Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
irade
ifadesini içeren
165
kelime bulundu...
ah
Kardeş, birader.
Dost.
ahder
Kardeş çocuğu. Biraderzâde.
(Farsça)
ahma
(Tekili: Hamâ) Kayın biraderler.
akl
(Akıl) Men'etmek.
Sığınacak yer.
Kırmızı mihfe örtüsü.
Diyet.
İnsanın; hayrı, şerri ve ilimleri anlayan, sebeblerden neticeleri çıkaran ve eserden eser sahibine intikal eden hassası. Düşünme ve anlama kabiliyeti. Zihin, zekâ, tefehhüm, fehim, irade, anlayış, k
aktivizm
Hakikatin, düşüncede kalmasından ziyade, hayat ve fiile intikalini ve bütün ilimlerin, cemiyetin gelişmesine hizmet etmesini isteyen ve böylece iradenin faaliyet ve tesirliliğini açıklayan felsefî bir meslek.
allah
İnsanı, dünyayı, kâinatı, görülen veya görülemiyen bütün varlıkların yaratıcısı. Allah ezelidir; yani varlığının başlangıcı yoktur, çünki yaratılmamıştır ve varlığı devamlıdır, sonsuzdur. Hiç bir şey yokken o yine vardı. Allah'ın ilmi, kudreti ve iradesi ve diğer sıfatları da sonsuzdur. O herşeyi ve
ashar
(Tekili: Sıhr) Evlenme neticesinde akraba olan erkekler. (Kayınbiraderler, kayınpederler, güveyler.)
ayn-ı irade / ayn-ı irâde
İradenin kendisi.
azimet / azîmet
Kuvvetli irâde, istek, arzu. Haramlardan, dinde yasak edilen şeylerden sakınmakla berâber, mümkün olduğu kadar ruhsatlardan yâni dinde izin verilen kolaylıklardan uzak durup; evlâyı, en iyi olduğu bildirilenleri, nefse zor gelenleri yapmak; takvâ yol u.
bi-ihtiyarem / bî-ihtiyarem
İradesizim, kendi irade ve ihtiyarımla hareket edemiyorum.
bil'irade
İrade ile, isteyerek.
bilirade / bilirâde
İradeyle, istemekle.
cani
Cinayet işlemiş olan. Birisini öldürmüş veya yaralamış bulunan. Caniler nasıl haksız yere insanı öldürüyorlar ve onların hayatlarına son veriyorlarsa; kâfirler, inkârcılar, dinsizler de birer cani sayılırlar. Çünkü Allah'ın eserleri olan canlı ve cansız varlıklar onun sonsuz kudretini, ilmini, irade
ceber
(Ceberiyyun) Cüz'i iradeyi inkâr eden bir fırka-i dalle. Hak yolundan çıkmış, dalâlete düşmüş bir fırka. Bunların zıdları da Mu'tezile'dir.
cebir / جَبْرْ
Kulun iradesini inkar eden batıl Cebriye mezhebi.
cebr
Zorlama, zor kullanma. İrâde ve ihtiyârın zıddı.
cebri / cebrî / جَبْرِي
İnsan iradesini inkâr eden batıl bir mezhebe inanan kimse.
Kulun iradesini inkar eden batıl Cebriye mezhebi.
cebri nefy
"İnsan iradesizdir. Yaptığı işlerde mecburdur. Kendi seçme gücü yoktur" şeklindeki iddiayı reddetme; iradesizliği reddetme.
cebriye
Cüz'i irâdeyi inkâr edenlerin bâtıl mezhebi.
İnsandaki iradeyi inkâr eden batıl bir mezhep.
cebriyye
Cüz'î iradeyi inkâr eden mezhep.
cilve-i irade / cilve-i irâde
Cenâb-ı Hakkın iradesinin bir yansıması, izi.
