Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
iyal
ifadesini içeren
83
kelime bulundu...
abdiyyet
Kulluk makamı. Evliyâlığın en yüksek makâmı, derecesi. İyilikleri Allahü teâlâdan bilip kendinden bilmemek.
abdullah ibn-i ömer
Bi'setten bir yıl önce doğdu. Hicri yetmişüç tarihinde Haccâc-ı Zalim'in emri ile şehid edildi (R.A.) Sahabe-i Kirâmın ileri gelenlerinden ve Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselâmın çok bağlılarından ve dâima onun ahlâkını yaşamağa çalışanlardandı. Hz. Ömer Radıyallahü Anh'ın oğlu idi. Hilâfet ve Val
aktab / aktâb
Kutublar, büyük evliyalar.
allame / allâme
İslâmiyetin yirmi ana ilmi ve bunların kolları olan seksen ilminde mütehassıs ve evliyâlık derecelerinde yükselmiş, ayrıca lâzım olduğu kadar zamanın fen ve edebiyat ilimlerinde de yetişmiş zât. Âlim kelimesinin mübâlağalı ismi fâilidir.
ayal
(Bak: Iyal)
ayn harfi
Kur'ân-ı kerîmde Ömer-ül-Fârûk'un radıyallahü anh namaz kıldırırken, ayakta okumayı bitirip, rükû'a eğildiği yeri gösteren işâret. Ayn harfi hep âyet-i kerîmelerin sonunda bulunmaktadır.
ayyil
(Çoğulu: İyâl) Nafakası lâzım olan kişi.
bayezid-i bistami / bayezid-i bistamî
(Hi: 188-261) Ehl-i Sünnet ve Cemâatın büyük âlimlerinden ve büyük evliyadandır. İran'ın Bistam şehrinde doğmuştur. Künyesi, Ebu Yezid Tayfur bin İsa El-Bistamî'dir. Cafer-i Sâdık Radıyallahü Anhu'dan kırk sene sonra dünyaya gelmiş ve ondan üveysî olarak feyz almıştır. Mücerret bir hayat geçirmiştir
beynelevliya
Evliyalar arasında.
cedel
Konuşmada kavga etme. Niza. Hakkı bulmak için olmayıp, galib görünmek için çekişme. (Diyalektik)
Man: Meşhur veya müsellem mukaddemelerden terekküb eden kıyastır.
celcelitiye / celcelîtiye
Hazreti Ali radıyallahu anhın önemli bir eseri.
cem-ül cem
Gr: Bir defa cemi'olan kelimenin tekrar bir defa daha cemi olması. (Evliya; Evliyalar gibi.)
Tas: Vahdet-i vücuda dalmak. Bekabillah, Cenab-ı Hak'ta fâni olmak.
davet makamı / dâvet makâmı
Vilâyet (evliyâlık) makâmının üstünde, peygamberlere mahsus bir makâm.
ebu-t-turab
Hz. Alinin (R.A.) bir lâkabı. (Bu isim Hz. Ali Radiyallahu anh, toprak üzerine oturduğu veya yattığından dolayı tevâzuuna işareten Peygamber Efendimiz (A.S.M.) tarafından verilmiştir.)
efruhte
Şu'lelenmiş, parlamış, ziyalanmış, nurlanmış, ışıklanmış, aydınlanmış.
(Farsça)
Yanmış, tutuşmuş.
(Farsça)
efruz
(Efruhten: Tutuşturmak, ziyalandırmak mastarının emir kökü) Şule. Aydınlatıcı. Parıltı.
(Farsça)
ehass-ül havas / ehass-ül havâs
En hâlisin hâlisi. Şuhudi imân sahibleri olan evliyalar. Cenab-ı Hakk'a yakınlık kazananların en hâlisi olan enbiyâ ve evliya. Efdallerin efdali, sâlihlerin sâlihi.
ehl
(Ehil) Yabancı olmayan, alışık olduğumuz.
Dost, sahip, mensup. Evlâd, iyal. Kavm, müteallikat. Usta, muktedir ve becerikli anlamıyla ehil ve ehliyet İslâmiyette önemli bir husustur. Dinimiz, bize işleri ehline vermemizi emreder. Cemiyette işler, mevkiler, makamlar, görevler, ehline v
ehl-i şuhud
Kâinatta tevhid delillerini aynen seyreden, İlâhi ve gizli sırlarını Hakkın izni ile gören şuhud ehli. Veli.
