amellerini isbat ve izhar eylediğinden kıyamet gününe bu isim verilmiştir)
ibaha
(İbahe) Sevab veya günah olmamak. Bir şeyin yasak ve haram olmaktan çıkması.
İzin vermek. Mübah ve helâl kılmak.
Bir şeyi izhâr etmek.
ibane
Irak etmek, uzaklaştırmak.
Ayırmak.
İzhar etmek, göstermek.
ibda'
İzhar etmek. Bir yerden diğer bir yere çıkmak.
Yaratmak. Nümunesiz şey yapmak.
ihfa / ihfâ
Örtmek, gizlemek; tecvidde bir terim. On beş ihfâ harflerinden önce gelen tenvin veya sâkin nunu, izhâr (birbirinden ayırmak) ile idgâm (birbirine katmak) arasında, şeddeden uzak olarak gunne ile genizden çıkarmak.
ikram
Ağırlamak. Hürmet etmek. Saygı göstermek.
İltifat olarak bir şeyler vermek.
Bağış.
Hesap dışı verilen şey veya yapılan indirme, tenzilât.
Allah'ın lütfu ve ihsanı. (İkramın izharı, yani Allah'ın lütfu ve ihsanı olan ikramın izharı tahdis-i nimettir. İnsanın ne
izhar / izhâr / اظهار
Gösterme.
(Arapça)
İzhâr etmek:
Göstermek, belli etmek, açığa vurmak.
(Arapça)
izhar-ı hak
Hakkı izhar etmek. Hakkı açıklama.
kaşih / kâşih
Düşmanlığını gizleyip izhar etmeyen.
Dağılıp uzaklaşan kimse.
mansus
Nass ile sâbit kılınmış. Âyetle tesbit edilmiş. İzhar ve beyan edilmiş.
Kur'anda açıkça anlatılmış.
mazhar
Sahib olma, nâil olma. Şereflenme.
Bir şeyin göründüğü, izhar olunduğu yer. Çıktığı yer.
mu'rib
İzhar edici, izhar eden, gösteren.
mübin / mübîn
Açık, vâzıh, âşikâr. Ayân kılan, beyan ve izah eden.
Dilediğine doğru yolu gösteren.
Hak ile bâtılın arasını tefrik edip, ayıran. Hakkı hakkınca beyan ve izhar eden. (Mübin, bâne mânasına "ebâne" den beyyin, gayet açık, parlak demek olduğundan, Kitab-ı Mübin i'cazı zâhir olan
mükaşefe / mükâşefe
Gizli şeyleri birbirine açıp keşf ve izhar etmek, açığa çıkarmak. Meydana çıkarmak.
Bir hususu keşif yolu ile anlamak, bilmek.
Cenab-ı Hakk'ın zât ve sıfatlarına ve sâir sırlarına vukufiyyet.
mülayemet
Lâtife etmek, şaka yapmak.
Sevinç izhar etmek.
Yumuşaklık. Uygunluk. Yumuşak huyluluk.
Bağırsakların yumuşaklığı.
musafaha
El sıkışmak. Tokalaşmak.
Muhabbetini, arkadaşlığını, sevgisini izhar etmek.
müzhir
İzhar edici, gösterici.
müzhir-i tam / müzhir-i tâm
Tam izhar eden, gösteren.
na'ye
Birisinin öldüğünü bildiren söz.
Bir adamın zünub ve kabahatini izhar ve işaa eden söz.
nakli delil / naklî delil
Şer'î hükümler için naklî delil esastır. Yalnız akıl ile din namına hüküm getirilmez ve böyle bir hükmün dinle alâkası olmaz. Dinî meselelerde aklın ve ilmin vazifesi; dinî hükümlerdeki hikmetleri ve hakkaniyet delillerini görüp izhar etmektir. Kur'anın bazı âyetlerinde yapılan akla havaleler ve Kur
neşr
Neşretmek, yaymak, bir haberi fâşetmek, herkese duyurmak, şâyi kılmak.
Başıboş cemaat.
Bulutlu günde yel esmek.
İzhar etmek.
Katetmek.
Mecnun veya hastaya duâ yazmak veya okumak.
nesv
İzhar etmek, göstermek, açıklamak.
sad'
Yarılmak, yarmak.
Kesmek, kat'etmek.
Göstermek. İzhar etmek.
Beyân ve meyl etmek, açıklamak.
sada'
Kasd ve teveccüh eyleme.
Bir şeyi âşikâre söylemek.
Mevkiine tevcih ve isabet ettirmek.
Kat'etmek.
İzhar ve beyan etmek.
Yarık ve çatlak. Bir şeyi ikiye yarmak.
şarih
Şerheden, açıklayan. Bir şeyin mânasını izhâr eden.
şehr
Ay. 30 günlük zaman.
Bir şeyi izhar etmek. Teşhir etmek.
şerh
Açma, genişletme.
Açıklama. Anlaşılanı anlatma. Bir yazı veya konuşmayı kolay anlaşılması için izah etme, tafsil etme.
Bir şeyi dilim dilim kesme.
Bollaştırma.
Bir müşkil ve mübhem makaleyi açıklama, keşif ve izhar etme.
Açıklanmış yazı, risale.
tasabi
Aşkını izhar etmek, muhabbetini açığa vurmak.
tebriz
Dışarı çıkarmak.
Tekebbürlenmek, gururlanmak.
Göstermek, izhâr etmek.
tefsir
Mestur, gizli bir şeyi aşikâr etmek. Mânâyı izhâr etmek.
Anladığını anlatmak. Bildiği kadar açıklamak.
Kur'ân-ı Kerim'in mânâsını anlatan kitab.
Ehl-i Hadis ıstılahında Tefsire dâir hadis-i şeriflere Tefsir denilir.
tekmim
Ağaç çiçek verecek vaktinde gılafıyla tomurcuğunu çıkarıp izhâr etmek.
temessük
Tutunma. Sarılma. Sıkıca tutma.
Hüccet ve delil izhar etme.
Borç senedi.
temşir
Sevinmek.
İzhâr etmek, göstermek.
teşrii masuniyyet / teşriî masuniyyet
(Masuniyyet-i teşriiye) Milletvekillerinin Meclis'te izhar ettikleri fikir ve verdikleri reylerden, mes'uliyete tâbi olmamaları.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
Emzik
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
zaruriyye
uhdud
ruc'a
zal
zerre miskal
tenkis
nnâ
vehak
vecd
bi-kayd
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
izhar
Bağnaz
gubar
Zat
Seyyit
darl
toplam
Bican
büyü
Sıkış