REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te hatlar ifadesini içeren 39 kelime bulundu...

aktar / aktâr

  • (Tekili: Kutr) Kuturlar. Çaplar. Dâirenin merkezinden geçen doğru hatlar.
  • Her taraf.
  • Güzel kokulu yağlar vesaire satan adam. Güzel kokular tâciri.
  • Ecza, ilâç satan adam.
  • Mahalle aralarında bazı baharatla iğne, iplik vesaire satan satıcı.
  • Kuturlar, çaplar, dairenin merkezinden geçen hatlar, bölgeler, taraflar. Her taraf.

asfaf

  • (Tekili: Saff) Saflar, hatlar.

belinograf

  • Telefon hatlarıyla fotoğraf, şekil ve yazıyı uzak mesafeye nakleden cihaz. (Fransızca)

ceraim

  • (Tekili: Cerime) Cerimler, suçlar, kabahatlar, cinayetler.

ceraim-i müştereke

  • Müşterek işlenen suçlar. Ortak kabahatlar.

cerre çıkma

  • Eski zamanda medrese talebelerinin, mübarek üç aylar olan Receb, Şaban ve Ramazanda köylere dağılıp halka, ahaliye dini nasihatlarda bulunmak, namaz kıldırmak veya müezzinlik etmek suretiyle para ve erzak toplamaları.

delil-i inayet

  • Allah'ın inâyetinin tecellisinden gelen ve kâinatta görülen hikmet ve maslahatlara uygun en mükemmel nizam ve tam esaslı san'at; ve kâinattaki eşyaların menfaat ve faydalarını bildiren âyetler, bu inâyet delilini gösteriyorlar.

esbat

  • Rahatlar, huzurlar.
  • Haftanın son günleri.

esrar

  • (Tekili: Sır) Sırlar. Gizli hikmetler ve mânalar. Bilinmeyen şeyler.
  • Keyif veren zehir. Uyuşturucu madde.
  • Elinde ve el ayasında olan hatlar.

faysal

  • Kesin hüküm; karmaşık bir meseleyi kesin hatlarıyla çözümleme, yanlışı doğrudan ayırma.

gaffar / gaffâr

  • Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Günah, kusur ve kabahatları çok bağışlayan.

hatib

  • Hitâbeden. Söz söyleyen. Cemaate, topluluğa karşı güzel söz söyleyen kimse.
  • Câmi'de müslümanlara dini nasihatlar ve güzel sözlerle hitâbeden vazifeli zat.

hutub

  • Zorluk, güçlük.
  • (Tekili: Hatb) İşler, maslahatlar. Mes'eleler.

hutut / hutût / خطوط

  • Hatlar, yollar. (Arapça)
  • Çizgiler. (Arapça)

hutut-u maneviye / hutut-u mâneviye

  • Manevi hatlar, çizgiler.

hutut-u nuraniye

  • Nurlu hatlar, çizgiler.

huvela'

  • Çocuk anasından doğduğunda beraber çıkan ince nâzik deri. (Onda yeşil ve kızıl hatlar olur.)

içtihadat / içtihadât

  • İçtihatlar; dinen kesin olarak belirtilmeyen konularda Kur'ân ve hadîse dayanarak hüküm çıkarma işlemleri.

içtihadat-ı şer'i / içtihadât-ı şer'i

  • Şeriat hükümlerine dayanarak yapılan içtihatlar.

ıslahat-ı askeriye

  • Askerlikte yapılan ıslahatlar. Askerî ıslahat.

kabaih

  • (Tekili: Kabayih) (Kabiha) Kabahatlar. Çirkin işler, kabih haller.
  • Kabahatlar.

kablo

  • Telgraf, telefon hatlarında veya elektrik akımı iletmede kullanılan izole edilmiş tellerin bütünü. (Fransızca)

mesalih / mesâlih

  • (Tekili: Maslahat) Maslahatlar. İşler.
  • Maslahatlar, işler.
  • Maslahatlar, faydalar.
  • Maslahatlar, işler.

mesalih-i külliye

  • Küllî maslahatlar, geniş kapsamlı faydalar.

mevaız

  • (Tekili: Mev'ıza) Öğütler, nasihatlar.

nasayih / nasâyih

  • (Tekili: Nasihat) Nasihatlar. Öğütler.
  • Nasihatlar, öğütler.

nemeş

  • Dağınık, parçalanmış şeyleri toplamak.
  • Nakış hatları.
  • Yüzde olan siyah ve beyaz noktalar.

remel

  • (Çoğulu: Ermâl) Yelmek.
  • Yağmurun az yağması.
  • Vahşi sığırın ayağında olan hatlar.

resül-ür rahat

  • Resül-i Ekrem'in (A.S.M.) bir ismidir. Kendisine tâbi olup onun getirdiği hakikatları tasdik ve iman ile insanlar büyük nimetlere ve rahatlara mazhar olduklarından kendisine bu isim verilmiştir. Ve kendisi buyurmuştur ki: "Ben dinin doğruluğu ve kolaylığı için peygamber gönderildim." ... İnsanlara e

şemmam

  • Yeşil, kızıl ve sarı hatları ve güzel kokusu olan küçük bir cins kavun.

sevabık

  • (Tekili: Sâbıka) Geçmiş şeyler. Geçmiş haller. Geçmişte işlenmiş suç ve kabahatlar.

sima-yı veçhi / sima-yı veçhî

  • Yüzün görünüşü, yüz hatları.

sima-yı veçhiye

  • Yüzün görünüşü, yüz hatları.

sirr

  • (Çoğulu: Esrar-Esirre) El ayasında ve alında olan hatlar.
  • Gizli nesne.
  • Cima etmek.
  • Zikir.
  • Hâlis.
  • En iyi, en faziletli.

taksirat / taksîrât

  • (Tekili: Taksir) Kusurlar, suçlar, günahlar, kabahatlar.
  • Günâhlar, kabahatlar, kusûrlar.

temdidat

  • Uzanan hatlar, uzatmalar.

tühem

  • (Tekili: Töhmet) Suçlar, töhmetler, kabahatlar.

umur-u mukarrere

  • Kesin hatlarıyla ortaya konulmuş meseleler, konular ve işler.

vesaya

  • (Tekili: Vasiyet) Vasiyetler. Öğütler. Nasihatlar.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın