REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te ilanlar ifadesini içeren 58 kelime bulundu...

alem-i mümkinat / âlem-i mümkinat

  • Mümkin varlıklar âlemi; varlığı ile yokluğu eşit olup varlığı ancak Allah'ın var etmesine bağlı olanlar, yaratılanların tamamının oluşturduğu âlem.

an mim amed

  • Tar: İslâmiyeti ve Türkçeyi öğretmek maksadıyla, devşirilerek toplanan ve Türk köylülerine satılan acemi oğlanlardan, müddetini tamamlayarak Rumeli Ağasının tezkeresiyle ulüfeye yazılanların kayıtlarına verilen işaret. (Farsça)

asar / âsâr

  • Eserler, yapılanlar.

bid'at ehli

  • Peygamberimizin sallallahü aleyhi ve sellem ve Eshâb-ı kirâmının yolundan (Ehl-i sünnet îtikâdından) ayrılanlar. Bid'at sâhibi. Îtikâdda (îmânda) ve amelde (ibâdette) dinde olmayan yenilikler ortaya çıkaran kimseler, dinde reformcular.

bid'at fırkası

  • Peygamber efendimiz ve Eshâb-ı kirâmının yolundan ayrılanlar. Hadîs-i şerîfte Cehennem'e gidecekleri bildirilen yetmiş iki fırkadan her biri.

daire-i mümkinat / daire-i mümkinât

  • Varlığı ile yokluğu eşit olan şeyler dairesi, yaratılanlar âlemi.

dallin / dallîn

  • (Dâllûn) Sapkınlar. Müslümanlıktan ayrılanlar. Kur'an hakikatlerinden ayrılıp sapanlar.

ecnas-ı mahlukat / ecnâs-ı mahlûkat

  • Yaratılanların cinsleri, türleri.

efai

  • (Tekili: Ef'a) Engerek yılanları.

ehl-i bid'at

  • Bid'at sâhipleri. Peygamber efendimizin ve eshâbının bildirdiği doğru îtikâddan (inanıştan) ayrılanlar.

ehl-i cezbe

  • Cezbeye kapılanlar.

ehl-i dünya / ehl-i dünyâ

  • Âhireti unutup, dünyâya sarılanlar. Dünyâya düşkün olanlar.

ehl-i küfür ve dalalet / ehl-i küfür ve dalâlet

  • İnkârcılar, hak yoldan ayrılanlar.

ekvan

  • Yaratılanlar.

ekvani / ekvanî

  • Yaratılanlarla ilgili.

eşrefimahlukat / eşrefimahlûkât

  • Yaratılanların en şereflisi.

gayrullah

  • Allahtan başkası, yaratılanlar.

gümüş kozak

  • Tar: Eskiden hükümdarlara gönderilen nâme-i hümayunların konulduğu mahfaza. Nameler atlas keseye konur, sonra da kozaya geçirilirdi. Kozakların gümüşten yapılmış olanları olduğu gibi altundan, şimşirden de yapılanları vardı. Altundan olanlar imparatorlara, gümüşten olanlar da küçük devlet reislerine

hakikat-i mümkinat / hakikat-i mümkinât

  • Yaratılanların, var edilenlerin gerçeği.

hayyat

  • (Tekili: Hayye) Yılanlar.

helesaya çıkmak

  • Eskiden ramazanlarda iftardan sonra para toplamak için çocuklar tarafından teşkil edilen çalgılı heyetlere katılanlar tarafından nakarat makamında söylenen bir tabirdir. Dilenciliğin kibarcalarından sayılır.

hubanname

  • Edb: Güzel ve yakışıklı gençler hakkında yazılan kitap. (Güzel kadınlar hakkında yazılanlara ise "zenanname" denilir.)

i'lanat

  • İlânlar.

icraat / icrâât / اجراآت

  • Yapılanlar. (Arapça)

ilanat / ilânât

  • İlânlar, duyurular.
  • İlanlar, duyurular.

ilanat müvezzii / ilânat müvezzii

  • İlânlardan, duyurulardan sorumlu olan, onları dağıtan.

kainat / kâinat

  • Var edilen şeylerin hepsi. Yaratılanlar. Mevcudat. Âlemler.

kevni / kevnî

  • Yaratılanlarla ilgili.

kevniye

  • Yaratılanlarla ilgili olan.

