Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
gurur
ifadesini içeren
111
kelime bulundu...
alamet-i gurur / alâmet-i gurur
Gurur ve kibiri belli eden alâmet.
asul
Gururlu, mütekebbir, zâlim kimse.
balapervaz
Yüksekten uçan.
Kendini olduğundan yüksek makamda gösterip gururlanan.
batar
Çok kibirlenme, gururlanma.
Haksızlık etme. Başkasının hakkını çiğneme.
Çok sevinme.
benlik
Gurur.
betar
Çok fazla sevinmek.
Hayret.
Dehşet.
Tekebbürlenmek, gururlanmak.
bezah
Büyüklenmek. Kibir, gurur.
cahf
Tekebbürlenmek, kibirlenmek, gururlanmak.
çaliş / çâliş
Savaşta düşmana karşı gurur ve naz ile yürüme.
(Farsça)
Mukabil, karşı durma.
(Farsça)
Savaş, muharebe, harp, ceng, mücadele.
(Farsça)
Birleşme.
(Farsça)
ceffah
Mütekebbir kimse, gururlu kişi.
cefh
Fahirlenmek, mütekebbirlenmek, gururlanmak, kibirlenmek.
cemh
Gururlanmak, kibirlenmek.
dekele
Sıvı balçık. Kuvvetleriyle gururlanıp sultanın emrine uymayan kavim.
dem
Nefes. Soluk.
(Farsça)
Ağız.
(Farsça)
Nazar.
(Farsça)
An, vakit, saat.
(Farsça)
Koku.
(Farsça)
Kibir, gurur.
(Farsça)
Âli, yüksek.
(Farsça)
Körük.
(Farsça)
demma'
Mütekebbir gönüllü, gururlu kimse.
ebu cehl
"Cehalet babası" demek olan bu kelime, Hazret-i Resul-i Ekrem (A.S.M.) zamanında, mu'cizeleri ve çok delilleri ve Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm'ı gördüğü halde iman etmeyen din düşmanı puta tapan gururlu bir müşrikin lâkabıdır. Bedir Gazasında öldürüldü.
enaniyet / enâniyet
(Enâniyyet) Benlik. Kendine güvenmek, gurur. Hodbinlik. Sadece kendine taraftarlık. Her yaptığı işi kendinden bilmek.
Benlik, gurur.
enaniyet-i cahiliye
Cahillikten gelen gurur.
enaniyet-i ilmiye / enâniyet-i ilmiye
İlimden, ilim sahibi olmaktan gelen benlik ve gurur.
enaniyet-i nev'iye
Taraftarlarının enaniyet ve gururu.
enaniyetli / enâniyetli
Bencil, gururlu.
enaniyetsiz / enâniyetsiz
Kendini beğenmeme, gurursuz.
eşerr
Çok fazla sevinmek.
Tekebbürlük etmek, gururlanmak.
Çok şerli. En kötü ve şerli.
eza
Ticarette kaybetme, zarar etme.
Kibir ve gururunu bıraktırma.
Sıkıntı, eziyet, zulüm, cevr, sitem, renc, incinmek. İnsanın kerih görüp mahzun olduğu şey.
Hayır ve sadaka yoluyla mal vermede gururlanmak. Tetavül etmek.
fahr
Gurur, övünme.
fekahe
Latife etmek, şaka yapmak.
Gururlanmak, tekebbürlenmek.
fekih
Mütekebbir, gururlu ve şerli kimse.
feride
Kendi ihtiyariyle hareket eden, gururlu, kibirli kimse.
(Farsça)
fihhir / fihhîr
Çok gururlanıp fahirlenen kimse.
fir'avn
Firavun, eski Mısır hükümdarlarına verilen ünvan.
Tanrılık iddiasında bulunduğu için Hz. Musa'nın mücadele ettiği Mısır hükümdarı.
Çok kibirli, gururlu ve inat adam, Firavn.
garur
Dünyada insana gurur veren herhangi bir şey.
Aldatıcı.
Allahı unutturan.
gayret-i vahşiyane / gayret-i vahşiyâne
Vahşî, medeniyetten uzak gurur ve haysiyet.
gerden-efraz
(Gerden-firâz) Kibirli, gururlu. Boyun kaldıran, başı yukarda.
(Farsça)
gerdun-sirişt
Mağrur, gururlu, kibirli kimse.
(Farsça)
Zâlim, gaddar, kan dökücü.
(Farsça)
Tenbel, uyuşuk.
(Farsça)
giran-ser
(Çoğulu: Giranserân) Mağrur, kibirli, gururlu, kendini beğenmiş.
(Farsça)
gırre
Gaflet. Boş bir şeye aldanan.
