Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
hıtab
ifadesini içeren
59
kelime bulundu...
misak / mîsâk
Söz verme, sözleşme, andlaşma.
Allahü teâlânın, Âdem aleyhisselâma ve bütün zürriyetine (ondan gelecek insanlara); "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" diye hitâb buyurması, onların da; "Evet, sen Rabbimizsin" diye cevab vermeleri.
Yemîn ile kuvvetlendirilen söz verme.
akl-ı mesmu'
Kabil-i hitab olan akıl. Sonradan tecrübe ve bilgiyle gelişen akıl. Hayrı ve şerri fark edebilen ve mümeyyiz olan kimsenin aklıdır.
aman-name
Bir şahsa iltimas yapması için, başka bir kimseye hitaben yazılan pusula, yazı.
(Farsça)
asa / asâ
(Fiil veya harftir) Ümid veya korku bildirir. Şek ve yakin manalarına delalet eder; (ola ki, şayet ki, meğer ki, olur, gerektir) manalarına gelir. Ekseri, (lâkin) (leyte) mânasına temenni için kullanılır. Hitab-ı İlahî kısmında yakîn ve vücubu ifade eder.
belagat / belâgat
Hitâbettiği kimselere göre uygun, tam yerinde, düzgün ve hakikatlı güzel söz söyleme san'atı. Muktezâ-yı hâle mutâbık söz söylemek.
Belâgat, hem düzgün, hem yerinde söz söylemeyi öğreten ilmin de adı olur. Ve maani, beyan, bedi' diye üç kısma ayrılır. Bu gün Edebiyat denilen bilgiye,
cilve-i hitab-ı rabbani / cilve-i hitab-ı rabbânî
Herşeyi yaratıp terbiye eden Allah'ın hitabının cilvesi, yansıması.
dall-i bi-l iktiza / dâll-i bi-l iktiza
(Dâllibiliktiza) İktizası ile delâlet eden.
Ist: Şer'an muhtacun ileyh olan bir lâzime delâlet eden lâfızdır. Başka bir tâbir ile; vaz'olunduğu mânadan mukaddem isbatına şer'an lüzum ve ihtiyaç mevcud olan bir medlule delâlet eden ibaredir. Meselâ: Bir kimse bir şahsa hitaben: "Evini
elest günü
Allahü teâlânın, Âdem aleyhisselâmı yaratınca, kıyâmete kadar gelecek olan zürriyetini (çocuklarını) zerreler hâlinde onun belinden çıkarıp onlara; "Ben sizin Rabbiniz değil miyim" diye hitâb buyurup, onların da; "Evet, sen Rabbimizsin" diye cevâb ve rdikleri gün, zaman.
emma ba'd / emmâ ba'd
Bundan sonra, asıl meseleye gelince mânâsında; söz başı, besmele, hamdele ve duadan sonra söylenen söz, fasl-ı hitâb (söze başlama).
emma-ba'dü / emmâ-ba'dü
"Bundan sonra" manasına olup bir başlangıç hitabından sonra söylenir. Buna fasl-ı hitab denir.
eyyühel-ihvan
Ey kardeşler, ey ihvân (meâlinde hitab).
fahamet
(Fehâmet) Büyüklük. Kadr ü şânı yüksek. (Eskiden büyük zatlara veya sadrazamlara karşı kullanılan hitab şekli idi. Fehametli Sultânım... gibi)
hatib
Hitâbeden. Söz söyleyen. Cemaate, topluluğa karşı güzel söz söyleyen kimse.
Câmi'de müslümanlara dini nasihatlar ve güzel sözlerle hitâbeden vazifeli zat.
hatib-i rabbani / hatîb-i rabbânî / خَط۪يبِ رَبَّان۪ي
Rabbe âit hitab edici.
hitab / hitâb / خطاب
Konuşma, hitap etme.
(Arapça)
Hitâb etmek:
Muhatap alıp konuşmak.
