aj

• Dinlenme, rahat hâl, istirahat. (Farsça)

aram-güzin / ârâm-güzin

• Dinlenmek için oturan, istirahat eden, dinlenen. (Farsça)

aram-rüba / arâm-rüba

• Sıkıntı veren, istirahatı bozan, rahatı kaçıran. (Farsça)

aramgah-ı ebedi / ârâmgâh-ı ebedî

• Ebedi olarak dinlenilecek yer, sonsuz olarak istirahat edilen yer, mezar.

aremide

• İstirahat eden, dinlenen. Rahat kişi. (Farsça)

asude-nişin / asûde-nişin

• Rahatça oturan. İstirahat eden. (Farsça)

cemam

• Rahat olmak. Dinlenip yorgunluğu gidermek. İstirahat etmek.

direng

• Gecikme, yavaşlık, teenni, teahhur. (Farsça)
• Dinlenme, karar, istirahat, aram. (Farsça)

estan

• İstirahat edilecek ve uyunacak rahat yer. (Farsça)

hab-ı rahat / hâb-ı rahat

• İstirahat için uyku.

hazari / hazarî

• Köyde ve kasabalarda yaşayanların yaşayış şekli ve tarzlarına ait. Şehirli.
• Sulh ve asâyiş, sükun ve istirahat zamanlarına mensub ve müteallik. Barış ve güvenle alâkalı.

hem-aramiş

• Birlikte dinlenen, beraber istirahat eden. (Farsça)

hillet

• Bir yere konup istirahat eden cemaat.
• Yorgunluk. Kırgınlık.
• Boşanmış kadının iddet müddetinin sona ermesi.

istirahat / istirâhat / استراحت

• Dinlenme. (Arapça)
• İstirâhat etmek: Dinlenmek. (Arapça)

istirvah

• Rahatlama, istirahat etme.
• Şiddetle koklama.

mola

• İstirahat için işe ara vermek ve duraklamak.
• Denizcilike: Gevşetme, koyverme manâsındadır.

müsterih

• (Rahat. dan) İstirahat eden, rahat bulan.

• İstirahat eden, rahat.

müstervih

• (Rahat. dan) Dinlenen. İstirahat eden. Yorgunluğunu gideren.

na-sude

• Dinlenmemiş, istirahat etmemiş. (Farsça)

sübat

• Dalgınlık.
• Uzun dinlenme.
• İstirahat zamanı.
• Uzun uyku şeklinde olan baygınlık. Koma.
• Dehir, zaman.

tavla

• Hayvan bağlanan ahır. (San'at Ansiklopedisinde "Tavla" maddesi: "Hayvanların tavlanması yani istirahat edip çalışacak kıvama gelmesi, kuvvet ve tâkat kazanması için beslendiği yer." şeklinde tarif edilmiştir.)