Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
helak
ifadesini içeren
106
kelime bulundu...
ad / âd
Hz. Hud Peygambere (A.S.) isyan ettiklerinden gazab-ı İlâhiyyeye uğrayan ve helâk olan, Yemen tarafında yaşamış bir kavmin adı.
anet
Günah. Zinâ .
Helâk.
Fesâd.
Meşakkat.
Kalb darlığı.
Hata. Galat.
Tıb: Kırılan bir kemiğin sarıldıktan sonra tekrar kırılması.
as'ase
Oturak yerin yumuşağı.
Helâk olmak.
Fesâd etmek.
ashab-ı ress / ashâb-ı ress
Kur'anda bahsi geçen bir kavim adıdır. Kimler oldukları kati bir şekilde tesbit edilemiyor. Râvilerin ekserisi, peygamberlerine isyan eden ve onu öldürüp kuyuya atan, bundan dolayı da Cenab-ı Hakkın helâk ettiği bir kavim olduğu hakkında ittifak etmektedir. (Furkan Suresi, 38 inci Ayet)
ba'd
Zaman zarfıdır ve te'hir ifade eder.
Helâk olmak mânâsına mastardır.
baad
Helâk olmak.
bagar
Bir yakıcı hastalıktır ki devede vâki olur; suyu içip kanmaz ve sonunda ondan helâk olur.
bah'
Helâk etme.
baykara
Helâk olma, mahvolma.
Böbürlene böbürlene sallanarak yürüme.
Malı çok olma.
Yırtıcı bir kuş.
berbad
Harap. Kötü. Virâne. Bozuk. Perişan. Telef ve helâk olmuş.
(Farsça)
besl
Helâk etmek.
Men'etmek.
Çirkin yüzlü olmak.
Helâl ve haram.
bevr
Helâk olma. Yok olma.
Sınama, deneme.
Alış-veriş sıkıntısı.
Sürülmemiş yer.
beyd
Helâk olmak.
Gayr, diğer.
beyr
Helâk olmak.
Bâtıl olmak.
büz
Harap yer.
Fâsid nesne.
Helâk.
cudi-i islamiyet / cudi-i islâmiyet
Her türlü helâket ve felâketlerden İslâmiyetle necat bulunacağını ifâde eden bir teşbihdir.Nasıl ki Nuh tufanında Nuhun (A.S.) gemisi Cudi Dağında karaya oturup kurtuldukları gibi.
dam'
(Çoğulu: Dümu-Edmu) Helâk olmak.
Göz yaşı.
darbe-i müthişe ve mühlike
Dehşet veren ve helâk eden darbe.
debar
Mahvolmak. Helâk olmak.
demar
Helâk, mahv, telef, ölüm, mevt.
(Farsça)
demar-aver / demar-âver
İntikam alan, müntakim. Helâk eden.
(Farsça)
dimar
Helâk, mahv.
dıya
Helak olmak, telef olmak.
dull
Helak.
dumur
Bir uzvun maddi veya mânevi kabiliyetinin körelmesi. Gıdasızlıktan dolayı bir uzvun kuruyup kalması. Helâk. Körelmek.
Bir yere izinsiz gitmek.
ferse
İnsanın boynunda ve arkasında olan ve gittikçe zaaf verip boynunu ve belini eğip, helâk eden yel.
garam
Helâk. Mahv.
Aşk. Sevdâ. şiddetli arzu.
Hedef.
gavl
(Çoğulu: Gavâyil) Helâk etmek.
Kin tutmak.
Çok miktar toprak.
Feyizden uzaklık.
gul
Boş ve virane yerlerde bulunan ve helâk edici olan bir cin tâifesi. İfrit, hortlak.
Ölüm.
Belâ.
halem
Helâk olmak.
Dibâgat yaparken derinin kurtlanması.
halik / hâlik / هَالِكْ
Helâk olan. Mahv olan. Fenaya giden. Fâni. Zâil.
Helâk olan, yokluğa giden.
Helâk olan, yıkılan, bozulan, silinen.
Helâk olan.
hanasir / hanasîr
Helâk olmak.
hayn
Helâk olmak.
helak / helâk / هلاک
Yok olma.
(Arapça)
Ölme.
(Arapça)
Helâk etmek:
(Arapça)
Yok etmek, ortadan kaldırmak.
(Arapça)
Öldürmek.
(Arapça)
Helâk olmak:
(Arapça)
Yok olmak, ortadan kalkmak.
(Arapça)
Ölmek.
(Arapça)
Çırpınmak.
(Arapça)
helaket / helâket
Helâk olma, yıkılma.
heleke
Helâk.
Düşen.
heluk
Helâk olucu, helâk olan.
Fâcire kadın. Kötü hayata alışmış kadın.
i'tab
Öldürme, katletme. Helâk etme.
ibade
Helâk etmek.
ibag
Helâk etmek.
ibare
Helâk etmek.
ida'
Fasid olmak. Bozulmak.
Helâk olmak.
Yardım etmek.
ihanet
Helâk etmek. Öldürmek. Mahvetmek.
ihlak / ihlâk / اهلاک
(Helâk. dan) Harcama, tüketme, bitirme.
Yok etme, helâk etme, öldürme.
Helâk etme, yok etme.
Helak etme, yok etme, öldürme.
(Arapça)
irda'
Helâk etme, aşağı düşürme.
ıtmas
Bir şeye geriden uzaktan bakmak. Helâk etmek.
ittias
Öldürme, helâk etme.
kahr
Mahvetme, helâk etme.
Çok kederlenme, çok üzüntü duyma.
kalet
(Çoğulu: Kılât) Helâk olmak.