(Arapça)
hitab-ı abdülkadir
Şeyh Abdülkadir-i Geylânî'nin hitabı.
hitab-ı ezeli / hitab-ı ezelî
Ezele ait hitap; başlangıcı olmayan sonsuzluk âleminin hitabı; Allah'ın sözü.
hitab-ı ilahi / hitab-ı ilâhî
Allah'ın hitabı.
hitab-ı ilahiye / hitab-ı ilâhiye
Allah'ın hitabı.
hitab-ı izzet / hitâb-ı izzet / خِطَابِ عِزَّتْ
Cenab-ı Hakk'ın kuluna hitâbı.
hitab-ı kur'ani / hitab-ı kur'ânî
Kur'ânda yer alan hitap, Allah'ın hitabı.
hitab-ı teşrifiye / hitab-ı teşrifîye
Şereflendiren hitap; Allah'ın "ebedî kalmak üzere Cennete girin" şeklinde şereflendiren hitabı.
hitab-ı yezdani / hitab-ı yezdânî
Allah'ın hitabı.
hitabe
(Bak: HİTABET)
hitaben
Birinin yüzüne söyleyerek, ona hitab ederek. Tevcih-i kelâm eyleyerek. Birine doğru hitab ederek.
hitabet / hitâbet
(Bak. HİTÂBE)
hitabet beratı
Eskiden vazifeli cami hatiblerine, hatibliğe tayin olduklarına dair verilen vesika. (Osmanlı İmparatorluğu zamanında yan zamanda halife olan padişahı temsil eden, cuma ve bayram hutbelerine çıkan bu hatiblere pek fazla ehemmiyet verilirdi. Hitabet beratı olmayan hatibler, cuma ve bayramlarda hutbe o
hitabiyat
Hitabet (etkileyici konuşma) ile ilgili sözler.
hitabiyyat
Hitabolunarak söylenen sözler.
hitap çiçeği
İnsanın Allah'ın hitabına muhatap olabilme özelliği.
hutbe
Hitâbe, nutuk, konuşma, vâz. Cumâ namazlarından evvel, bayram namazlarından sonra hatîbin (imâmın) minber denilen yüksekçe yerde cemâate karşı okuduğu Allahü teâlâya hamd, Resûlullah'a salât ve selâm ve mü'minlere nasihat ve duâdan ibâret bir ibâdet.
huteba-i umumi / hutebâ-i umumî
Herkese hitâbeden, umuma ders verenler.
(Farsça)
iffetli
(İffetlü) Namus, hayâ ve iffet sahibi kadın.
Doğru, rüşvet yemez, haram yemez, istikametli kimse.
Eskiden kadınlara yazılan mektub hitabı.
ilahi / ilâhî
"Ey Allah'ım" mânâsına hitâb.
Allahü teâlâ ile alâkalı, O'na âit, O'ndan gelen, O'nun gönderdiği, indirdiği.
iltifat
Güzel sözle samimi olarak okşamak. Yüz göstermek. Teveccüh etmek. İyilik etmek. Lütfetmek.
Dikkat, itina.
Edb: Bir mevzu anlatılırken, o anda kalbe doğan bir ilham coşkunluğu ile -mevzu dışına çıkmadan- sözün ve hitabın yönünü değiştirme san'atıdır. Meselâ: (Asım'ın nesli...
itab
Tekdir etmek. Şiddetle hitab etmek. Azarlamak. Terslemek. Paylamak. Rencide etmek. Darılmak.
ıtk-ı müneccez
Bir şarta muallak veya bir zamana muzaf olmaksızın derhal vuku bulan ıtkdır. Bir kimsenin memluküne hitaben "seni azad ettim." demesi gibi ki, onunla köle derhal hürriyetine kavuşur.
kàbil-i hitap
Muhatab olabilen, hitaba lâyık.
kelim
Kendine söz söylenilen, kendine hitab olunan.
Hz. Musa'nın (A.S.) bir ünvanı.
Söz söyleyen, konuşan. İkinci şahıs.
Yaralı kimse.
kelimullah
"Cenab-ı Hakk'ın hitab eylediği zat" (meâlindedir). Hazret-i Musa'nın (A.S.) bir ünvanıdır. Çünkü O, Tur-u Sina'da Cenab-ı Hakk'ın kelâmını, hitabını duymak mazhariyetine erişmiştir.
