REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te idrar ifadesini içeren 26 kelime bulundu...

bevl / بول / بَوْلْ

  • Sidik, idrar.
  • İdrar.
  • İdrar. (Arapça)
  • İşeme. (Arapça)
  • İdrâr, idrâr yapma.

bevli / bevlî / بولى

  • İdrar ile ilgili. (Arapça)

bevliye

  • Tıb: İdrar yolları ve böbrek hastalıkları. Bu hastalıkların teşhis ve tedavisiyle uğraşan tıp dalı. (Üroloji)

habs-i bevl

  • İdrarını tutma.

hafif necaset / hafif necâset

  • Eti yenen dört ayaklı hayvanların bevli (idrarı) ve eti yenmeyen kuşların pisliği.

husr

  • Tıb: Peklik, kabızlık, inkıbaz.
  • İdrar tutulması.

ihtibas-ı bevl

  • İdrar tutukluğu, zorluğu.

istibal

  • Havanın fenalığı ve sıkıcı olması.
  • (Kendine) idrar döktürme.

istibda

  • (İstibra') Ayırmak. Uzak etmek.
  • Küçük abdest bozduktan sonra idrardan temizlenmek, sidik eserinin tamâmen kesilmesini beklemek.
  • Nikâhla alınan dul bir kadının gebe olmadığına kanaat getirmek için, kadın bir âdet görünceye kadar beklemek.

istibra / istibrâ

  • Temizlenme.
  • Erkeklerin küçük abdesti yaptıktan sonra yürüyerek, öksürerek veya sol tarafa yatarak, idrar yolunda damlalar bırakmaması. Kadınlar istibrâ yapmaz.
  • Nikâhla alınacak dul bir câriyenin hâmile olup olmadığını bilmek ve şüpheye yer vermemek için bir temizlik müddeti geçip tekr
  • Küçük abdestten sonra idrarın iyice kesilmesini beklemek.

ıtam

  • İdrar zorluğu, idrar tutukluğu.

karure / karûre / قاروره

  • İdrar şişesi, ördek. (Arapça)

mesen

  • Kişinin bevlini tutmaya âciz olması. Bir kimsenin, idrarını tutamaması.

meziyy

  • Mezi, idrardan önce gelen beyazımsı sıvı.

mizek

  • İdrar, sidik. (Farsça)

mübevvil

  • (Bevl. den) Sidiği çoğaltan, idrarı artıran.

müdirr

  • İdrar veren, idrar verici.

müdirrat / müdirrât

  • (Tekili: Müdirr) İdrar verici ilâçlar.

müstebri / müstebrî

  • İstibra eden. Tenasül uzvunda idrar damlası bırakmayan.

necaset-i gayr-i mer'iye

  • Câmid, bir hacmi olmayan veya bulaştığı yerde görülmeyen herhangi bir pis maddedir. Görünmez halde olan pisliktir. (İdrar gibi)

özr

  • Abdesti bozan bir şeyin bir namaz vakti durdurulamayıp, devâm etmesi. İdrârını tutamama, iç sürmesi, yel kaçırmak, burun kanaması, yaradan kan, sarı su akması, ağrı ile göz yaşı akması birer özür olup, özürlü erkeğe mâzûr, kadına ma'zûre denir.
  • Mâzeret. Af talebi, engel.

özr sahibi / özr sâhibi

  • Bir namaz vakti içinde yâni namaz vaktinin başından sonuna kadar, abdest alıp yalnız farzı kılacak kadar bir zaman, abdestli kalamayan yâni idrâr ve başka akıntılar gibi abdesti bozan şeylerden biri kendisinde devamlı mevcûd olup durduramayan kimse. İstihâzalı olan.

silis-ül-bevl

  • Devamlı idrar kaçırmak. İdrârını tutamamak.

tebevvül / تبول

  • İdrar yapma, işeme. (Arapça)

ütam

  • Sidik tutulması. İdrar tutukluğu.

vedi / vedî

  • İdrârdan sonra çıkan, yapışkan, beyaz ve bulanık koyu sıvı.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın