Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
havale
ifadesini içeren
45
kelime bulundu...
cıranta
yun. Poliçeyi, senedi devir ve havale eden şahıs.
ciro
ing. Bir senet veya havalenin alacaklı tarafından diğeri namına çevrilmesiyle üzerine buna dair şerh verilmesi.
havale / حواله
Ismarlama, havale.
(Arapça)
havale-i muaccele
Huk: Havale konusunun, behemehal ödenmesi lâzım geldiği şekilde yapılan havale.
havale-i mübheme
Huk: Havale konusunun, ta'cil veya te'cili beyan olunmadan yapılan havale.
havale-i müeccele
Huk: Havale edilen şeyin vadesi geldiğinde ödenmesi şeklinde yapılan havale.
havalename
Posta gibi vasıtalarla para göndermek üzere yazılan havale mektubu.
(Farsça)
havaleten
Havale suretiyle, havale olarak.
hicr
Men etmek; akıl ve bâliğ olmamış çocuk, deli, bunak, sefih yâni malını kötü yere harcayan ve borçlu gibi kimseleri, tasarruf-i kavlîsinden yâni alış-veriş, kirâlama, havâle, kefillik, emânet ve rehin alıp-verme, hibe gibi işlerin tasarruflarından men' etme.
Dostluğu bırakmak, dargın
ida'
Emanet bırakmak. Vedia koymak.
Huk: Kendi malının muhafazasını başkasına havale etme.
ihale / ihâle / احاله
Havale etme, bırakma.
(Arapça)
ihtilac
Seğirtme.
Çarpıntı, çarpma.
Etler gevşeyip büzülme.
Havale nöbeti.
inşaallah / inşâallah
Her zaman Allahü teâlânın adını anmağa alışmak ve Allahü teâlâ dilerse olur mânâsına bütün işlerini Allahü teâlânın dilemesine havâle etmek için söylenen söz.
irsal
(Resul. den) Göndermek, gönderilmek, yollamak.
Havale kılma.
Salıvermek. Kendi haline koymak.
Sürü sahibi olmak.
Elçi gönderme.
istihmal
Havâle etme, havâle edilme.
Yükleme, yükletme.
ıtlal
Havâle olma, birşey üzerine yüklenme.
Boşu boşuna zaman geçirme, vakit öldürme.
izafe
Bir şeyi bir kimseye veya bir şeye nisbet etmek, yakın etmek. İsnâd etmek. Katmak, katıştırmak.
Bir şey üzerine meylettirmek, havale olmak, bağlanmak.
Mal etmek.
Gr: İki isimden meydana gelen bağlılık tamlaması.
izafet
Bir şeyi bir kimseye veya bir şeye nisbet etmek, yakın etmek. İsnâd etmek. Katmak, katıştırmak.
Bir şey üzerine meylettirmek, havale olmak, bağlanmak.
Mal etmek.
Gr: İki isimden meydana gelen bağlılık tamlaması.
lede-l havale
Havale olunduğu zaman.
mudi'
Fık: Malının muhâfazasını başkasına emânet ve havâle eden.
muhalün aleyh
Fık: Havaleyi ödeyecek kimse. Üzerine havale yapılan şahıs.
muhalün bih
Fık: Birine havale olunan mal.
muhavvel
Hâvâle edilmiş. Ismarlanmış. Tebdil ve tağyir edilmiş. Değiştirilmiş. Bırakılmış.
Havale edilmiş, yüklenmiş.
Değiştirilmiş.
Havale edilmiş, gönderilmiş, ısmarlanmış.
muhil / muhîl
İhâle eden. Havâle eden.
Fık: Borcunu başkası ödemesi için havâle eden kimse. Başkasının borcuna nakleden.
müsellat
Galip.
Havâle olunmuş.
müseytır
Galip.
Havâle.
Musallat kişi.
mütecella
Münkeşif olup görünen, âşikâr olan.
Yükseğe çıkan. Yukarı havâle olan.
müvekkelün-bih
Müvekkil tarafından vekile tefviz olunan iş, vekile havale edilen iş.
nakli delil / naklî delil
Şer'î hükümler için naklî delil esastır. Yalnız akıl ile din namına hüküm getirilmez ve böyle bir hükmün dinle alâkası olmaz. Dinî meselelerde aklın ve ilmin vazifesi; dinî hükümlerdeki hikmetleri ve hakkaniyet delillerini görüp izhar etmektir. Kur'anın bazı âyetlerinde yapılan akla havaleler ve Kur
seytere
Havâle olunmak.
süftece
Tahrîmen mekrûh olan bir havâle şekli. Yolcuya borç verip, gittiğin yerde, falancaya ödeyeceksin demek.
teferru'
Bir çok kollara ayrılmak.
Bir kimse halkın üzerine havale olmak.
Bir kavmin en şerefli kadını ile evlenmek.
Çatallanıp dal dal olmak.
tefviz / tefvîz
Birisine bırakma.
İşini Allah'a (C.C.) havâle etme.
Sipariş ve ihâle etme.
Ismarlama, havâle etme.
Bir işi sebeblere yapıştıktan sonra Allahü teâlâya havâle etmek, helâl ve faydalı şeyleri kazanmaya çalışıp da, bunlara kavuşmayı Allahü teâlâdan beklemek.
Kadına kendini boşama hakkı vermek. Yâni kendini sen boşa demek. Buna Temlîk de denir.
tefviz-i umur / tefvîz-i umur
İşleri (Allah'a) havale etme, teslim etme.
teslit
Havâle etmek.
teva / tevâ
Havâlenin bozulma sebebi. Havâleyi kabûl edendeki alacağın telef yâni yok olması.
tevfiz
Yetki ve sorumluluğu başkasına veya Allah'a havale etme.
tülave
Borç bakiyyesi.
Havâle etmek, başkasına bırakmak.
vasiyet
Bir işi birisine havale etmek.
Emir.
Fık: Bir malı veya menfaatı, ölümden sonrası için bir şahsa veya bir hayır cihetine teberru yolu ile (yani, meccanen) temlik etmek.
vasıyyet
Bir işi birisine havale etmek, emir, bir malı veya menfaati ölümden sonrası için bir kişiye veya hayır cihetine teberru yolu ile temlik etmek.
vazife
Bir kimsenin yapmaya mecbur olduğu iş. Yapılması birisine havale edilen şey. Kıymet verilen iş.
Ücret.
vazife-i teslim ve tefviz
Kendini Allah'a teslim etme ve herşeyini Ona havale etme görevi.
vekalet / vekâlet
Bir kimsenin, bir veya birçok işi yapmak için, başkasını kendi yerine koyması yâni başkasına iş havâlesi. Vekil edene sâhib veya müvekkil, vekâlet verilip yerine geçirilene vekîl denir.
vekil / vekîl
Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Mahlûkâtın dünyâda ve âhirette işlerini hakkıyla yerine getiren, rızkları veren, tevekkül etmeye (kendisine güvenilmeye) lâyık olan.
Bir kimsenin, bir işi yapmak için kendi yerine koyduğu, işini havâle ettiği kimse.
vükela / vükelâ
(Tekili: Vekil) Vekiller. Bakanlar. Nâzırlar. Kendilerine iş havale edilenler.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
Emzik
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
cevr
halet-i ruhiye
kuvve-i müfekkire
muamma-alud
muvazene
debib
nazm-ı celil-i
Melike
ictinab
MıkrâZ
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
havale
beyti
TESİR
hasili
cignemek
Kıta
Eten
bahçe
MAVERA
okat