(Farsça)
Görecek derecede kat'i kanaat sâhibi olan enbiyâ ve evliyalar.
(Farsça)
evliya sultanı / evliya sultânı
Evliyaların sultanı, reisi.
evliya-i arifin / evliya-i ârifîn
Allah'ı hakkıyla bilen evliyâlar.
evliya-yı meşhure
Meşhur evliyalar, Allah dostları.
fatımat-üz zehra
Hz. Resul-i Ekremin (A.S.M.), Hz. Hatice'den doğma kızı. Hicretten 18 yıl önce doğmuş, Hz. Ali ile evlenmiş ve Hz. Hasan ve Hüseyin'in vâlideleri olmuştur. Peygamberimizden (A.S.M.) 6 ay sonra dâr-ı bekaya göçmüştür. (Radıyallahü anha)
fena-i etemm / fenâ-i etemm
Tam fenâ. Evliyâlık makamlarının sonu, velînin ben diyecek yer bulamamasıdır.
gavsiyet
Evliyaların başı olma, velilik mertebelerinde yüksek bir makamda olma; en büyük yardım etme makamı.
Büyük evliyalık.
han u man
(Hanmân) Ev. Bark. Ocak. Ehil ve iyal.
hatice-i kübra / hatîce-i kübra
Peygamberimizin (A.S.M.) ilk zevcesi ve mü'minlerin annesi. Yirmidört sene bütün varlığıyla ve mülküyle Peygamber Efendimize hizmet etmiş ve Ona ilk olarak iman etmiştir. (Radıyallahu Anha)
hayadid
(Tekili: Haydud) Haydutlar, eşkiyalar.
hayta
Serseri, serkeş kimse.
Ask: Osmanlılarda görevli bir sınıf askere verilen ad. Hayta birlikleri, üstün savaş kabiliyeti olan askerlerden kurulur, lüzumunda düşman topraklarına akın yapmak için de kullanılırdı. Sonraları düzenleri bozulduğunda eşkiyalığa başladılar; bundan dolayı "hayt
hirabe
Şehir dışındaki yerlerde yapılan eşkiyalıklara katılma. Dağlarda yapılan haydutluklarda bulunma.
hulefa-i raşidin / hulefâ-i râşidîn
Her bakımdan olgun ve Resûlullah Efendimize uyan yüksek halîfeler mânâsına, Resûl-i ekremden (sallallahü aleyhi ve sellem) sonra sırasıyla halîfe olan hazret-i Ebû Bekr, Ömer, Osman ve Ali (radıyallahü anhüm) için kullanılan tâbir.
hüseyin
Küçük güzel.
(Hi: 6-61) Hazret-i Ali Radıyallahü Anhu'nun oğlu, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın sevgili torunudur. Peygamberimiz (A.S.M.) "Hüseyin benden, ben Hüseyindenim. Allah Hüseyini seveni sever." buyurmuştur. Kerbelâda şehid oldu (R.A.)
iale
Çoluk çocuğun nafakasını te'min etme. Evlâd u iyâlin maişetini tedarik etme.
İyali çoğalmak, çoluk çocuğu artmak.
ictiba / ictibâ
Seçmek, seçilmek. Evliyâlıkta, vâsıtanın, aracının şart olmadığı cezbe (çekilme) ile ilerleme.
ictiba yolu / ictibâ yolu
Allahü teâlânın rızâsına kavuşmak için peygamberlerin aleyhimüsselâm ve seçilmiş evliyâların yolu. Mürid değil, murâdlar ve mahbûblar yolu. Sevilenleri, çabuk ilerletme yolu.
ihtilat etme / ihtilât etme
İnsanlarla diyalog kurma.
ihtiyalat
(Tekili: İhtiyal) Düzenler, hileler, aldatmalar, oyunlar.
ırz
Namus. Temizlik. Cinsî haysiyet.