Tevbeyi sonraya bırakıp, aldanan. Övünen, gururlu. Gâfil. İşe yaramaz.
gıtrif
Mütekebbir, gururlu, kendini beğenmiş.
gurur-u ilmi / gurur-u ilmî
İlmin verdiği gurur ve enaniyet.
gurur-u milli / gurur-u millî
Millî gurur.
gurur-u milliye
Millî gurur.
gururkarane / gururkârâne / gurûrkârâne
Gururlu bir şekilde.
Gururlu bir biçimde.
hanif
Gururlu, mağrur, kibirli.
Dargın, küskün.
haylulet
Kibir.
Taazzum. Gurur.
Su-i zan.
Korkmak. Tevehhüm etmek.
hine
Onurlu olma hâli, gururluluk.
hiss-i gurur
Gurur duygusu.
hisse-i gurur
Gurur payı.
hiyela
Kibir, gurur, enaniyet, kendini beğenmişlik.
iftihar / iftihâr / افتخار
Övünme, kıvanma, kıvanç.
(Arapça)
İftihar etmek:
Övünmek, gurur duymak.
(Arapça)
İftihâr etmek:
Övünmek, kıvanç duymak.
(Arapça)
igtirar
(Gurur. dan) Aldanma, iğfâl olunma.
Gururlanma. Kibirlenme, böbürlenme. Güvenilmeyecek şeye güvenme.
Gaflette olma, gafil bulunma.
ihtiyal
Gururlanma, enaniyetlenme, kibirlenme.
ısnan
Israr etme, inat etme, ayak direme.
Gücenme, darılma.
Gururlanma, kibirlenme.
isti'zam
Büyük tutmak ve büyük tanımak.
Gururlanmak. Kibirlenmek.
istikbar
(Kibr. den) Önemseme, ehemmiyet verme.
Kibir, gurur, enaniyet. Kendini büyük görme, mağrurluk.
ittikar
Vakar, gurur ve büyüklük gelme.
izzet-i mağrurane / izzet-i mağrurâne
Gururluca izzet, şeref.
kemal-i gurur / kemâl-i gurur
Tam bir gurur, kendini beğenmişlikle aldanma.
küfr-ü mağrurane / küfr-ü mağrurâne / küfr-ü mağrûrâne / كُفْرِ مَغْرُورَانَه
Gururla yapılan küfür.
Gurura dayalı inkâr.
magrur
(Mağrur) Gururlu. Boş bir şeye güvenen. Fâni ve faydasız şeylere güvenip kendini aldatan. Mütekebbir. Kibirli kimse. Müteazzım.
mağrur / mağrûr / مغرور / مَغْرُورَ
Gururlu.
Gururlu.
Gururlu.
Gururlu.
Gururlu, kendini beğenmiş.
(Arapça)
Mağrûr olmak:
Gururlanmak.
(Arapça)
Gururlu.
magrurane
Gururlanarak. Kendini beğenircesine. Kibirlenerek. Güvenilmesi boş olan şeye güvenip kendini aldatırcasına.
(Farsça)
mağrurane / mağrurâne / mağrûrane / مغرورانه / mağrûrâne / مَغْرُورَانَه
Gururlu bir şekilde.
Gururluca.
Gururlanarak, kendini beğenerek.
(Arapça - Farsça)
Gururlanarak.
magruren
Gururlanarak. Güvenerek, itimad ederek.
Aldanarak.
mağruren
Gururlanarak.
magruriyet
Gururluluk, kibirlilik.
Bir şeye itimad edip, güvenip aldanma.
Kibirlenme, gurulanma, övünme, tefahhur, tekebbür.
mağruriyet
Gururluluk, kibirlilik.
masbu'
Kibirli, gururlu, mağrur. Kendini beğenmiş.
medar-ı fahir ve gurur
Gurur ve övünme sebebi.
medar-ı gurur
Gurur sebebi.
medar-ı müfaharet
Karşılıklı övünç vesilesi, gurur sebebi.
melh
Kibirlenmek, gururlanmak.
şiddetli seyir.
menfaat-i cüz'iye-i gururiye / menfaat-i cüz'iye-i gurûriye
Gurura dayanan küçük ve kişisel menfaat.
mest-i gurur
Gururla sarhoş olan.
meta-ul gurur
Gurur metaı. İnsanı aldatıp Allah yolundan alan dünya zevki veya menfaatı, insanlara riyakârlık için kullanılan dünya malı.
mezhüvv
Kibirli, gururlu.
muhaşşi'
Kibirli bir kimsenin kibir ve gururunu kıran.
müsta'zım
(Azm. den) Büyük gören, isti'zam eden, büyük tutan.
Gururlu, kibirli, enaniyetli.
mütebahtır
Kibir ve gururla yürüyen.
mütefahhir
(Fahr. den) Gururlanan, övünen, tefahur eden.
mütegarrir
Gururlanan, güvenilmeyecek şeye güvenen.
mütevazi'
Gururlu olmayan, alçak gönüllü, kendi fakrını bilen.