Dağlarda, içinde su biriken çukur.
Göz çukuru.
Baş parmağın dibinde olan çukur.
kebb
Hor ve zelil etmek, yüzü üstüne bırakmak, helâk etmek.
ma'tab
(Çoğulu: Meâtıb) Helâk olacak yer.
maklete
Helâk olacak yer.
mehalik / mehâlik
Tehlikeler, tehlikeli işler, helâk eden işler.
mekk
Emmek.
Helâk etmek.
Noksan etmek, eksiltmek.
min-el mühlikat
Helâk edenlerden. Mühlik olanlardan.
mubik / mûbik
(Çoğulu: Mubikat) Helâk edici.
İsyan.
Büyük günah.
Helak edici, büyük günah.
mubikat
(Vebk. den) Helâk edici şeyler. Mühlik.
müdemmir
Tedmir eden. Yok eden. Helak eden. Mahveden.
mugavele
Bir kimseyi azdırıp yoldan çıkarmak.
Helâk etmek.
mühlik
Helâk eden, öldüren.
Helâk edici, yok edici.
Helâk eden. Öldüren. Öldürücü. İfsad eden. Bozan. Kıtal.
mühlikat / mühlikât
(Tekili: Mühlik) Kötü ve günah olan işler.
Helâk edenler. Hayrı ve sevabı bozan fenâ hareketler.
mühlikat-ı seb'a / mühlikât-ı seb'a
Yedi büyük ve helâk eden amel. Yedi büyük günah.
mümit
Ölümü yaratan, ölümü veren, imâte eden. Helâk eden.
müshit
Helâk edici.
müstehlik
(Helâk. den) İstihlâk eden, satın aldığı şeyi bizzat kullanıp sarfeden, harcayan. Tüketici.
mutammirat
Zarar verici ve helâk edici gizli şeyler.
mütehalik / mütehâlik
(Helâk. dan) Tehâlük eden, kendini tehlikeye atacak kadar acele eden.
nefk
Helâk olmak.
nehber
Helâk olacak yer.
nüfuk
Helâk olmak.
remd
Helâk olmak.
Gözün çapaklanması. Göz hastalığı.
reşak
Helâk etmek.
Atmak.
şa'b
Ayrılmak. Dağılmak.
Islah etmek, düzeltmek.
Helâk etmek.
Kırmak.
sa'k
Ansızın düşmek.
Çağırmak.
Helâk olmak.
saak
Bir şiddet sebebi ile helâk olmak, ölmek, bayılmak.
Aklın gitmesi.
sebr
Men'etmek, engel olmak.
Helâk etmek.
Hapsetmek.
şecb
Helak etmek, mahvetmek.
Kederlenmek, tasalı olmak.
şecib
Helâk olan, mahvolan.
selel
Helâk olmak, mahvolmak.
semud kavmi / semûd kavmi
Sâlih aleyhisselâmın peygamber olarak gönderildiği ve îmân etmedikleri için büyük bir sayha (korkunç gürültü) ile helâk olan kavim.
serb
(Çoğulu: Sürub) İçyağı.
Helâk olmak.
Bozulmak, fâsid olmak.
Beğenmeme. Azarlama. Çekiştirme.
seyh
Helâk edici, mahveden.
Ayağın batması.
şeyt
Helâk olmak, mahvolmak.
Yanmak.
Kaynamak.
si'la'
(Çoğulu: Seâli) Helâk.
Cin sâhirleri.
sübur
Helâk, helâket. Mahvolmak.
Men olmak, kovulup sürülmek.
süvaf
Fena, helâk, mahvolma.
Hayvanların ölümü.
tahe
Helâk oldu, berbad oldu (meâlinde fiil).
tall
Çiğ, kırağı. İnce yağan yağmur, çisinti. Şebnem.
Helâk etmek, iptal.
Güzel, lâtif şey.
Şiddet.
tavh
Helâk olmak.
İftira etmek.
tayh
Helâk etmek veya helâk olmak.
Bırakmak.
tebar
Helâk, bitme, yok olma.
tedemdüm
Helâk olmak.
tefeb
Helâk olmak, mahvolmak.
tehalük
(Çoğulu: Tehâlükât) (Helâk. dan) İstekle atılma. Tehlikeye aldırış etmeden, birbirini çiğneyecek gibi koşuşma.
tehlik
Öldürme. Helâkete düşürme.
tehlike
(Tehlüke) (Helâk. den) Helâkete sebep olacak hâl. Felâket.
tenufe
(Çoğulu: Tenânif) Helâk olacak yer.
Sahra.
Yazı.
tenuk
(Tenuka, Tenukıye) : Helâk olacak yer.
Sahra.
Yazı.
tetbir
Helâk etmek, mahvetmek.
tetyib
Helâk etmek, mahvetmek.
teva
Mâlın helâkı. Mülkün helâk olması.
tezehhuk
Bâtıl olmak.
Helâk olmak, mahvolmak.
tiyfak
Helâk olmak, mahvolmak.
tuh
Helâk olmak.
Berbad olmak. (Hakaret için söylenilen bir kelimedir)
zahik
Berbat, perişan, helâk olmuş.
Bâtıl. Köhne.
zehk
Helâk olmak, mahvolmak.
Bâtıl olmak.
Okun nişanı aşıp geçmesi.
Çıkmak, huruç.
Derin kuyu.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
ram olmak
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
ismetlu
KIYA
Mütu
ta'tılat
agehi
ezahir-i efkâr
muşterek
Vekil_i umum
ârızın
ikāme
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
helak
seyredip
Ilkokul
fimaba'd
fâni
Mutsuz
Arzetmek
Organ
BAKIMINDAN
Vatanperver