İrâde ve kasdı gösteren tezahür ve tecelli. Cenab-ı Hakkın kendi bizzat isteği ve iradesiyle yaptığını gösteren oluş ve intizam, mükemmeliyet.
cilve-i irade-i ilahiye / cilve-i irade-i ilâhiye
İlâhî iradenin yansıması, görünmesi.
cilve-i kudret-i rabbaniye / cilve-i kudret-i rabbâniye
Rabbânî kudret ve iradenin yansıması.
cüz'-i ihtiyari / cüz'-i ihtiyârî / جُزْءِ اِخْتِيَار۪ي
Kulun tercîhi, irâdesi.
cüz'i ihtiyar / cüz'î ihtiyar
İnsandaki sınırlı irade.
cüz'i irade / cüz'î irade
Allah tarafından insana verilen çok az irade serbestliği.
cüz-i ihtiyar
İnsandaki çok az seçim gücü, irade.
cüz-i ihtiyari / cüz-i ihtiyarî
İnsanın sınırlı iradesi.
cüz-i irade
İradeden bir cüz. Allah tarafından insana verilen irade.
cüz-ü ihtiyar
İnsandaki çok az seçim gücü, irade.
cüz-ü ihtiyari / cüz-ü ihtiyârî
İnsanda bulunan sınırlı irade.
cüziirade / cüziirâde
İnsanın azıcık iradesi.
dader / dâder
Karındaş, kardeş, birâder.
(Farsça)
daire-i ihtiyar ve şuur
İrade ve şuurun kullanıldığı alan.
daire-i irade ve meşiet
İrade ve dileme dairesi, alanı.
daire-i meşiet ve irade
Allah'ın istek ve iradesinin yansıdığı daire, alan.
daire-i tasarruf-u rububiyet
İlâhî irâde ve terbiyenin tasarruf dairesi.
daire-i tedbir ve irade
İdare ve irade dairesi.
demokrasi
yun. (Demos: Halk; Kratia: İdare, iktidar) Halk iktidarına dayanan hükümet şekli. Devlet iktidarını elinde bulunduranların, halkın çoğunluğunun iradesiyle seçildiği hükümet şeklidir. Tatbikatı üç şekildir:1- Vasıtasız hükümet şekli: Halk, devlet iktidar ve hâkimiyetini vasıtasız olarak kullanır. Kan
dest-i ihtiyar / dest-i ihtiyâr / دَسْتِ اِخْتِيَارْ
İrade ve dileme eli.
Tercih etme, irade eli.
düstur-u irade-i ilahiye / düstur-u irade-i ilâhiye
İlâhî iradenin kaide ve prensipleri.
ef'al-i ihtiyariye / ef'âl-i ihtiyariye
Kulun irade ve isteğiyle yapılan davranışlar, fiiller.
fail-i muhtar / fâil-i muhtâr
Kendi iradesiyle faaliyette bulunan, istediğini yapan Allah.
feletat
Lisanın döküntüleri, iradesiz ağızdan çıkan söz veya kelime.
Ansızlık.
Her ayın son geceleri.
fena fiş-şeyh / fenâ fiş-şeyh
Tasavvuf ilminde talebenin velî olan hocasının arzû ve isteklerine tâbi olması, irâdesini isteğini onun eline bırakması. Ölü yıkayıcının elindeki meyyit (ölü) gibi olması. Ona hiç bir işinde muhâlefet etmemesi.
fena-i irade / fenâ-i irâde
İrâde ve isteklerin yok olması.
feth-i suver
Suretlerin meydana çıkışı. Her mahlûkun Allah'ın ilim, irade ve kudretiyle en münasib şekilde suretlerinin açılışı.
hayat
Dirilik. Canlılık. Yaşama. Sağlık.
