Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
hararet
ifadesini içeren
61
kelime bulundu...
ataş
Susama. Hararet.
ateş
Odun vs. gibi maddelerin yanmasından hasıl olan hâl. Od, nâr.
(Farsça)
Kızgınlık, hararet.
(Farsça)
Hiddet, gazab, şiddet.
(Farsça)
Hayvanın çevik, hareketli ve oynak olması.
(Farsça)
Yangın.
(Farsça)
Gözyaşı.
(Farsça)
Hastalık.
(Farsça)
Harb, savaş.
(Farsça)
ateşi / ateşî
Hararetli, ateşli; dokunaklı.
(Farsça)
Ateş renginde.
(Farsça)
Hiddetli, öfkeli.
(Farsça)
ateşin / âteşîn / آتشين
Ateşli.
(Farsça)
Hararetli.
(Farsça)
bagel
Ilık su. Sıcak ve soğuk olmayan, harareti ikisinin arasındaki bir ısıda olan su.
(Farsça)
berd
Soğuk. Soğukluk. Soğutmak. Noksan hararet.
Ölmek.
Soğuk su ile gusletmek.
Uyumak.
Sabit olmak.
Zayıf olmak.
Bir şeyi eğelemek.
Sürme çekmek.
Söğmek.
Tutya, çinko.
bürudet
Soğukluk. Soğuk olmak. Hararetsizlik.
Mc: Münasebetteki soğukluk. Münaferet. Muhasama.
cazibe
Çekme kuvveti.
Mc: Letafet zamanı. Hüsn-ü cemal. (Hareket harareti, hararet kuvveti, kuvvet câzibeyi tevlid eder gibi bir âdet-i İlâhiyye, bir kanun-u Rabbanidir. Mek.)
ceyar
Gadaptan ve açlıktan dolayı göğüste olan hararet.
dif
(Çoğulu: Edfâ) Çok hararet.
Derin duvar.
Deveden gelen fayda, menfaat.
esir
Bütün kâinatta bulunan ve her tarafı kaplamış olan lâtif madde. Elektrik, ışık ve hararetin yayılmasına vasıtalık eden madde. Görülmeyen ve varlığı bütün ehl-i ilimce kabul edilen lâtif, rakik, elâstikiyeti hâiz seyyal madde.
galil
(Çoğulu: Gılâl) Güneşin harareti.
Susuzluk harareti.
Kin, hased.
Devenin yulafına karıştırıp yedirdikleri hurma çekirdeği.
gaym
Bulut.
Sisli bulut tabakası.
Pek susayıp hararetlenmek.
germ-ülfet
Görüşmesi hararetli olan, hararetli ve sıkı-fıkı görüşen.
(Farsça)
germi / germî
Hararet, sıcaklık, kızgınlık.
(Farsça)
germiyyet
Sıcaklık, hararet. Ateşli ve hızlı çalışma.
gullet
Sıcaklık.
Susuzluk harareti.
hamie
Hararetli, çamurlu, volkanlı, alevli, dumanlı.
hamm
Çok sıcaklık, şiddetli hararet.
harafet
Hararetiyle dili yakan tad.
hararat / harârât
Hararetler, sıcaklıklar.
hararet-i gariziye / hararet-i garîziye
Vücudun normal harareti.
hararet-i heva / hararet-i hevâ
Havanın harareti. Havanın sıcaklığı.
harir
İpek. İpekten yapılmış.
Harâretli. Sıcak.
harr
Hararet, sıcaklık. Sıcak.
Hararetli. Kızgın. Çok sıcak. Yakıcı.
harr-ı şedid
Şiddetli hararet, fazla sıcaklık.
hırkat
Hararet, sıcaklık, yanma.
hümma
(Çoğulu: Hümmeyât) Hastalıktan dolayı vücudda meydana gelen harâret.
Nöbetli hastalık.
Sıtma.
hummalı / hummâlı
Ateşli, kızgın.
Çok faaliyetli. Hararetli.
Hararetli, yoğun.
hümmeyat
(Tekili: Hümmâ) Hastalıktan dolayı vücutta meydana gelen şiddetli hararetler, ateşler.
Sıtmalar.
Nöbetli hastalıklar.
hurka
Yanmak.
Hararet.
Yanık çıban.
iltihab
Alevlenmek. Yanmak.
Tıb: Bir uzuvda olan hararet, yanma. Cerahat toplanıp yaranın hararetlenmesi.
kalori
Lat. Bir kilogram suyu bir derece ısıtmak için lâzım olan ısı miktarı.
Gıdaların vücuda yarayışlı olması ve hararet vermesi bakımından değeri.
katran
(Katıran) Siyah, sert kokulu, süretle yanan, hararetli, keskin ve suda erimeyen bir madde.
la'c
(Çoğulu: Levâıc) Halecan etmek.
Acı vermek, elem vermek.
Yakmak.
Muhabbet ve aşktan dolayı yürekte hâsıl olan hararet.
mahrur
Hararetli. Ateşli. İçi hararetli olan.
mahrurane / mahrurâne
Ateşli ateşli. Hararetli bir surette.
(Farsça)
melil / melîl
Kül içinde pişirilen ekmek.
Hararet, sıcaklık.
Üzgün, kederli. Melul.
mermaz
(Çoğulu: Merâmız) Harâretinden, üzerindeki yanacak gibi olan kumluk yer.
mevce
Bir dalga.
Ses, elektrik ve hararetin yayılma dalgalarından herbiri.
mikyas-ül harare
Harâret derecesini ölçen âlet. Termometre.
mincere
Soğuk suya harâret veren kızmış sıcak taş. (O suya "necire" derler.)
mizan-ül harare
Sıcaklığı, soğukluğu ölçen âlet. Termometre. (Mikyas-ul hararet de denir.)
muharrik
(Hark. dan) Tahrik eden, çok yakan.
Çok susatan, çok harâret veren.
Yakıp yıkan.
naire
(Çoğulu: Nevâir) Alev, ateş.
Hararet, sıcaklık.
nar-ı beyza
"Akkor, beyaz ateş" mânâsında olan bu tâbir fizikte: 1800 derece kadar olan hararette erimeyen cismin sıcaklık hâli demektir.
Bir meyve adı.
nar-ı hayat
Canlıya lüzumlu bulunan sıcaklık. Vücudun harareti.
nokta-i galeyan / nokta-i galeyân
Suyun buhara çevrildiği harâret derecesi.
remaz
Güneşin harâretinin çoğalması.
sahn
Sıcaklık, harâret.
şü'bub
Birden yağan sağanaklı yağmur.
Hiddetli ve şiddetli olan.
Şiddetli güneş harareti.
süar
Ateşin harareti.
Çok acıkmak.
sühunet / sühûnet
Sıcaklık, hararet. Hararet derecesi.
Sıcaklık, hararet.
tab
Parıltı. Parlayıcı.
(Farsça)
Güç. Kuvvet. Takat.
(Farsça)
Hararet.
(Farsça)
teb / تب
Hararet.
(Farsça)
Tıb: Sıtma.
(Farsça)
Ateş, hastalık harareti.
(Farsça)
Sıtma.
(Farsça)
tef
Buhar.
(Farsça)
Sıcaklık, hararet.
(Farsça)
tefside
Hararetli, kızgın.
(Farsça)
tefte
Hararetli, kızgın, kızmış.
(Farsça)
termik
Sıcaklıkla alâkalı. Hararetle ilgili.
(Fransızca)
üvera'
Ateş ve güneş harareti.
Susuzluk harareti.
va'k
Sıtma ve harareti.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
ram olmak
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
ruhban
müfsir
kemal-i merhamet
metta
mahlül
bakar
siyyanen
girye
payidar
inkılap
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
hararet
lügati
Mudafa
ekber
söz vermek
Hazan yüzlü
Yapay
tartil
Çeviri
papatya