fakr

• İhtiyaç, yoksulluk.
• Azlık, muhtaçlık.
• Cenab-ı Hakk'a karşı fakrını, ihtiyacını hissetmek.
• Tas: Kendisindeki bütün her şeyin Allah'a âit olduğunu bilmek.

hiss / حس

• Duygu. (Arapça)
• Hissetmek: Duymak, algılamak. (Arapça)
• Hissolunmak: Duyulmak, hissedilmek. (Arapça)

hiss-i kabl-el vuku'

• Bir şeyi vukuundan önce hissetmek.

ihsas

• Hissetmek. Hissettirmek. Açık anlatmadan kapalıca bahsetmek.
• Bulmak. Görmek. Bilmek. Zannetmek. İdrak etmek. Duyurmak.

ihtisas

• Hissetmek. Sezmek. Duymak. Duygulanmak. Hislenmek.

istişmam

• Koklamak. Kokusunu almak.
• Hissetmek, sezmek, dolayısı ile anlamak.
• Uzaktan haber almak.

minnet

• İyilik karşısında kendini borçlu hissetmek.

minnet etmek

• İyilik karşısında kendini borçlu hissetmek.

minnettar olmak

• Minnet duymak, yapılan bir iyiliğe karşı kendini borçlu hissetmek.

şemm

• Koku hissetmek, koklamak.

tahassüs

• İyi bir haber duyup memnun olmak. Kalben ve ruhen hislenmek, hissetmek.
• Casuslamak.
• Aratmak.

tevhid-i şuhud

• Her nereye bakılırsa Allah'ın birliğini anlamak, hissetmek.
• Görüş birliği.