Fık: Allah (C.C.) kendi Zât-ı Ehadiyyetine mahsus bir hayat sıfatı ile muttasıftır. Bu, Hak Teâlâ'nın ilmi ile, irade ve kudret ile ittisafına hâs bir sıfattır.
himmet
Kast, irâde, kuvvetli istek, arzu. Allahü teâlânın velî kullarından bir zâtın, kalbinde yalnız bir işin yapılmasını bulundurup, başka bir şeyi kalbine getirmemesi ve Allahü teâlâdan o işin olmasını dileyerek, bu şekilde mânevî yardımda bulunması. Evliyânın himmeti, yaktı beni kül eyledi Sofi
hitabet
Cemaate, topluluğa veya birisine karşı söz söylemek. Güzel ve faideli söz konuşmakla halka dinletmek. Güzel söz söyleme san'atı. Hutbe okuma. Nutuk irâdetmek.
Man: Makbul ve zannî mukaddemelerden terekküb eden kıyas.
hükm
(Hüküm) Karar. Emir. Kuvvet. Hâkimlik. Amirlik.
İrade. Kumanda. Nüfuz.
Kadılık etmek.
Tesir. Cari olmak.
Makam.
Bir dâvanın veya bir meselenin tedkik edilmesinden sonra varılan karar.
Man: Fikirler ve tasavvurlar arasındaki râbıtayı tasdik veya
icraatçı
Bir uygulamayı doğrudan kendi iradesiyle yapan.
iftihar madalyası
Padişaha sadakat gösterenlere, tarım ve san'atın ilerlemesine çalışanlara, yangın ve sâri hastalık anında devlet ve millete büyük hizmetleri dokunanlara verilmek üzere II. Abdülhamid'in irade-i seniyesiyle altın ve gümüşten olmak üzere çıkarılan madalya. (1886 ve 1887) Madalyanın ön yüzünde yukarı k
ihtiyar / ihtiyâr
İrade.
ihtiyar elden gitmek
Mc: Kendini zaptedememek, hiddet ve gazaba gelmek, irâdeyi kaybetmek.
ihtiyar ve irade-i ilahiye / ihtiyar ve irade-i ilâhiye
Allah'ın dilemesi, istemesi ve iradesi.
ihtiyar-ı amm / ihtiyar-ı âmm
Allah'ın herşeyi kuşatan iradesi, seçme ve tercih gücü.
ihtiyar-ı beşer
İnsan iradesi.
ihtiyar-ı beşeri / ihtiyar-ı beşerî
İnsanın iradesi, tercihi.
ihtiyar-ı cüz'i / ihtiyar-ı cüz'î
Cüz'î irade, insana ait sınırlı seçme ve dileme özgürlüğü.
(İhtiyar-ı cüz'iye) İnsanın küçücük ihtiyarı, iradesi. Pek az, zayıf ihtiyar.
ihtiyar-ı rabbaniye / ihtiyar-ı rabbâniye
Rab olan Allah'ın iradesi, dilemesi.
ihtiyaren
Bizzat isteyerek, irade ederek.
ihtiyari / ihtiyarî
İsteğe bağlı, iradeyle yapılan.
ihtiyarsız
İrade dışı, istemeyerek.
intiyat
Kendi reyi ile davranma, kendi istek ve iradesi ile hareket etme.
Asılı kalma.
ipnotizma
(Hypnotisme) Telkin ile kabiliyetli bir kimsenin üzerinde, söz ve bakış ile elde edilen bir çeşit uyku hâli.
(Fransızca)
Uyuşukluk. İradesizlik hâli ve bu hâle ait vaziyetler.
(Fransızca)
irad-ı nutk
Nutuk iradetme. Nutuk söyleme.
iradat
(Tekili: İrade) İstemeler, buyruklar, iradeler, emirler, fermanlar.
irade
İstek, arzu. Dilemek. Emir. Ferman.
Bir şeyi yapmak veya yapmamak için olan iktidar, güç. (İrade, ihtiyardan daha geniştir, umumidir. İhtiyar, taraflardan birini diğerine tafdil ile beraber tercihtir. İrade; yalnız tercihtir. Mütekellimler bazan iradeyi ihtiyar mânasında kullanmışlar
irade-i aliye / irade-i âliye
Yüce irâde.
irade-i amme / irade-i âmme
Kuşatıcı irade.
irade-i cüz'iye
Cüz'î irade; insanın elindeki çok az seçme gücü.
irade-i cüz'iyye / irâde-i cüz'iyye
Allah tarafından insanın kendi salâhiyetinde bıraktığı istek, arzu. İnsanın herhangi bir tarafa meyletme kuvveti ve isteği. Az ve zayıf irade.
Allah tarafından insanın yetkisine bırakılan cüz'î irade. İnsan iradesi.
irade-i ezeliye / irâde-i ezeliye
Varlığının başlangıcı olmayıp zamanla sınırlı olmayan Allah'ın irâdesi.
irade-i gaybi / irade-i gaybî
Gaybî irade; Cenâb-ı Hakkın dilemesi.
irade-i gaybiye tahtında
Gaybî irade altında; Allah'ın dilemesi ile.
irade-i halık / irade-i hâlık
Yaratıcının iradesi.
irade-i hassa
Özel irade, Allah'ın özel iradesi.
irade-i ilahi / irade-i ilâhî
Allah'ın iradesi, dilemesi.
irade-i ilahiye / irade-i ilâhiye / irâde-i ilâhiye
Külli irade. Allah'ın emri ve isteği.
Allah'ın iradesi, dilemesi.
irade-i istihfaf
Başkalarını küçükseme ve hafife alma iradesi.
irade-i külliye
Allah'ın herşeyi kaplayan iradesi.
Külli irade. Allah'ın her şeye şâmil olan emri ve iradesi.
irade-i külliye-i ilahiye / irade-i külliye-i ilâhiye
Allah'ın her şeyi kuşatan iradesi.
irade-i külliyye / irâde-i külliyye
Allahü teâlânın irâdesi. İrâde-i ilahiyye de denir.
irade-i mutlaka
Sınırsız irade.
irade-i nafize / irade-i nâfize
Her yere ve her şeye tesir ve nüfuz eden İlâhî irade.
irade-i nimet
Nimet verme isteği, iradesi.
irade-i rabbani / irade-i rabbânî
Bütün varlıkları terbiye eden, idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah'ın iradesi, dilemesi.
irade-i rabbaniye / irâde-i rabbâniye
Her şeyi yaratılış gayelerine göre terbiye ve idare edip, egemenliği altında tutan Allah'ın iradesi, dilemesi.
irade-i şamile / irade-i şâmile
Herşeyi kuşatan irade.
irade-i seniyye
Padişahın, bir işin yapılması veya yapılmaması hakkında verdiği emir. İrade eskiden şifahî, yani ağızdan emir vermek, yahut kendi el yazısı ile yazmak suretiyle verilirdi. Sonradan iradeler mabeyn baş kâtibinin imzasını taşıyan yazılı kâğıtla bildirilmeğe başlamıştır.
Çok yüksek ve m
irade-i tahsin
Güzelleştirme iradesi, isteği.
irade-i tahsin ve tezyin
Güzelleştirme ve süsleme iradesi, isteği.
irade-i tamme / irade-i tâmme
Tam ve eksiksiz irade, Allah'ın iradesi.
iradet / irâdet
İrade, istek, dileme.
Gönül isteği.
(Bak. İRÂDE)
İrade.
iradi / iradî / irâdî
İrade ile alâkalı, iradeye dâir.
İrade edilerek ve istenilerek yapılan.
İradeyle ilgili, istemekle.
iradi bir şeriat / iradî bir şeriat
İrade sıfatından gelen bir kanun ve düzenleme.
iraga
İsteme, irade etme.
kanun-u ilahi / kanun-u ilâhî
İlâhî kanun, İlâhî irade.
kanun-u meşiet
İrade, dileme kanunu.
kasıd
Sonsuz ilim, irade ve ihtiyarıyla her şeyi bir gaye için yaratan Allah.
kast ve irade
Yönelme ve isteme; burada herşeyi kuşatan, Allah'ın küllî iradesi kastediliyor.
kavanin-i meşiet / kavânin-i meşiet
Allah'ın irade ve dilemesinin tecellisi olan kanunlar.
kayınço
Kayın. Kayınbirader.
kaza / kazâ
Allahü teâlânın ezelde irâde ve taktir buyurduğu şeyleri, zamânı gelince, ilim ve irâdesine muvâfık (uygun) olarak yaratması. Kazâ gelmez Hak yazmayınca, Belâ gelmez kul azmayınca.
kemal sıfatları / kemâl sıfatları
Allahü teâlânın zâtında ve işlerinde hiçbir kusûr, karışıklık, değişiklik ve noksanlık olmadığını gösteren hayât (diri olmak), ilim (bilmek), sem' (işitmek), basar (görmek), kudret (gücü yetmek), irâde (istemek), kelâm (söylemek) ve tekvîn (yaratmak) sıfatları. Bunlara Subûtî, Hakîkî ve Kâmil sıfatl
kudret ve irade-i ilahiye / kudret ve irade-i ilâhiye
Allah'ın kudret ve iradesi.
kudret ve irade-i rabbaniye / kudret ve irade-i rabbâniye
Bütün varlıkların idaresi ve terbiyesi elinde olan Cenâb-ı Hakk'ın güç, iktidar ve iradesi.
külli irade / küllî irâde / كُلّ۪ي اِرَادَه
Allahü teâlânın başlangıcı ve sonu olmayan irâde (dileme) sıfatı.
Allahın her şeyi kuşatan irâdesi.
ma'na
(Mânâ) İç, içyüz. Bir sözden veya birşeyden anlaşılan. Lâfzın delâlet ettiği şey.
Rüya, düş.
Dilemek, irade.
ma'nat
Dilemek, iradet.
Kasdolunmuş nesne.
mahkum-u mutlak / mahkûm-u mutlak
Mutlak sûretle hüküm altında bulunan, başkasının hüküm ve iradesiyle her yönden sınırlı olan.
mahlukatın hukuku / mahlûkatın hukuku
Hukuk-u ibâd; kul hakları; toplum bireyleri arasında birlikte yaşamaktan doğan, yükümlünün irade ve tercih hakkının bulunduğu haklar; mülkiyet, sağlık, alışveriş, borç gibi.
mahz-ı irade
Tam bir irade, saf kasıt.
makzi / makzî
Kaza olunmuş, ödenmiş, te'diye olunmuş olan. Ümid edildiği üzere tamam ve ikmâl edici olan. Ödeyici. Sâhib-i mucib ve muris.
Fık: Kendi irade ve kesbimizin neticesi olmak üzere Cenab-ı Hakk'ın (C.C.) yaratıp vücuda getirdiği bazı şeyler vardır ki, bunlar Allah'ın rızasına muhalif old
meksub
İrade ile elde edilmiş olan; kazanım, kazanç.
meksube / meksûbe
Kesb edilen, irade dairesinde kazanılan şey.
meşiet / meşîet
Meşiyyet. Dilemek. İrade. Arzu. Matlub. Murad. İstek.
İrade, dileme.
meşiet ve irade-i ilahiye / meşiet ve irade-i ilâhiye
Allah'ın iradesi ve dilemesi.
meşiet-i ezeliye / meşîet-i ezeliye
Cenâb-ı Hakkın ezelî iradesi, dilemesi.
meşiet-i ilahiye / meşîet-i ilâhiye
Cenâb-ı Hakkın irade ve dilemesi.
meşiet-i insaniye
İnsanın dilemesi, iradesi.
meşiet-i rabbani / meşiet-i rabbânî
Allah'ın dilemesi, iradesi.
meşiet-i rahman / meşiet-i rahmân
Allah'ın iradesi, dilemesi.
meşiyyet
İrade, arzu, istek.
