REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te harekete ifadesini içeren 47 kelime bulundu...

bilvasıta müteharrik

  • Bir başka unsur aracılığıyla harekete geçen.

cenin

  • (Cenne. den) Ana karnındaki harekete başlıyan çocuk.
  • Gizli ve mestur, saklı olan şey.

debib

  • Yürümek.
  • Harekete geçmek.

debretmek

  • (Tepretmek) Kımıldatmak, harekete getirmek, oynatmak. (Türkçe)

gayret

  • Dikkatle ve sebatla çalışmak.
  • Kıskanmak, çekememek.
  • Hareketli ve temiz hislerle çalışmak.
  • Dine, imana, namus gibi kıymetlere tecavüz edenlere karşı müdafaa için harekete gelmek.

hamiyet-i diniye-i milli / hamiyet-i diniye-i millî

  • Dinî ve millî esasların harekete geçirdiği hamiyet ve gayret duygusu.

haşefe

  • Hiss.
  • Harekete ve yürüyüş sesine derler.

hazhaza

  • Sallama, el ile harekete getirme.

hilaf-ı hareket / hilâf-ı hareket

  • Öngörülen harekete aykırılık.

hüsn-ü tedbir

  • İyi düşünülerek tutulan yol. Tefekkür ile tasmim etmek, ihtiyar olunacak meslek ve harekete karar vermek.
  • Bir kimseden bir haberi nakil ve rivâyet eylemek.
  • Bir şeye iyi muvaffak olmak için o işe muvafık ve hesaplı hareket etmek.

ihtizaz

  • Hafif titremek. Deprenmek.
  • Şevk ile meyil ve hareket. Harekete geçme.
  • Sallanma, sıçrayıp oynama.

ihtizaza gelmek

  • Titremek, harekete geçmek.

ihtizaza getirme

  • Harekete geçirme.

ihtizaza getirmek

  • Titretmek, harekete geçirmek.

in'aş

  • Harekete getirme, canlılık kazandırma. Yukarı kaldırma.

inbah

  • Uyandırma, uyarma.
  • Kımıldatma, harekete getirme.

intibah

  • Uyanıklık, göz açıklığı. Hassasiyet. Agâh ve münebbih olmak. Hakikatı ve hakkı anlayıp yanlıştan, fenadan dönmek.
  • Sinirlerin uyanması. Uzuvların harekete gelmesi.

kuvvet

  • Sükunette bulunan cisimleri harekete, hareket ettikleri sükunete getirmeğe muktedir olan sebeb. (Kuvvet, te'sir ettiği cisimlerin hâricindedir.)

merkuz

  • Tahrik olunmuş, harekete getirilmiş.
  • Ayakla tepilmiş.

metl

  • Tahrik etmek, kımıldatmak, harekete getirmek.

müdafaa

  • Bir hücuma ve zarar veren bir harekete karşı durmak. Def'etmek. Savmak.
  • Düşman hücumunu men'etmek.
  • Mahkemede: İddiacının dâvasını def' edecek bir surette bir iddia dermeyân etmek, beyânatta bulunmak.

muharrik / مُحَرِّكْ

  • Harekete getiren. Hareket veren. Tahrik eden. Teşvik eden. Ayaklandıran.
  • Harekete geçirici, tahrik edici.
  • Harekete getiren.

muharrik-i vicdan

  • Vicdanı harekete geçiren, faaliyet azmi veren.

muharrike

  • Harekete geçiren duygu, refleks.

münfail

  • İnfiâl eden. Te'sir ile harekete geçen.
  • Muztarib, kederli ve muğber olan. Bir şeyden canı sıkılan. Alınmış, gücenmiş.

müteharrik

  • Harekete geçen, kımıldanan. Yerinde durmayıp hareket eden. Devir ve hareket eden.

müteheyyi'-i hareket

  • Harekete veya gitmeğe hazırlanmış.

netk

  • Atmak.
  • Yüzmek.
  • Kendine çekmek, cezbetmek.
  • Depretmek, silkmek, harekete geçirmek.
  • Oğlu ve kızı çok olmak.

otomatik

  • Kurularak veya vakti gelince harekete geçen, işleyen. (Fransızca)

rüşeym

  • Rahimde yavrunun bütün azalarının teşekkül etmiş şekli. (Harekete başlayan rüşeyme, cenin denir)

safbeste-i hareket

  • Harekete geçmek üzere saf bağlayıp hazır olan.
  • Harekete geçmek üzere saf bağlayıp hazır olan.

seferber

  • Harekete, yola çıkmaya hazır halde olmak.

ta'kibat / ta'kibât

  • Suç işleyene karşı harekete geçmek ve suçluluk derecesini araştırmak.

tahalhul

  • Deprenmek, harekete gelmek.
  • Aşağı etmek.

tahaşhuş

  • Deprenmek, harekete geçmek.

tahrik

  • Harekete geçirme.

tahrik eden

  • Harekete geçiren.

tahrik etme

  • Harekete geçirme.

tahrik etmek

  • Harekete geçirmek.

tecelcül

  • Deprenmek, harekete geçmek.

tefekkür

  • Fikretmek. Düşünmek. Fikri harekete getirmek.
  • Fikretmek. Düşünmek. Düşünceyi harekete geçirmek. Akıl yormak.

teheyyüc

  • Heyecanlanma. Coşma. Deprenme. Harekete gelme.

tehyiç / tehyîç

  • Heyecanlandırma, harekete geçirme.

tehyiç etmek

  • Harekete geçirmek.

tertere

  • Depretmek, harekete getirmek, tahrik etmek.

uruk-u insaniyetkarane / uruk-u insaniyetkârâne

  • İnsanlık değerlerini harekete geçiren damarlar, insanlık damarı, insanî duygular.

zenberek / زَنْبَرَكْ

  • (Zenburek) Hareket ettirmeğe yarıyan yay. Saatin zenbereği. (Farsça)
  • Hayvan üzerinde taşınan ve ateşlenebilen küçük top. (Farsça)
  • Mc: Faaliyet ve harekete sebep olan şey. (Farsça)
  • Harekete sebeb olan yay.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın