adem-i rü'yet

• Görünmezlik, görülememe.

afil / âfil / آفل

• Uful eden. Gurub eden. Batan.
• Görünmez olan. Kaybolan.
• Fâni, geçici.

• Batan. (Arapça)
• Görünmez olan. (Arapça)

azb

• Gizli kalma. Görünmez olma.

dest-i gaybi / dest-i gaybî

• Görünmez el, inâyet-i İlâhi. (Farsça)
• Mc: Allah'ın yardımı. (Farsça)

gaib

• Görünmez.

gayr-ı mer'i / gayr-ı mer'î

• Görünmez, görünmeyen.

gurub

• Batma, batış. Batıda görünmez olma. Gözden kaybolmak.
• Uzaklaşmak. Irak olmak.

hatif / hâtif

• Sesi işitilen görünmez varlık.

hevatif / hevâtif

• Seslenen görünmez cinler.

iç

• t. Herşeyin içerisi, dâhil, derun.
• Bir şeyin ortasındaki kısım, göbek.
• Karın, mide.
• Kalb, vicdan, gönül.
• Harem dairesi.
• Bir şeyin görünmez ciheti, bâtın.

igtimad

• (Gamd. dan) (Kılıç) kılıfına girme.
• Karanlıkta görünmez olmak.

izmihlal

• Bozulup gitmek. Perişan olmak. Yok olmak. Görünmez hale gelmek.

kesf

• (Güneş veya Ay) ışığını kesme.
• Görünmez olma.
• Kesmek.
• Yaramaz olmak.

mugayyebat

• Gizli, görünmez şeyler.

münhasif

• Sönükleşen, parlaklığını yitirip görünmez hâle gelen.

mütegayyib

• (Gayb. dan) Gözden kaybolan, görünmez olan, uzaklaşan.

na-berca

• (Nâ-bedid) Belirsiz, görünmez olan.

necaset-i gayr-i mer'iye

• Câmid, bir hacmi olmayan veya bulaştığı yerde görülmeyen herhangi bir pis maddedir. Görünmez halde olan pisliktir. (İdrar gibi)

peri

• Cisimleri çok lâtif ve görünmez olan hoş mahluk. (Farsça)
• İnsana muhabbet eden, muvahhid ve müslim lâtif mahluk. (Farsça)
• Mc: Güzel insan. Güzel kimse. (Farsça)

ruhani / rûhanî

• Ruh ile ilgili, görünmez varlık, ruh, melek, cin.

şeytan / şeytân

• İnsanı azdırmaya çalışan görünmez yaratık.

tabiat-ı hevai

• Hava gibi görünmez ve lâtif özellikte olan tabiat.

tabiat-i hevaiye

• Hava gibi görünmez olan tabiat.

tevari-i kamer

• Ayın gizlenmesi, görünmez olması.

uful

• Gurub, batış. Gözden kayboluş. Görünmez olmak.
• Mc: Ölmek.

uzub

• Kayıp ve görünmez olmak.