Yürüyüş, yürütme.
İrâde, dileme, isteme.
mevcud-u harici / mevcûd-u hâricî / مَوْجُودُ خَارِج۪ي / mevcud-u hâricî / مَوْجُودِ خَارِجِي
Allahın irâde ve kudretiyle var olan.
Allahın irâde ve kudretiyle var olan.
mevcudat-ı hāriciye / mevcûdât-ı hāriciye / مَوْجُودَاتِ خَارِجِيَه
Allah'ın kudret ve iradesiyle var olanlar.
meyl-i tabi'i / meyl-i tabî'î
İç güdü. İnsanın irâdesi dışında, yaratılıştan olan meyl, bedenin istemesi.
mizan-ı kasti / mizan-ı kastî
İstek ve irade dahilinde bir ölçü, denge.
muaviye
(Mi: 603 - 682) Sahabe-i Kiramdan olup Şam'da yirmi seneden ziyade valilik yaptı, sonra hilâfetini ilân etti. Yirmi sene de halifelik yaptı. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtu Vesselâmın kayın biraderi ve vahiy kâtibi idi. Beni Ümeyye sülalesinden olan bu zattan itibaren İslâm Devletine, Emevi Devleti denm
mucib-i bizzat / mûcib-i bizzat
Her şeyi yapmaya bizzat mecbur olan, Cenâb-ı Hakkın iradesini inkâr eden felsefî görüş.
İradesiyle değil de varlığı icabı herşeyi yapmaya mecbur olan.
muhtar
Kendi iradesiyle hareket edebilen.
muhtariyet
Muhtarlık. Kendi kendine hareket edebilme. İhtiyar ve iradesi kendi elinde olma.
murad
İrade edilen, istenen.
murad-ı ilahi / murâd-ı ilâhî
Allahü teâlânın murâdı; irâde buyurduğu, emrettiği.
mürid / mürîd / مُرِيدْ
İrade eden, istiyen.
Tarikata girmiş olan. Şeyhin veya mürşidin şakirdi, talebesi.
İrade eden, isteyen, Allah.
Ezelden irade eden (Allah).
müridane / mürîdane
İrade ederek, isteyerek.
mütevekkil / متوكل
Tevekkül eden her işini Tanrı'nın iradesine bırakan.
(Arapça)
namus
Irz, iffet, edeb, hayâ.
Şeriat.
Melâike.
İrade-i İlâhiyenin tecellisi.
Nizam.
Emniyet ve istikamet gibi faziletlerin muhassalası olan pek kıymetli haslet.
Bir kimsenin mahrem, gizli esrarı olup işleri ve hallerinin iç yüzüne vakıf ve muttali ki
nefs-i levvame
Kötülüğü işledikten sonra fenâlığını hatırlayarak insanı rahatsız eden pişmanlık hâli ve vicdan rahatsızlığı.
İnsanın, kendine ait kötülük ve günahını görüp fenalığını bilen ve hayra meyleden iradesi.
nefs-i mutmainne
İyiliği kötülükten ayırt ettirerek insanlık vazifesini tanıttıran ve vicdanına rahatlık veren hâl. İnsanı Allah'a yaklaştıran hâl. Günaha meyleden kötü sıfatlardan temizlenmiş ve güzel ahlâk ile muttasıf olarak kurb-u İlâhiye itmi'nan ve istikrar kazanmış olan insan iradesi. Nefsin, Allah'ın emirler
nur-i kasd
Kasd ve irâdenin nuru. Kasd ve iradeden gelen parlaklık. Bir istek ve kasıtla yapıldığına âit alâmet ışığı.
rahman
Bütün yaratıklara rızıklarını veren, her an bütün mahlukat hakkında hayır ve rahmet irade buyuran, bütün mahlukatına sayısız nimetler veren. Nizam ve adâlet sâhibi. (Allah)
reşahat-ı ihtiyar / reşahât-ı ihtiyar
İşin en iyi seçimle yapıldığını gösteren sızıntılar.
