LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te halas ifadesini içeren 39 kelime bulundu...

belul

  • Kurtulma. Hastalıkdan, marazdan kurtulma. Halâs olma.

fals

  • Halâs etmek, kurtarmak.

fikak

  • Halas, kurtulma.
  • Bir şeyin karşılığında verilen şey.

halas / halâs / خلاص

  • Kurtuluş, kurtulma. (Arapça)
  • Halâs bulmak: Kurtulmak. (Arapça)
  • Halâs olmak: Kurtulmak. (Arapça)

hallisna / hallisnâ

  • Bizi halâs eyle, bizi kurtar (meâlinde duâ.)

inkaz

  • Kurtarma. Kurtarılma. Halâs etme.

kaşkaşa

  • Bir şeyin kabuğunu soymak.
  • Hasta iyi olmak.
  • Halâs etmek, kurtarmak.
  • Uyandırmak.

mahlas

  • Nâm. Lâkab. Bazı muharrirlerde olduğu gibi, isme ilâve edilen başka bir isim.
  • Halâs olacak, kurtulacak yer.

mefaz

  • Feyz, halâs, zafer.
  • Korkulardan, acılardan kurtulup murada ermek.

melce'

  • Sığınılacak yer. Halas olacak, kurtulacak yer.

mencat

  • Kurtulma, necât bulma. Halâs olma.

müfavasa

  • Ayırmak.
  • Halâs etmek.

muhallis

  • (Halâs. dan) Kurtaran, halâs kılan, tahlis eden.

münecci

  • Halaskâr, kurtarıcı.

müstahlas

  • (Halâs. dan) Kurtarılmış, halâs edilmiş.

müstahlis

  • (Halâs. dan) Kurtaran, halâs eden. Kurtarıcı.

mütehallis

  • (Hulus. dan) Kurtulan, halâs bulan.
  • İkinci olarak başka bir ad takınan. Mahlâs alan.

müzekkir

  • Andıran, hatıra getiren, yâd ettiren, zikrettiren, hatırda tutturan.
  • Zikreden, ibâdet eden.
  • Resul-i Ekrem (A.S.M.) mü'minleri ve bütün beşeriyeti tehlikeli şeylerden halâs edip iki cihan saadetine nâil olma yolunu tâlim ettiğinden, Kur'an-ı Kerim'de müzekkir diye isimlendiril

nakz

  • Halâs olmak, kurtulmak.

neca

  • Evmek. Acele etmek.
  • Halâs olmak, kurtulmak.

necr

  • Ağaç yonmak.
  • Şiddetli sevk.
  • Asıl.
  • Renk.
  • Halâs, kurtuluş.

nüch

  • Zafer bulmak. Hâlâs olmak. Kurtulmak. İhtiyaçlarını giderip zafer bulmak.

reha

  • Kurtuluş, kurtulma. Halâs. (Farsça)
  • Urfa şehrinin eski ismi. (Farsça)

rehayi / rehayî

  • Kurtulma, halâs, necat. (Farsça)

serah

  • Kıl taramak.
  • Halâs etmek.
  • Davar gütmek.
  • Eşini boşamak.

serh

  • Kıl taramak.
  • Halâs etmek, kurtarmak.
  • Uzun, büyük ağaç.
  • Güdülen davar ve sığır sürüsü.
  • Otlak, mera.
  • İrsal etmek.

tafassi

  • Halâs olmak, kurtulmak.

tafsiye

  • Halâs etmek, kurtarmak.

tahallüs

  • Halâs olmak. Kurtulmak.
  • Edb: şiirde mahlâs kullanmak.

tahlis

  • Kurtarmak. Halâs etmek.
  • Bir şeyin özünü, hülâsasını almak.

tefellüt

  • Halâs olmak, kurtulmak.
  • Aniden bağından boşanmak.

tefkik

  • Birbirinden ayırmak.
  • Halâs etmek, kurtarmak.

temellus

  • Halâs olmak, kurtulmak.

temhis

  • İmtihan ve tecrübe etme.
  • Halâs etme.

tenakkuz

  • Halâs olmak, kurtulmak.

tensil

  • Halâs olmak, kurtulmak.

tesrih

  • Talâk. Boşanma, ayrılma.
  • Halâs etme, kurtarma.
  • Bırakma, salıverme.
  • Kıl tarama.
  • Asan etme, kolaylaştırma.

vareste / vâreste

  • Affedilmiş. Halâs bulmuş, kurtulmuş. (Farsça)
  • Rahat, serbest. (Farsça)
  • Afvedilmiş, halâs bulmuş, kurtulmuş, rahat, serbest.

varestegi / varestegî

  • Kurtulma, halâs bulma. (Farsça)
  • Rahatlık, serbestlik. (Farsça)
  • İlişiksizlik. (Farsça)

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın