Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
his
kelimesini içeren
72
kelime bulundu...
a'sab-ı muharrike / a'sâb-ı muharrike
Hissi, duyguyu vücuttaki haber merkezine bildiren sinirler. Hareket ettirici sinirler.
ahsas
Hisler. Duygular.
akraba-i taallukat / akraba-i taallûkat
Hısım akraba; yakın uzak bütün akrabalar, aile çevresi.
bedihiyat-ı hissi / bedihiyat-ı hissî
Hislerle açık bir şekilde idrak edilen nesneler, olaylar.
behredar
Hisseli. Nimetlenmiş. Faydalanmış.
behrever
Hisse ve nasibini almış, payını zimmetine geçirmiş.
(Farsça)
bihiss / bîhiss / بى حس
Hissiz, duygusuz.
(Farsça - Arapça)
bün-i hisar / bün-i hisâr
Hisarın dibi.
damed
Hışım etmek, öfkelenmek, hiddetlenmek, kızmak.
ehl-i keşf
His ve akılla anlaşılamayan şeylerin, kalbine doğduğu velî zâtlar.
esham
Hisseler, paylar.
evra
Hisar, kal'a, kale.
(Farsça)
galat-ı his / غَلَطِ حِسْ
His yanılması.
gayr-i mahsus / gayr-i mahsûs / غير محسوس
Hissedilmeyecek şekilde.
gülnak
Hisar ve kale.
(Farsça)
hassase / hassâse
Hissedici kuvve. Hisseden, duyan.
Hissetme duygusu.
haysü layeş'ur / haysü lâyeş'ur
Hissedilmeksizin. Bilinmedik, duyulmadık cihetten.
haysülayeşur / haysülâyeşûr
Hissedilmeksizin.
hısas / hısâs
Hisseler, paylar, kıssadan alınan dersler.
Hisseler, paylar.
hisse-mend
Hisse sahibi, hisseli.
hisseçin
Hisse alma, pay alma.
(Farsça)
hissedar / hissedâr
Hisse sâhibi, hissesi olan.
Hisseci, pay alan.
Hisse sahibi.
hissemend / حِصَّه مَنْدْ
Hissedar, hissesi olan.
Hissesi olan.
hissen
His itibariyle, duygulanarak, hislenerek.
hisseyab
Hisselenen. Faydalanan. Hisse alan.
(Farsça)
hisseyab olma / hisseyâb olma
Hissedar, pay sahibi olma.
hissi / hissî
His ile, duygu ile ilgili, duygusal.
Hisle ilgili, hissedilen.
hisşiken
His kırıcı.
hissiyat / hissiyât / حسيات / حِسِّيَاتْ
Hisler, duygular.
Hisler.
Hisler.
hissiyatsız
Hislere kapılmadan objektif davranma.
ihsas / ihsâs / احساس / اِحْسَاسْ
Hissettirme, hatırlatma.
Hissetme, hissettirme.
Hissettirme.
Hissettirme.
(Arapça)
Hissettirme.
ihsas eden / ihsâs eden
Hissettiren.
ihsas etme
Hissettirme.
ihsas etmek
Hissettirmek.
ihsasi / ihsasî
Hisse ait ve müteallik. Duygu ile alâkalı.
ihtisas
Hissetme, duyumsama.
Hissetmek. Sezmek. Duymak. Duygulanmak. Hislenmek.
ihtisasat
Hislenmeler, duygulanmalar.
ihtisaslarımı
Hissettiklerimi.
ihtisaslarını
Hissettiklerini.
iptal-i his
Hisleri uyuşturma, duyguları vazifelerini yapamaz hale getirme.
iş'ar
Hissettirme, işaret etme.
işmam
Hissettirme.
işmam eden
Hissettiren.
kat-ı sıla-i rahim
Hısım-akrabayı ve özellikle anne-babayı terk etme, bağlantıyı kesme.
kuvve-i mütehayyile
Hissolunan şeyin gıyabında resim ve tasvir kuvveti. Hayâl kuvveti.
kuvvet-i hissiyat
His ve duyuların gücü.
lemsi / lemsî
Hissedilmeğe, dokunma ile duymağa ait ve müteallik.
ma'kul ilimler / ma'kûl ilimler
His organları ile duyularak, akıl ile incelenerek, tecrübe (deney, gözlem) ile ve hesâb edilerek elde edilen ilimler, fen bilgileri.
mahsus / mahsûs / مخصوص
Hissedilmiş, birine ayrılmış, bile bile.
Hissedilen, hissedilir.
(Arapça)
mahsus olan / mahsûs olan
Hisler aracılığıyla algılanan.
mahsus ve meşhud
Hissedilir ve görülür olma, elle tutulur, gözle görülür hale getirme.
makrebe
Hısımlık, yakınlık. Karâbet.
mazhar-ı hissiyat
Hislerin ve duyuların aynası.
mu'tekadat-ı hissiye / mu'tekadât-ı hissiye
His ve duyulara ait kanaatler ve onlardan doğan inançlar.
mübtel-i hiss
Hissi ibtal olunmuş.
mübtil-i hiss
Hissi iptal eden.
mümkut
Hışım ve gadap olunmuş, kızılmış kişi.
mütehassis
Hislenen, duygulanan.
namahsus / nâmahsus / نامحسوس
Hissedilmeyen.
(Farsça - Arapça)
nasibdaş
Hissede beraber, nasipte eş olan.
(Farsça)
nazar-ı hissi / nazar-ı hissî
Hissî, maddî bakış.
rikkat-i letafet
His ve duyguların son derece ince ve hoş olması.
saht
Hışım, hiddet, kızgınlık, gadap.
sehim
Hisse sâhibi. Hissedar.
sur / sûr / سور
Hisar.
(Arapça)
tahassüs / تَحَسُّسْ
Hislenme, duygulanma.
Hislenme, duygulanma.
tahassüsat / tahassüsât
Hislenmeler, etkilenişler.
tegazün
Hışmetmek, kızmak.
vahime kuvveti / vâhime kuvveti
His organları ile anlaşılamayan, fakat duyulanlardan çıkarılabilen mânâları anlayan iç kuvvet.
vücud-u hissi / vücud-u hissî / وُجُودُ حِسِّي
His ile bilinen vücud. Hisse aid vücud, varlık. Duygulu cesed.
Hissedilebilen varlık.
zevi'l-ihsas / zevi'l-ihsâs
His sahipleri.
zevilihsas
Hissedebilen.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
ram olmak
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
lugat
evliya
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
berzah
temiz
mukaddem
ferahnak
Havai
dar
huzam
ben
serzede
müsellah
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
his
Nefe
Çeviri
tenem
Keskin
Lâf
CEVAP
safsata
şumül
Kilabın