İrade ve dileme sızıntıları.
reşahat-i ihtiyar
İstekle yapılma alâmetleri. İhtiyar sızıntısı, yâni bir irade ve tercih ile yapıldığını gösteren alâmetler.
sahibü'n-nur ve'l-azm ve'l-irade ve'l-irşad
Nurun, azmin, iradenin ve doğrulara ulaştırıcı irşadın sahibi.
şeriat-ı fıtriye
Cenab-ı Hakk'ın kâinatta vaz'ettiği fıtrî kanunlar. Âlemin harekât ve sükûnetini tanzim eden ve Allahın irade sıfatından gelen kanunlar.
şeriat-ı iradiye
Allah'ın iradesiyle oluşan şeriat, tabiat kanunları.
seyl-i şuunat / seyl-i şuunât
İcraat-ı Rabbaniyenin dâima görünmesi ve hakiki müessir olan Allah'ın (C.C.) iradesiyle devamlı olan, cereyan eden her çeşit hâdiseler. Hâdiseler akıntısı, seli.
sıfat-ı irade / sıfat-ı irâde / صِفَتِ اِرَادَه
Cenâb-ı Hakkın irade sıfatı.
Allahın herşeyi kuşatan irâde sıfatı.
sıfat-ı sübutiye / sıfât-ı sübutiye
Cenab-ı Hakk'ın sıfatları: Hayat, İlim, Sem', Basar, İrade, Kudret, Kelâm, Tekvin sıfatları. Bunlara "Sıfât-ı semaniye" de denir.
sinema-i rabbaniye / sinema-i rabbâniye
Rabbâni sinema; Cenâb-ı Hakkın tedbir ve irâdesiyle, bütün faaliyetlerinin âdeta sinema perdeleri ve levhaları gibi gösterildiği âlem.
su'-i ihtiyar / sû'-i ihtiyâr / سُوءِ اِخْتِيَارْ
(İrâdesiyle) kötüyü tercîh etme.
su-i ihtiyar / sû-i ihtiyar
İradenin kötüye kullanımı.
İradeyi kötüye kullanma.
suiihtiyar / sûiihtiyar
İradenin kötü yönde kullanımı.
şümul-ü iradet
Allah'ın herşeyi kaplayan iradesi.
tecelli-i kudret ve irade / tecellî-i kudret ve irade
Allah'ın irade ve kudretinin tecellîsi, yansıması.
teslim
Kendini, başkasının irâdesine terketme (bırakma), onun emrine uyma, boyun eğme, itâat etme.
teslimiyet
Bağlılık, kendini Allah'ın iradesine bırakma.
Kendini Allah'a veya başka birinin iradesine terketmek, boyun eğmek.
tevfik / tevfîk
İnsan iradesiyle ilâhî iradenin birbirine uygunluğu.
tıbb
Tabiblik, doktorluk.
Her şeyi gereği gibi bilmek.
Rıfk. Suhulet.
İrade.
Hastayı ilâçlarla tedaviye çalışmak.
Şan.
Şehvet.
vali / vâlî
Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Her şeyin mâliki (sâhibi), yaratıcısı, bütün işler tasarrufunda olan, her şey O'nun irâdesi, hükmü ile olan.
vasf-ı irade
İrade sıfatı.
vücud-u harici / vücûd-u hâricî / وُجُودُ خَارِج۪ي
Allahın irâde ve kudretiyle varlığa çıkma.
yed-i ihtiyar
İrâde eli.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
ram olmak
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
nikmet
merkûb
Salifüzzikr
el-insaf
vaty etmek
menare
efık
sâri
sahra-i azıme
Kırka
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
irade
Mukaddesat
Boyama
Göl
Kazıf
irmik
Ömüŕ törpüsü
biçimlendirme
Hükümdarların Hükümdarı
Nizamname