Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
ipek
ifadesini içeren
50
kelime bulundu...
abadi / abadî
Bayındırlık, mâmurluk, şenlik.
İmar edilmiş olan.
Hindistan'ın Devlet-âbad şehrinde ipekden yapılmış bir yazı kağıdı.
apulet
Askerlerin, sınıf ve rütbelerine göre sırma, ipek veya yünden omuzlarına taktıkları saçak.
(Fransızca)
atlas
İpekten yapılmış kumaş. Üstü ipek, altı pamuk kumaş.
Düz tüysüz.
Büyük harita.
Atlas Okyanusu.
İpekten yapılmış kumaş.
Üstü ipek altı pamuk kumaş.
badame
İpek kurdu.
(Farsça)
Zincir halkası.
(Farsça)
Et beni.
(Farsça)
Nazarlık.
(Farsça)
Süslü şey.
(Farsça)
Eski hırka.
(Farsça)
behramen
Bir çeşit kırmızı yakut.
(Farsça)
Kadınların kullandıkları allık.
(Farsça)
İpekten dokunan güzel bir kumaş.
(Farsça)
Kırmızı gül, asfur çiçeği.
(Farsça)
berend
Nakışı olmayan ipek kumaş.
(Farsça)
Keskin olan hançer, kılıç, pala v.b. âletler.
(Farsça)
Kılıcın suyu.
(Farsça)
bernun / bernûn
İnce tül. Çok ince ipek kumaş.
(Farsça)
berze
İpekli kumaş
(Farsça)
Yakışıklı, nâzik.
(Farsça)
Ekin, zirâat.
(Farsça)
Dal, budak.
(Farsça)
Letâfet, zerâfet.
(Farsça)
beste
Bağlanmış, bitiştirilmiş, bağlı.
(Farsça)
Kapalı. Tutucu. Donmuş.
(Farsça)
Bir nevi ipek kumaş.
(Farsça)
Gr: "Besten" fiilinin ism-i mef'ulüdür. Kelimelerin başına veya sonuna getirilerek mürekkeb kelimeler (Birleşik kelimeler) yapılır.
(Farsça)
Müzikte: Şarkının makam ve âhengi.
(Farsça)
cehre
Açıkta ve belli olan şeyler.
Pamuk ve ipek sarılan masura.
debabic
(Tekili: Dibâc) Dallı, çiçekli ipek kumaşlar.
diba / dîbâ / دیبا
İpekli kumaş.
(Farsça)
dibac
(Çoğulu: Debâbic) Atlas dedikleri kıymetli ipek bez.
dırefs
İpek.
Katı, sağlam nesne.
Büyük iri yapılı adam.
Büyük deve.
dive
İpek böceği.
(Farsça)
dud-i harir
İpek böceği.
ebrişüm / ابریشم
İpek, bükülü ipek.
(Farsça)
feylak
Büyük adam.
Çok asker. Kolordu.
(Çoğulu: Feyâlik) İpek böceği ve kozası.
harir / harîr / حریر
İpek. İpekten yapılmış.
Harâretli. Sıcak.
İpek.
(Arapça)
hariri / harirî / harîrî / حریری
İpek eşya.
İpek tüccarı.
Bir nevi kâğıt.
İpekli.
(Arapça)
ibrişim / ابریشم
İpek ipliği, bükülmüş ipek.
İbrişimden yapılmış.
Bükülmüş ipek, ipekten yapılmış iplik.
İpekten yapılmış iplik.
İpek, ibrişim.
(Farsça)
istebrak
İpekten mâmul ve sırma ile işlenmiş bir çeşit kumaş. Kalın ipek kumaş.
kazz
Bükülmüş ibrişim. Ham ipek.
Sıçramak.
Irak olmak, uzak olmak.
kazzaz
İpekçi. İpek yapan veya satan kimse.
kefiye
Başa sarılan ve omuzların üzerine kadar gelen, uçları püsküllü ince ipek örtülü kumaş.
kelave
İpek veya iplik saracak çark.
kemha
Bir cins ipek kumaş.
(Farsça)
kirm-i ebrişem / kirm-i ebrîşem / كرم ابریشم
İpek böceği.
kirm-i ebrişim
İpekböceği.
las
Köpek, kelb.
(Farsça)
Adi ipek.
(Farsça)
Dişi hayvan.
(Farsça)
lika / lîka
Eskiden mürekkep hokkalarına konulan ham ipek.
lügaz
Edb: Manzum bilmecelere denir. Lügaz çözülürse insan, hayvan, eşya veya başka bir mânâ çıkar. Meselâ: (Hikmetullah şehrinin bir tânesiOğlunun karnında yatar annesi.)Bu manzum çözülürse cevap olarak "İpek böceği" çıkar.
mensucat-ı haririyye / mensucât-ı haririyye
İpek dokumalar.
meyasir
Acem merkepleri. (Atlas ve ipek ile süslenen eşeklerdir.)
midkas
İpek.
müzelzel
İpekten dokunmuş.
nakş
Bir şeyi çeşitli renklerle boyamak.
Resim.
Tezyin etmek.
Bedene batmış dikeni çıkarmak.
Bir şeyin esasını araştırmak.
Yaymak.
Suda ıslanmış hurma.
İpekle, sırma ile işleme.
Mc: Hile.
nakş-bend
Kumaşların nakışlarını bağlayarak ipek tellerle tezgâhı hazırlayan. Nakış işleyen.
(Farsça)
Ressam.
(Farsça)
perendin
İpek elbise, ipek kumaş veya ipek mendil.
(Farsça)
perniyan
Nakışlı atlas. İpekten dokunmuş, bir cins işlemeli kumaş.
(Farsça)
pernun
İnce ve zarif dokunmuş ipek kumaş.
(Farsça)
pile
İpek kozası. İpek.
(Farsça)
rubu'
(Tekili: Rub') Dörtte birler.
Metrenin kabulünden evvel ipekli, yünlü, basma ve emsali kumaş, bez ve sairenin ölçülmesinde kullanılan çarşı arşınının kesirlerinden birinin adıdır.
sereka
İpeğin gayet iyisi.
Beyaz ipek.
(Tekili: Sârik) Hırsızlar.
sevai / sevaî
İpek kumaş.
sündüs
Süslü ipek kumaş.
Sırmadan kabartma deseni. Eski bir çeşit ipekli kumaş. Parlak renkli, çiçekli, işlemeli, nakışlı olarak dokunmuş ipek kumaş. Altun veya gümüş tellerle işlemeli ve nakışlı olarak dokunmuş ipek kumaşlardan biri.
sündüs-misal / sündüs-misâl
Dokunuşunda altın, gümüş tellerin de bulunduğu bir tür ipekli kumaş gibi.
sündüsmisal
İpekten yapılmış kumaş gibi.
tıraz
Elbiselere nakışla yapılan süs.
Sırma ve ipekle işleme.
Zinet, süs.
Üslup, tarz, tutulan yol.
Döviz.
turra
(Tuğra) Mühür. Pâdişah damgası. Pâdişahın imzası.
Kumaşın etrafındaki nişan ve işaret. Kumaşta ipekten çevrilen kenar.
Herşeyin ucu ve kenarı.
Alındaki saç. Tura.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
ram olmak
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
Serdâr
cebanet
müşarünileyh
Habistan
dil-firib
tir
Puhte
müteessir
riba
aşk
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
ipek
Divan edebiyatı
zil
Icra-yi
ahlaksiz
yerin
Kimsenin
mensup
DUZ
Omuz