Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
haktan
ifadesini içeren
38
kelime bulundu...
cenef
Hata ve cehilden dolayı haktan meyletmek.
Zulmetmek.
cereyan-ı dalalet / cereyân-ı dalâlet / جَرَيَانِ ضَلاَلَتْ
Haktan sapma akımı.
dalal / dalâl
Sapıklık, haktan ayrılık.
dalalet / dalâlet / ضَلَالَتْ
Haktan sapma.
dalalet-i fenniye / dalâlet-i fenniye / ضَلَالَتِ فَنِّيَه
Fen yoluyla haktan sapma.
ecnef
Haktan, doğruluktan, adaletten uzaklaşan, ayrılan adam.
Beli eğri, kambur olan adam.
ehadis-i kudsiye / ehâdis-i kudsiye
Peygamber Efendimizin doğrudan Cenâb-ı Haktan naklettiği Kur'ân dışındaki sözler.
ehl-i dalalet / ehl-i dalâlet / اَهْلِ ضَلَالَتْ
Haktan sapanlar.
ehl-i şirk ve dalalet / ehl-i şirk ve dalâlet / اَهْلِ شِرْكْ وَ ضَلَالَتْ
Allaha ortak koşanlar ve haktan sapanlar.
evham-ı batıla / evham-ı bâtıla
İnsanları haktan uzaklaştıran bâtıl vehimler ve kuruntular.
facir
Haktan sapan. Haram ve günaha dalmış kötü insan. Günah işleyen.
fecr
Tan yerinin ağarması. Şafak. Sabah vakti, güneş doğmadan evvel şarkta hâsıl olan kızıllık.
Bir şeyi genişçe ikiye ayırmak.
Günah işlemek. Fücur ve fısk işlemek. Yalan söylemek.
Tekzib eylemek.
İsyan ve muhalefet eylemek.
Haktan sapmak. Meyletmek.
<
fısk
Haddini tecavüz. Günah. Haktan ayrılmak.
Fık: Allah'ın emirlerini terk ve O'na isyan etmek ve doğru yoldan sapıp çıkmak. Böyle olanlara şeriat dilinde "fâsık" denir.
Günah, haktan sapma.
füsuk / füsûk
Haktan sapma, doğrudan ayrılma.
hadis-i kudsi / hadîs-i kudsî
Peygamber Efendimiz (a.s.m.), Cenâb-ı Haktan "Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur" diyerek rivayet ettiği (naklettiği) Kur'ân-ı Kerîm dışındaki sözler.
hakk-güzar
Haktan ayrılmayan, hakkı tanıyan.
(Farsça)
hakkaniyet
Haktan ve doğruluktan ayrılmamak. Adalet üzere bulunmak. Adalet ve insaf ile lâzım olanı icra etmek.
hakşinas / حق شناس
Haktanır.
(Arapça - Farsça)
hakşinasi / hakşinâsî / حق شناسى
Haktanırlık.
(Arapça - Farsça)
hevaperest
Sadece gayr-ı meşru lezzet ve hevesinin peşinde. Cenab-ı Hakk'ı, dinin emirlerini unutmuş, nefsine şiddetle muhabbet eden. Nefsine tapınır derecede Haktan gafil.
(Farsça)
hıns
Bâtıldan hakka veya haktan bâtıla meyletmek. Yeminini bozmak. Günah.
ibra-i has / ibrâ-i hâs
Huk: Bir kimsenin zimmetini belirli bir haktan, hususi bir dâvâdan veya bir kısım haklardan beri kılmaktır.
kasıtin / kasıtîn
(A, uzun okunur) Zulmeden ve haktan sapanlar.
Haklı olanlar.
Kısımlara bölenler.
kusut
Haktan sapmakla cevr ve zulmetmek.
Birşeyi kısımlara ayırmak, tefrik etmek.
meslek-i batıla / meslek-i bâtıla
Bâtıl ve haktan uzak yol, yanlış meslek.
müfsid
İfsad eden, fenalaştıran. Bozan.
Başlanmış ibadeti bozan.
Nifak koyan, fesad ilka eden. (Hiç bir müfsid, ben müfsidim demez. Daima suret-i haktan görünür. Yahut, bâtılı hak görür. Evet kimse demez "ayranım ekşidir." Fakat siz mihenge vurmadan almayınız. Zira çok silik söz tic
nazar-ı dalalet / nazar-ı dalâlet / نَظَرِ ضَلَالَتْ
Haktan sapma bakışı.
nekb
Musibet ve kedere uğrama.
Meyletmek, eğilmek.
Udul etmek, vazgeçmek, haktan dönmek.
nezahet-i istiğna / nezâhet-i istiğna
Cenâb-ı Haktan başkasına ihtiyacını arz etmemekten gelen paklık.
şatata
Haktan ve akıldan uzak, hadden aşan söz.
şefaat etmek
Cenâb-ı Haktan yakınlarının affını talep edip kurtuluşlarına vesile olmak.
sihr
(Sihir) Büyü, gözbağıcılık, büyücülük, hilekârlık.
Aldatmak.
Haktan uzaklaşmak. Bâtıl şeyi hak diye göstermek.
Lâtif ve dakik olan şey. Büyü kadar te'siri olan şey.
Şiir ve güzel söz söyleme gibi, insanı meftun eden hüner.
taği
Azgın, haktan sapan, saptıran.
telbis
(Lebs. den) Ayıbını, kusurunu örtüp iyi göstermek.
Suret-i haktan görünerek hile edip aldatmak.
Hile. Oyun.
tezayug
Meyledişmek, haktan dönmek.
tezeyyug
Haktan ayrılmak.
Kadının süslenip dışarı çıkması.
yunus
Benî İsrail peygamberlerinden ve Kur'an-ı Kerim'de bahsi geçenlerdendir. Elyesa (A.S.) dan sonra Ninova şehrine gönderildi. Şehir ahalisi kendisine itaat etmediği için müteessir olarak bir gemiye binmiş ve oradan denize atılmış. Cenab-ı Haktan emir almadan şehri terk ettiğinden bu hâl başına gelmişt
zeyh
(Zeyhân) Zulüm etmek. Haktan uzaklaşmak.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
ram olmak
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
lugat
evliya
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
leyle-i mi'rac
acemistan
hace-i evvel
hatene
pâyin
reddetmek
gafilane
Ruzen
alelumum
esmâî
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
haktan
ehl-i edeb
kız evladı
iktiza
cilvegah
sekizinci
gökçek
Sehiv
atmak
Basibos