Gösterişsiz.
mütezenbir
Kibirlenen, gururlanan, büyüklenen. Mütekebbir.
Can sıkıcı bir hal ve tavır takınan.
nahhat
Gururlu, kibirli.
nahvet
Kibir, gurur. Kibirlenme, büyüklenme, böbürlenme.
nahvetfüruş
Böbürlenen, gururlanan.
(Farsça)
nihvar
Gururlu, kibirli, kendini beğenmiş adam.
(Farsça)
reys
(Reysân) Sallanmak.
Gururlanmak, tekebbürlenmek.
rüful
Sallanmak.
Gururlanmak, tekebbürlenmek.
serab-ı gurur
Gurur serabı; çöldeki aldatıcı su görüntüsü gibi insanları aldatan gurur.
şeves
Gururdan dolayı göz ucuyla bakma.
şeytan
Kovulmuş, uzaklaştırılmış. Kibir ve gurûru sebebiyle Allahü teâlânın "Âdem'e secde ediniz" emrine isyân edip, karşı geldiği için, O'nun rahmetinden uzaklaştırılan varlık, İblis.
suretlerin tahrimi / sûretlerin tahrimi
Resimlerin haram kılınması, yasaklanması; haset, gurur, riya, şehvet gibi nefsanî duyguları kabartan ve İslâmiyetin sakındırdığı sonuçların doğmasına sebep olan resimlerin, fotoğrafların yasaklanması.
tagrir
(Çoğulu: Tagrirât) (Gurur. dan) Müşteriyi aldatma. Gurur verip aldatma.
Tehlikeli yerlere düşürmek.
te'te
Tekebbürlenmek, gururlanmak. Ululanmak.
tebelluh
Tekebbürlenmek, gururlanmak, kibirlenmek.
tebezzuh
Tekebbürlenmek, gururlanmak.
tebriz
Dışarı çıkarmak.
Tekebbürlenmek, gururlanmak.
Göstermek, izhâr etmek.
teebbüh
Kibirlenme, böbürlenme, gururlanma.
Alicenaplık ve göztokluğu ile bir şeyden vazgeçme.
tefahur / tefâhur
İftihar etme, gurur duyma.
tefhir
Fahirlendirmek, gururlandırmak.
Gâlip olmakla hükmetmek.
tegarrür
Gururlanma, kibirlenme.
Kaynamak.
Galeyan.
telkin
(Çoğulu: Telkinât) Zihinde yer ettirmek. Fikir aşılamak. Zihinde yer etmiş düşünce.
Yeni müslüman olana İslâm esaslarını anlatmak.
Ölü gömüldükten sonra imam tarafından söylenen söz. (Telkini fenden almış,Medeniyetten taklid,Hürriyet tenkid vermiş,Gururdan dalâlet çıkmış.) (L
teneffuh
Boş lâflarla gururlanma.
terhuk
Yıldıramak, parıldamak.
Sallanmak.
Tekebbürlük etmek, gururlanmak.
tesacül
Fahirlenmek gururlanmak, kibirlenmek, tefahur.
teşavüs
Gururlanıp gözücuyla bakmak.
tetnih
Sallanmak.
Gururlanmak, tekebbürlenmek.
teyh
(Teyhâ) Şaşkınlık.
Hayran olmak.
Tekebbürlenmek, gururlanmak.
ucb
(Ucub) Kibir, gurur. Kendini beğenmişlik. Ameline, yaptıkları işe güvenmek.
Varlığı nâdir olan şeyi görünce istiğrab etmek hâli.
Yabancı kadın taifesiyle beraber oturmak ve konuşmaktan pek hoşlanan.
İbadetiyle gururlanma.
ünzuha
Gurur, kibir, büyüklük.
vasiyle / vasîyle
Cahiliye döneminde bir koyun dişi doğurursa yavru sahibinin, erkek doğurursa ilâhlarının olurdu. Koyun dişi ve erkek yavru doğurduğu takdirde dişi yüzünden erkek yavru da kurban edilmezdi. Buna vasîyle denirdi.
zehv
Bâtıl.
Yalan.
Fahirlenmek, gururlanmak, tekebbürlenmek.
Güzel manzara.
Taze ot.
Otun çiçeği.
Titremek.
Yürümek.
Yel esmek.
Alacalanmış hurma koruğu.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
ram olmak
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
müştehiyat
zat-ı ilahi
İSTİCAL
gayrüh
hukm
naci
mêkulat
beyan
Taban
meşiet
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
gurur
kaynamak
Encam
Elif
DEVA
yürürlük
galil
Hayvan
tekrarlama
Mutrib