Ehil ve ıyal. İnsanın korumağa mükellef olduğu nefsi, hasebi, şerefi ve mahremleri, zemmedilecek veya medhedilebilecek durumları.
istizae
(Ziya. dan) Işıklanma, aydınlanma, ziyalanma, nurlanma.
iyal
(Bak: Iyâl)
katiüttariklik
Yol kesicilik, eşkıyalık.
kemalat-ı nübüvvet / kemâlât-ı nübüvvet
Peygamberliğe âit üstünlükler olup, evliyâlığın çok yüksek makamlarından biri.
kemalat-ı vilayet / kemâlât-ı vilâyet
Evliyâlığa âit üstünlükler, olgunluklar.
keramatü'l-evliyai hakkun / kerâmâtü'l-evliyâi hakkun
Evliyaların kerametleri doğru ve gerçektir.
kurb-i velayet / kurb-i velâyet
Velâyet, evliyâlık yoluna âit yakınlık. Allahü teâlâdan gelen feyz ve bereketlere, arada vâsıta bulunmak sûretiyle kavuşma.
kutbiyet
Büyük evliyalık.
kutbiyyet
Kutubluk denilen yüksek evliyâlık mertebesi.
kutta-i tarik
Yol kesenler, eşkiyalar, haydutlar.
lü'lü'
İnci.
Parlak. Ziyalı. Kıymetli.
ma'şer
Cemâat, müttehid cemâat. Birinin ehil veya iyâli. İns ve cin cemaatı.
Bölük, topluluk.
mail / maîl
Ehil, iyal, çoluk çocuk.
meratib-i velayet / merâtib-i velâyet
Evliyalık, velîlik mertebeleri, dereceleri.
muhavere-i temsiliye
Diyalog tarzında kıyaslamalı benzetme.
muil / muîl
Evlâd ü iyâli, yâni çoluk çocuğu çok olan kimse.
mürşid-i kamil / mürşîd-i kâmil
Tasavvufta kemâle gelmiş, olgunlaşmış, evliyâlık mertebelerinin sonuna ulaşmış, kâbiliyeti olanları bu yolda yetiştiren rehber zât.
mütemevvin
İyâline çok nafaka veren. Ailesine, çoluk çocuğuna iyi bakan.
mutlak vilayet / mutlak vilâyet
Evliyâlık.
niran
(Tekili: Nur ve Nâr) Nurlar, ziyalar. Ateşler, nârlar.
radıyallahü anh
Daha çok Eshâb-ı kirâmdan birinin ismi anıldığı veya yazıldığı zaman söylenen ve yazılan "Allahü teâlâ ondan râzı olsun" mânâsına duâ, hürmet ve saygı ifâdesi. İki kişi için Radıyallahü anhümâ, ikiden fazlası için Radıyallahü anhüm denir.
radıyallahü teala anha / radıyallahü teâlâ anhâ
Hanım sahâbîlerden birinin ismi anılınca veya yazılınca söylenen "Allahü teâlâ ondan râzı olsun" mânâsına duâ, hürmet ve saygı ifâdesi. İki hanım sahâbî için (Radıyallahü teâlâ anhümâ" ve ikiden çok için "Radıyallahü anhünne" denir.
rahzeni / rahzenî
Haydutluk, eşkiyâlık. Yol kesicilik.
(Farsça)
rakrak
Şuleli ve ziyâlı, parlak, nurlu.
şah-ı merdan
"Mertlerin şahı" meâlinde Hazret-i Ali Radiyallahü anh'ın bir nâmı.
şekavet / şekâvet
Her çeşit kötülük içinde olmak. Belâ ve zillete düşmek. Sıkıntıda kalmak.
Haydutluk, eşkiyalık.
Eşkiyâlık, kötü yolda olma.
sekine
Sükûn ve itmi'nan, temkin. Nefisteki telâşın kesilmesi ile hâsıl olan kalb huzuru ve sükûneti.
Telâş ve hafifliğin zıddıdır.
Kalb rahatlığı, kalb kuvveti veren çok mühim bir duânın ismi. (Bu, Sekine isimli duâ, Hazret-i Ali Radıyallâhü Anh gibi evliyânın bildiği ve içerisinde
sekinet
Sükûn ve itmi'nan, temkin. Nefisteki telâşın kesilmesi ile hâsıl olan kalb huzuru ve sükûneti.
Telâş ve hafifliğin zıddıdır.
