Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
imşa
ifadesini içeren
49
kelime bulundu...
dasar
(Dâstâr) Tellal, simsar.
(Farsça)
duha vakti / duhâ vakti
Kuşluk vakti. Oruç zamânının yâni imsak ile iftar vakti arasındaki müddetin dörtte birinin tamam olmasından îtibâren başlayan vakit.
fecr-i kazib / fecr-i kâzib
Fecr-i sâdıktan iki derece kadar önce doğuda görülen ve sonra kaybolan geçici beyazlık. İmsak vakti.
hatıra / hâtıra / خاطره
Hatıra, hatıra gelen.
(Arapça)
Hatıra getirmek:
Aklına getirmek, düşünmek.
(Arapça)
Hâtıra hutûr etmek:
Hatırlamak, anımsamak.
(Arapça)
hend
İmsak etmek.
hubb
(Hibâb - Hibb - Mehabbet) Sevgi, muhabbet, bağlılık, dostluk. Bir şeyi birisine sevdirmek.
Hulus, lüzum ve sübut.
Muhafaza ve imsâk.
iffet-i mücessem
Cisimleşmiş iffet, namus; edep ve haya timsali.
iffet-i mücesseme
Cisimleşmiş iffet, namus; edep ve haya timsali.
iftar
Oruç açmak. Oruç açılırken yenen yemek. (Zıddı: İmsak)
iktina'
Yığma, biriktirme.
Çalışarak kazanma.
Meslek edinme.
Tuzak kurup avlanma.
İmsak etme.
Sermâye verme.
imsakiye
Ramazanda imsak vakitlerini gösteren cetvel.
irsen / ارثا
Kalıtımsal, miras yoluyla.
(Arapça)
irsi / irsî / ارثى
Kalıtımsal.
(Arapça)
irsiyyet / ارثيت
Kalıtımsallık, irsîlik.
(Arapça)
istimsak
(İmsak. dan) Nefsine hâkim olma, kendini tutma.
kunut
Yatsı veya sabah namazlarında ayakta okunan duâ. İbadet. Duâ. Taat. Şükür eylemek.
Namazda dünya kelâmından imsak eylemek, yani kendini tutup konuşmamak.
kuşluk vakti
Orucun başlaması (imsak) ile güneşin batması arasındaki zamânın ilk dörtte biri geçince başlayan ve güneşin zeval (tepe) noktasına ulaşmasından, bir müddet öncesine kadar devâm eden vakit, duhâ vakti.
kuvve-i nabite / kuvve-i nâbite
Yetiştirme gücü; bitirip geliştirme, bitirip yetiştirme gücü (tarımsal verimlilik gücü).
misal-i meşru / misâl-i meşru
Şeriata uygun timsal, örnek.
mümsik
Çok imsak eden, eli sıkı, bahil.
Bir şeye sağlam yapışan.
nehar-ı şer'i / nehâr-ı şer'î
İmsâktan, akşam namazının vaktinin girmesine kadar olan zaman.
neheng / نهنگ
(Çoğulu: Nehengân) Timsah.
(Farsça)
Timsah.
(Farsça)
nehengan / nehengân
(Tekili: Neheng) Timsahlar.
(Farsça)
oruç
İslâm'ın beş şartından biri. Fecrin (tan yerinin) ağarmasından yâni imsaktan güneş batıncaya kadar yimeği, içmeği ve cimâ'ı terk etmek.
rüstem
Şark edebiyatında kuvvet ve cesaretin timsali olarak bilinen ve Zaloğlu Rüstem diye veya "Rüstem-i Sistanî" nâmiyle meşhur İran'lı bir kahramandır.
(Farsça)
Şark edebiyatında kuvvet ve cesaret timsali olarak şöhret bulan Zaloğlu Rüstem, İran'ın efsanevî ünlü kahramanı.
rüstem-i sistani / rüstem-i sistanî
Şark edebiyatında kuvvet ve cesaret timsali olarak şöhret bulan Zaloğlu Rüstem.
sabah vakti
Fecr-i sâdık denilen beyazlığın doğuda görünen ufkun bir noktası üzerinde doğması ile başlayan vakit. İmsâk vakti.
sahur / sahûr
Güneşin batmasından imsak vaktine kadar olan zamânın son altıda biri, seher vakti; oruç tutmak için yemeğe kalkılan vakit.
sakn
Timsah derisi gibi katı ve sert olan deri.
savm
Oruç. Fecrin (tan yerinin) ağarmasının evvelki vaktinden (imsaktan) akşam namazı vakti girinceye kadar, yemeği, içmeği ve cimâ'ı terk etmek.
sefn
Keser.
Timsah derisi gibi olan sert deri.
Yutmak.
Kazık.
seher vakti
Duâların kabûl olduğunun bildirildiği, gecenin (güneşin batmasından imsâk vaktine kadar olan zamânın) son altıda biri.
semasire
(Tekili: Simsar) Simsarlar, komisyoncular, tellâllar.
sembol
Timsal, mânâlı işaret.
şiar
Timsal, sembol, parola.
sifsir
(Çoğulu: Sefâsir-Sefâsire) Simsar. Bir şeyi alıp satan.
Zarif, zerâfetli.
Hizmetçi, hâdim.
Tabi, itaat eden, uyan.
sımsame
(Bak: SIMSAM)
sir
Tok, kanmış, doymuş.
(Farsça)
Sarımsak.
(Farsça)
sıyam / sıyâm
Oruç tutmak. Fecrin ağarmasından (imsaktan) güneş batıncaya kadar, yemeyi, içmeyi ve cimâ'ı terk etmek.
sum
Sarımsak.
tahattur / تخطر
Anımsama, hatırlama.
(Arapça)
Tahattur etmek:
Anımsamak, hatırlamak.
(Arapça)
taytan
Yaban sarımsağı.
teheccüd namazı
Gecenin üçte ikisi geçtikten sonra ve imsak vaktinden önce iki ile on iki rek'at arasında kılınan namaz.
temasih
(Tekili: Timsah) Timsahlar.
temasil / temâsil
Timsaller. Suretler. Resimler. Putlar. Semboller. Tasvirler.
Timsaller, yansımalar.
Timsaller, semboller.
tenasuhvari / tenasuhvâri
Reenkarnasyonu anımsatır bir şekilde.
tezekkür
Akla getirme, hatırlama, anımsama.
Birkaç kişinin toplanarak bir işi konuşması, görüşme, müzakere etme.
timsah / timsâh / تمساح
Timsah.
(Arapça)
vakf
Bir kimseyi veya bir şeyi alıkoymak, durdurmak. Kımıldatmamak.
Hareketten fariğ olmak, imsak etmek. Hapsetmek. Aslâ satılmamak, başka şeye tebdil olunmamak şartı ile bir mülkü Allah yoluna vermek. Menfaatı hayır nevilerinden birisine âit olmak üzere bir mülkü ilelebed vermek.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
ram olmak
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
Cemm-I gafir
merk
halık-ı rahman ve rahim
ihtizaz
Cemal-i şefkat
meslek-i ehl-i sünnet
Tahid
Lahib
tadil
dürr-i yekta
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
imşa
Cemiy
ışık
Cemet
güzellik
TOLERANS
Cem
Delirmek
Cem-i
Cemâzil-evvel