ciddiyet

• Ciddilik, hafife almaktan ve sunîlikten uzaklık.

ihanet / ihânet

• Hâinlik etmek, güveni kötüye kullanmak, sadâkat göstermemek.
• İsyân etmek, karşı gelmek.
• Küçük düşürmek, tahkîr etmek, hafife almak.

ihfaf / ihfâf / اخفاف

• Hafife alma. (Arapça)

irade-i istihfaf

• Başkalarını küçükseme ve hafife alma iradesi.

istifham-ı istihfaf

• Hafife alır tarzda sorgulama.

istihfaf / istihfâf / استخفاف / اِسْتِخْفَافْ

• Hafife alma.

• Hafife alma, önem vermeme, hor görme.

• Hafife alma.

• Hafife alma, küçümseme. (Arapça)

• Hafife alma.

istihfaf etme

• Hafife alma, değer vermeme.

istihfaf etmek

• Hafife almak.

istihfaf-ı hayat

• Hayatı küçümseme, hafife alma.

istihfafkar / istihfâfkâr / استخفافكار

• Hafife alan, küçümseyen. (Arapça - Farsça)

istihfafkarlık / istihfafkârlık

• Küçümseme, hafife alma. (Arapça - Farsça - Türkçe)

kafir / kâfir

• İslâmiyette inanılması lâzım olan şeylerin hepsine veya birine inanmayan, dînin emirlerini beğenmeyen, hafife alan, alay eden.

kubbeleri habbe gösterme

• Büyük şeyleri hafife alma, küçük gösterme.

tahkir

• Aşağılama, hafife alma, hakaret etme.

tehavün / tehâvün / تهاون

• Önemsememek, hafife almak, aldırış etmemek.

• Hafife alma. (Arapça)

tehekküm

• Alay etme, hafife alma, küçümseme.