Kalb rahatlığı, kalb kuvveti veren çok mühim bir duânın ismi. (Bu, Sekine isimli duâ, Hazret-i Ali Radıyallâhü Anh gibi evliyânın bildiği ve içerisinde
selim akıl / selîm akıl
Yanılmayan, pişman olacak bir işi yapmayan ve peygamberlere, âlim ve evliyâlara mahsus, ileriyi gören akıl.
şeş-ebrar
Altı aded hayır sahibi ki, bunlar: Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin'dir (Radıyallahu anhüm).
sıbteyn-i mükerremeyn
Sevgili Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâmın iki mübârek torunu; hazret-i Hasan ve hazret-i Hüseyn (radıyallahü teâlâ anhümâ).
şir-i yezdan
Hazret-i Ali Radiyallahu Anh'ın bir ismi. Allah'ın Aslanı.
sıyal
(Sıyâlet) Saldırma, hamle etme, üzerine atılma.
şürefa
(Tekili: Şerif) Şerifler. Hazret-i Hüseyin Radıyallahü Anh vasıtasiyle Peygamberimiz (A.S.M.) soyundan gelenler.
Şerefliler. Allah (C.C.) yolunda sabır ve sebat ile devam eden temiz insanlar.
tarziye
Pişmanlık duyduğunu anlatarak özür dilemek.
Râzı etmek.
"Radıyallahü-anh" diyerek duâ etmek.
ulema / ulemâ
Âlimler, ilim sâhibleri; zamânın fen ve edebiyât bilgilerinde yetişmiş, Kur'ân-ı kerîmin ve binlerce hadîs-i şerîfin mânâsını ezberden bilen, İslâm'ın yirmi ana ilim ve kolları olan seksen ilimde mütehassıs (uzman), tasavvufun (evliyâlığın) en yüksek derecesine ulaşmış, yetişmiş ve yetiştirebilen, i
velayet-i meczubane / velâyet-i meczubâne
İlâhî aşkta kendinden geçmiş şekildeki evliyalık.
vilayet / vilâyet
Evliyâlık, velîlik makâmı, Allahü teâlâya yakın olma, gafletten uzak bulunma.
vilayet yolu / vilâyet yolu
Bir vâsıtanın yâni yetişmiş bir velînin yol göstermesi lâzım olan, insanı Allahü teâlâya kavuşturan evliyâlık yolu.
vilayet-i amme / vilâyet-i âmme
İslâmiyet'in yalnız sûretine uyanların kavuştuğu evliyâlık makâmı.
vilayet-i muhammediyye / vilâyet-i muhammediyye
Peygamber efendimizin kendine mahsûs vilâyetle birlikte bütün peygamberlerin vilâyetlerini (evliyâlık derecelerini) kendisinde toplamış olması. Vilâyet-i Mustafaviyye de denilir.
vilayet-i sugra / vilâyet-i sugra
Vehimden ve hayâlden kurtulamadan ilerlenen evliyâlık yolu. Buna Vilâyet-i evliyâ da denir.
yar-ı gar / yâr-ı gar
Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm'ın en sâdık sahabesi Hazret-i Ebubekir Radıyallahü Anh'ın ünvanı. Hicret esnasında en tehlikeli bir zamanda mağaraya girdiklerinde Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselâm'a sadakatla hizmet ettiğinden bu nam ile anılır.
yezid bin ebi süfyan
Ebu Süfyan'ın oğlu. Hz. Muaviye'nin büyük kardeşi idi. Ashab-ı kiramdan ve çok sâlih bir zât olup, Mekke-i Mükerreme'nin fethinde müslüman oldu. Hazret-i Ebu Bekir-is Sıddık Radıyallâhü anh'ın Şam'a gönderdiği orduda bir birliğin kumandanı idi. Hz. Ömer zamanında Filistin valisi olmuştu. Taundan vef
zerk-alud / zerk-âlûd
Riyalı, riya karışık.
(Farsça)
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
Emzik
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
mihras
Mürtezi
errahmanirrahim
Nehengan
Osmanli
purutluk
penahi
nur-u ayn
hasbe'l-beşer
hilbace
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
iyal
Muslu
ISITMA
Ebbe
evlilik
babala
son veren
Delale
nvan
rengiz