Resul-i Ekrem (A.S.M.) mi'rac-ı şerifinde Cenab-ı Hak ile tekellüme mazhar olduğundan bir ismi de Kel
kuss ibn-i saide
İslâmiyetten önce Arabistan'da yaşamış İyâd Kabilesinin ileri gelenlerinden, mühim hakikatlı bir şâirdir. Cârud gibi hakperesttir. Henüz Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm genç iken Suk-ı Ukaz panayırındaki hitabeti ile meşhurdur. Hitabesinde bir Hak Peygamber geleceğini ve onun en güzel bir d
ma'tebe
Kızgınlık ve hiddetle hitabetmek.
makam-ı hitabi / makam-ı hitâbî
Hitab etme makamı, ifâde tarzı.
mehmed akif
(1873-1936) Şiir ve manzumeyi sırf İslâmiyete hizmet için yazdı. İlk Türkiye Büyük Millet Meclisinde İstiklâl Marşı manzumesi kabul edilerek milletin mâneviyatına büyük faydalar sağladı. Çanakkale Şehidlerine hitaben yazdığı manzumesi de aynı mahiyettedir. Bu İslâm mücahidinin şiirleri Safahât isiml
merhaba
Şâdlık, neşeli oluş.
Genişlik, vüs'at.
Müslümanlar arasında bir nevi selâmlaşma kelimesi olup, "rahat olunuz, serbest olun, hoş geldiniz" mânasında söylenir.
Nazımda medholunan kimseye hitâb olarak kullanılır.
mest-i elest
Elest meclisinde hitab-ı İlahî ile mest olan.
müddessir
Örtünen, bürünen. Gizlenen.
Kur'an-ı Kerimde Peygamberimiz Resul-i Ekreme (A.S.M.) "Ey müddessir!" diye hitâb vardır.
muhatab
Söyleyeni dinleyen. Kendisine hitab edilen.
Gr: İkinci şahıs.
muhataba
Birbirine söz söyleme, hitabetme.
Mc: Çekişme.
muhatıb
(Hutbe. den) Birine söz söyliyen. Hitâbeden.
mütehatıb
Birbirine hitab eden, söyleşen.
natakte
Söyledin. (mânasına karşısındakine hitabdır)
nutk
(Nutuk) Söyleyiş, söyleme kabiliyeti, konuşma, hitabet.
Dervişlerce büyüklerin manzum sözleri.
şah-ı levlaki / şâh-ı levlâki
Sen olmasaydın hitabına mazhar olan şah, Hz. Muhammed (a.s.m.).
tecrid
Açıkta bırakmak.
Yalnız başına bırakmak. Tek başına hapsetmek.
Dünya alâkalarını kalpten çıkarıp Allah'a (C.C.) yönelmek.
Edb: Bir şairin kendini mücerred bir şahıs, yâni ayrı bir adam farzederek ona hitabetmesi.
Soyma, soyulma.
tehatub
(Hatb. dan) Hitablaşma. Karşılıklı birbirine hitab etme.
tezyinat-ı lafziyye / tezyinât-ı lafziyye
(Muhassınat-ı lafziyye de denir. İlm-i Bediin iki bölümünden ikinci bölümüdür. ) Kelâmın lafzında olan ve göze hitab eden edebî san'atlar. Cinas, seci' gibi.
ulviyet-i hitab
Hitabın yüceliği.
üslub-u müzeyyen
(Ziynetli ve parlak üslub) Bu üslub tergib ve terhib (teşvik etme ve sakındırma) gibi hususları tazammun eder. Hitabiyat ve iknaiyatta kullanılır.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
ram olmak
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
hilkat-i e
mahve
مى
İnayet
arez
Gurre
Namütenahi
ilm-i hesab
Muştari
dür
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
hıtab
Çeviri
Bırt
Güzel
Kelimeler
Süsleme
darul
mey
âlâ
salgin