mahlukat / mahlûkât

  • Yaratılanlar, Allahü teâlânın yarattığı şeyler.

makbulin / makbûlîn

  • Makbul sayılanlar.

maran

  • (Tekili: Mâr) Yılanlar. (Farsça)

maruzat / mâruzât

  • Anlatılanlar.

masnuat / masnûât / مَصْنُوعَاتْ

  • San'atkârâne yapılan şeyler. Yapılanlar.
  • San'atla yapılanlar.

matbuat / matbûât

  • Basın, basılanlar.

menkulat / menkulât

  • Taşınanlar, anlatılanlar.

metrukat / metrûkat / متروكات

  • Miras olarak bırakılanlar, geride bırakılanlar. (Arapça)

muallekat / muallekât

  • Asılanlar.

muaşeret

  • Birlikte yaşanılanlar.
  • Sünnet dâiresinde insanlarla iyi münâsebet.

muhtereat

  • Yoktan yaratılanlar.

mültemesat / mültemesât

  • (Tekili: Mültemes) Kayırılanlar, mültemesler, iltimaslılar.

mün'azilin / mün'azilîn

  • (Tekili: Mün'azil) Azledilenler, vazifelerinden çıkarılanlar.

musallin / musallîn

  • (Tekili: Musalli) Namaz kılanlar, dua edenler.

mutasaddıkin / mutasaddıkîn

  • (Tekili: Mutasaddık) Sadaka verenler. Tasadduk edenler.
  • Sâdık ve doğru olduğu anlaşılanlar.

mütecemmiin / mütecemmiîn

  • (Tekili: Mütecemmi') Toplananlar, yığılanlar, tecemmu' edenler, birikenler.

mütekebbir

  • Allahü teâlânın ism-i şerîflerinden. Yaratılanların sıfatlarından uzak, vehim ve aklın anlamasından yüksek, azamet ve kibriyâ (büyüklük) sıfatıyla her şeyden ayrılmış olup, her şeyden yüce ve yüksek olan.
  • Kibirlenen, kendisini başkalarından üstün gören, kendini beğenen.

mütelehhifin / mütelehhifîn

  • (Tekili: Mütelehhif) Hasret çekenler, yanıp yakılanlar. Kederli, tasalı olanlar.

nakliyat

  • Nakil işleri, taşıma işleri.
  • Anlatılanlardan öğrenilenler.
  • Nakiller.

nukul

  • Nakiller, rivâyetler. Başkasından anlatılanlar. Hikâyeler.

rafıza

  • Şii fırkalarından bir tâife. Hak mezhepten ayrılmış, namazsız, itikadı bozuk kimse.
  • Asker kaçağı güruhu.
  • Düstur, akide ve nizam kabul edilen esaslardan ayrılanlar.

rafıziler / râfızîler

  • Şîanın kollarından. İmâm-ı Zeynel'âbidîn'in vefâtından sonra oğlu Zeyd'den ayrılarak, Eshâb-ı kirâm (Peygamber efendimizin arkadaşları) düşmanlığında taşkınlık gösteren, hazret-i Ebû Bekr ve hazret-i Ömer'in halîfeliklerini kabûl etmeyen kimselerin mensûb olduğu bozuk fırka. Terk edenler, ayrılanlar

şah-ı levlak / şâh-ı levlâk

  • Yaratılanların şahı, kainatın yaratılış sebebi Hz. Muhammed (a.s.m.).

seabin

  • (Tekili: Su'bân) Büyük yılanlar, ejderhalar.

serahor

  • Osmanlı İmparatorluğunun ilk devirlerinde ordunun bir yerden başka bir yere hareketinde yolların yapılması ile beraber ağırlıkların nakil vesairesi veyahut memleket içinde zelzele, deprem gibi bir âfetin vukuuyla harap olan yerlerin hemen tamir edilmesi işlerinde kullanılanlara verilen addır.

sidretülmünteha

  • Yaratılanların bittiği sınır.

sunuat

  • Yapılanlar. San'atlı yapılan şeyler.

tabaka-i mahlukat / tabaka-i mahlûkat

  • Yaratılanlar varlıkların bir sınıfı, bir tabakası.

tebligat

  • (Tekili: Tebliğ) Tebliğler. İlânlar. Bildirilen şeyler.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın