Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
heva
ifadesini içeren
33
kelime bulundu...
bad-ı heva / bâd-ı hevâ
Hevâ ve heves. Eğlence. Bedava. Boş.
berhava
(Berhevâ) Boş, faydasız.
(Farsça)
Havaya uçurulmuş. Havaya gitmiş.
(Farsça)
ehl-i ehva / ehl-i ehvâ
Heva ehli, arzu ve isteklerine tabi olanlar.
ehva / ehvâ
(Tekili: Heva) Nefsin istek ve arzuları. Muhabbetler. Hahişler.
Kasdetmek.
Atmak.
Hevalar; gelip geçici arzu ve istekler.
evtas
Arap Yarımadasında, Hevâzın ilinde bir derenin ismi olup, Peygamberimizin (A.S.M.) Huneyn Vak'ası bu vâdide vuku bulmuştur.
fahşa
Büyük günahlar. Çirkinlikler. Zina gibi şehevâta tâbi olmakta ifrat ile alâkadar olan günahlardır ki, lisanımızda fuhşiyat tâbir olunur. Ve bunlar, insanların en çirkin hâlleridir.
hacire
(Çoğulu: Hâcirât) Terbiye sınırlarına sığmayan kötü söz ve hezeyan.
(Çoğulu: Hevâcir) Günün en sıcak anları.
hacise
(Çoğulu: Hevâcis) Merak, kalbe gelen endişe.
hamme / hâmme
(Çoğulu: Hevâmm) Haşerât-ı muzırra, zararlı böcekler.
Binek hayvanı.
hava
(Hevâ) Hava. Dünyayı çeviren atmosfer. Cevv. Yer ile gök arası.
Hafif yel.
Bir binanın üzerine kat çıkma hakkı.
Bir yerin hâli ve sıhhat bakımından durumu.
Müzikte ezgili ses, sadâ.
hedi / hedî
(Çoğulu: Hevâdî) Mürşid.
Boyun.
hevadar
Hevalı. Nefsine uymuş. Küstah.
(Farsça)
Etrafı açık, havalı yer.
(Farsça)
hevai / hevaî
Ciddi şeylerle alâkasız. Nefsine düşkün. Nefsine ve şehvetine mağlub. Hevâ ve hevese âit ve müteallik.
(Farsça)
hevakar / hevakâr
Günahlı işlere hevesli. Hevâ ve hevesine bağlı.
(Farsça)
hevdec
(Çoğulu: Hevâdic) Kadınların binmesi için devenin sırtına konulan ufak mahfel.
hubb-ısiva / hubb-ısivâ
Allahü teâlâdan başka şeylerin sevgisi.Olup nâdim elim çektim hevâdan, Pâk ettim kalbimi hubb-ı sivâdan. Yüzüm dergâhına döndüm ilâhî, Kapundan etme red, bu pür günâhı.
hücr
(Çoğulu: Hevacir) Fuhş, hezeyan, kötü sözler.
istihva
Şaşırıp kalmak. Divane olmak. Hevâ ve hevesi hoş görmek.
ıtla'
Kokulu şeyler sürünmek.
Hevâiyata heves etme.
ittifak
Beraber hareket için sözleşmek. İttihad ve muvafakat etmek. Söz birliği etmek. Anlaşmak.(İttifak hüdâdadır, hevâda ve heveste değil.)
lehat
(Çoğulu: Lehâ ve Lehevat) Küçük dil.
lihat
(Çoğulu: Lehâ-Lehevât-Leheyât-Lihâ') Boğaz ağzında olan dilcik.
mehat
(Çoğulu: Mehâ-Mehevât) Billur taşı.
Güneş.
Dağ sığırı.
Tazelik.
Güzellik.
mihrab
Camide imamın namaz kılarken cemaatin önünde durduğu yer.
Şiddetli harbeden cengâver. Bahadır.
Evin şerefli yüksek yeri, çardak.
Meclisin sadrı ve ekrem mevzii.
Mc: Harb âleti.
Orman.
Melikin hususi makamı.
Mc: Şeytan ve hevâ ile muhare
nefif
Hevâ.
nefis ve heva berzahları
Nefis ve heva geçitleri, geçici lezzet ve arzu engelleri.
saba
Hevâ ve nefsine meyletme. Delikanlılık.
şehvet
Hevâ-yı nefsin meyli ve arzusu.
Bir şeyi fazla istemek.
Cinsî istek. Mahbube için olan istek, iştiha. (Yemek, içmek, uyumak da şehvetin şubelerindendir.)Kudsi Hadis'te Cenab-ı Hak buyuruyor: "Ey benim için şehvetini bırakıp gençliğini bana veren genç! Sen meleklerin bir kısmı
şekil
(Şekl) Biçim, dış görünüş. Çehre. Tarz. Formül.
Şebih ve misil.
Hey'et.
Suret. Surette benzerlik.
Bir adamın tab' ve hevasına muvafık olan şey.
Muhtelif, müşkil işlerin her biri.
Birşeyin gerek hissedilen ve gerek mevhum sureti.
Geo: Bi
sıhve
(Çoğulu: Sahevât) Dağ üstünde yapılan burc.
süfliyat
Fâni dünya ile alâkalı işler. Nefsâni, heva ve hevese tabi olan kimselerin işleri.
tarik-i dünya / târik-i dünya
Hevâ ve hevesi terkeden. Dünyanın fâni olan cihetini terkedip Allah rızası yolunda olan.
tehviye
(Hevâ. dan) Havalandırma.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
Emzik
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
piruz
bil'iman
hacil
vesselam
kürre-i
Mülûkâne
ekinoks
tafih
tisal
ashab-ı fil
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
heva
oynak
REis
Mesafeler
yelme
nâzı
Tauna
Arap olmayan
gözden çıkarmak
tark