REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te ishan ifadesini içeren 25 kelime bulundu...

banyol

  • Bu kelime; zindan, hapishâne mânâlarında kullanılırdı. Buraya katiller, hırsızlar ve beylik esirlerin satışa yaramıyanları konurdu.

çeres

  • Zindan, hapishane. (Farsça)
  • Zulüm, işkence. (Farsça)
  • Mer'a, otlak. (Farsça)
  • Üzüm teknesi. (Farsça)

çilehane / çilehâne

  • Çile yeri; yalnız başına kalınan ve çile içinde ibadet edilen yer; hapishane.

dershane-i yusufiye

  • Yusuf'un (a.s.) dershanesi; Hz. Yusuf'un kaldığı ve medreseye çevirdiği zindana benzetilerek hapishaneye verilen isim.

habis

  • Hapseden. Tutan. Hapishâneye atan.

habs-i münferid

  • Tek başına olan hapis. Hapishanede bir kişilik hücre.
  • Ehl-i dalâlet için olan ölüm ve kabir.

habshane / habshâne / حبس خانه

  • Hapishane, tutukevi. (Arapça - Farsça)

imamevi

  • Eskiden kadınlara mahsus hapishane. (Türkçe)

ishan

  • Aslında kalınlık demek olan sihan ve sehânetten kalınlaştırmak demektir. Siklet de sehanetin lâzımı olmak itibariyle: "Falan kimseyi, hastalığı veya yarası ağırlaştırdı, yerinden kımıldatmaz etti." mânâsına "İshanehül maraz evilcerh" denilir. Harbde düşmanın esaslı kuvvetlerini iyiden iyiye vurarak,

kodes

  • Tavuk yeri, kümes.
  • Hapishane.

mahabis

  • (Tekili: Mahbes) Ceza evleri, zindanlar. Hapishaneler.

mahbes / محبس / مَحْبَسْ

  • Hapishane. Hapsedilen yer. Cezaevi.
  • Hapishane.
  • Hapishane. (Arapça)
  • Hapishane, cezaevi.

mahbus / محبوس

  • Hapsedilmiş. (Arapça)
  • Hapishane. (Arapça)

mahbushane

  • Cezaevi, hapishâne, zindan. (Farsça)

mahpushane

  • Hapishane.

medrese-i yusufiye

  • Hz. Yusuf'un (a.s.) hapiste kalmasına benzetilerek, iman ve Kur'ân'a hizmetinden dolayı tutuklananların hapsedildiği yer mânâsında hapishane.

mescen

  • Cezaevi, zindan, hapishâne.

münferid

  • (Münferit) Tek başına, tek, yalnız, kendi başına.
  • Hapishânede tek kişilik hücre.

pranga

  • İng. Eskiden ağır cezalı mahkûmların ayaklarına takılan kalın zincir.
  • Halkalarıyla beraber iki okka yüz dirhem ağırlığındaki demire verilen addır.
  • Umumi hapishanelerde, hapishanenin iç nizamını bozan ve taşkınlık gösteren mahkûmların ayaklarına da pranga vurulurdu.

seccan

  • (Sicn. den) Gardiyan, zindancı, hapishane memuru.

sicin / سِجِنْ

  • Hapishane, zindan.
  • Hapishane, zindan.

sücun

  • (Tekili: Sicn) Hapishaneler, zindanlar, ceza evleri.
  • Mc: Dünyanın sıkıntıları.

taht-ı tevkif

  • Gözetim altı, hapishane.

tevkifhane / tevkifhâne

  • Hapishane, tutukevi.
  • Tutukevi, hapishane.
  • Hapishane.

yusufiye medresesi

  • Hz. Yusuf'un (a.s.) hapiste kalmasına benzetilerek, iman ve Kur'ân hizmetinden dolayı tutuklananların hapsedildiği yer mânâsında hapishane.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın